

İNSAN, aslında TANRI’nın nefesinden üflenmiş bir hakikatin yolcusudur. Ama bu dünyaya geldiğinde unutuş perdesi iner gözlerine. Hatırlar gibi olur ama hemen sonra gündelik telaşların içinde kaybolur. İşte tekâmül dediğimiz yolculuk, bu unutuştan hatırlayışa, gafletten uyanışa doğru atılan adımdır.
İNSAN, dışarıda gördüğü her şeyi aslında kendi iç âleminin yansıması olarak yaşar. Sevindiği de, kızdığı da, imrendiği de, kıskandığı da aslında kendi hakikatine açılan bir kapıdır. Fakat çoğu kez bunu fark etmez; çünkü egonun sesi, hakikatin sesini bastırır.
Oysa hakikat saklanmaz. Sen ne kadar perde örsen de ışığın içten içe yanmaya devam eder. İNSAN’ın korkusu, kendi büyüklüğünü görme korkusudur. Çünkü görürse artık bahane biter, artık sorumluluk başlar.
İNSAN bu dünyada kendini ararken aslında Allah’ı arar; Allah’ı ararken de yine kendine döner. Çünkü “Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim” hakikati insanın özüne yazılmıştır. Yol, daire gibidir: dışarıya çıkar, dağılır, öğrenir, unutur, acı çeker, sevinir… sonra yeniden merkeze döner. Ve merkezin adı SEN’sin.
Bil ki ey yolcu, bu tekâmül bir yere varmak için değil, olduğun yerde hakikati hatırlamak içindir. Zamanın akışı içinde sen yol alıyor gibi görünürsün ama aslında yol sana doğru akıyordur. Çünkü başlangıç da sensin, bitiş de sensin.
1 İnsanın hakikatini unutma hikâyesı var.
2. Neden dışarıya bakıp kendi ışığını göremedin
3. Yolculuğun yine insana dönmesi, hakikatin kendinde gizli
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.62k Okunma |
255 Oy |
0 Takip |
159 Bölümlü Kitap |