7. Bölüm

6. Bölüm

berceste
okuyanfilozof

Sonunda bölüm atıyorum. Bölüm atmadığım için kendimi kötü hissediyorum. İnşallah artık böyle olmayacak. Düzenli bölümler atacağım. İnşallah. İnanın ne yapacağımı bilmiyorum. Her neyse, bir çaresi bulunur elbet.

 

Keyifli Okumalar!

 

 

''O gitti, ben sustum. Geriye sadece acı kaldı.''

 

 

-berceste

‘Edebiyat Ödevi’ adlı gruba eklendiniz.

Enes: Kitabı herkes temin etti mi?

Enes’in yazdığı şeyle gözlerimi devirdim. Niye bu ödevi önemsiyordu ki?

Tamay: Ben temin ettim.

Işık: Bende.

Kadir: Maalefes bende.

Enes: Almasaydın!

Kadir yazıyor…

Kadir: Niye ünlem koyuyorsun sona?

Yine atışmaya başlamışlardı.

Enes yazıyor…

Enes: Sana ne?

Işık yazıyor…

Işık: Kavga edecekseniz grubu dağıtalım

Tamay: Ne zaman buluşalım?

Enes yazıyor…

Enes: Bu gün buluşalım mı?

Işık yazıyor…

Işık: Olur sahile gidelim.

Kadir yazıyor…

Kadir: Vallaha bana fark etmez. Kızlar nasıl istiyorsa öyle yapalım.

Enes yazıyor…

Enes: Size yürüyor

Yazdığı şeye Kadir sinirlenmiş olmalıydı çünkü, yazıp yazıp siliyordu.

Tamay: Kadir ahirette bile bacım, kardeşim. 15.30 gibi buluşalım.

Yazışmadan çıkıp duşa girdim. Duş boyunca Atsız kapıyı tırmalamıştı. Duştan çıktığımda bornozumun ipine tırmanmıştı.

Bir tık yaramaz bir kediydi. Üzerime siyah bol paça pantolon, siyah body ve kot ceketimi giydim.

Atsız bir türlü peşimi bırakmıyordu. Mamasını koyup hızla evden çıktım. Binada yine Alim ağabeyi gördüm. Yanında takım elbiseli adamlar vardı. ‘’Alim ağabey müsait misin?’’ Sevecen bir ifadeyle konuşmaya başladı. ‘’Buyur Tamay?’’ Adamlar beni süzünce rahatsız oldum.

Hele bir tanesi öyle bir bakıyordu ki. Sanki her zerremi ezberlemek istercesine bakıyordu. Binadan içeriye giren kişiyle rengim attı.

‘’Bana taksi çağırabilir misin?’’ Enes senin ben buluşmak isteyeceğin güne sıçayım! ‘’Çağırırım.’’ Başımı teşekkür edercesine salladım. Unutmadan çantamda ki yedek anahtarı çıkartıp Alim ağabeye uzattım. ‘’Ağabey annem anahtarını unutmuş ta sen ona verebilir misin? Belki ben bu gün eve gelmem.’’ Adamlar birbirlerine bakınca derin bir iç çektim.

‘’Tabi veririm. Tamay beni yanlış anlama ama biliyorsun ortalık kötü her erkeğe güven olmaz.’’ Kaşlarımı çatıp konuşmaya başladım. ‘’Kendi cinsini nasıl da tanıyorsun. Yabancı adamlara hiç güven olmuyor. Beni düşündüğünü biliyorum teşekkür ederim. Bana bir ağabeyim varmış gibi hissettirdiğin için.’’ Gülümseyince, gülümsedim.

‘’Tamay, taksi bir yarım saate gelebilirmiş.’’ Oflayarak Kadir’i aradım. ‘’Alo Kadir?’’ Neden onu aradığımı bilmiyordum. ‘’Efendim gülüm?’’ Dediği şeyle kaşlarımı çattım. ‘’Gülüm mü?’’ Gülmeye başladı. Büyük ihtimalle böyle bir tepki vereceğimi tahmin etmemişti. ‘’Evet gülüm. Bir sorun mu var?’’ Kendimi toparlayıp konuşmaya başladım. ‘’Ben biraz geç geleceğim. Sen alkol filan mı aldın?’’ Arkadan Enes’in sesi gelince iyice kaşlarımı çattım. ‘’Valla ben biraz içiyordum sonra bu mal geldi. Ben bunu mal gibi kışkırttım. Bunun yüzünden gündüz vakti ayyaş oldum.’’ Elimle yüzümü sıvazlayıp, ‘’İçecek bu günü mü buldun? Hem daha 18 yaşındasın alkol alman için yaşın küçük değil mi?!’’ Telefonu yüzüne kapatıp öfkeyle solumaya başladım.

‘’Tamay bir sorun mu var?’’ Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. ‘’Yok ağabey sorduğun için sağ ol.’’ Telefonumu çıkartıp Işığa buluşmanın iptal olduğunu yazdım.

Telefonumu çantama koyup Alim ağabeye döndüm. ‘’Alim ağabey taksi gelecek mi?’’ Kafasını olumlu anlam da salladı. ‘’Gelir Tamay.’’ Yaşlı adam dikkatle beni inceliyordu?

Hayırdır amca sübyancı mısın?

Aklımda ki kelime sesli gülmeme sebep oldu. Vardı böyle dengesizliğim. Bana bön bön bakan suratlarla daha fazla gülmek istiyordum. ‘’Tövbe estağfurullah. Bu günde güldüm çok şükür.’’ Alim ağabey bu halime alışıktı. ‘’Tamay annen ne zaman gelecek?’’ Bu soruyu sormasının sebebi, adamlardan bir tanesinin ona kaş göz yapması olmuştu. Adama dönüp onu süzdüm.

‘’Hayırdır?’’ Alim ağabeye dönüp alayla konuşmaya başladım. ‘’Neden binaya yabancıları alıyorsun ki? Bizde güvenip evimizin anahtarını emanet ediyoruz!’’ Anahtarı koyduğu yerden geri aldım. Telefonumu elime alıp Kadir’i aradım. ‘’Bizim buluşma iptal. Yarın bize gelin. O halde kitap okuyamazsınız zaten.’’ Olumlu anlamda yanıt alınca telefonu kapattım. Telefonu kapatmamla Işığın araması bir olmuştu. ‘’Işığım buluşma iptal. Yarın bize gelirsin, senin için uygun mu yavrum?’’ Işığın o mükemmel kıkırtısı gelince bende güldüm. ‘’Aşıksın. Anlamadım sanki. Mesaj atmışsın gördüm. Neyse bende ağabeyimle dışarı çıkarım. Sende gelsene.’’ Bazen Işığa çok özeniyordum. Benimde bir ağabeyim olsun isterdim.

‘’Yok daha Atsız’ın damlalarını almadım. Annem duyarsa uçurur.’’ Işık biraz durdu, Gülemeye başladık. Gülmemiz Işığın telefonunun şarjının bitmesiyle sonlandı.

Adamlar hala gitmemişti?

Telefonumun çalmasıyla ofladım. Bu gün çok telefonda konuşmuştum. ‘’Annecim ben eve gelmeyeceğim. Arzu teyzenle kız gecesi yapacağız.’’ Annemin dediği şeyle o kadar çok sevinmiştim ki. ‘’Eğlenmene bak anne bende şimdi Atsız’ın damlalarını alacağım.’’ Kızan bir sesle, ‘’Daha almadın mı?’’ Gülümsedim. ‘’Alacağım anne.’’ ‘’İyi tamam hadi görüşürüz.’’ Telefonu kapatıp çantama koydum.

‘’Çiçek hanım ne zaman gelecek?’’ Alim ağabeyin sorduğu soruyla iyice işkillendim. Bakışlarımla Alim ağabeyi korkutuyordum. Alim ağabey iyice sinince 32 diş sırıtmaya başladım. ‘’Alim ağabey annemle derdin ne bana söyle yoksa, yemin ederim seni doğduğuna pişman ederim.’’ Yaklaşık 45-50 yaşlarında olan adam konuşmaya başladı.

‘’Ne olur zarar verme bize!’’ Alayla konuşunca sinirlendim.

‘’Yaşlı başlı adamsın kalbini kırmayayım,’’ adamın yanına gidip kahveye giden yolu tarif etmeye başladım. ‘’Bak şimdi buradan çıkıyorsun, önce sola sonra sağa dönüyorsun. Yolundan şaşma orada tam senlik bir kahvehane var. ‘’ Adamla ne zamandır bakıştığımızı bilmiyorum. Gözünde hissettiğim sıcaklık vardı.

‘’Alim ağabey ben yukarı çıkacağım taksici ağabeye özürümü iletirsin.’’ Bir şey demesine izin vermeden asansöre bindim.

⏳️

Özgür kucağında yatan bebeğe baktı. Kızı 4 aylık olmuştu. Onu öpmeye bile kıyamıyordu. Tamay Çiçeği biraz da olsa toparlamıştı.

Özgür Tamay’ı Çiçeği oyalasın diye yapmıştı.

Kızı hafif gözlerini açıp ona baktı. Özgür işaret parmağıyla, kızının yüzünü okşadı. Tamay babasının parmağını ağzına alıp, emmeye başladı. Tamay’ın bu hareketinin ne demek olduğunu Özgür çözmüştü.

‘’Bebeğim anneni sömürdün ama.’’ Özgür kapıda onları izleyen karısından habersizdi. ‘’Ayol bende anneninkilerden yok ki emzireyim!’’ Evin içini Çiçeğin kahkahaları doldurmuştu. Özgür karısına bakıp güldü. Çiçek Tamay’ı kucağın almaya çalıştı ama başarısız oldu.

Babasından ayrılmak istemiyordu.

Özgür kollarını açıp konuşmaya başladı. ‘’Yavrum üzerini çıkart da sende üzerime yat. Biliyorum ikinizde bana aşıksınız.’’ Çiçek gözlerini devirdi. Tamay’ı kucağına alıp kızıyla konuşmaya başladı. ‘’Bebeğim karnını doyuralım söz babana vereceğim.’’ Çiçek kızını emzirmek için yatak odasına gitti.

Tamay’ın iştahlı bir şekilde emmesi aklına Doruğu getiriyordu.

Tamay’a bakarak ağlamaya başladı.

⏳️

Çiçek Pekkan

Seneler sonra onun sesini duymak kendimi kötü hissetmeme sebep olmuştu.

Adem ağabeyimin aramasından tam 2 gün geçmişti.

Bu iki günde ruhen kendimi yorgun hissediyordum.

Kendimi toparlamam lazımdı.

Bu gün 5 Mayıstı.

Tamay’ın doğum günüydü.

Kapım çalınca gel komutunu verdim. Bilgisayar bozuk olduğu için gelen hastaları göremiyordum. İçeriye giren kişilerle başım dönmeye başladı.

Ağabeylerim gelmişti.

21 Sene sonra.

Koskoca 7670.25 gün.

Demir içeriye girip konuşmaya başladı. ‘’Çiçek Hocam Serenle birlikte çay içiyorduk da o yüzden geç kaldım. Bir sorun olur mu?’’ Demir’in dediği şeyle ona baktım. ‘’Sorun yo-‘’ Kapının açılmasıyla silah sesinin duyulması bir olmuştu.

Canım yanıyordu.

Elimi canımın acıdığı yere götürdüğümde, elime kan geldi. Karın boşluğumdan vurulmuştum.

‘’Ferman Hocam! Hocam ne olur gözünüzü kapatmayın. Tamay’ı düşünün.’’ Sertçe yutkundum. Acıyla gülümsedim. Adem ağabeyimin kollarındaydım. Onu çok özlemiştim. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. ‘’Demir… Çekmecede, defter var. Bana bir şey olursa onları Tamay’a ver…’’

⏳️

İlahi Bakış Açısı

Genç kız kucağında ki kediyle oynuyordu.

Birazdan alacağı haberden, habersizdi.

Telefonu çalınca açtı. ‘’Efendim Arzu teyze?’’ Arzu sertçe yutkundu. ‘’Tamay sorgulamadan hastaneye gelir misin? Lütfen.’’ Arzu ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Tamay yüzüne kapanan telefonla hemen ayakkabılarını giymeye başladı.

İçini huzursuzluk kaplamıştı.

Dışarıda yağmur yağıyordu. Şemsiye almayı unutmuştu. Umursamadan hastaneye doğru yürümeye başladı. Evleriyle hastane çok yakındı.

Hastanenin bahçesinde bir sürü siyah araba vardı. Polisleri görünce daha da gerildi. İçeriye girince tanıdığı hemşireler ona kaçamak bakışlar atıyordu.

Korkuyordu.

Sabah ki gördüğü bazı adamlar da buradaydı. Telefonuna gelen bildirimle çantasından telefonunu çıkardı.

Arzu teyze: 11. Kata gel.

Asansöre binince tırnaklarını avuç içine bastırdı. Asansör 11. Kata yakınlaştıkça, çığlık sesleri duyuyordu. Asansörden inip çevresine baktı. Sabah atıştığı adam da buradaydı. Arzuyla göz göze gelince, Arzu kendini zor tutmuştu. Yaşlı kadın bağırarak ağlıyordu.

‘’Arzu teyze anneme bir şey mi oldu?’’ Arzu ayağa kalkıp Tamay’ın yanına geldi. ‘’Tamay, annen beklemediğimiz bir anda… Vuruldu.’’ Genç kız duyduğu kelimelerle duraksadı. ‘’Arzu teyze 1 Nisan geçti.’’ Arzu saatlerdir tuttuğu gözyaşlarını bıraktı.

‘’Hayır… Annem beni bırakmaz! Şaka yapıyoruz de!’’ Arzu zorla konuşmaya başladı. ‘’Tamay, anneni Adil diye bir hastası vurdu…Polisler her yerde arıyor.’’ Genç kız yere çöküp ağlamaya başladı. Bağırarak ağlıyordu.

Ellerini saçlarından geçirip, onları çekmeye başladı. ‘’Sakinleştirici getirin arkadaşlar!’’ Arzu’nun söylediği şeyle Tamay’ın bağırmaları daha da artmıştı. ‘’İstemiyorum! İstemiyorum!’’ Genç kız deli gibi ağlıyordu.

Ethem sadece torununa baktı. Ne yapacağını bilmiyordu. Yanında ağlayan karısı vardı. Ağlayarak Tamay’a bakıyordu. Demir yerde oturan genç kıza baktı. ‘’Tamay, annen iyileşecek. Ağlamanı istemezdi. Hastanede başka hastalarda var.’’ Genç kız acıyla gülmeye başladı. ‘’Annem bana ağlamanın ayıp bir şey olmadığını öğretti. Şuan benim canım acıyor nasıl sakin olabilirim!?’’ Elleri titriyordu.

Genç kız ayağa kalkıp pencereye yöneldi. Camı açıp derin derin nefes almaya başladı. Göğsü sıkışıyordu. Arzu ayağa kalkıp Tamay’ın yanına gitti.

Tamay’ın uzun saçlarını parmağına doladı. Tamay Arzu’ya dönüp sımsıkı sarıldı. Annesinin başka arkadaşları da vardı ama en çok Arzuyla görüşüyorlardı.

‘’Tamay sen odama git uzan istersen.’’ Genç kız gülmeye başladı. ‘’Dalga mı geçiyorsun?! Benim annem vurulmuş bana ‘git uzan’ diyorsun!’’ Arzu konuşmak istedi ama, konuşmadı. Ethem dik dik kapıya bakıyordu. Babasının baktığı yere bakan Adem rahatsızca elini, Didemin beline yerleştirdi. Kadir Adem’in bu hareketine gözlerini devirdi.

Tamay’ın yanına oturup, elinde ki su şişesini ona uzattı. ‘’Geçmiş olsun… Konuşmak belki iyi gelir.’’ Genç kız hiçbir şey demedi. Sadece sustu. Ethem’in bakışları yan yana oturan ikilideydi. ‘’Sonra konuşsak.’’ Kadir başını olumlu anlamda salladı. ‘’Eğer bir omuza ihtiyacın olursa… yanındayım.’’ Genç adam ayağa kalkıp oradan ayrıldı.

⏳️

Genç kız kaç saattir yerde oturduğunu bilmiyordu. Kimseyi duymuyordu. Ağlamaktan gözaltları mosmor olmuştu. Dudakları kurumuştu. Ameliyathanenin kapısı açılınca, hemen ayağa kalktı. Ferman çaresizce Arzu’ya baktı. Arzu bu bakışların ne anlama geldiğini o kadar iyi biliyordu ki. ‘’Anneme bir şey mi oldu?’’ Ferman sertçe yutkunup konuşmaya başladı. ‘’Çok uğraştık, üzgünüm.’’ Genç kızın tüm dünyası başına yıkılmıştı.

Bu gün 5 Mayıstı.

Tamay’ın doğum günüydü.

18. Yaş gününde annesi ölmüştü.

‘’Yalan söylüyorsun! Annem beni asla bırakmaz. O ölmedi! Ölseydi hissederdim! Arzu teyze yalan söylüyor! Ona inanmayacaksın değil mi?!’’ Genç kız sorusuna cevap alamadan gözleri kapandı.

⏳️

Tamay Gülmez

Sadece ağlıyordum. Annemin cenazesine bile katılamamıştım. Ben ağladıkça Atsız gözlerimi yalıyordu. Hangi gündeyiz bilmiyorum bile. Kapım açılınca gözlerimi kapattım. Kimseyle konuşmak istemiyordum. ‘’Tamay konuşmamız lazım… Annenin ailesi seni bekliyor.’’ Gözlerimi açıp Arzu teyzeye doğru döndüm. Hiçbir şey demeden ayağa kalktım. Lavaboya girip elimi, yüzümü yıkadım. Odamdan çıkıp oturma odasına girdim.

Kimseye bakmadan tekli koltuğa oturdum. Arzu teyze yanıma gelip konuşmaya başladı. ‘’Deden Ethem, anneannen Belkıs, en büyük dayın Adem, ortanca dayın Mert, en küçük dayın Rüzgar ve teyzen Didem.’’ Adem’e baktığımda başında yazma tarzında bir şey vardı. Ağlamaktan gözleri şişmişti.

Arzu teyze bana dönerek konuşmaya başladı. ‘’Bir tanem üç seçeneğin var. Birincisi babanı arayacağız, ikincisi benimle yaşayacaksın, üçüncüsü dedenlerle yaşayacaksın.’’

‘’Beş tane seçeneğin var.’’

‘’Ama anne karar veremiyorum ki.’’

‘’ O zaman içine hangisi siniyorsa onu seç.’’

‘’Sen olsan hangisini seçerdin?’’

‘’Ben önümde sayılı seçenek varsa, uğurlu rakamım olanı seçerim. Bence 2.’’

‘’O zaman bende 3. seçiyorum!’’

Bakışlarımı yerden çekip Arzu teyzeye baktım. ‘’Sakın o adamı aramayacaksın! Bizim hakkımızda bir şey bilmeye hakkı yok.’’ Belkıs bana dönüp konuşmaya başladı. Belkıs diyorum çünkü ‘anneanne’ demeye dilim varmıyor. ‘’Biz Mardin’de yaşıyoruz… İstersen Mardin’e gideriz ya da buraya taşınırız. Seni tanımak o kadar çok istiyorum ki!’’ O konuşurken onu inceliyordum. ‘’Ben bilmiyor-‘’ ‘’Bizimle geliyor Pok Balığımın canı o!’’ Üzerime atlayıp, ağlayan adama baktım. Gözlerimi öpüyordu. ‘’Dayın ölsün sana. Bu saatten sonra gözyaşı akıtmana izin vermeyeceğim! O baban olacak puştun gözlerini sikicem!’’ Son söylediği şeyle ortamda ölüm sessizliği oluştu.

Kapı çalınca, Arzu teyze ayağa kalktı. ‘’Üzerimden kalkar mısınız?’’ Adem üzerimden kalkınca Atsız kucağıma zıpladı. İçeriye ağlayan Işık, Tan ağabey ve Demir ağabey girdi. Işık ağlayarak bana sarılınca gözlerim doldu.

Ağlamayacaktım.

Tan ağabey yanıma gelip saçlarımdan öptü. ‘’Başın sağ olsun. İstersen bizimle kalabilirsin.’’ Tan ağabeyden beni sevmese de, bu davranışı çok hoştu. Adem dik dik Tan ağabeye bakıyordu. Işık bir şeyler söylüyordu ama ağladığı için anlaşılmıyordu.

Demir ağabey ortamı umursamayıp konuşmaya başladı. ‘’Tamay bir gelebilir misin?’’ Gözüm ellerine kayınca, Işıktan ayrılıp ona doğru yürüdüm. Birlikte mutfağa geçtik.

‘’Bak Tamay annen vurulduğunda bu defteri sana vermemi söylemişti.’’ Gözlerimin dolmasına izin vermedim. ‘’Sağ ol.’’ Defteri alıp odama doğru ilerledim. Defteri yatağımın üzerine koyup odadan çıktım. Oturma odasına girdiğimde Belkıs bana doğru konuştu. ‘’Tamay lütfen bizimle yaşamayı kab-‘’ Işık Belkıs’ın lafını bölüp, tek nefeste konuşmaya başladı. ‘’Kim bu insanlarda sana böyle şeyler söylüyorlar?!’’ Gülmeye başladım. Cebimden bir tane peçete çıkartıp Işığın burnunu temizledim.

‘’Annemin ailesi.’’ Işık şaşkınca bana baktı. Bir şey diyecek oldu ama Adem izin vermedi. ‘’Ay sen ne çirkef bir kızsın! Allah seni alacak adama sabır versin!’’ Işığın gözleri Tan ağabeyi aradı, bulamayınca konuşmaya başladı. ‘’Bence siz kendinize bakın.’’ Aklıma gelen soruyla Adem’e döndüm. ‘’Sizin binada Alim ağabeyle ne işiniz vardı?’’ Rüzgar Adem’e izin vermeden konuşmaya başladı. ‘’Annene gelecektik.’’ Başımı anladım dercesine salladım.

Belkıs bana dönüp konuşmaya başladı. ‘’Bak Tamay, biliyorum bizi tanımıyorsun, ama sana yemin ederim böyle olsun asla istemedik. Bizde ne olduğunu bilmiyoruz. Bunu annen sana söyledi mi bilmiyorum. Söylemezsem içime dert olur. Senin ikiz ağabeylerin vardı. Onlar iki yaşındayken kaçırıldı zannettik. Deden annenlere küstü. Baban anneni kışkırttı. Hiçbir şey anlamadık. Ben torunumla birlikte vakit geçirmek çok isterdim. Ne olur bize şans ver?’’

İki tane ağabeyim vardı.

İki tane.

Ağabeylerim vardı.

Annemin benden önce iki tane daha çocuğu vardı.

Konuşmak istedim ama konuşamadım. Işık ellerini sırtıma koydu. ‘’Annemin öldüğünü onlara söylemeyin… Sizinle yaşamak istiyorum, ama Mersinde.’’

⏳️

1 aydır onlarla yaşıyordum. Annem öleli tam 1 ay olmuştu. Anneannem hevesle konuşmaya başladı. ‘’Tamay senin doğum günün ne zaman?’’ Yutkundum. ‘’5 Mayıs.’’ Ortamda ölüm sessizliği oluşmuştu. Umursamadan ayağa kalktım.

‘’Ben odama gidip biraz kestireceğim.’’ Odama girip kendimi yatağa attım.

Aklıma annemin defteri gelince hevesle ayağa kalktım. Onu okumaya fırsatım olmamıştı. Defteri açıp ilk sayfasını okumaya başladım.

5 Ağustos 1992

Biriyle tanıştım. Meltem’in sevgilisinin arkadaşı. Yani kısaca Özgür. 28 yaşında Subay. Bence ideal biri. Bir tık fazla suratsız ama ben onu düzelteceğime inanıyorum. Konuşurken gözlerime bakması bedenimde değişik duyguları uyandırdı. Mutlu hissediyorum. Eğer ikinci kez buluşursak anneme anlatacağım.

Gülümsedim. Annemin böyle bir defter tutması beni çok mutlu etmişti.

⏳️

Samet Gülmez

‘’Ben çıkıyorum.’’ Babam başını olumlu anlamda sallayınca ayakkabılarımı giymeye başladım. ‘’Samet ağabey beni de arkadaşlarımın yanına bırakır mısın?’’ Planımız tıkır tıkır işliyordu. ‘’Bırakırım.’’ Canay’da ayakkabılarını giyince Barlas yanımıza geldi. ‘’Sana emanet.’’ Canayla birlikte arabanın yanına gelince daha fazla mutlu oldum.

Şu hayatta ki en zor şey kuzenime aşık olmak. Canay’a senelerdir aşıktım. Arabaya binince derin bir iç çektim. ‘’Önce hasret giderelim, sonra arkadaşlarının yanına bırakırım.’’ Bahçeden çıkınca elimi onun bacağına yerleştirdim. ‘’Amcama ne zaman söyleyeceksin?’’ Amcamın vereceği tepkiden korkuyordu. ‘’Bilmiyorum… Anneme söyledim. Anlayışla karşıladı. Babamı hallederim de ağabeyim ne olacak?’’ Ah Barlas, ah. Bu kadar aksi olmak zorunda mıydın? ‘’Ben Doruğa söylerim.’’

Arabayı sağ çekip Canay’ı kucağıma oturttum. Saçlarını kulağının arkasına verdim. Bir şey demesine izin vermeden dudaklarımı dudaklarıyla buluşturdum. Bunu ilk defa yapmıyorduk. Dudaklarından ayrılıp boynunu öpmeye başladım. Dudaklarım istemsizce aşağı iniyordu. Kendime engel olup geri yukarı çıktım. Boynuna ıslak öpücükler konduruyordum. Camdan gelen sesle başımı kaldırdım. ‘’Siktir!’’ Hızlıca Canay’ı koltuğa oturttum. Cama vuran Kürşad amcamdı. Canay korkuyla saçını düzeltti. Allah’tan camdan gözükmüyorduk.

Camı açıp amcama döndüm. ‘’Nereye gidiyorsunuz?’’ Yine şoförlük yapacaktım! ‘’Canay’ı merkeze bırakıcam.’’ Kürşad amcam çok sessiz bir adamdı. Neredeyse 60 yaşına gelecekti. Hala evlenmemişti. Sorduğum zaman geçiştiriyordu. ‘’Bu gün benimlesin.’’ Amcam arka kapıyı açınca Canay hemen atıldı. ‘’Amca ben arkaya geçerim sen öne otur.’’ Amcamdan itiraz etmesini bekledim ama, tık yoktu. Canay arkaya oturunca amcamda yanıma oturdu.

Amcam bana dönüp sertçe konuşmaya başladı. ‘’Söyle bakalım Samet efendi, sen ne babamın bokunu yemeğe Özgür’ün Çiçeği takip ettirmesini annemlere söyledin?’’ İşte bu soruyu beklemiyordum. ‘’Amca ben ne bileyim Çiçek yengem olduğunu. Kadının evde adını ağzımıza aldırmıyorsunuz. Zaten ilginç bir şekilde Barlas haber alamıyormuş.’’ Amcam bana kitlenmişti… ‘’Bak yeğenim, her ota boka burnunu sokma. O boklu amcana da iyi oldu. Nedenini sorarsan ağzına bir tane patlatırım!’’ Korkudan başımı olumlu anlamda salladım.

Aklıma gelen şeyle konuşmaya başladım. ‘’Peki amcamın bir kızı olmasının gerçeğine ne demeli.’’ Canay amcamın konuşmasına izin vermeden, ‘’Siz o kızın şimdiki halini gördünüz ama biz çocukluğunu gördük. Ali amca anlattı. Çok güzelmiş. Güzelde. Ali amcanın en büyük hayali Tamay’ı oğluna almakmış. Bunu amcama söyledikçe amcam köpürüyormuş.’’ Kürşad amcam bize bakıp gözlerini devirdi. ‘’Bir daha dedikodu yaptığınızı duymayayım!’’ Bazen sülaleme o kadar çok sinir oluyordum ki. Her şeye karışıyorlardı. Aklıma babamla annemin babaannem yüzünden boşanmaya karar vermeleri gelince sertçe yutkundum.

Bölüm : 12.11.2025 20:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...