98. Bölüm

98. Bölüm

Emine Ekin Yavuz
okurveyazarolankiz

- Tiago -

" Valencia odasında değil? Bahçede de değil? Çıkmamışta. " Dedi John.

" Odasında. " Dedim.

" Değil. " Dedi.

" Odasında sandalyede uyuyordu. 30 dakika önce baktım. " Dedim.

Bu sırada dinlenme odasına Alex girdi.

" Valencia 8. Rüyasını görüyor gibi. " Dedi.

" Valencia rüya görmez. " Dedim.

Sessizlik oldu.

Yanımda Valencianın annesi vardı ve bir kitap okuyordu.

Derin bir nefes alıp verdim.

" Ben yanına gidiyorum. " Dedim ve ayaklandım.

Benimle annesi de ayaklandı. " Ne bekliyorsun? Kızımla baş başa kalıp onu tekrar tecavüz etmeni mı?" Dedi.

Umursamadan 3. Odaya gittim.

Sandalyede oturuyordu.

Bir battaniye alıp üzerine örttüm.

Hafif terlemişti.

Birden bire bileğimi tuttu ve beni kendine çekti.

Temas etmemek için zor durdum.

Göğsü inip kalkarken bu dikkatimden kaçmamıştı.

Hırıltılı nefes aldı.

Bileğimi daha sıkı tuttu.

" Valencia. " Dedim.

Bir astım ilacı ışınladım. Hemen sonra da ağzına dayayıp sıktım.

Geri çekip masadaki sigaralarını topladım.

İlacı masaya koydum.

Bileğimi nefes alıp verirken yavaşça bıraktı.

" Ne yaptın?" Dedi Elizabeth.

" Sigaradan astımı başlamış. Rahat nefes alsın diye ilaç kullandırttım. " Dedim.

Odadan çıktım.

- Valencia -

" Bebeğim. Gelsene ya niye o kadar uzaktasın!" Dedi Tiago.

Trip atıyordum.

" Ne oldu sen yine mi küstün bana?" Dedi.

Bana yaklaştı. Birden karnımı kavrayıp beni kendine çekti. Gıdıklamaya başladı.

Kahkaha attım.

" Tripçi kadın! " Dedi ve durdu.

Ona baktım. " Ne var ya. Küstüm ben sana! " Diye bağırıp ittirdim onu.

" Yok öyle küsmek müsmek! Gel yanıma! " Dedi.

" Gelmiyorum!" Dediğimde saçımdan tutup çekti.

İnledim. " Doktor! Kafam acıdı!" Diye bağırdım.

" Tamam tamam. " Dedi ve kafamı öptü.

.... 

" Günaydın" dedi annem bana bakarken.

Odamdaydım ve üzerimde bir battaniye vardı.

Esnedim.

" Ay sana da sana da. " Diyip etrafa bakındım.

" Yemek yemelisin. " Dedi ve önüme çorbayla tavuk bıraktı.

" Ben yaptım. " Dedi.

Zamanında aç bırakıyordu.

" Yemek yemek istemiyorum. " Dedim.

" Kaç kilosun ?" Dedi.

Kaçtı ya?

40. 

" Gel tartıya çıkacaksın. " Dedi. Eğilip tartıyı çekince. Hemen göğsüme 5 kilo ağırlık kordum. İki tarafa da.

Ayaklandım.

Tartıya çıktım.

50 kilo.

" Gördün mü? Yemek istemiyorum. Hadi anne. " Dedim ve yanağını öptüm.

" Dövüş var gitmem gerek 1 gündür uyuyorum!" Dedim.

" 6 saattir. Gözlerin kan çanağı haberin olsun. İyi şanslar. " Dedi.

Hazırlanıp gittim.

-Tiago-

" Abi dinlenme salonunda bekliyor seni şu sana zarf veren kadın " dedi John.

" Ameliyatı başkasına verin. " Dedim ve ellerindeki eldivenleri çıkarttım.

Ameliyata girmeden üzerimdekileri yırtıp boneyi attım.

Doktor kıyafetlerimle ve yakamdaki bronşla dinlenme salonuna yürüdüm.

Bronş yere düşünce ismimin ve branşımın yazdığı bronşu yakama geri taktım.

Elime o zarfı ışınladım.

İçeriye daldım.

" Hanfendi bunlar nedir!" Diye bağırıp zarfı masaya attım.

Koltukta yan oturan ve giydiği gömlekte 3 düğmesi acık olan kadın sütyenini düzeltirken gözlerine bakıyordum.

" Hiç birkaç fotoğraf hoşunuza gitmedi mi?" Dedi.

Göz devirdim.

" Fotoğraflarım Benim elimde olması doğru değil. Bu fotoğrafları alıp burdan gider misiniz?" Dedim.

Ayağa kalktı.

1. 80 boyu filan vardı.

" Neden? Sende hissetmiyor musun? " Dedi.

" Neyi?" Dedim.

Bana yaklaşırken " Aramızdaki çekimi. " Dedi.

Bedenini yaklaştırınca onu omzundan tutup çevirdim. İleri ittirdim.

" Oldu! Hadi sizin gidin. Muhafızlar!" Diye bağırdım.

İçeriye muhafız girerken " Ciddi misin sen!" Dedi.

" Kriz geçiriyorsunuz. " Dedim sakin olmasını söylemeyi denerken.

Kolumu tırnaklamaya başlayınca " Tövbe estağfurullah" dedim.

Muhafız onu uzaklaştırınca " sakinleştirici!" Dedim Helen hemşireye.

Kadın bana yürümeyi denerken bağırıyordu.

Sakinleştirici gelince alıp koluna sapladım.

Bedenini muhafız tutarken " Sedye getirin götürün şunu ya." Dedim.

Kız götürülürken sabır diledim.

" Bana denk geliyor delisi ya!" Derken odadan çıktım.

- Elizabeth -

Gülüp eğlenmiştik ama ben hala mutluydum.

Dinlenme salonunda kutlama amacıyla pasta kesmiştik.

" Oğlum baba oluyorum lan ben!" Diye bağırdı Arthur!

Katarina hamileydi.

" Evet!" Dedi Katarina.

Güldüm.

Masadaki zarf dikkatimi çekti.

" Ne bu?" Dedim.

İçerdeki Louis " Bir kadın Tiagoya vermiş. Bilmiyoruz. Bakmadık. Herhalde mektup filan ya. Ama kadın Tiagoya yavşadı resmen. Çekim mekim dedi. " Diyip Jasmineyi öptü.

Zarfı açtım.

5 fotoğraf.

3 tanesi bir kadının bikinili fotoğraflarıydı.

2 tanesi ise tamamen çıplak, ama göğsünün ve kadınlığının olduğu yerde sansür vardı.

Fotoğrafları bizimkilere gösterdiğimde Jasmine, Louisin Katarina ise Arthurun gözünü kapattı.

" Bu ne lan!" Dedi John başka yere bakarken.

Ben indirdim fotoğrafı.

Sonra da zarfa koydum.

İçeriye birden Tiago geldi.

Elinde bir sürü fotoğraf vardı.

Gözlerini kırpmadan bakıyordu.

" Tiago neye bakıyon oğlum ?" Dedi Louis.

" Gözlerimi temizleyip zihnimi başka şeylerle dolduruyorum. " Dedi.

Tekli koltuğa oturdu.

" Yine mi şu kadının çıplak fotoğrafı. " Dedi John.

" Yoo gözlerimi temizlemek için Valencianın çıplak fotograflarına bakıyorum " dedi.

Elinden bir fotoğraf düşünce bağırıp hemen ayağı ile kapattı. Ama fotoğraf fazla büyüktü.

Valencianın kafasını gördük. Dudaklarını büzmüş gözlerini kısmıştı. Gözlük kullanıyordu.

Kalçası geride olmalıydı çünkü beli kıvrıktı.

" Bakanı sikerim. " Dedi ve fotoğrafı aldı.

Bakmaya devam etti.

" Ben bunun canlı haline istiyorum!" Dedi Tiago ve bacaklarını koltuktan saldı.

" Dur ya. Aslında .. " dedi ve ayaklandı.

Fotoğrafları ters bir şekilde bırakıp kitaplığa gitti.

Bir kitap çekince kitaplık ters döndü. " Oha gizli yer mi var!" Dedi Louis ve Arthur aynı anda.

Her kısımda bir çerçeveli fotoğraf vardı.

Birisi Tiago ile Valencia banyodayken çekilmişti.

Valencianın elleri Tiagonun ensesindeyken yukarıya bakıyorlardı. Kamera tavana yaslıydı.

Ve Valencianın göğüs ućları dışında göğsü çok belliydi.

Tiago Valencianın saçlarını köpüklüyordu.

" Banyoya da girdiniz. " Dedim.

Masadaki çıplak fotoğraflarını aldım.

Baktım.

Tiago bunlara mı bakıyordu gerçekten!

Valencia cilve kadınıydı. Aynı benim gibi. Kıvırtmayı severdi. Bir fotoğarfta yan duruyordu ve göğüslerinde orta parmak emojisi vardı.

" Bune şimdi?" Dedim.

" Onları incelemeyi bırak Elizabeth! " Dedi Tiago.

" Kızımın cıplak fotoğraflarına bakamazsın! " Dedim.

Başka bir fotoğrafta Valencia terlemişti.

Sadece kafası görünüyordu.

Gözlük vardı ve dili dışarıda bir gözü kapalı duruyordu.

" Bu ne?" Dedim ve fotoğrafı ona gösterdim.

" Mastürbasyon yapıp kendini sikmişti o zamandan. " Dedi ve bir şeyler aradı.

" Nerde bu?" Dedi.

Ona baktım.

Bir dosya alıp masaya koydu.

Sayfaları çevirdi.

Valencianın ve onun fotoğrafları vardı.

Bir fotoğrafta o da durdu.

Bebeklerinin olduğu fotoğraf.

Valencianın iki yandan kucakladığı iki bebek.

Yutkundum.

Tecavüz sonucu doğan bebekler.

Valencia burukça gülüyordu ve gözleri dolmuştu.

Tiago hemen çevirdi.

Yine durdu.

Buz pateni fotoğrafı. Tiagonun bir eli havada diğer eli yerdeki Valenciadaydı.

Valencia ise yerde sıfır bacak açmış başını Tiagoya kaldırmıştı.

Buz pateni den bir poz gibiydi yani.

Tiago geçti.

Ve Valenciaya ait iç çamaşır fotoğrafları.

" Hadi bakalım geldik işin aslına. " Dedi Tiago.

Sayfayı çecirince Valencianın sütyeni ile karşılaştık.

Dosyadan çıkarttı.

" Acil durum sütyeni. " Dedi ve kokladı Tiago.

Elinden alıp arkaya fırlattım.

" Lan!" Dedi.

" Kızı... " Diyecektim ki " Başlarım kızına! " Dedi.

Sustum.

" Kızını seviyorum tamam mı?" Dedi.

" Sevseydin tecavüz etmezdin!" Diyip ayaklandım.

Kafasına attım elimdeki fotoğrafları " Pisliksin sen. Takıntılı herif. " Dedim ve odadan çıktım.

- Valencia -

Koşa koşa girdim dinlenme salonuna.

Dizlerim üzerine çöküp yerde Ronaldo gibi kaydım.

" Ablanız Finale gidiyor!" Diye bağırdım.

Arthur " Baba oldum! Lan!" Dedi.

Gülümsedim.

Beni kaldırdı ve elimi tutup zıpladı. Zıplamadım.

" Sevinmedin mı lan!" Dedi.

" Sevindim. Ama hamileliğin kutlanılacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. " Dedim ve elini bırakıp odama gittim.

Elektro gitar,piaono,keman ve bateri çaldım.

Spor yaptım ağırlık kaldırdım.

Sonra delirdim oturdum içtim. Hele de sigarayı çok içtim.

Ardından buz patenine gittim.

Ama çok sıkıcıydı hepsi.

En sonunda kendimi odamda buldum.

Yerde bir şey görünce durdum.

Tiagonun bir fotoğrafı.

Elime aldım.

Kötü mü yapmıştım?

Onu kovmakla.

Ama çiplenmişlerdi. İstekleri değildi.

Peki kabusların Valencia. Onlar geçecek mi? Yalvaran bakışların? Tiago anlamadı mı?

Tiago hep anladı. Ama çipliydi.

Çipliydi.

Ben gelinliğimi bile yırtmıştım ya. Aile cüzdanı. Yüzük.

Her şey mahfolmuştu.

Yine. 

Yine kanıyorduk. Kim saracaktı bu sefer.

Kim durduracaktı akan kanları.

Dizlerim üzerine çöküp yere oturdum.

Fotoğrafa bakmaya devam ettim.

Tiago saçlarını dağıtmış bir kaşı havada bakıyordu ekrana.

Gerçekten yakışıklıydı.

" Özür dilersen aferder mı?" Dedim.

Ben etmezdim. O kadar şey yaptım!

Evli bile değildik ki?

Nereye kadardı bakmadan geçinmeler.

" Özledim" dedim ve sarıldım fotoğrafa.

Dudaklarımı kemirdim.

" Özür dilerim. " Dedim.

Mırıldanırcasına bir ses çıkarttım.

Yutkundum.

Ayağa kalktım.

Bir sigara yakıp balkona çıktım.

Arkamda bir ses hisettim.

Annem.

" Katarinanın hamile olması kutlanılacak ama kendi aramızda. Ben sen Tiago Arthur Katarina Gabriel Diana Samuel Louis ve Jasmine. Ailemiz arasında kutlayacağız. Sende gel. " Dedi ve gitti.

Sigarayı attım.

Bir öksürük krizi tutunca durdum.

Öksürürken masaya tutundum.

7 öksürük sonrası susunca içeriye geçip bir elbise aldım.

Klasik pembe bir elbiseydi.

Ama bir arama sonrası lanet bir kaç Kralın ve Kraliçenin de geleceğini öğrenince daha sık giyinmeye karar verdim.

Kraliçeler benden nefret ederdi.

Elbiseyi giyince bir sigara daha yaktım.

Toplantı odasına yavaş adımlarla giderken bedenimin saçma sapan uyuştuğunu hisettim. Uyuşturucu almamıştım. Bu 5 gündür kullanmıyorum diye olmuştu.

Salona geldim. Kendi aramızda konuşmalar varken Arthur ve Katarina daha gelmemişti.

Tiago burada sigara içiyordu.

Beni görür görmez sigarasını söndürdü.

Umursamadan ondan uzak bir köşeye oturdum.

Annemin yanına.

" Güzel olmuşsun. " Dedi gülümserken.

O da benimki gibi koyu renk bir elbise giymişti.

" Sende. " Dedim ve önüme dônüp sigarayı içmeye devam ettim.

Jasmine de yoktu??

Buraya Katarina ile aynı anda gelince Arthur onların önüne geçti.

" Söndür lan şunu!" Dedi bana. " Hamile bunlar!"

Gülümsedim ve ayaklandım.

Toplantı salonunun en sonundaki pencereye gittim.

Açıp içmeye başladım.

- Tiago -

Onu izlemeye devam ediyordum. Çok hastaydı. Uykusuzdu. Astımı birden artıyordu.

Nefesimi verdim.

" Ve! Biraz şarap. Tabi ki Katarina ve Jasmine dışında herkese. " Dedi Garson.

" Ama bende içmek istiyorum!" Dedi Katarina.

" Ama zarar bebeğimize. Tamam sen bakma ben içeyim. Sen içiyormuş gibi hayal et. " Dedi Arthur.

Valencia yanımıza gelip bir kadeh aldı.

İçine toz uyuşturucu döküp karıştırırken annesi " Şunu kullanıp durma. " Dedi.

Louis " Anne boşver. Ben ümidi kestim. Kullanacak. " Dedi.

Valencia umursamadan yeni bir sigara yakıp şarabı yudumladı.

Pencereye geri gitti.

İçerken bende onu izlerken içtim.

" Ayrılmışsınız. " Dedi Loyal 1 saat sonra.

" Tecavüz... Her neyse. " Dedi Gabriel.

Sessiz durmaya devam ettim.

Valencia sağ bacagına agırlığını verince kalçası hafif kıvrıldı.

Bakma dedim kendi kendime.

Bakmadım.

" Evlilik hayal oldu desene. " Dedi Loyal.

Tam bu sırada Valenciayı bir ôksürük krizi tuttu.

9. Sigarasını içiyordu.

Uzun bir ökaürük sonrası şarabını yudumladı.

" Astım krizine girecek 10. Yakarsa. " Dedim.

Bilincindeydi.

Bu yüzden yakmadı ve yeni bir şarap kattı.

Tam bu sırada John geldi.

" Biz bir plan yaptık. Valenciayı deneyeceğiz. Tepki için. Tiago Kraliyetten gidiyor gibi yapacak. Valencia bakalım ne diyecek?" Dedi Arthur.

John " Tiago Bey. Atınız hazır. " Dedi.

Ayağa kalktığımda Valencia bana baktı.

İlk defa bakıştık o an.

Ama çektim o güzel gözlerinden gözlerimi.

- Valencia -

Ciddi anlamada aşağıda ata biniyordu.

John ona çantasını verince arkadına koydu.

Atı hızla sürmeye başladı. Muhafızlar kapıyı açıp o gözden kaybolurken tuttuğum kadeh parçalandı.

Bağırıp " Gidemez!" Dedim.

Ayağımı yere vurdum.

Hemen telefon alıp numara çevirdim.

Sınırdaki muhafızlar.

" Buyrun Kra... " Diyip devam ediyordu ki bağırıp" Tiagonun sınırdan geçmesine izin vermiyorsunuz büyü kullanmasını da yasaklıyorsunuz. " Dedim.

Kapattım.

Tam kapıya koşmuştum ki annem " Ne oluyor!" Dedi.

" Bok oluyor anne! " Diye bağırdım o anki sinirle.

Sonra da nefes alıp " Kocamı geri kazanmaya gidiyorum. " Dedim.

" Tanrım!" Dedi Louis gülerek.

Koşarak aşağı indim.

Nefeslendim ve ata bindim.

Daha hızlı bir şekilde sınıra ilerledim.

Çok hızlıydım.

İlerideki Tiagoyu görünce durdum.

Yanımdan geçip geri gitti.

Arkasından gittim.

" Sen benden mi kaçıyorsun!" Diye bağırdım.

Kraliyete geri girdi.

" Delirdin mi sen?" Diye bagırdım.

Atından inip içeriye giderken bende durup indim.

Arkasından yürüdüm.

Toplantı odasıne geri girince bende girdim.

" Tiago niye gidiyorsun!" Diye bagırdım.

Bana baktı ve kollarını bağladı.

" Evet devam et?" Dedi.

" Özür dilerim! Eğerki şu lanet olası yüzüğü attım gelinliği yırttım diyeyde daha da çok özür dilerim! Ama sinirlendim ne yapabilirim ki! " Diye bagırdım.

Devam edecekken güldü.

Kendimi acıklama kısmına geldim.

Göğsüme vura vura anlattım. Ama güldü.

" Valencia. " Dedi.

Anlatmaya devam ettim.

" Valencia!" Dedi ve omuzlarımı kavrayınca sustum.

" Efendim? Ama bak cidden be.... " Diyip yine başl8yordum ki " Kızım sen bir şey yapmadın ki!" Dedi.

Sustum.

" Ben yaptım. Tamam mı suçlu benim? Seni tecavüz eden de benim. Gözlerime bakıp yalvarmana sebep olanda benim. Kabuslarına giren de benim. Titremenin sebebi de uyuşturucu alkol sigara bağımlılığınında sebebi benim. Zayıflamana zaten bir şey demiyorum. Annene yalan atıp göğsüne 10 kilo ağırlık koyduğunu biliyorum hep yapıyorsun. Neyse konu bu değil. Şimdi ben sana bunları yaptım. Ee senin korkmanda sinirlenmen de normal. Yüzüğü atman fotoğrafları yırtman gram sikimde bile değil. Ben sana daha güzel yüzük gelinlik alırım. " Dedi.

Saçlarımı düzeltti.

Gülerken " Ya sen niye üstüne alınıyorsun ki. " Dedi.

Gülmesi geçerken " Sanki sen benim kalbimi kırdın. Öyle gibisin. Özür dilerim demeler kendini acıklamalar. Kızım bunları benim yapmam lazım. Ama yapmayacağım kendimi acıklama nedenim yok. Şimdi eğerki eskisi gibi olduksak göğsüne hıçkıra hıçkıra aglayabilir.... Ya da boşver. " Dedi tecavüzü aklına gelmiş olacak ki sustu.

" İyi tamam gel ağla. Bende ağlayacağım şu anam olacak kadın var ya! Ağlama ağlama diye tutturdu. Kraliçeler ağlamaz! Ruhum kanadı be benim! Bilmem kaç gündür dolu yağıyor. Sıkıldım da!" Diye bağırdım.

" Oh be!" Dedi ve nefes verdi.

" Bence de. " Dedim.

Birden dizi üzerine çöktü.

Bir kırmızı kutu ćıkartıp açtı.

" Bu sefer birbirimizi kanatmadan... Evlenelim mı?" Dedi.

Burukça gülümsedim.

" Doktor aşk acısı çekip 2 tane altın yüzük aldım. " Dedim ve elime ışınlayıp karşısında dizim üzerine cöktüm.

Kahkaha attık.

Yüzüğü parmagıma geçirdi.

Bende 2 yüzüğü geçirdim.

Yüzüğümü incelerken güldüm.

" Ben bunu daha çok sevdim. " Dedim.

Gülerek ayaklandık.

Çantasını aldı.

" Yeni bir gelinlik alacaksın. " Dedi gülerek.

Bir tane vardı.

" Diğerini de bok ettin. " Dedi evet.

" Malesef öyle. Ama gelinlik olmasada beyaz bir elbisem var!" Dedim.

Hemen buraya ışınladım.

Poşeti açıp askıyla havaya kaldırdım.

" Ooo !" Dedi. " Yeni mı aldın la bunu yoktu bu? " Dedi.

Başımı salladım.

Elimden alıp üzerime tuttu.

" Hmm" dedi kafasını omzuna yatırdı.

" Güzel mi? " Dedim.

Başını salladı.

" Sen bunu giy. Arkasına duvak filan falan sen dikersin zaten... Olur bu olur. Ama sanki bir şey eksik. " Dedi.

" Kollarında tüy demi olsa!" Dedi birden.

Güldüm. " Var zaten. " Dedim.

 

 

 

Bölüm : 19.12.2024 18:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...