
(Özel Bölüm: Yeni Karşılaşma )
-Valencia -
" Kızım. Uyusana sende. " Dedi karşı yatakta yatan teyze.
Burukça gülümserken başı baldırımda olan Tiagonun saçlarını oynamaya devam ettim.
Ben oturuyordum.
Ve saat 7 olmuştu.
" Hiç uyumadın. Gençsin güzelsin. Yok etme bunları. Biz yapamadık. Okuyamadık siz yapın. " Dedi.
Beni tanımıyordu. Aslında tanıyordu. Ayzimer bir teyzeydi.
Jennifer idi ismi. 70 yaşındaydı. Gerçekten o da hala ismi kadar güzeldi.
Şekerinden burada olmalıydı.
" Okudum ben teyze. " Dedim.
" Mesleğin nedir senin? " Dedi.
Gülümsedim. " Doktorum ben. Asistan beyin cerrahı. " Dedim.
Ooo dedi.
Güldü. " İyi iyi. Kucağındaki adam ne iş yapar. " Dedi.
Güldüm.
" O da kalp doktoru. Uzman doktor. " Dedim.
Yine oooladı.
" Sevgili misiniz? Erken değil mi be kızım?" Dedi.
" 13 yaşından beri bekliyorum teyze. Eskiden başka bir Krallıktaydık ikimizde. Ben 13 yaşındaydım. O ise 22 " dedim.
Teyzeye baktım.
" Tutulduk birbirimize. Doktorum Tiagoydu. Ben bacağımdan hastaydım. Ölümcül hastalık. Hala da öyle. Ama iyileşiyorum. 7 yıl sonra. Mesela ben doktor olduğum halde voleybolda oyuncuyum da. Dövüşçüyüm aynı zamanda. " Dedim.
Tekrar oo dedi.
" Tekme mı nedir seninki?" Dedi.
" Hepsi var. Hepsini ortak yaparım ben. " Dedim.
Gülümsedi.
" Nedir buranın Kralı bilir misin?" Dedi.
Gülümsedim.
" Kraliçe benim. Burayı ben yönetiyorum. " Dediğimde bir şok oldu.
" Tecavüz edilen Kraliçe! Sen misin?" Dedi.
Burukça gülümsedim bu sefer.
Tiagoya baktım.
Saçlarını okşamaya geri başlarken ateşini kontrol ettim. Hala düşmemişti.
" Evleniyoruz biz. Bugün evlenecektik. Hastalandı Tiago. İptal ettim. " Dedim.
" O seni dövdü. Taciz etti. " Dedi hatırlatırcasına.
Omuz silktim.
" Teyze. Bırakılsan. Kimse seni sevmese. Ve bir adam çıka gelse. Eskiden sana zarar vermiş ama şimdi pamuk gibi pişman olan ağlayan bir adam. Seni seveceğim dese kabul etmez misin? Ben ettim. " Dedim.
Sessiz kaldı.
İçeriye Albert geldi. Merdivenden inip direkt teyzenin yanına geldi.
" Serumun bitti teyzem. İlaçlarını al 1 hafta sonra tekrar gel tamam mı?" Dedi.
Teyze " Tamam tamam. " Dedi.
Serumu çıkartıldı. Gitmeden bana " Kuzum sevin birbirinizi. Bu adam değerini bilsin senin. " Dedi.
Gitti.
2 saat sonra.
" Al abi. " Dedim ve parayı cebine sıkıştırdım. " Ya olur mu öyle Valencia Hanım!" Dedi.
" Olur olur hadi kolay gelsin. " Dedim ve çıktım fırından.


Fıstık yeşili giyinmiştim.
Çünkü gerçekten artık renkli giyinmek istiyordum.
Saçlarımı saçma sapan bir topuz yapmış geziniyordum.
Pamuk şeker satan bir kız görünce durdum.
Babasına yardım ediyordu.
Babası " En çok ben satacağım!" Derken bir kadın ondan pamuk şeker aldı.
Kızı " Ya benden kimse almıyor!" Dedi.
" Alırlar alırlar emek ver sende bağır pamuk şeker diye! Herkes alır!" Dedi babası gülerek.
Şöyle olamadın be baba!
Kızın yanına geldim.
Eğilip yanağından makas aldım.
" Selam küçük kız! Ne kadar pamuk şeker!" Dedim.
" 1 dolar! " Dedi zıplayarak.
Ona 10 dolar verdim.
Bir pamuk şeker aldım.
" Ama bu ćok. " Dedi.
" Sende kendine çikolata alırsın bir sürü. Arkadaşlarınla da paylaşırsın!" Dedim.
Gülerek zıpladı.
Burnuna dokunup ilerledim.
Pamuk şekeri severdim.
Bu yüzden açıp yemeğe başladım.
Bir noktada bitirince çubuğu çöpe atıp elimi sildim.
Aldığım kruvasanları ve meyve sularını tek poşette tasıyordum. İçinde minik kekler ve Yorkshire Puddingler vardı. Süt,un ve hamurla hazırlanılan içi peynirli börek gibiydi. Tek lokmalıktı.
Severdim. Tiago da severdi.
" Çiçekçi! Lale gül papatya ve bir ćok çeşit var!" Diye bağırdı bir kadın.
Durdum.
Yerde oturmuş sandıklardaki gülleri satıyordu.
Gülümsedim.
" Abla kırmızı güllerden kaç tane var?" Dedim.
Ezbere biliyor olmalı ki " 120 tane " dedi.
" Hepsini alabilir miyim?" Dedim.
Gülümsedi " Elbette Valencia Hanım. " Dedi.
Poşete koyacakken " Hiç gerek yok ben hepsini direkt alayım. " Dedim.
Aldım. 
Bir diğer elimle de onu tuttum.
Parayı fazlasıyla verdim.
200 dolar mı ne verdim. Evet.
Hemen sonra ilerledim.
Yolda evli bir çift görünce arkadan erkeğin eline verdim bir gülü.
Bana bakınca kaşlarımla kadını işaret ettim.
Kadına uzattığında kadın şaşırdı. Adam bana baş parmağıyla teşekkür ederken ilerledim.
Önüme gelen her kadına verdim ćiçeği.
Saraya girdim.
Yine verdim.
Ve oda katına geçtim.
Louisin,Alexsin, Arthurun ve daha bir çok sevgilisi olanların oda kapılarına sabitledim çiçegi. Sonra kapıyı çaldım.
Revire gittim.
Yeni gelen hastalara bir çiçek verdim ve Tiagonun yanındaki masaya yemekleri bıraktım.
" Tiago. " Dedim ve yanına oturdum.
Albert buradaydı.
3 doktor daha. Kocaman bir yerdi çünkü.
Sol tarafta ameliyathaneler vardı. Aslında burdakiler 3. Kattaki ameliyathaneler dolu olursa kullanılıyordu. Bu yüzden burdaki ameliyathaneler kadındoğumcular için oda yapmıştık.
Yani Lena, Alina ve Afra isimli kadındoğum doktorlarının odası da buradaydı.
Lena tam bu sırada yanımdan geçti hamile bir kadınla konuşurken.
Bakmamaya çalıştım.
Gerçekten bazen yapamıyordum. Çocuk doğurmasınaz az kalmış hamile kadınlara bakamıyordum.
Vardı korkumun sebebi.
" Valencia. " Diye mırıldandı Tiago.
Terlemişti.
Üzerine bir tisört giydirmiştim saat 6 gibi.
Ateşine baktım.
39 derece.
O kadar serum ve ilaca rağmen düşmüyordu.
Seruma baktım.
Biraz hızlandırdım.
" Valencia. " Diye tekrar mırıldandığında peçeteyle terlerini sildim.
" Burdayım " derken tuttum elini.
Elimi tuttu.
Koca eli arasında minicik kaldı ellerim.
" Gitme kal burda. " Dedi.
Yanağını öptüm.
Biraz uykuya dalınca " Hemen geleceğim. Mezar odasındayım. " Dedim.
Ayaklandım.
Kalan son 30 gülü aldım.
Hemen mezar odasına gittim.
Kilidi açıp içeriye girerken kattaki temizlikćiye kolay gelsin de demiştim.
Kapatmadım kapıyı.
" Burayı da sileyim mı Kraliçem? Hep toz oldu. " Dedi temizlikći.
" Gel gel sil. İyi olur. " Dedim.
Mezarlar temizdi ama yerler tozluydu.
O silmeye başlarken her mezara bir gül koydum.
Son 4 tane kaldı.
Annemin ve babamın mezarlarının üzerine bırakırken " Deymez ama " dedim.
Çocuklarımın mezarlarına da koydum.
Mezarları tamamen kapandın diye büyü vardı. Ama büyüyle açtım mezarlarını.
Önce oğlumun.
Onu kucaklarken mezarının içine gülü koydum.
Başını boynuma doğru yatırdım.
Bedenine sarılırken kafasını öptüm.
" Annem. " Diye mırıldandım.
Gözlerimi yumdum ve kokusunu içime çektim.
Uzun zamandır banyo yaptırmıyordum.
Belki de zamanı şimdiydi.
" Ben çıkıyorum. " Dedi temizlikçi çıkıp. Ama kapıyı kapatmadı.
Kenardaki minik küvete baktım.
Bu lanet küvet...
" Sessiz dur tamam mı? Annem seni kurtarmaya gelecektir. " Dedi abim. Küvetin içine yattım.
" Konuşma. " Dedi ve o da bir yere saklandı.
Bir bomba patlayınca " Siktir " dedi.
Kulaklarımı kapattım.
" Hemen geleceğim savaşa bakmam gerek. " Dedi.
Gitti.
" Anne. " Diye mırıldandım. Gelmedi kimse.
" Baba?" Dedim.
Kimse gelmedi.
Tam bu sırada " Valencia! KAP'a çeneni! Sus!" Dedi annem.
" Anne! Kolum!" Diye bağırdım.
Gelip ağzımı kapattı.
Kölümü sıkıca tuttu.
" Bağırırsan kolunu ben koparırım!" Dediğinde kolumu çok acıtıyordu.
Lanet küvet.
" Banyo yapalım mı annecim. " Dedim oğluma bakarken.
Küvete ilerledim.
Hala çalışan suyu açtım.
Bir kovaya suyu doldururken kenardaki kısma çıkarttım oğlumun kıyafetlerini.
Yavaşça yıkamaya başladım. Göz yakmayan şampuan kullandım.
Sonra da yeni bez taktım. Yeni kıyafetler giydirip onu öptüm.
Mezarına geri koyup kapattım.
Kızımı aldım.
" Annem. " Dedim ve ona da sarıldım.
Onu da yıkadım. Bezini taktım.
Öpüp mezarına koydum.
Kapattım mezarları.
Akan göz yaşını sildim.
" Hayatta olsaydınız... " Dedim ama devamını getirmedim.
Hayatta değillerdi ki?
Boşverdim.
10 dakika sonra.
" Tiago. Uyan hadi. Hadi uyan bak korkuyorum. " Diye mırıldandım. Ateşinin serumlarla ve ilaçlarla düşmesi gerekirken düşmüyordu.
" Hıh. " Dedi.
" Uyan hadi. Saat 9. 30 oldu. " Dedim.
Gözlerini kendini zorlayarak açtı.
Bana baktı.
Gözlerinin içi kıpkırmızıydı.
Başını hafif kaldırdı ve etrafa baktı.
Geri yattı.
" 5 dakika daha uyuyayım hadi nolur. " Derken yan döndü.
Diğer tarafına oturdum.
" Tiago. Hadi bak korkuyorum gerçekten. " Dedim.
Mırıldandı.
Güçlü bir ateş düşürücü aldım.
Bitmek üzere olan seruma enjekte ettim.
Yanına geri geldim.
Yavaşça oturma pozisyonuna geldi.
" Hah şöyle bir söz dinle. " Dedim.
Masadaki çorbayı elime aldım.
Sebze çorbasıydı bu sefer.
Kaşıkla karıştırıp dudağına uzattığımda iğrenmiş gibi baktı.
" Öyle bakma da iç şunu. " Dedim.
Dudaklarını aralayınca yavaşça içirdim.
Dilin ağzının içinde gezdirip " Beğendim. " Dedi.
Gülümsedim.
Getirdiğim poşetleri kucağına alırken bir kaç adım sesi duydum.
Ama umursamadım.
" Neymiş bunlar. " Dedi.
Açtı.
" Ooo " dedi ve içi peynirli böreği aldı. Agzıma tıktı.
" Sende yiyorsun " derken kendi ağzına da tıktı.
Meyve sularını açtı.
Ağzındakini bitirince çorbayı tekrar içirdim.
-Louis-
Annem buradaydı. Kain bize bir şık sunmuştu. Birini canlandırma. Ve bizde annemizi getirmiştik. Saat 8 den beri buradaydı.
Krallar hala burada olduğundan toplantı salonunda eğlence vardı.
Annem gerçekten babama kıyasla mükemmel bir anneydi.
" Louis! Oğlum çok içme bak. Jasmine kızmasın. " Dedi.
Güldüm.
" Ben Jasminenin yanında 1 bardaktan çok içmemeyi deniyorum. Malum bebeğimiz. " Dedim.
Arthur " Anne! Biz ne unuttuk! Hani Valencia nerde!" Dedi.
Katarina " Bende diyorum enerji kaynağı nerede?" Dedi.
Ama annem gülmeyi kesmişti.
" Hala yaşıyor mu o ?" Diye bir şey diyince durdum.
Yanlış mı anlamıştım.
Sanırım.
" Bekle! John! Valenciayı çağırsana!" Dedi Arthur.
" Valencia ben gittikten sonra neler yaptı?" Dedi annem.
Arthur tecavüzden akıl hastanesine kadar anlattı. Sonra hastalıklarını ben anlattım.
Bir kaç dakika sonra John geldi. " Tiago hasta olduğundan gelemeyeceğini söyledi. Gelebilirse 10 dakikaya gelirmiş. Ama Elizabeth Hanım görsün diye bir kaç video çektim. " Dedi ve kamerayı açıp bize gösterdi.
Valencia ile Tiago bağdaş kurmuş yatakta oturuyorlardı.
Tiago onun ağzına bir kruvasan sokunca Valencia onun ağzına çorba yaklaştırdı.
" İçmek istemiyorum. Anlıyor musun? Aç değilim. Küçük Hastam midem bulanmaya başladı çok yedim. " Dedi.
Valencia " Ben bir şey yersem sende bir şey yiyeceksin. Dua et sadece q kaşık veriyorum! Hadi hadi ! " Dedi.
" Bizim düğünde iptal oldu ya. Aslında ben iyi hisediyorum. " Dedi Tiago.
Valencia elini Tiagonun albına koydu.
" Evet ateşin düşmüş sonunda. Serum da bitti. Ama düğünü yarın yapalım yine. " Dedi Valencia.
Tiago " Bebeğin cinsiyeti ne? Ya hadi söyle! Kız mı bebekleri. " Dedi bizden bahsederek.
Valencia " Bebekleri erkek. " Diyince Jasmine çığlık attı.
Wallace de bağırırken ayaklandım.
Zıpladım ve göğsüme vurdum.
" Bekliyordum lan!" Diye bağırıp Jasmineye sarıldım.
Jasmine ağlamaya başlarken Katarina " Tanrıya şükür ! Öğrendik!" Dedi.
Arthur güldü.
Annem ise " Valencia evleniyor mu?" Dedi.
Valencia ile ilgili hiç bir şeye sevinmemişti.
" Cinsiyeti erkek !" Dedi Jasmine tekrar.
Güldü bu sefer.
-Valencia-
" Ne giyeyim sence?" Dedim Tiagoya.
Elini belime koydu.
Arkamdayken kalćamı biraz oynattım.
Güldü.
" Düğünden sonra... " Dedi.
Gülümsedim.
" Bence bunu giymelisin. Çok yakışır. Hiç giydiğini görmedim. " Dedi. Hemen giydim istediği elbiseyi.

Sonra da saçlarımı at kuyruğu topladım.
Ayağıma siyah topuklu giyip kırmızı ruj sürmekten başka bir şey yapmadım.
" Makyaj yapmalı mıyım?" Dedim.
" Maskara sür. " Dedi.
Hemen sürdüm.
" Tamam. Neden maskara biliyor musun? Uzun kirpiklerin daha da uzayınca hoşuma gidiyor. Tek kıllar bunlar çünkü. " Dediğinde kahkaha attım.
Siyah gömlek ile pantolon giymişti.
Yan yana durduk.

Ne kadar uzun olduğunu bir kez daha anladım.
Ayakkabısı hayvan gibi 45 numara filandı.
37 giyiyordum!
" Gidelim mi? " Derken bir sigara yaktım.
O da yaktı.
" Gidelim Müstakbel Karım. " Dedi.
Gülümsedim.
Göğsümü düzeltti.
" Evet gidiyoruz. " Dedi ve elimi tuttu.
Toplantı salonuna gittik.
İçeriye girerken sigaramdan bir nefes çektim.
" Doktor en çok eşek yavrusu nerede bulunur?" Diye bir soru yönelttim.
Durdu.
" Nerede bulunur?" Dedi.
Gülümsedim. " Spa merkezinde. " Dediğim an bir kahkaha attı.
Bende güldüm. " Tamam. Peki aya ilk bayrağı kim dikti. " Dedi.
" Neil Armstrong. " Dedim.
" Hayır terzi. " Dedi ve kendi cümlesine güldü.
Bende kıkırdadım.
" Biz buraya niye geldik? Sevişmek vardı şimdi. " Dedim.
" Sevişme engelini kaldırdım. Beyin ameliyatından 15 veya 17 gün geçti. Kafanda sağlam. " Derken kafama vurdu.
" İntikam için ben sevişme engeli koyuyorum hadi bakım! 1 ay sevişmesiz kalda gör!" Dedim.
Kaşlarını çattı. " Yok öyle bir şey. Sevişiyoruz. Seksi özledim. " Dedi.
" O zaman başka bir kadınla sekse gir. " Dedim.
" 9 kadınlar girdim ama seninki başka. " Dedi.
" Düğünden sonra sevişiriz. " Dedim.
Bir kez hapşurdu.
Burnunu çekip " Yok öyle bir žey. Hemen şimdi sevişiyoruz. " Dedi.
Güldüm.
" Hayır. " Dedim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |