
Yaratılışın Sırrı Üzerine Düşüncelerim*
İnsanlık, yaratılışla birlikte var olan kadim bir sırrın içinde yaşar. Her varlık, her nefes, her oluş bir planın parçasıdır. Kutsal kitaplar bu planın detaylarını bizlere kimi zaman açık, kimi zaman ise sembollerle anlatır. Ben de bir gün, yüreğimdeki derin merakla Allah’ın meleklerle olan konuşmasına dair bir soruyla başladım düşünmeye.
Kur’an’da geçen o sahne beni çok etkilemişti: Allah meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım,” dediğinde, melekler, “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” diye sordular. Bu, sadece bir sorudan ibaret değildi. Meleklerin de bir düşünce kabiliyeti mi vardı? Onlar, daha önce benzer olaylara mı şahit olmuşlardı? Yoksa bu bilgi onlara ilhamla mı verilmişti?
Allah, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim,” diyerek yarattığı insana, Hz. Adem’e, hiçbir meleğe öğretilmemiş bilgileri öğretti. Bu sahne, insanın sahip olduğu potansiyelin, yaratılışındaki kutsallığın bir göstergesiydi. Allah, meleklere insanın bilgelik yönünü gösterdi.Bu da beni başka bir düşünceye götürdü: Dünya, insanoğlundan önce de var mıydı? Belki de cinler vardı ve onlar da yeryüzünde serbest iradeye sahipti. Cinlerin bozgunculuğu, meleklerin endişesine sebep olmuş olabilir miydi?
İnsan yaratılmadan önce yeryüzü, adeta bir cennet bahçesiydi. Saf, temiz ve huzurlu... Ne var ki şeytanın isyanı ve Hz. Âdem ile Havva’nın yeryüzüne inişiyle bu saflık değişti. Yine de Rabbim rahmetiyle şeytana bile kıyamete kadar mühlet verdi. Bu, yaratıcının adaletini, merhametini ve planındaki inceliği gösteriyordu.
Ve biz insanlar… İçimizde meleklerden gelen saf sevgi, cinlerden gelen özgür irade ve Allah’tan üflenen kutsal bir ruh taşıyoruz. Yaratılışımızda hem iyiliğe hem kötülüğe meyil var. Ama seçim bizim. Kader çizilmiş olabilir, ama o kaderin içinde seçimlerimizi yapmamız için bize akıl ve kalp verilmiş. Amel defteri, işte bu seçimlerin kaydıdır.
Bu noktada kendime hep şu soruyu sordum: “Allah her şeyi biliyorsa, neden insanı yaratıp sınava tabi tutuyor?” Cevap kalbime şöyle aktı: Çünkü bu bir tecelli, bir ortaya çıkış. Bilinenin yaşanması, varlığın hakikatinin görünür olması için. Ve belki de biz insanlarla Allah kendi isimlerini, sıfatlarını tecelli ettiriyor.Yani evet, dünya sınavla dolu bir yer. Ama ilk yaratıldığı hâliyle, bir cennet bahçesi gibi olması için hâlâ dua ediyorum:
*“Allah’ım, dünyayı ilk yarattığın gibi tekrar cennet gibi bir yere çevir. Kalplere huzur, yeryüzüne merhamet indir.”*
Ve biliyorum ki, bu duayı samimiyetle ettiğim sürece Rabbim de beni duyuyor. İnsanlardan değil, yalnız O’ndan yardım istemek gerektiğini yüreğimde hissediyorum. Çünkü her sıkıntı, O’nunla daha derin bir bağ kurmam için vesile. Başkasının duası güzel olabilir, ama kendi dilimle, kendi kalbimle ettiğim dua, Rabbimin en çok duymak istediği şeydir.
***
İşte böyle… Bu düşünceler, yalnızca sorgulayan bir zihnin değil, aynı zamanda arayan, anlayan ve bağ kurmak isteyen bir kalbin ürünüdür. Belki bu soruların net cevapları yok, ama bu yolculukta sorular kadar önemli olan şey; içtenlik, teslimiyet ve sevgidir.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.62k Okunma |
255 Oy |
0 Takip |
159 Bölümlü Kitap |