32. Bölüm

2.4

Okyanus
okyanuss_s

 

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın 🫡

Keyifli okumalar🌟

Şarkı: Rafat Hasanlı-Kısa Mesafe

 

"Bazen insanı umutsuzluk değil, umut öldürüyor."

Melis.

Aşk.

Benim için bu kelimenin birçok eşdeğer anlamı vardı.

Kalp kirıklığı.

Pişmanlık.

Sevgisizlik.

İhanet.

Zayıflık

Ve...Ömer

Galiba benim için en güzel anlamı buydu. Bunların birçoğunu annem öğretmişti bana. Birçoğunu ise aşık olduğum adam.

Kalbimi avuçlarının içine bıraktığım o adam bana bunları yaşatarak öğretmekten hiç çekinmemişti.

Ömer'e olan aşkım aşk mıydı gerçekten?

Ben onun tüm varlığını seviyordum. Gözlerine bakmak bile benim mutluluğumken aptallık yapmıştım. Evet, belki bu hallerimin büyük sebebi oydu ama eğer o gece yine eskisi gibi sussaydım, yalnızca gözlerine bakmakla yetinseydim böyle olmayacaktı.

Yapamadım.

Büyük bir yanılgıydı benimkisi. Kalbimin oynadığı zalim oyuna kanıp beni sevebilme umuduna inanmıştım.

Hayır hayır, yanlış anlamıyorsunuz. Ben onun beni sevebilme umuduna tutunmuştum. Beni sevmesi herhalde rüya olabilirdi.

İşte ne olduysa o gece oldu. Bana ayrılığı yaşatan Galata Kulesi yine ayrılık bırakmıştı kalbime. İlkinde annemi almış, sonrasındaysa Ömer'i de kaybetmeme sebep olmuştu.

Galata'da olan gün (2 hafta önce)

"Annenin geldiğini nasıl bana söylemezsin Melis? Sana o kadın seni rahatsız ettiği an bana haber vereceksin demedim mi?" Ömer'in kızgın sesiyle akan göz yaşlarım daha da şiddetlenmişti.

Beni anlamasını beklemiyordum ama bu kadar üstüme gelmesi beni çok üzüyordu. Daha fazla dayanamayıp ben de onun gibi sesimi yükseltmiştim.

"Annem bana geldi Ömer abi. O yeniden bana geldi ve sen benim onu görmezden gelmemi istiyorsun?" Göz yaşlarımı elimin tersiyle silerken bu sözlerimle daha da sinirlenmişti.

Kendini toplamak için derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordu. Bana karşı sert olmak istemediğini biliyordum ama şu an kendisinden haberi yoktu herhalde. Kalbimi daha ne kadar kırabilirdi.

"Yapma Melis. Yapma." Aniden bağırmasıyla irkilerek birkaç adım geriye atmıştım. Artık daha fazla dayanamıyordum.

"Ne yapmayayım ha? Neyi yapmayayım söyle hadi?" Diye avaz avaz bağırdığımda sokaktan geçen birkaç kişi de bize bakmıştı. Sakin bir alanda olsak da bazen insanlar uğruyordu.

İnanmazmış gibi bana bakarken bana doğru birkaç adım atmıştı. İşte o zaman benim kalbimi bin parçaya ayıracak sözlerin o aşık olduğum dudaklarından çıkacağını bilmiyordum.

"Seni sevmeyen, kullanan bir annenin arkasından koşma. O seni sevmiyor anla artık bunu." Kan çanağına dönmüş gözlerinde tek bir şey gördüm, gerçeklik.

Haklıydı.

Allah kahretsin ki haklıydı.

Ve haklı olduğu başka bir konu daha vardı. Bu canımı o kadar yakıyordu ki. Sakladığım, görmezden geldiğim gerçekliği acımasızca yüzüme bir tokat gibi vurmuştu.

Gözlerimden akan yaşları umursamadan ondan uzaklaşmak için bir adım geriye attım. Sanki söylediklerini yeni fark ediyormuş gibi gözlerine çöken pişmanlığın artık bir önemi yoktu.

"Melis? Melisim yapma," sevdiğim adamın çaresiz çıkan sesiyle benim de omuzlarım düşmüştü. Başımı olumsuz anlamda sallayarak birkaç adım daha geriye gitmiştim.

"Öyle söylemek istemedim."

"Ne söylemek istedin?" diye aniden bağırırken daha fazla içimdeki zehri tutamamıştım. Artık susamazdım. Karşımdaki bu adama karşı artık susamazdım.

Ben susarsam gözlerim susmazdı. Kalbim susmazdı.

"Ben söyleyeyim mi ne demek istediğini?" diye yeniden bağırmıştım. Ömer'in gözlerindeki çaresizlik beni daha da bitirirken durmamıştım. Öyle canımı yakmıştı ki ben de onun canını yakmak istedim.

Onun canını yakmak bile beni deli gibi üzerken yine de yapmak istedim. Her şeyin yükünü, acısını, pişmanlığını onun omuzlarına yıkmak istedim. Çünkü artık bu yükü taşıyamıyordum.

"Haklısın, kendi annesi tarafından bile sevilmeyen zavallının tekiyim. Öyle bir zavallıyım ki beni sevmeyen annemin beni kullanmasını sevgi sanıyorum." Sona doğru sesim kısılırken bir yumru oturmuştu boğazıma. Yutkunamamıştım.

Sanki ne söyleyeceğimi gözlerimden anlamış gibi yapma der gibi başını salladı. Bana doğru uzattığı elini iterken gözlerimi o kahvelerine diktim.

"Ve..." boğazım düğüm düğüm olurken yutkundum.

"Beni asla sevmeyecek adamın ilgisini sevgi sanacak kadar zavallıyım."

Günümüz.

"Melis beni bir dinler misin?" Ömer'in sesiyle adımlarımı daha da hızlandırırken sol gözümden düşen tek bir damlayı elimin tersiyle silmiştim.

"Melis?" Kolumdan tutularak sert bir göğse çarptığımı anlayınca yumruk yapan ellerimle göğsüne vurmaya başlamıştım. Artık onu dinlemeye halim yoktu. Kalbim bunu kaldıramazdı.

"Melis bir dinle beni. Ne duydun bilmiyorum ama açıklayabilirim." Onu dinlemem için yalvaran gözlerle bana bakarken yumruklarımı daha da hızlandırmıştım.

Neyi dinleyecektim? Sevdiğim adamın bir başka kadına delice aşık olmasını mı dinleyecektim? Aptal gibi yıllarca bilmediğim kadını mı anlatacaktı bana? Yoksa beni hiçbir zaman sevmeyeceğini bir de yüzüme mi söyleyecekti?

Göğsüne indirdiğim yumruklarımı kesen bileklerimi kavrayan sıkı elleri olmuştu. Ondan uzaklaşmak isterken beni daha çok göğsüne çekerek aramızdaki mesafeyi yok etmişti.

"Ya şimdi beni bırakırsın, ya da kalbini kırmaktan çekinmem." Gözlerimde aşktan bir kırıntı dahi kalmadığına emindim. Hayal kırıklığı, pişmanlık vardı ama aşk yoktu.

Artık benim ona verebilecek bir aşkım yoktu. Kalbimden söke söke almıştı onu benden. "Tamam yap. Eğer bana olan sinirin geçecekse yap. Ama önce beni dinle."

İnanamazmış gibi ona bakarken ellerinden kurtulmak için çırpınmıştım. "Ben her şeyi zaten yeterince dinledim. Ve inan ki çok iyi anladım. Artık kendini bana anlatmaya ihtiyacın yok."

Titrememesi için çaba harcadığım sesimin aksine bedenimin titremesine engel olamıyordum. Şu an hiç iyi değildim. Ve onun kolları arasında bunu yaşamak beni daha da üzüyordu. Beni yerle bir eden adam yine kendi kollarıyla yıkılmış bedenimi ayakta tutuyordu.

"Duydukların geçmişte kaldı. O kadını sev-" Kendisini bana açıklamaya çalışsa da sevdiği kadını onun ağzından dinleyebileceğimi hiç sanmıyordum. Bunu kaldıramazdım.

Daha sözünü tamamlamadan hızla kollarından çıkarak konuştum.

"Bitti." Sesimle kaşları çatılırken ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu.

"Sana olan aşkım bitti. Beni sevmeni beklediğim günler bitti. Ömer..." dedim titreyen sesime engel olamazken. Söyleyeceklerimin ağırlığı altında eziliyordu kalbim.

"Melis..." çaresiz çıkan sesiyle gözlerime akın eden yaşları umursamadan yeniden o kahvenin en güzel tonuna baktım.

"Ömer... sen bugün bende bittin." İşte dudaklarımdan dökülen birkaç kelime karşımdaki adamın yıkımı olmuştu.

Onun yıkımıysa benim yıkımımdı.

Arkama dahi bakmadan önümdeki yola dönmüştüm. Yalnız kalmaya çok ihtiyacım vardı.

"Melis bekle beni." Beliz'in duyduğum sesiyle göz yaşlarım daha da şiddetlenmişti. Onu görürsem toparlayamazdım.

"Lütfen Beliz." Diyerek onu da arkamda bırakmıştım. O gün arkamda yalnız sevdiğim adamı bıraktığımı sanmıştım.

Atmayı o an bırakan kalbimi de onunla bıraktığımı zamanla öğrenecektim. Birçok şeyi öğrenecektim ama onların ağırlığını taşıyabilecek miydim? İşte bunu ne ben ne de kader dedikleri o yazgı biliyordu.

 Beliz

Abimle Melis'in tartışma seslerine diğerleri de toplanmıştı. Ve ben arkadaşımı o halde görürken deliriyordum. İkisinin de kendilerine göre haklı sebepleri olurken bu aşkta haksızdılar.

Abim perişan bir halde Melis'in arkasından bakarken görmek beni de üzüyordu. Karan'la birlikte diğerlerini içeriye yollamıştık. Onların bu hallerini görmelerini istemiyordum. Karan zaten az çok ikisi arasında olan duygusal bağın farkındaydı.

Ama Melis'in göz yaşları onun da canını sıkmış olacak ki abimle Melis tartışırken araya girmeye çalışmıştı. Onu durduransa ben olmuştum. Eğer bu iki kişi arasına girerse durum daha da karışacaktı. Bu aşk iki kişilikti. Ve bunu da onlar sahip çıkmalıydılar.

Biliyorum zor olacaktı. Ama bunu öğrenmeliydiler. Birbirlerine açtıkları yaraları kendileri sarmalıydılar. Melis'i yalnız bırakmamın tek sebebi biraz kendini toplamasıydı. Bazen yalnızlığa birinin varlığından daha çok ihtiyaç duyabilirdik.

Şu an abim ve Melis birilerinden daha çok yalnızlığa ihtiyaçları vardı. Sıkıntıyla nefes verirken az önce olanlarla canı sıkılmış adama döndüm. Siyahları beni bulduğunda ikimiz de sessiz bir anlaşma yaparak onları bir süre yalnız bıraktık.

 

Not: Yetiştirebilirsem yeni bölümü yarın akşam paylaşırım.

 

Oylamayı ve satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın güzel okurlarım.🌟🎀

 

✰𝒀𝒐𝒖𝒕𝒖𝒃𝒆: 𝑜𝑘𝑦𝑎𝑛𝑢𝑠_𝑠

 

Bölüm : 16.11.2024 19:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...