
" Neden ağladın?" Diye mırıldandım.
Ellerimi tutmaya devam etti.
Başını omzuna yatırıp gülümsedi.
" Durumun farkındasın. " Dedi.
" Öleceğimden mı korktun?" Dedim.
Cevap vermedi.
" Benim hatamdı. Daha erken fark etseydim beynindeki tümör buyumezdi. Özür dilerim. " Dedi ve dudağımı öptü.
Gülümsedim yorgunca.
Yüzümü buruşturup inledim.
" Ameliyat ne zaman?" Dedim.
" Şimdi. " Dedi yanıma gelip yatarken.
Kollarını belime ve karnıma dolarken başını boynuma koydu.
" Vedalar can yakar. " Dedim.
" Vedamız 100 yaşımızdan sonra. " Dedi.
Değildi.
%80 risk vardı.
Tümör beynimin merkesinde yumruk büyüklüğündeydi.
" Kombinim nası?" Dedim.
Gülümsedi.
Ameliyat kombini.
Kafamda da bone.
Gülümsedim.
İçeriye iki hemşire girerken yumdum gözlerimi.
Yatağı sürükleyerek beni koridora çıkarttılar.
Burukça gülümserken Tiagonun minik sakallarına koydum ellerimi.
Totemi buydu işte. Bir olay olduğunda ve bu olay iyi bittiğinde keserdi sakallarını.
Savaş da olduğu gibi.
Sakallarını biraz oynarken gerçekten uyku basmıştı.
" Sende kalsana ameliyatta. Dedikodu yaparız. " Dedim.
Kıkırdadı. " Şu ölüm kalım meselesinde dedikodu mu?" Dedi.
" Louboutin ayakkabılar her şeyden önemli. " Dediğimde de yine güldü.
" O değilde. Valla sonum geldi he. " Dedim.
Güldü yine. " Bu cümleyi böyle söylemek... Çok komik. " Dedi.
Son kez kıkırdayıp sustu.
Belime biraz daha sarıldı.
Boynumu soludu.
" Geberirsen. Öldürürüm kendimi. " Dedi.
Başımı kaldırdım.
" Ne diyorsun sen be. " Dedim.
" Tek deli sen değilsin. Ne bekliyorsun ki? Ölürsen yaşamamı filan mı? " Dedi.
Beni geri yatırdı.
" Kombinin yakıyor bu arada. " Dedi ve yanağımı öptü.
Gülümsedim.
Biraz sessiz kaldık.
Ameliyathaneden içeriye girdiğimizi soğukluktan anladım.
" Bu arada. Tümör çıktıktan sonra hiç bir şey hatırlayamacaksın bu anlarla ilgili. Konuşmalarımız yani. " Dedi Tiago.
Gözlerimi açtığımda yataktan iniyordu.
Beni kucaklayıp ameliyathane masasına yatırdı.
" Doktorum kim lan !" Dedim.
" Agrasif salak. Doktor İgor. Ve ANTONİO. " Dedi.
Gülümsedim.
Başım biraz dik duruyordu. Masa tam dümdüz değildi.
Kafamın olduğu yer yüksekteydi.
Sandalye gibi bir şey yani.
Bacak bacak üzerine attım.
" Yapma şunu. " Dedi bacaklarımı indirirken.
" Ama!" Dedim.
" Tuvalleteyken bile bunu yapıyorsun ya. " Dedi dilini damağına vururken.
Kaşlarımı çatarken kafamdaki boneyi çıkarttılar.
" Selam Valencia!" Diyerek geldi Doktor İgor.
" Sen işe geri mi geldin?" Dedim.
" Emekliliğim bitmedi şaka yapıyorum. Elbette hala kalp ve beyin arasında gidip geliyorum ve yine hastamsın ne iyi. " Dedi.
" Siktir olup gitsene sen" dedim.
" Beni bu kadar sevdiğini belirten ne iyi. " Dedi.
Antonio da geldi.
Taigo neredeydi.
" Lan! Doktor nerde. " Dedim.
İçeriye oda giriyordu.
Giyinmişti.
Ellerinde eldivenleri vardı.
" Herkes hazırsa başlıyoruz. " Dedi Antonio.
Yukarda beni bir çok kişi izliyordu.
Krallar abi..
Abilerim.
" Selam lan!" Dedim ve el salladım.
" Aptal bu. " Dedi Louis.
Arthur ise aglıyordu.
Lan bunlar ciddi ciddi.
" Neşter. " Dedi Doktor İgor.
" Doktor! Lan ne neşteri! Hani uyuşturucu!" Dedim.
Tiago güldü.
Elini kafama uzatıp bir şey yaptı.
" Hisettin mı?" Dedi.
Yoo.
Başımı olumsuzca salladım.
" Cimcikledim. Biz sana çoktan verdik ki uyuşturucuyu. Ben yanına yatarken verdim. " Dedi.
Kaşlarımı çattım.
" Pis koca. " Dedim.
" Artık başlayalım. " Dedi Antonio.
Sonra işte başladılar falan filan.
-1 saat sonra-
" Bitmedi mi?" Dedim.
" Daha yeni başladık Valencia sakin. " Dedi İgor.
" Sıkıldım ama ben!" Dedim.
Tiago güldü.
Kafamda bir sızı hisedince durdum.
" Yanlız benim kafam acımaya başladı diyorum ki bir uyuşturucu daha mı verseniz?" Dedim.
Tiago gülerek seruma bir şey enjekte etti.
" O ne lan!" Dedim.
" Uyuşturucu istemedin mı?" Dedi sustum.
Gözlerim ister istemez kapandı.
Sabır çektim.
Sonra da konuşmadan durdum.
- 1 saat sonra -
Çığlık attığımda herkes bir an durdu.
Tiago " Ne oldu!" Diye bağırdı benimle.
" Sıkıldım! " Dedim.
Gözlerini kırpıştırdı.
" Niye bağrıyon?" Dedi.
" Canım istedi ben Kraliçeyim sus. " Dedim ve önüme döndüm.
Yine sessiz sessiz durdum.
" Bu arada biriniz gidin şu salak Natho,Abel ve Rosalie ye yemek verin. Geberecekler şimdi. " Dedim.
" Gebersinler. " Dedi Tiago.
Gözlerimi kırptım.
" Olabilir. Vazgeçtim vermeyin. " Dedim sonra.
Bacak bacak üzerine attım ama bunu ben yapmadım.
" Lan yapma şunu Va... " Diyordu ki Tiagonun lafını İgor kesti.
" Pardon. Haraket sinirlerini geçiyorum. " Dedi.
Gözlerimi kırptım.
Bacağımı indirdim.
Sonra da kendi isteğimle yukarıya orta parmak çektim.
" İgor! Deli misin sen. Bak bak senin yüzünden Krallara YANLIŞKLIKLA orta parmak çekiyorum. " Dedim.
Tiago elimi indirdi.
" Kendi isteğinle yaptın dalga gećme. " Dediğinde kaşlarımı çattım.
Sustum.
Gözlerimi kapattım.
" Kapatma gözlerini açık kalsın valla korkuyorum. " Dedi.
Gülümsedim.
" Yalvar. " Dediğimde güldü.
" Her yerde mi? Şaka mısın sen ya. Aç hadi aç. Yalvardım hadi. " Dediğinde açtım.
- 1 saat sonra -
" Aç gözünü Valencia!" Diye bagırdı Tiago.
Doktor İgor " Hemşire Tiagoyu çıkar. " Dedi.
" Kardeşim!" Dedi Yukardan abilerim.
Jasmine ve Katarina da onları çıkarttı. Ben hisediyorum. İşitiyorum. Ölmedim ki.
" Olmuyor. " Dedi Antonio.
" Frontal Lob. " Diye mırıldandım.
Hissizleşmiştim.
Boşluğa tekrar Frontal Lob diye mırıldandım.
....
- Tiago -
" İyi. Ameliyatta söylediği 2 kelime sayesinde kurtardık onu. Ne yapması gerek sen biliyorsun. Biraz dinlensin. " Dedi İgor.
Gülümsedim.
" Sağ ol " dedim ve sarıldım ona.
Bana sarıldı ve sırtımı sıvazladı.
" Dikkat et. " Dedi.
Başımı salladım.
Sarılmayı keztik. O giderken bende odaya girdim.
Valencia uyanmıştı.
Louis ve Arthur ona sarılıyor konuşuyorlardı.
Gülümsedim.
" Doktor. " Diye dudaklarını kıpırdattı.
Gözlerini zar zor açık tutuyordu.
Yanına gelip yavaşça ona sarıldım.
Tam konuşacaktı ki " Konuşma. " Dedim.
Nedenini biliyordu.
Burukça gülümserken arkasına tamamen yaslandı. Louis gelip yastığını düzeltirken Arthur ayaklarına da bir yastık koydu.
Bu haline gülümsedi.
" Şimdi iyi mi?" Dedi Arthur bana bakarken. Louis ise " Tabi iyi oğlum. Ölecek tıp var mı bunda. " Dedi.
Valencia hafif kıkırdadı.
Elini başına koydu. " Kafanı acıttın demi. Ya sen 12 saatlik ameliyattan ćıktın." Dedim.
Arthur " Ve iyi " dedi.
Gülümsedim.
...
Saat gece 3 idi.
Arthur, Valencianın yanında uyuya kalmıştı.
Bir kaç saat önce de Louis onun yanında yatıyordu. Ama Jasmineye gitmesini söylemiştim. Valencia zaten gitmesini istiyordu. Yani Jasmine hamile olduğundan korkuyordu.
Şimdi de Arthur uyukluyordu ama Valencia uyanıktı.
Bir kez epilepsi nöbeti geçirmişti. O da sadece nefes darlığı ve kasılma olmuştu.
Ama şimdi yine iyiydi.
Arthur bir anda uyanıverdi.
Etrafa baktı. " Siktir Katarina. " Dedi ve Valenciaya baktı.
Valencia ise beni işaret edince Arthur hızla ayaklanıp gitti.
Gece lambası açıktı ve burası yoğun bakımdı.
Yanına ben geldim ama çok yaklaşmadım. Kafasına değmemem gerekiyordu ve ben saçlarını çok sevdiğimden hep oynuyordum.
Kollarını zorlukla havaya kaldırdı.
" Çişim geldi. " Dediğinde gülümsedim.
Yavaşça serumun demirini aldım.
Ve sonra ayaklanıp Valenciayı yavaşça kaldırdım.
Ayağına terliklerini giydi.
Buradaki tuvalete girdik.
Demiri kenara bıraktım.
Valencianın üzerinde hasta kıyafeti yoktu. Bu sefer eşofman ve tişört vardı.
Eşofmanını yavaşça indirdim.
Sonra da donunu.
Onu belinden tutup klozote oturttuktan sonra kapıya yaslanıp onu izlemeye başladım.
Bir kaç dakika sonra peçeteye kadar tüm işi bitince kendi donunu ve eşofamanını giydi.
Yürüyecekken yine beline koydum elini.
Onu tuttum.
Ellerini yıkadı.
Ve hemen sonra tuvaletten çıktık.
Yatağına onu geri yatırıp üzerini örttüm.
Serumun yerine koydum.
Elini kafasına koyup inledi.
Bir ağrı kesici iğne alıp seruma enjekte ettim.
Çekip yanına geldim. " Bekle beni tamam mı hemen gelicem. " Diyip yanağını öptüm.
Nereye dedi işaret diliyle.
" Süpriz. " Dedim.
Hemen çıktım ve yemekhaneye gittim.
Bir tabak aldım.
Burada da nöbette olan bir kaç muhafız vardı.
" Tiago Bey. " Dedi biri.
" Valenciaya yemek arıyorum. Bir şey yok. " Dedim.
Bir tabağı meyvelerle donattım.
Sonra da sıcak bir çorba pişirdim hemencecik.
Onları alıp odaya gittim.
Geldiğimde elime baktı.
O çok zayıflamıştı yine. Ne güzel 55 kilo filandı. Şimdi yine 40 inmişti.
" Biraz besleyelim seni. " Dedim.
Gülümsedi ama yemek istemediği çok belliydi.
Gelip yanındaki masaya koydum.
Bir kaşık alıp üfledim ve ona uzattım.
Yedi. " Hah şöyle. " Dedim ve bir kaşık daha uzattım.
Yine içti.
Gülümsedim.
Bir tane daha uzattım ve onu da içti.
Bir kez daha uAttım ama onu içmedi.
" Sadece 3 kasıkla olmaz ki Küçük Hastam. " Dedim.
Gözlerini kapattı.
" Çok yorgunsun. Ama gözlerini kapatmakla da olmaz. Uyu işte. " Dedim içirmeyi bırakıp.
Yanına yattım.
Başını göğsüme koydu.
Bende elimi beline doladım.
" Bir şey yaparsam. Affet beni. " Desemde sen affetme beni.
" Saçlarıma takıntın komik. " Dedi kısık bir sesle konuşup.
" Konuşma. İyi geceler. Rüyanda beni gör. " Dedim.
Gülümsedi.
...
-Louis-
" Sabah sabah bu ne yA!" Diye bağırdım.
Jasmine güldü.
" Bence Valencia ameliyat oldu diye Krallar görmek istiyor. " Dedi.
Ah kahretsin.
Hemen karnını öptüm.
" Oğlum olcak benim hisediyorum. " Dedim.
Ayaklandım ve odadan çıkıp o kata geldim.
" Ne oluyor!" Diye bağırdığımda sessizlik oldu.
" Kraliçenin beyni.. " dedi bir haberci.
" Hay beyninize! Yeter be kardeşim! Yav oldu işte ameliyatını. Sessizlik olsun huzur olsun ona da demi!" Dedim.
Bir kaç kişi dağılırken " Lan bunlar ne yapıyor içerde saat öğlen 1 !" Dedim.
İçeriye daldım.
Ama...
Uyuyorlardı. Hemde Valencia, Tiagoya sarılmış uyuyordu.
" Ya bu nasıl bir tatlılıktır ya. " Diye mırıldandım kendi kendime.
Sonra ise kapıyı kapatıp gittim.
Krallara " Gidin sizde kutlamalara. " Dedim.
....
" Louis! Gel pamuk şeker buldum. " Dedi Jasmine.
Kutalamalar mükemmel bir şekilde devam ediyorken Kralları da sonunda indirebilmiştim.
Kutlamanın 5. Günüydü.
2 hafta devam edecekti kutlama.
Ve Valencia ile Tiago 5 gündür uyuyorlardı.
" Gel !" Dedi Jasmine.
Düşüncelerimden sıyrılıp yanına geldim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |