
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın🎀
Keyifli okumalar🫶🏻
Öyle bir şok içindeydim ki, bunu açıklayamayacağımı bile düşünmek istemiyordum. Neyi açıklayacaktım ki? Nasıl açıklayacaktım? Böyle bir şeyi gerçekten anlatmak mümkün müdür ki? Aniden kolumda hissettiğim elle başım hızla dönerken Melis’in korkuyla açılan gözleri durumun ne kadar vahim olduğunu bir daha göstermişti bana.
“Kardeşime ne yaptın?” Abim öfkeyle kükreyerek havaya kaldırdığı yumruğunu Loki’ye doğru savursa da, Loki hızla sağa çekilerek yüzüne gelebilecek yumruktan kurtulmuştu. Ama abim bir eliyle hala Loki’nin boğazını sıkarken bunun daha fazla devam edemeyeceğini anlamıştım.
Bu defa Loki de abimin savurduğu küfürlere karşılık vermek için göğsünden büyük bir güçle itmişti. Koluyla karın boşluğuna vurduğu darbeyle ise abim yatağın diğer ucuna düşmüştü. Loki üzerine atlamak için hamle yapacaktı ki bağırmamla durmuştu. Aslında Loki’nin abimin altında kalmayacağını biliyordum.
Abimin ona bu kadar kolay saldırmasının sebebi de muhtemelen daha uykudayken saldırmasıydı. Şimdiyse kendine gelmişti ve canavar uyanmıştı. Belki güçlerini kaybedebilirdi ama o hala Loki’ydi. Asla küçümsemem gereken biri.
“Sakın. Ona vurmayı aklından bile geçirme.” Hızla aralarına girerek kolumu abime siper etmiştim. Sanki daha yeni beni fark ediyorlarmış gibi gözler benim üzerimdeydi. Annemin rahatlar gibi verdiği nefesi duysam da gözlerimi kana susamış kurt gibi parlayan bu adamın gözlerinden çekemiyordum. Çekemezdim de. Benim varlığım onun dikkatini dağıtırken bunu kullanıyordum.
“Kızım.” Annemin yalvarır gibi sesiyle sessizliği bozmuştu. Loki’nin bir eli abimin yakasındayken diğer yumruk yaptığı eli hala havadaydı.
“Kim ulan bu? Ne işi var senin odanda?” Abim bağırarak yakasını Loki’den kurtarmıştı. Beni görmesiyle aniden rahatlayan gözlerindeki yumuşama saniyeler içinde silinerek öfkeyle parlamıştı. “Doğru konuş benimle.” Ona doğru cıyaklayan sesimle bağırdığımda bu defa sıkıca kolumu kavrayarak kendine doğru çekmişti.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan diğer kolumdan tutarak geri çekilmiştim. Beni sıkıca kavrayan elin sahibinin Loki olduğunu daha yeni anlamıştım ki o havada duran yumruğunu abime vurarak yere yığılmasına sebep olmuştu. “Çek lan o elini.” Diye gürlemişti Loki.
Annem ve Melis’in çığlıkları odayı doldururken ben olayı algılamaya çalışıyordum. Her şey o kadar hızlı oluyordu ki saniyeler içinde yaşanan olaylar bana saatler gibi geliyordu. Annem ve Melis hızla abimin yanında diz çökerken ben de ona doğru adımlamaya çalışmıştım. Hala elimi sıkıca kavrayan Loki bana engel olmak adına geri çekse de ondan kurtulmam saniyelerimi almıştı.
“Bırak beni.” Tıslayarak elimi ondan kurtararak abimin yanına gittim.
“S**tir.” Dedi abim burnundan akan kanı elinin tersiyle silerken.
“Ömer abi, dokunma.” Melis abimin elini tutarak burnuna dokunmasını engellemeye çalışmıştı.
“Beliz, kim bu adam? Ne yapıyor burada?” Annemin kızgın sesi daha çok paniklememe sebep olmuştu.
“Konuş.” Abim yeniden bana gürlerken Loki’ye saldırmak için tam ayaklanacaktı ki üçümüz de onu tutmaya çalışarak engellemiştik.
“Kızım, git banyodan yardım çantasını getir.” Annem panikleyen sesiyle Melis’e seslenmişti. Melis hızla banyoya giderken ben titrek ellerimle abimi zapt etmeye çalışıyordum.
Beliz, ya şimdi konuşursun ya da bu adamı yatağa gömerim.” Abim hala aynı tonda tehditlerini savururken Melis yardım çantasıyla gelmişti.
“Konuşsana kızım, kim bu adam?” Annem de hızla abimin yüzündeki kanı silmeye çalışırken bir cevap bekliyordu. Melis’le birbirimize baktığımızda ikimizin de korku ve endişe içinde boğulduğunu görebiliyordum.
Annem ve abimin bana attığı bakışlar altında ezilirken Loki’nin de gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Abim daha fazla sabredememiş olacak ki hızla elimden kurtulup ayağa kalkmıştı. Durumun dehşetinin verdiği ani farkındalıkla dudaklarımdan dökülen kelimelerin saçmalığını umursamamıştım bile.
“Bu adam.” Dedim, iki elimle abimin göğsünden ittirerek bana bakmalarını sağlamıştım. Herkes dikkat kesilmiş vereceğim cevabı bekliyordu. Loki’nin bile gözlerinden merakı açıkça görebiliyordum. Eğer hızla bir şey söylemezsem artık bir şey söyleyebileceğim bir abim olmayabilirdi.
“Bu adam Melis’in.” Derin bir yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Bir yalan uydurmak zorundaydım ve bunu arkadaşımın boynuna atmak çok canımı sıkmıştı. Kendimi pislik gibi hissederken bu fikrimden vazgeçmiştim. Melis’in gözlerine bakarken o da ne yapmak istediğimi anlamış olacak ki gözleri irice büyümüştü.
Değişen yüz ifademden vazgeçtiğimi anlayarak aniden başını olumlu anlamda hafifçe sallamıştı. Gerçekten çaresiz bir durumdaydım. Onu bu işe, bu yalanlara alet etmek istemesem de o çoktan bunu kabul etmişti.
“Bu adam MELİS’İN?” Abimin gürleyen sesiyle öfkeyle titreyen gözlerini Melis’e dikmişti.
“Bu adam Melis’in erkek a-.” Daha sözümü tamamlamadan Melis’in irileşmiş gözlerinden yanlış bir yalan ileri sürmekte olduğumu anlamıştım. Ama o, sözlerimi tamamlamama izin vermeden abimi cevaplamıştı.
“Erkek kardeşim.” Melis sona doğru titreyen sesiyle birkaç dakikalık sessizlik yaratmıştı. Hepimiz şoktaydık. Söylediğim yalanın altında ezilirken annemin yüzüne bakmıyordum. Babamın burada olmamasıysa mucizeydi.
“Abim,” dedi Melis yeniden içine kaçmış sesiyle. Hızla Melis’in yanına giderek elini sıkıca kavramıştım. Umarım inanırlardı.
“Abin?” dedi abim bir kaşını kaldırarak Loki’ye attığı ölümcül bakışlarla. “Hadi abi, oturalım. Anlatacağım.”
“Neyi anlatacaksın Beliz? Hım? Cevap ver. Melis’in abisinin ne işi var senin odanda?”
“Anlatacağım dedim ya abi. Allah aşkına bir sakinleş.” Yalvarır gibi çıkan sesimle daha ne kadar küçülebilirdim bilmiyordum. Annem de bu durumun bir yere varmayacağını anlamış olacak ki konuşmuştu. “Kız haklı, hadi Ömer, yüzünü gözünü yıka sen de.”
“Ama anne.” Abim itiraz etse de annemin bir bakışıyla susmuştu. Hızla odadan çıkarken Melis’e öyle bir bakış atmıştı ki ben bile burada korkudan kalp krizi geçirecektim. Ne oluyordu bu adama? Annem kısa bir süre Loki’ye göz ucuyla bakmıştı.
“Tövbe estağfurullah.” Bunun sebebinin Loki’nin gömleksiz olması olduğunu anlamam kısa sürmemişti. Ve Loki’nin bize diktiği bakışları, hayır bana diktiği bakışları olabilirdi. Hızla gözlerimi ondan kaçırmıştım. Ne kadar öfkeli ve şaşkın olduğunu anlamak zor değildi.
“Siz de dışarı çıkın. Evladım sen de üstüne başına doğru dürüst bir şey giy.” Annemin uyarıcı sesiyle dışarı çıkmıştık. Hepimiz salonda oturmuş benim konuya bir açıklık getirmemi bekliyorlardı.
“Hadi kızım, doğru düzgün anlat şunu artık.” Annemin sesi yumuşak çıksa da bakışlarındaki tehdidi görebiliyordum. Sıkıysa hele anlatma diyordu resmen. Annem başımızda dikildiği için Melis’le bir şeyler konuşamamıştık, o yüzden bana bırakmıştı. Şu an inandırıcı, sağlam bir yalan uydurmalıydım. Derin bir iç çekmiştim.
Abim bakışlarını bir saniye bile Loki’den ayırmıyordu. Hal ve tavırlarından bu adamın Melis’in abisi olduğu yalanına inanmadığını düşünüyordum. O yüzden yalanlarımı özellikle dikkatli seçmeliydim.
“Dün Melis’in abisi İzmir’den geldi. Biliyorsunuz, İzmir’de yaşıyorlar.” Melis gerçekten de İzmir’de doğup büyümüştü, en azından bu bir yalan değildi. O yüzden bunun üzerine bastırarak onlara hatırlatma ihtiyacı duymuştum.
“Abin olduğunu bilmiyordum.” Abimin buz gibi soğuk sesiyle Melis’in ne kadar tedirgin olduğunu görmüştüm. Onu bu durumdan hızla kurtarmak için konuya devam etmiştim.
“Abi, biliyorsun, Melis ailesi hakkında pek konuşmaz.” Yaptığım uyarıyı annem ve abim hemen anlamıştı ve abimin gözlerindeki öfke yeniden şefkate dönüşmüştü. Melis’e döndüğümde hafif gözlerinin buğulandığını görünce kendime lanetler okudum. Onu bu işe bulaştırmamalıydım.
Melis’in babası daha o doğmadan önce trafik kazasında ölmüştü. Annesi ise Melis daha 6 aylıkken onu bir yurdun kapısına bırakarak başka adamla kaçmıştı. Ne ona sahip çıkabilecek bir akraba ne de yakını vardı. Hayat onu bunların hepsinden mahrum bırakmıştı. Yurtta büyümüş ve üniversite için İstanbul’a gelmişti. Zaten biz de bu zaman tanışarak yıllar süren yakınlığımızı arkadaşlığa, kardeşliğe çevirmiştik. Ve hep öyle de kalacaktı. Hayatımda gördüğüm en güçlü kızdı benim Melis’im. Ve şimdi onu böyle bir durum için kullanmak öyle ağırıma gidiyordu ki.
Onun yüzüne baktığımda daha fazla buna devam edemeyeceğimi anladım. Melis bakışlarımdan her şeyi anlamıştı. Ona özür dilerim der gibi bakışlar atsam da o bunu sorun etmeyerek kısaca gülümseyerek konuya el atmıştı.
“Evet, biliyorsunuz, ailem hakkında pek konuşmam. Zaten abim olduğunu da bir tek Beliz biliyor. Tabii ki bunu saklamıyorum. Sadece hiç bundan konu açılmadığı için size söyleyecek fırsatım da olmadı.” Annem ve abimin anlayış dolu bakışları Melis’in üzerindeyken, Loki’nin kirpiklerinin altından bana diktiği duygusuz bakışları delirmeme sebep oluyordu.
Ben burada onun için arkadaşımı bile zor duruma sokarken o bunları hiç umursamadan nasıl herkesin içinde gözlerini bana dikerdi? Gerçekten ona olan öfkem şiddetlenirken ne bakıyorsun der gibi bakış atarak hızla Melis’e dönmüştüm.
Aslında Melis haklıydı, hiç ailesi hakkında bir şeyleri bizden gizlemedi. Sadece benim ailem bu konuda oldukça dikkatliydi ve onun bu hassasiyetine saygı duyarak özellikle onu üzmemeye dikkat ediyordu. Özellikle abim. Bir keresinde arkadaş ortamında abimin arkadaşlarından birinin Melis’in annesi hakkında ileri geri konuşması sonucunda gecenin sonunu karakolda geçirmiştik.
Adam zaten aşağılık şerefsizin tekiydi, sırf Melis’e takıntısı yüzünden abimin etrafında dolanarak arkadaş ortamına girmişti. Zaten abim o adamdan pek haz etmediği için Melis’e olan ilgisi ve son yaptıkları öfkesini daha da harlamıştı. Tabii adamın sonu hastanelik olmuştu. Abim kadar benim de bunda payım olduğu için kardeş kardeş bir gecemizi nezarette geçirmiştik.
O adama çok dayanmıştık bile. İşte o zamandan itibaren bu konu bir daha açılmamıştı. Abim o gün Melis’in gözlerindeki kırgınlığı, çaresizliği görmüştü. Ve kendisinin söylediğine göre onun bir abisi olarak hepimizi bu konuda bir daha uyarmıştı. Melis’e hep bir abi edasıyla yaklaştığını iddia ederdi. Bunun aksini iddia edecek bir imada bulunduğumda ise ağzımın payını vermişti.
Ama Melis için konu bu kadar basit değildi. Abime karşı hisleri olduğunu biliyordum. Önceleri bunu kabul etse de abimin bu tavırlarıyla kendi hislerinin yanlış olduğunu söyleyip duruyordu. Onları anlamak gerçekten zordu. Melis’in yeniden konuşmasıyla daldığım düşünce girdabından kurtulmuştum.
“Abim beni görmek için dün İzmir’den gelince bir süre burada kalacağını söyledi. Biliyorsunuz, benim kaldığım evde 3 ev arkadaşım daha var. Yani orada kalamazdı. Uzun süredir abimi görmediğim için onu çok özlemiştim, o yüzden vakit geçirmemiz için Melis burada kalabileceğimizi teklif etti. Siz de evde olmayınca bir sorun olmayacağını söyledi, biz de kabul ettik. Eğer böyle olacağını bilseydim kabul etmezdim Meral teyze. Size de rahatsızlık verdik.” Melis’in sona doğru mahcup çıkan sesiyle anneme bakmıştı.
Annem inanmış olacak ki hızla şefkat dolu bakışlarını Melis’in yüzünde gezindirmişti.
“İyi yapmışsınız kızım. O nasıl laf, tabii burada kalacaksınız. Hem sen benim kızımsan, o da artık oğlum.” Annemin bu kadar hızlı kabullenişi ve Loki’yi sahiplenmesiyle ona bakmıştım. Daha az önce adama attığı beğenisiz bakışları şimdi anne şefkatiyle dolmuştu. Ah benim saf annem.
“İyi yapmışsın, iyi yapmışsın da keşke arayıp bir haber verseydiniz.” Abimin son sözleri banaydı. Az önceki öfkesi gitse de hala şüphelendiğini görebiliyordum. “Ben de kız kardeşimin yatağında gördüğüm çıplak adamla kafayı yemezdim.” Sitemli sesiyle Loki’ye alttan bir bakış atmıştı.
“Daha dün gece geldi. Konuşmaya dalınca fazla geç olmuştu. O yüzden sabah arayacaktım.” Battı balık yan gider mantığıyla bir yalan daha uydurmuştum. Zaten her şey yalandı. Abimin çatılan kaşları benden Melis’e kaydığında bir süre onun üzerinde oyalandıktan sonra oturduğumuzdan beri sessizce oturan Loki’yi bulmuştu. O an hepimizin dikkati ona dönmüştü.
“Deminden beri Melis’in abisi diyoruz sana da. Kusura bakma.” Abimin sözlerinin aksine sesinde gram yumuşama ve anlayış yoktu. Elini Loki’ye uzatarak devam etti. “Ömer ben.” Loki de aynı ciddiyetle gözlerini ona dikerken uzattığı eline kaymıştı. Bu iki adam birbirine öyle bir bakıyordu ki aralarındaki gerginlik tüylerimi ürpertiyordu.
Loki yavaşça elini uzatırken hızla Melis’e bakmıştım. O da endişe dolu bakışlarıyla bana baktığında duruma yine müdahale etmemiz gerektiğini anlamıştık. Adım Loki diyecek hali yok ya. Yani diyebilirdi aslında. Ama şu anki durum için çok absürt ve dikkat çekici olurdu. Loki dudaklarını aralasa da ben önlemiştim.
“Karan, Melis’in abisinin adı Karan.” Dedim, kendimi de inandırmaya çalışarak. Zaten her şey yalandı. İsmi doğru olsa ne olurdu. Loki’nin aniden kalkan kaşlarıyla bana öfkelendiğini sansam da hayır, öfkelenmemişti. Onun aksine “demek Karan?” der gibi şaşkın bakışlar atmıştı.
“Kızım, izin versen de adam konuşsun.” Annemin uyarıcı sesiyle geri susmuştum.
“İsmim Karan.” Loki’nin bana bakan bakışlarıyla beni onaylaması içimi rahatlatmıştı. Aniden kapının açılmasıyla hepimiz oraya dönmüştük. Babamın içeriye giren bedeniyle yine bedenimi panik dalgası sarmıştı.
Beni bulan gözleri sevgiyle parlarken salondakileri görmezden gelerek bana doğru adımlamıştı. Babamın bana olan tutumu ve sevgisi hep farklı olmuştu. Belki tek kızı ve evin küçük çocuğu olduğum içindi bilmiyorum ama hep nazımı çekerdi.
“Benim güzel kızım.” Tam boynuna sarılmak için ayaklansam da salonda olan fazlalığı fark etmişti. Kaşları çatılmış, gözleri Loki’de dururken yine de bana sarılmıştı. Saçıma bıraktığı küçük buseyle biraz da olsa rahatlamıştım. Evet, babam buradaydı, endişelenmem, korkmama gerek bir şey yoktu.
Aslında çok şey vardı. Her şeyden önce ona yalan söylemek zorundaydım. Ve bu benim canımı çok sıkıyordu. "Misafirimiz kim Meral?” Anneme yönelttiği sorgulayıcı bakışlarıyla anneme yalvaran kedi yavrusu bakışlarımdan birini atmıştım. Annem de bana çok dayanamamış olacak ki Loki’nin burada kaldığını söylememişti. Abim de çok üstelememişti zaten. Konu Melis olunca onu üzmeyi göze almıyordu.
“Melis kızımızın abisi. Birkaç günlüğüne kızımızı ziyarete gelmiş. Onu konuşuyorduk biz de.” Babam aniden şaşırsada gözleri hızla ılımlı hal almıştı. Benim kadar Melis’i de severdi. Konuyu çok sorgulamadan Loki ile selamlaşmış, hepimiz oturarak konuşmaya başlamıştık.
Loki beklediğimin aksine durumu çok iyi idare etmişti. Annem işini sorduğunda ise yine ortaya ben atılarak modellik yaptığını söylemiştim. Zaten bu beden, boy, pozla hiç şaşırtıcı bir meslek değildi onun için. Ama yine de konuya atlamam abimi şüphelendirmişti. Konu Loki’nin nerede kalacağına geldiğinde babam burada kalması konusunda ısrar etmesine daha da şaşırmıştım. Abimin itirazlarıyla yukarıda 2 üniversiteli erkeğe kiralık verdiğimiz dairede kalmasının daha uygun olduğunu söylemişti.
“Burada kalırsın işte. Zaten Azat’ın odası boş, kendisi büyük oğlumuz.” Diye babam açıklama vermişti.
“Hem rahat etmezsen Ömer’in odasına geçersin.” Babamın da ani sahiplenmesini artık şaşırmıyordum. Annem ve babamın bu iyi niyetini böyle kullanmak zoruma gidiyordu.
“Baba, burada rahat etmez Karan. Beliz de var ya, rahatsız olmasın adam. Zaten yukarıda hepsi erkek.” Ömer’in bana attığı yandan bakışla yanaklarım alev almıştı. Bu nasıl ima? Sanki ben adamı yiyecekmişim gibi. Bari Beliz rahatsız oluyor deseydi.
Ömer’in sözleriyle ona göz devirirken babam da konuyu pek uzatmamıştı. “Ömer haklı. Ben zaten size yeterince rahatsızlık verdim. Yukarıda kalmam daha iyi.” Loki’nin babama yönelik sözleriyle herkesin kalbini fethettiğini anlamıştım. Kendini öyle edepli, yol yordam bilen biri gibi gösteriyordu ki ben bile bu dünyanın adamı olduğuna ikna oluyordum.
Annem yemeye kalması için ne kadar ısrar etse de akşam geleceğini söyleyerek gitmek istemişti. Hepimiz 7. Kattaki daireye çıkmıştık. Abim diğerlerine de Loki’nin bir süre burada kalacağını söylemiş, sonra gelen telefonla yanımızdan ayrılmıştı. Sonunda üçümüz yalnız kaldığımızda rahat bir nefes vermiştik.
“Ömer abiyi gördüğümde korkudan kalp krizi geçireceğimi sandım.” Melis’in sesiyle ona dönmüştüm.
“Ucuz kurtulduk.” Dedim.
“Ben eve gidiyorum Beliz, ararım seni. Bu kadar adrenalin bana yetti.” Başımı olumlu anlamda sallayarak gitmesini izlemiştim. Loki ile ikimiz yalnız kaldığımı fark edince yine aynı rahatsızlığı hissetmeye başlamıştım. Bunu aşmam gerekiyordu.
“Demek abi, öyle mi?” Kapıya yaslanmış, ellerini göğsünde birleştirmişti.
Alaycı bakışlarında bir tehdit görmeyi beklerken halinden pek memnun görünüyordu. Zaten ailemin yanında panikten renkten renge girerken pisliğin birkaç kez sırıttığını da görmüştüm. Ben sessizliğimi korurken onun susmak gibi bir niyeti yoktu.
“Dün senin akrabandım, bugün Melis’in abisiyim, yarın da erkek arkadaşın olurum herhalde.”
Utanmazca yüzüne yerleştirdiği arsız ifadesiyle gözlerim kocaman açılmıştı. Yanağıma hücum eden ısı dalgaları neydi şimdi? Ne saçmalıyordu bu adam? Ben ses tellerimin bile varlığını unuturken o yüzüme doğru eğilmişti.
Aniden siyah gözlerinden dudaklarına kayan bakışlarımla yutkunmuştum. Ben bu yakınlığa hiç gelemiyordum. Bakışlarımı fark etmiş olacak ki dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru havalandı. Saniyelik bakışlarımı ben çoktan gözlerine kitlesem de artık gördüğünü görmüştü.
“Onu rüyanda bile göremezsin.” Konuşmasına dahi izin vermeden hızla merdivenlere yönelmiştim. Onun gözlerine daha fazla bakamazdım.
Bu gün hızla bitmeliydi. Onu hayatımdan çıkarmanın bir yolu bulmaktan başka çarem yoktu. Çünkü bu bakışlara daha fazla direnemezdim.
✰𝑾𝒂𝒕𝒕𝒑𝒂𝒅: _𝑜𝑘𝑦𝑎𝑛𝑢𝑠_𝑠
✰𝒀𝒐𝒖𝒕𝒖𝒃𝒆: 𝑜𝑘𝑦𝑎𝑛𝑢𝑠_𝑠
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |