6. Bölüm

6. Bölüm

Nisa
olurenkler

Genç adam dün gecenin yorgunluğunu hala üzerinden atamamıştı. Zaman öğleni geçmekteydi fakat hala uyanmamıştı. Gözlerine vuran güneş ışığı sayesinde ayılmaya başlamıştı. Gözlerini bir eliyle ovuşturduktan sonra esnemek için yatakta kollarını açacaktı. Ama sol kolunu hissetmiyordu. "Kolum mu koptu?" diye düşünürken Gözlerini açtı. Kafasını sol tarafa çevirir çevirmez çığlık attı. Uyuduğu yatakta Jisung üstünde bir şey olmadan yatıyordu. Minhonun bağırmasıyla uyanan Jisung ne olduğunu anlamadan Minho'nun attığı tekmeyle yere düştü.

"T#ciz ettin! Daha çok gençtim!" diyerek bağırıyordu. Minho yorganı üstüne çekerek açıkta kalan kısımlarını kapatmaya çalışıyordu.

"Ne yapıyorsun?" dedi sakince jisung. Fakat sakın sesinden sonra sesi kalın bir çığlığa dönüştü "çıplak bile değilsin tam olarak neyi kapamaya çalışıyorsun?" bağırarak karşılık vermişti. Minho anlamaz bir şekilde yorganı kaldırarak üstüne baktı. Gerçekten kıyafetleri üzerindeydi. Hemen karşısında ki bedene baktı.

"Sen? Sen çıplaksın... yoksa ben seni—" dedi fakat jisung bağırarak sözünü yarıda kesti.

"Saçmalayı kes! Ben her zaman üstümde bir şey olmadan uyurum." dedi sertçe. Minho suratı asık bir şekilde dün geceyi hatırlamaya çalıştı fakat her şey silinikti.
"Sarhoş olduğun için benim evime geldin sanırım. Bende bir şey hatırlamıyorum." dedi olgunca. Jisung yerden kalkıp uzerine bir tshirt geçirdi. "Yüzünü yıka, kahvaltı yapalım önce.." dedi giderken. Minho suratında anlamaz bir ifadeyle arkasından baktı.

-Dün gece-
[Genç adam ve jisung sarhoş bir şekilde oradan ayrılmıştı. İkisi de sarhoş olduğundan ne dediklerini yahut ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Yolun ortasında minho bir anda oturup ağlamaya başlamıştı. "Ne yapacağım şimdi?" gibi şeyler söyleyip ağlıyordu. Jisung hemen gencin yanına çöktü. Ne olduğunu sordu. Ayyaşlığı hala üzerindeydi. "Evim yok... evimi bulamıyorum!" dedi ağlayarak. Jisung genci yerden kaldırdı. "Benim evim var hadi gidelim!" dedi gülümseyerek. Minhonun aniden ağlaması durulmuştu. Jisung, elini tutarak onu evine götürmüştü.]

———
"Bu kadar mı?" diye bağırdı minho kahvaltı sofrasında. Dün geceyi hatırlamaya çalışmıştı fakat sadece eve gittikleri kısma kadar. "Yine ne oldu?" Diyerek karşısında ki bedene baktı jisung. Minho toparlamak için hemen atladı "Bu kadar mı? Yani mezeler. Evet hiç meze yok.." dedi gülümseyerek. Jisung sinirle "kahvaltı sofrasında meze mı arıyorsun? Hadi gidiyoruz yapılacak bir sürü iş var." dedi ve masadan kalktı. Minho ağzına son lokmayı atarak ceketini giyinmeye gitmişti. Ikiside hazır olunca kafeye doğru yol almışlardı.


Minho artık kahve yapma konusunda gelişmişti. Gelen müşteriler onun kahvesini beğenmeye başlamıştı. Sadece el becerisini değil. Gelen hanımlar özellikle minhodan sipariş istemeye başlamıştı.

"Popülerliğimi elimden mi alıyorsun?" dedi gülümseyerek jisung. Minho bir şey demeden sadece gülümsemişti. Arkasından jisung "nereye," dedi. "Sipariş için mutfaktan bardak alacağım." Jisung "sana yardım edeyim." Diyerek Genç adamın peşinden gitti. Mutfağa geldiklerinde minho bir sandalye çekerek yukarı da ki bardakları almak istedi. Jisung onu uyararak "yalnız o sandalye pek sağlam değil," dedi fakat minho bardakları almak için çıkacaktı. Her ihtimale karşı jisung minhonun yakınında duruyordu.

Minho istediklerini alırken bir anda dengesini kaybetti. Sandalyenin üzerinde sallandıktan sonra düşeceğini anlamıştı ve kendini yere bıraktı. Fakat jisung düşen genci kollarından tutup kendisine doğru çekmiş ve minhonun onun üzerine düşmesini sağlamıştı. Artık çok yakınlardı. Dudakları arasında sadece bir kaç santim vardı. Bu yakınlaşma minhonun dün geceyi hatırlamasını sağlamıştı.

-Dün gece-

Minho, kapıyı zar zor kapattıktan sonra yalpalayarak yatağa yöneldi. Ayakta duracak hâli yoktu. Yatak odasını bulur bulmaz kendini çarşafların arasına attı. Başının dönmesi biraz olsun azalınca gözlerini tavana dikti, derin bir nefes aldı.

Tam o sırada Jisung, üstü çıplak bir şekilde odasına girdi. Yatağa giden adımları dengesizdi, gözleri bulanıktı. Minho’ya şöyle bir baktı, sonra hiçbir şey demeden onun yanına kıvrıldı.

Minho, başını yana çevirdi. Jisung’un nefesi sıcak ve hafif alkollüydü. Sarhoştu, belli. Ama Minho… Minho’nun zihninde bulanıklık yoktu, ya da en azından, içinde kıpırdayan duyguları bulanıklaştırmaya yetmiyordu.

Jisung’un gözleri hafifçe kapandı. Dudaklarının kenarında belli belirsiz bir gülümseme vardı. Minho, elini kaldırdı, tereddüt etti. Ama sonra düşünmeden dokundu Jisung’un yanağına. Parmaklarının değdiği yerde Jisung’un nefesi anlık olarak hızlandı.

Aralarındaki mesafe yok denecek kadar azdı artık. Minho’nun bakışları Jisung’un dudaklarına kaydı. Zaten düşünme yetisini kaybetmişti, içindeki fırtınayla daha fazla savaşamayacağını biliyordu.

Ve sonra, Minho eğildi.

Dudakları Jisung’un dudaklarına değdiğinde, zaman durdu. Minho için her şey sustu, her şey soluklaştı. Sarhoşluğun verdiği bir anlık cesaretle Jisung, ona karşılık verdi. Onun için sadece içgüdüsel bir şeydi belki ama Minho için… Minho için bu, dokunulmaz sandığı bir hayalin gerçeğe dönüşmesiydi.

Jisung, nefesi kesilene kadar karşılık verdi, sonra yavaşça geri çekildi. Gözleri tamamen kapanırken mırıldandı:

“Bu rüya mı?”

Minho, cevap vermedi. Onun için rüya değildi. Gerçekti. Ve unutamayacağını biliyordu.
...

 

Bu bölümü beğendiniz mii?

Bölüm : 15.03.2025 16:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...