
" Saat 3 de turnuvam var. " Dedim.
Hemen bir boks torbası ışınladı.
Sonra da bir elde tutulan kum torbası.
Kum torbasını eline takıp vuracağım yeri hedefledi.
Eldivenlerini giyip birbirine vurdum.
" Vur haydi. " Dedi.
Torbaya vurmaya başladım.
Yer değiştirdi vurdum.
Sonra kum torbasını ışınladı.
Eline boks torbası giydi.
" Düello teklif ediyorum. " Dedi.
Üzerime eşofman ve tişört ışınladım.
O da aynısını yaptığında yüzüne bir yumruk attım.
Eğildi.
Belimden yakalayıp arkaya atınca yerde takla attım.
" Rakibin böyle yapsa geberdin. " Dedi.
Yerden kalkmadım.
Dilimi ısırmıştım.
Götümden beni dürttü.
Ayağını tuttuğum gibi onu çektim.
Yere yakınca karnına bir yumruk attım.
Ayaklandık.
" Dilimi kanattın oruspu çocuğu!" Diye bağırdım.
Güldü.
" Öperim geçer. " Dedi.
Yüzüne bir tekme attığımda geriye gidip karnıma attı.
Duvara yapıştım.
" Ama sen hayvansın?" Dedim.
" Ringde gibi düşün. Ben Tiago değilim. Sende Valencia değilsin. Acıma duygun yok yani. " Dedi.
" Tamam da bunun için sana sinirlenme gerek. " Dedim.
Durdu.
" Geçen bir kadınla yattı... " Diyip devam ediyordu ki " Ne !" Diye bağırıp yüzüne en sert yumruğumu attım.
Geri savruldu.
Güldü.
Gelip karnıma yumruk atınca kafasını tutup ayaklarımı boynuna doladım.
Kendimi ileri onu geri attığımda ikimiz de havada takla attık.
Sonuç olarak onun üzerinde buldum kendimi.
Göğsünde oturuyordum.
Boş boş baktım.
Yalan atmıştı.
Ona döndüm.
Burnu kanıyordu.
Kahkaha attı.
" Tanrı. Belanı. Versin. " Dedim tane tane.
Sonra da eldivenlerimi çıkartıp burnuna tampon tuttum.
" Hasta adam dövülür mü?" Dedi.
" Döverim ben! Pislik herif niye yatıyon kadınla!" Diye bağırdım.
Kahkaha attı. " Ama ne güzel sinirlendin. Gel bakım diline " dediğinde dilimi çıkarttım. " Oy oy oy. Dilini de ısırırmış. " Dedi.
Dilimi öptü vesonra da kanı yaladı.
Midesiz herif demeyeceğim o bir vampir.
Tamponu attım.
Üzerine yattım.
Boş boş baktım ona.
" Ne?" Dedi.
Bakmaya devam ettim.
Mavi gözleri deniz gibiydi. Derinlere inip kaybolmak istiyordum gözlerinde.
O da benim yeşil gözlerime takıldı.
Bakmaya devam ederken dudağına az önce ışınladığımız sigaralar dışında yeni bir dal sigara koyup yaktım.
Bir nefes çekti ve parmağına aldı.
Yanagını öpüp ruj yapınca güldüm.
" Eski anılar geldi aklıma. " Dedi Tiago gözlerime bakarken.
" Eskiden hiç konuşmayan bir Tiago vardı. Eldivenle dolaşır kimseye dokunmaz gülmezdi. Sonra bir Valencia vardı. Böyle her şeyden korkan bir Valencia. 1 çocuğunu kaybetmiş Kraliyetiyle uğraşan 13 yaşında bir Valencia. Ruhsuz elektro gitar çalan volaybolcu bacağı sakat bir Valencia. " Dedi.
Gülümsedim.
" Bir Tiago vardı. Tecavüzcü diye kendinde nefret eden Tiago. Kimseye yaklaşmayan, işinde gücünde bir kalp doktoru. Tanrı bana yaptıklarından onu siksin. " Dediğimde kıkırdadı.
" 7 yıldır bir iyileştirmedin bacağımı!" Diye bağırdım. Daha ćok güldü.
" Küçük Hastam sus karnım agrıdı. " Derken sigarasını alıp ben bir nefes çektim.
Benden aldı.
" Gelinliğin nasıl bir şey. Güzel mi nasıl?" Dedi.
" Bok renginde Doktorum. Kahverengi sonra ishal olunca bir renk olur ya onun gibi bok kokulu bir şey. " Dedim.
Kıkırdadı ama benim midem bulanmıştı.
" Kusucam. " Dediğimde daha çok güldü.
" Kalk haydi kalk. Yer soğuk dahada hasta olacan. " Dediğimde ben kalkmıştım.
Elimi uzattığımda tutup kalktı.
" Öküz herife bak! Çocuk gibi kaldım burda! " Dedim.
Güldü.
Etrafa bakındım.
" Biz niye geldiydik?' dedim.
" John çağırdı. " Dedi.
Başımı salladım.
Tam o sırada birini gördüm.
Annem olacak o kadını.
Sadece baktım.
Baktım.
Baktım.
Baktım.
Ve baktım.
Gerçekten o muydu? Yoksa bu bir kabus muydu?
Hayır gerçekten oydu.
Louisin ve Arthurun elini tutan kadın oydu?
Tiago da benim baktığım yere bakınca durdu.
Sigarası elinden yere düştü.
" Şoka girdi. " Dedi Arthur gülerek.
Annem onların elini bırakıp " Kızım. " Diyerek ayağa kalktı.
Tiago eline bir tabanca ışınlayıp bileğimden tuttuğu gibi beni geriye çekti.
" Yaklaşırsan gebertirim seni!" Dedi Annem olacak kadına karşı.
" Ben sadece kızımla sarılmak özlem gidermek is. " Diyip devam edecekti ki Tiago bağırıp " Onu kızın olarak görseydin zamanında onu dövmez! Parayla tecavüz ettirmez! Babasına karşı onu iğrendirmez! Oğullarından onu ayırmaz ve daha 7 yaşındayken lanet ilişki testini yaptırmazdın! Oğulların biliyor mu bunları! Valenciayı bebekliğinde terk ettiğini biliyorlar mı? Bir zaman hafızalarını sildin. Neden çünkü senin kötü biri olduğunu anlamaya başladılar! Biliyor mu onlar bunları! Louis ile Valenciayı bir kez bile görüştürmediğini sadece misafir diye gösterdiğini veya akşamları Valencia yemek yedi diyip Valenciayı aç bıraktığını biliyor mu bunlar!" Diye sinirle bağırdı.
Elime bir silah ışınladım.
Korkma Valencia.
Tİagonun yanına gelip silahı ona doğrulttum.
Bedenim yine kasılmış saçlarım ve gözlerim simsiyah olmuş damarlarım ortaya çıkmıştı.
Annem sadece bana baktı.
" Kızım. Ne diyor bu adam. " Dedi ve bana yaklaştı.
" Yalan mı? Babam beni tecavüz etsin diye kışkırtmadın mı onu? Zamanında şu lanet olası yemek odasında bana ceza vermedin mı! Boğmadın mı? Bana bak Elizabeth! Nasıl geldin bilmiyorum ve bilmek dahi istemiyorum! Her şey yolundayken bunu mahfetmeyeceksin! Geldiğin yere geri dön!" Dedim.
Arthur ve Louis ayaklandı.
" Anne? Bu yaptıkların doğru mu?" Dedi Arthur.
" Çipledi lan bu kadın sizi! Her boku unutun diye hafınazısı sildi! Siz! Siz bu kadına nasıl anne diyorsunuz?" Dedim.
Louis " Her şeyi bizim için yaptı. Babamdan korudu bizi. " Dedi.
Başımı olumsuzca salladım.
" Emzirmedi bile bu kadın beni! Sizi kullandı! Unuttunuz tabi yaptıklarını! Ben hatırlatayım! Arthur bu kadın seni uyurken gebertmeyi çalıştı! Elinden b8çağı aldım diye de beni kesti 2 hafta aç bıraktı! Louis seni bende bilmiyorum? " Dedim ve anneme döndüm.
" Söylesene yaptıklarını!" Diye bağırdım.
Louis " Anne? Valencia haklı mı?" Dedi.
Elizabeth dayanmadan bağırdı. " Yaptım evet! Kahretsin ki yaptım ama bende yoruldum! Bende olmak istedim senin annen! Bana da anne de istedim! Lanet olası baban... Sen dogmayacaktın ki! Sen tecavüz sonucu doğan bir çocuksun! " Dedi.
Sen tecavüz sonucu doğan bir çocuksun!
Sen tecavüz sonucu doğan bir çocuksun!
Sen tecavüz sonucu doğan bir çocuksun!
Kulağımda yankı yaptı bu ses.
Ve bu da ellerimin titremesine neden oldu.
Ellerim titreyince silah düştü.
Göz kapaklarım kapandı.
Ve bedenim boşluğa düşmeden o tuttu.
Tiago tuttu.
Yine yanımdaydı yine buradaydı.
Bayılmamıştım. Hala ayaktaydım ama Tiagodan destek alıyordum.
Silahı beline sabitleyip bir elini benim belime diğer elini koluma doladı.
" Valencia. " Dedi sakince.
Arthur ile Louis yanıma gelirken büyüyle onları durdurdum.
Şimdi kötüysem hepsi onların suçuydu.
" Ben özür dilerim kızım. Bende istemedim sana böyle davranmak. Tüm emri baban verdi bana. Sana bagırırken bile ellerim titriyordu. Kötü görünmem lazımdı. Bu yüzden daha ćok bağrıyordum. Yaptıklarımdan dolayı gözlerim doluyordu. Bakamıyordum gözlerine. " Dedi.
Dizleri üzerine çöküp ellerini birbirine kenetledi.
" Affet beni kızım. Yalvarırım sana beni affet. Affetmesende bana bir kez anne bir kez anne de. " Dedi.
Demedim.
Affetmedim.
" Şu kadının haline bak!" Diye bağırdı Arthur bana bakarken.
Gidip Elizabethi kaldırdı.
" Sen annemden daha kötüsün! O kadar kötü bir insansın ki! Şu kadının yalvarışlarına deymezsin!" Diye bağırdı.
Bu yüzden omuzlarım daha çok düştü.
Louis ise " Arthur bağırma! Bağırma tamam mı! " Dedi.
Arthur " Ne bağırma! Ciddi anlamda sen şuan şu Valencianın yanında mısın?" Dedi.
" Ne diyorsun sen? Düşman mı bunlar. Yanında mısın değil misin? Ne diyorsun Arthur! kendine gel dostum. Annem büyük hatalar yapmış. Sırf babamın zoruyla. Valencianın suçu neydi ona bağırıyorsun?" Dedi.
Tam bu sırada annem " Ćok özür dilerim. Hepiniz affedin beni. " Dedi.
Tamamen kapandı gözlerim.
Son hatırladığım Tiagonun beni yavaşça kucaklamasıydı.
....
" Valencia. Aç hadi güzelim gözlerini. " Dedi Tiago.
Yavaşça açtım gözlerimi.
Etrafa baktığımda odamdaydım ve saat 2. 55 idi.
Başımı kaldırdım.
" Dövüş!" Dedim.
" Hava şartlarından iptal oldu. Yağmur yağıyor. " Dedi.
Pencereye baktım.
" Yaz yağmuru. " Dedim.
" Sonbaharın 2. Ayındayız bebeğim. " Dediğinde durdum.
" Hayır uyumuyordun. Bir kaç saattir baygınsın. Biz hep sonbahardaydık ama havalar çok sıcaktı. " Dedi.
" Unuttum mu?" Dedim.
Basını gülümseyerek salladı.
Beni gıdıklamaya başladığında gülmedim.
" Gülsene. Makine bozuldun mu?" Dedi.
Tam bu sırada bir şey cızırdayınca bağırdı " ananı sikeyim yemek yandı!" Dedi.
Ayaklandı.
Mutfağa koştu ve fırını kapattı.
Ayağa kalktım.
Bir terlik giydim ve etrafta boş boş dönmeye başladım.
Dönmeye devam ettim.
Döndüm evet.
O da yemek yaptı.
" Düğün... Berbat oldu. " Dedim. Devamını getirip " Benim yüzümden " dedim.
Durdu.
" Hayır. Valenciam. Ben hastalandığımdan oldu. Hem bence biraz daha ileri almamız iyi oldu. " Dedi.
Şahitlerimiz... Yoktu!
Gülümsedi.
" Gel buraya. Hava soğuk sweat giydirelim sana. " Dedi.
Yanına geldim.
Gardolabıma gidince arkasından gelmeye devam ettim.
Üzerimdeki tişörtü çıkartıp pembe bir sweat giydirdi.
Ve sonra altımdakini de çıkartıp pembe hello kitty bir eşofman giydirdi.
O da böyle giyinmişti.
" Gel yemek yiyelim. " Dedi.
Arkasından ilerledim.
Sandalyeye oturdum.
Tavuk!
" Yiyorsun. " Dedi.
Çatal kullanmadan elime alıp ağzıma soktum butu.
Kıkırdadı.
Aynısını yaptı.
Yemeğe devam ettik.
Bitirdikten hemen sonra ağlamaya başladım.
Tiago " Ne oldu?" Dedi.
" Bitti" dedim.
" Aç mısın? " Dedi.
" Hayır. Bitti diye ağlıyorum. " Dediğimde kıkırdadı.
Basımı göğsüne koydu.
" Yesinler ağlama sebebini oy oy oy. " Dedi.
Gülümsedim. Ama ağlamayı kesmedim.
Ellerimi ve ağzımı sildim.
Tam bu sırada kapı çaldı.
" Gir. " Dedi Tiago.
John.
" Hastanız uyandı. Gerekenleri yaptık ameliyathaneye götürüyoruz. " Dediğinde ayaklandım.
Ellerimi yıkadım ve geri geldim.
" Küçük Hastam. Ameliyathaneye gidiyorum tamam mı? Bir şey olursa ara beni. " Dedi.
Altına pantolon üzerine sweat giymişti. Simsiyah.
Başımı salladım ve yemeğin bulaşıklarını mutfağa koydum.
" Gidiyorum. " Dedi.
Başımı salladım.
Gitmedi.
" Ama yapma böyle. Konuş. " Dedi.
Arkama geçip ellerini boynuma sardı.
Saçlarımı öptü.
" Ejderhalarımla vakit geçireceğim. 1 saat sadece. " Dedim.
Başını salladı.
" 2 gelinlik yaptırdım. Sana yalan attım. Biri yaz aylık diğeri daha kapalı. Bakmak ister misin?" Dedim.
Hemen koltuğun altından çıkartıp poşetlerini açtım.
Elbiseleri havaya kaldırıp gösterdim.
Kaşları havalanıp indi.
" İkisi de çok güzelmiş ya. " Dedi.
Başımı salladım.
" Hangisini giyeceğim?" Dedim.
" Hava soğuk olursa uzunu giy. Sıcak olursa soldakini. " Dedi.
Poşetlere geri koydum elbiseleri.
" Şimdi bay bay. " Dedim ve onu kapıya ittirdim.
Gülerek gitti.
Bende odadaki gizli bölemelerden geçip kendi hukuki köşem olan odama gittim.
Belgeler artmıştı.
Sandalyeye oturup her belgeyi kontrol etmeye başladım.
Soluma baktım.
30 dakika sonra ayaklanıp sıkıldığımda diktiğim elbisenin yanına gittim.
Mankenin üzerinde duruyordu.
Elbiseyi yapmaya devam ettim.
2 saat uğraştım.
En sonunda bittiğini düşündüğüm muhteşem bir elbise olmuştu.

Onu orada bırakıp pencereye gittim.
Oturdum kenara.
Yağmuru izlemeye başladım.
Elektrikler gitmek üzereydi. Neyseki ameliyatta elektrikle ilgili her şey yapılmıştı.
Sıkılmıştım!
Ve ilaç saatim geliyordu.
Ayaklanıp panik atak ve ağrı kesicimi aldım.
Aynı şekilde beyin amaleiyatımdan sonra kullanmam gerekn 3 ilaç ve bir vajinam için ilaç.
Masama koydum 6 ilaç kutusunu.
Sonra bir bardak su aldım.
Masama bırakıp derin bir nefes aldıktan hemen sonra bir kutuyu alıp açtım.
Bu odamda kapı çaldı. Odaya ayak bastığım anda herkesin haberi olacak bir sinyal vardı Kraliyette. Neymiş Kraliçe güvenliği.
" Gir. " Dedim ne var lan demek yerine.
Alex.
" Selam Valencia. " Dedi.
Başımı eğip kaldırdım.
" Biraz konuşalım mı?" Dedi.
Psikolog gibiydi o.
Psikolaglara konuşmazdım ama konuşurdum ona.
" Konuşmak istemiyorum. Ama Martina nasıl. " Dedim.
" İşine son verdi. Sancıları başladı biraz. " Dedi.
" Zor mu? Ona göre anne olmak. " Dedim.
" Annelik zordur. Ama mutluyum diyor. " Dedi.
Annelik?
Annelik neydi be anne! Sana göre annelik neydi!
Başımı salladım.
" Tamam. Gidebilirsin şimdi konuştum. Sağol. " Dedim.
Kapıyı kapatıp gitti.
İlaçlarımı tek tek içtim.
Masada bıraktım ve hemen sonra aşağıya indim.
Boştu her yer. Yağmur yagıyordu çünkü.
Arka bahçeye gittim.
Havaya bakarak " Dragon! İmala porisai tesova! " Dedim. Büyülü lanet kelimeler.
Bağırarak söylediğimden havada bir yıldırım çaktı. Minik bir deprem oldu ve dindi.
Nefesimi verdim.
Ağlamaya başladım. Yorulmuştum!
Dizlerim üzerine çökerken dengemi kaybedip sola yan düştüm.
Ağlamaya devam ederken kapattım gözlerimi.
8 ejderha etrafımı sardı.
Yere yattılar.
Severlerdi yağmurlu havaları. Üşümezlerdi hasta olmazlardı. Hatta bazen yağmurda gezerlerdi.
Onlarında anneleri bendim.
Eragon " Lord ağlama. " Dedi.
Yapamam.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |