Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın🩷
Keyifli okumalar🫶🏻1
İçimdeki endişe gittikçe azalırken bunun son olmayacağını anlıyordum. Eve girdiğimde duyduğum, evimize has ailemin sesiyle yüzüme rahatlamış bir gülümseme yerleşmişti. Her şey aynı şekilde devam etmeliydi. Bunun için elimden geleni yapacaktım.
“Sen mi geldin kızım?” Annemin mutfaktan seslenmesiyle yanına gitmiştim.
“Evet anne.” Beni görmesiyle bir süre kapıya bakmıştı.
“Hayır anne, biraz yorgunmuş. Akşam gelir zaten.” Annem olumlu anlamda kafasını sallarken yeniden işe koyulmuştu.
“Yine ne yapıyorsun sultanım?” Tencereler çoktan ocağa koyulmuş, annem sarmaları sarıyordu. Bizim için fazla zahmete girilmiş bir yemek olduğu için şaşırmıştım.
“Kızım, akşam Karan gelecek ya. Gel, sen de bir işin ucundan tut.” Annemin sitemli sesiyle iç çekerek nefes vermiştim.
“Bu kadar yemeğe ne gerek var annem. Gören Melis ilk defa geliyor sanacak bu eve.” Annemin hazırladığı sarmalardan birini ağzıma atarken popoma vurmasıyla mutfaktan çıkmıştım.
“Kaç defa dedim çiğ çiğ yeme şunları.” Annem arkamdan bağırmasıyla gülmüştüm. Tam odama gidecektim ki abimin bağırmasıyla benim mesaimin başladığını anlamıştım.
“Beliz, hemen buraya gel.” Onu ikiletmeden odasına giderken kaşlarını çatmış yatağına bakıyordu.
“Kim yattı bu yatakta?” Gözlerimi devirmiştim. Abim odasına girilmesinden, hele ki yatağına yatılmasından nefret ederdi. Olaylar karışınca tabii Melis yatağı da toplamamıştı herhalde.
“Melis yattı abi. İstersen git de ki neden yattın yatağıma? Çünkü bir kıza onu demediğin kaldı?” Çatılan kaşları ani şokla gevşerken yüzündeki ani küçük sırıtış gözümden kaçmamıştı. Tabii bize gelince mağara adamı, Melis’e gelince centilmen havalarına giriyordu.2
Aslında abimin bu tavırları her zaman olmazdı. Bana karşı onun da zaafı olduğunu biliyordum. Azat abimin aksine, bizim aramızdaki yaş farkının az olmasından dolayı onunla daha yakındım. Bu güne kadar ondan bile bir şey gizlemeye ihtiyaç duymamıştım. Tamam, bazen mağara adamı olabilirdi ama konu ben olunca o da pek dayanamıyordu.
Bana cevap verme zahmetine bile girmediği için kendi odama gitmiştim. Yatağımdaki dağınıklık ve dağınık kitaplarla biraz önce orada uyuyan bedenin Loki olduğu gerçeğini bana bir daha hatırlatmıştı. Bilmediğim bir sebepten içimdeki karıncalanmayla irkilmiştim. “Kendine gel Beliz” hızla odayı toplamaya başladım.
Elime aldığım kitaplarla akşam bunları da Loki’ye vermeyi aklımın bir köşesine yazmıştım. Hızla duşa girerek biraz rahatlamaya karar verdim.
Duştan çıktıktan sonra aynanın karşısında saçlarımı kuruladıktan sonra gözlerim bileğime kaymıştı. Abim sinirle kolumu öyle kavramıştı ki tırnaklarını bastırdığı derimde izlerini gördüğümde şaşırmamıştım. Öküz herif! Tamam, sinirli olabilirdi ama bu kadar da kendini kaybetmeye gerek yoktu.
Elimdeki küçük izlerin üzerine parmaklarımı gezdirirken Loki’nin beni abimin elinden çektiği an aklıma gelmişti. Onun da öfkeden gözleri dönmüştü. Belki de başta Ömer’in abim olduğunu bilmediği için bu kadar büyük tepki vermişti. Kapımın tıklatılmasıyla düşüncelerimden kurtulmam bir oldu.
Açılan kapı aralığından abimi görünce şaşırmıştım. Hayret, kapıyı falan çalıyordu. Normalde paldır küldür odama dalar, üstelik kapıyı bile kapatmazdı. Ben şaşkın gözlerle onu izlerken içeri girmiş, kapıyı kapatarak makyaj masamın yanına gelmişti. Ben hala oturarak onun hareketlerini izlerken o önümdeki makyaj masasına yaslandı.
“Ooo bakıyorum beyimiz nezaket kurallarını da öğrenmiş.” Gözlerimi kısarak abimi süzerken dudaklarından küçük bir kıkırtı çıkmıştı.
“Kızım, ben her zaman İstanbul beyefendisiyim. Beni delirten sensin.” Gözleri üzerimde gezinirken az önce parmaklarımın dolaştığı bileğimde durmuştu. Yüzündeki gülümsemenin aniden silinmesiyle bileğimi indirmiştim. Şimdi yeniden tatsızlık çıksın istemiyordum. Hala abimin Loki’den şüphelendiğini düşünmeden edemiyordum.
Muhtemelen buraya da benim ağzımı aramak için gelmişti.
“Özür dilerim abicim.” Demesiyle bakışlarım aniden onu bulmuştu. Ben şaşkınca onu izlerken yüzündeki ifadenin şüphe veya öfkeyle uzaktan bile alakası olmadığını anlamıştım.
Dediğim her şeye inanmıştı. Abim bana zaten inanırdı. Ondan asla bir şey saklayamayacağımı öyle iyi biliyordu ki, şu anki ifadesinden ona yalan söyleyeceğimi aklından bile geçirmediğini anlamıştım. Aileme asla yalan söylemeyen ben, onları kandırdığım için öyle bir paniklemiştim ki herkesin şüphelendiğini ve bana kızdığını düşünüyordum.
“Biliyorsun benim şalterler bazen atıyor. Karan’ı da öyle görünce…” çenesini sıkarken devam etmişti. “Canını yakmak istemedim.” Yumuşayan bakışlarıyla içimdeki suçluluk duygusu daha da artmıştı. “Biliyorum abi.” Sesim içime kaçarken ben bile zor duymuştum. Abim ellerini aniden saçlarıma daldırıp karıştırırken beni kendine doğru çekmişti.
“İşte yine hanzo geri döndü. Ya yapma diyorum.” Elinden kurtulmaya çalışırken o kahkaha atmıştı. Daha yeni kurulayarak fönlediğim saçlarım mahvolmuştu.
“Abiye öyle denmez.” Saçımı daha çok karıştırdıktan sonra beni bırakmıştı. Aynada gördüğüm görüntüyle yüzümü buruştururken ona öldürücü bakışlarımı atmıştım.
“Oo civciv sinirlendi” dedi alayla.
“Bu civciv şimdi senin kafanda tüy bırakmayacak.” Hızla üzerine atılırken günlük rutinimize dönmüştük.
Annem birkaç defa kavga etmemiz için seslense de o da artık alışmıştı. Babam zaten bizden adam olmaz diyerek hiç bulaşmıyordu.
Siz: Melis, Loki’yi uyardın değil mi?
Siz: Bizimkilerin yanında zor durumda kalmayalım.
Melisim🐧: Merak etme, hallettim o işi.
Melisim🐧: Şimdi yukarı çıkacağım.
Melisim🐧: Beş dakikaya sizdeyiz.
Siz: Bir şey olacak diye ödüm patlıyor.
Melisim🐧: Bak böyle yapma kızım, ben de panikliyorum.
Melisim🐧: Zaten yemek yiyip kalkarız.
Annemin beni seslemesiyle telefonu hızla kapatıp yardıma gitmiştim.
“Döktürmüşsün yine annem.” Abim annemin yanağından makas alarak sofradaki sarmaya el uzatmıştı ki annem hızla eline vurmasıyla geriye çekti.
“Karan gelmeden elini bile sürmeyeceksin.” Annem abimi azarlarken babam da gelmişti.
“Ne Karan’mış arkadaş, karı koca bir dilinizden düşmedi.” Abimin isyan eden sesiyle yanıma gelmiş, bir kolunu omzuma atmıştı.
“Bu adama kıl oluyorum” dedi fısıltıyla.
“Ben de” sesimi duyunca gözleri bana dönmüştü. Abim yandan bakış atarken anlamaya çalışıyordu.
“Niyeymiş o? Bir şey mi yaptı sana?” Pot kırdığımı anlayarak hızla başımı sağa sola sallamıştım. Sonuçta yalanımıza göre o arkadaşımın kardeşiydi. Ve onu ilk defa gördüğüm için ona nefret etmem için bir sebep yoktu.
“Hayır, ne yapabilir ki? Annem sabahtan beri Karan Karan diyor işte. Sinir oldum, yememize de izin vermiyor.” Dememle rahatlamıştı. Kapının sesiyle abimin kollarından kurtulup kapıyı açmaya gitmiştim. Kapıyı açmamla Melis ve Loki’yi gördüğümde bu geceyi nasıl bitireceğimi düşündüm.
“Hoş geldiniz.” Dedim hızla bana sarılan Melis’e. Loki ile göz teması kurmamaya özen göstermiştim. “Hadi geçelim.” Onun arkamda hissettiğim bakışları eşliğinde salona gitmiştik.
“Hoş geldiniz çocuklar.” Babamın samimi gülümsemesiyle karşılaşmışlardı. “Hoş bulduk Nazım amca.” Melis’in sıcak gülümsemesiyle ona karşılık vermişti. Mutfaktan gelen annemin samimiyetineyse artık şaşırmıyordum.
“Hoş geldin kuzum, hoş geldin oğlum.” Diyerek Karan’a sarılmıştı. Melis biraz şaşırsada abim göz devirmişti. Kıskanç herif, bizi kimseyle paylaşma fikrine bile tahammül edemiyordu. Loki’nin annemin sarılmasına karşılık vererek eğilerek belini sıvazlamıştı. En azından rolünü iyi oynuyordu kerata.
Hepimiz masa arkasında oturabilmiştik sonunda. Neşeli sohbetler eşliğinde yemekler yenirken ben bir şey oldu olacak psikolojisinden kurtulamadığım için diken üstündeydim. Aslında endişelenmem gerek bir durum şimdilik olmamıştı ama başka bir evrenden dünyama düşmüş bir kitap karakterinin bizim soframızda oturup, ailemle konuşması nedense paniğimi artırıyordu.
Bu düşünceleri kafamdan atmaya çalışarak yemeye odaklanmaya çalışsam da olmuyordu. Sessizce onları dinlerken bakışlarım aniden onu bulmuştu. Aynı şekilde kömür siyahı gözlerinin de beni izlediğini fark edince yutkunmuştum.
Etraftaki sesler bir süre algılarım dışında kalırken odaklandığım tek şey oydu. Geldiğinden beri ilk kez ona bakıyordum. Yüzünde rahatsız olmuş, endişeli veya öfkeli bir ifade arasam da yoktu. Halinden gayet memnun görünen yüzü ona bakan gözlerimle daha da artmıştı. Siyahlarına kapıldığımı fark edince rüyadan ayılır gibi irkilmiştim. Bunu o da fark etmiş olacak ki kaşları birkaç saniyeliğine çatılmıştı.
“Ben su getireyim.” Masadan öyle hızlı kalkıp mutfağa adımlamıştım ki ben bile bu halime şaşırıyordum. Umarım bir şeyden şüphelenmezlerdi. Elimi kalbimin üzerine götürünce deli gibi çarpması şaşkınlığımı daha da artırmıştı.
Sürahiden doldurduğum suyu içerken sakinleşmeyi ümit etsem de içeriden annemin seslenmesiyle bunun pek mümkün olmadığını anlamıştım.
“Kızım, Karan’a lavaboyu göster, temiz havlu var mı diye de bir bak.”
“Tamam” demiştim hızla. Ben önde giderken arkamdan adımladığının farkındaydım. Öyle bir aurası vardı ki varlığını hissetmemek imkansızdı resmen.
Lavaboyu göstererek annemin dediği gibi temiz bir havlu asıp hızla kapıdan çıkacaktım ki bileğime dolanan parmaklarla durmuştum. Başımı hızla kaldırırken siyahlarını bu kadar yakından görmeyi beklemiyor gibi yutkunmuştum. Hala yüzündeki memnuniyetsiz ifade duruyordu. Sonunda şarap kırmızısı dudakları aralanırken konuşmuştu.
“Bir şey mi oldu?” Sesi sakin çıksa da gözlerindeki merak gittikçe derinleşiyordu. “Hayır.” Dedim düşündüğümden daha soğuk ve yüksek çıkan sesimle. Bileğime doladığı parmakları varlığını hissettirerek sıkılaşırken bana doğru bir adım atmıştı. Yüzlerimizi daha da yakınlaştırırken aynı sakin tonlamasında devam etti.
“Bana hiç de öyle gelmedi. Bir şey de yemedin.” Sıkıntıyla nefes vermişti. “Fazla dikkat çekiyorsun. Böyle yaparsan herkes rahatlıkla bir işler çevirdiğini anlar.” Demesiyle zaten hazırda bekleyen öfkem harlanmıştı. Şimdi belli oluyordu derdi.
Konu benim için endişelenmesi falan değildi. Kendisi için endişeleniyordu. Sinirle bileğimi elinden çekerek gözlerimi siyahlarına dikmiştim.1
“Pardon ya.” Dedim alçak tutmaya çalıştığım sesimle.
“Her gün aileme yalan söylemiyorum ben. Tabii sen kurnazlığın ve tilkiliğinle tüm evrene nam saldığın için olsa gerek hiç zorlanmıyorsun.” Bana bakan gözler aniden arkama kayarken yüzündeki değişimle kaşlarımı çatmıştım.
Tam arkama dönecektim ki abimin sesiyle yerimde donmuştum.2
“Beliz.” Kalbim korkuyla hızlanırken bir gün içinde yaşadığım bu kadar duygu değişimine dayanamayacağını düşündüm. Belki de her şeyi anlatıp kurtulmalıydım.1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |