19. Bölüm

19. Bölüm

Nisa
olurenkler

Felix ve Hyunjin, odanın loş ışığında yan yana oturmuş, koltukta film izliyorlardı. Ekranda sahneler hızla akarken aralarındaki sessizlik neredeyse rahatlatıcıydı. Ta ki Felix'in telefonundan gelen bildirim sesi bu sessizliği bozuncaya kadar. Felix, telefona göz ucuyla baktı ve ekranda beliren ismi görünce duraksadı: Haneul.

Mesajı gördüğü an Hyunjin de istemsizce ekrana kaydı. "İlgilenmediğini sanıyordum," dedi şaşkınlıkla.

Felix, gözlerini telefondan ayırmadan soğukkanlı bir şekilde karşılık verdi. "Numaramı kimden bulmuşsa, yazdı."

Hyunjin'in yüzü ciddileşti, içinde kaynayan bir öfkeyi bastıramıyordu. Gözlerini Felix'in yüzüne dikti. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Felix, Hyunjin'e bakmadan, biraz bıkkın ve düşünceli bir sesle cevap verdi: "Kendimi bulmak için o kızla konuşmak—"
Hyunjin, lafını keserek öfkeyle sordu: "Kendin olman için daha kaç kişi olman gerekiyor?"

Felix, bu sözler karşısında derin bir nefes alarak sonunda Hyunjin'e döndü. Gözlerinde, içinde kopan fırtınaları saklamaya çalıştığı o yorgun bakış vardı. "Beni bu halimle kimse kabul etmez," dedi, sesi titrek ve neredeyse kırılacak gibiydi.

Hyunjin hemen cevap verdi, sözcükleri keskin ve netti: "Ben." Sonra duraksamadan ekledi, "Her daim yanında olurum." Gözleri Felix'in bitkin bedenine sabitlenmişti, içindeki duygular iyice görünür olmuştu.

Felix ise başını önüne eğdi, fısıltıyla, "Anlamıyorsun," diye mırıldandı.

Hyunjin hızla karşılık verdi, neredeyse hayal kırıklığı içinde: "Anlatmıyorsun."

Felix, derin bir nefes alarak başını ellerinin arasına gömdü. "Bu kadar basit değil, Hyunjin. Hislerim... Ailem... Onlar beni asla böyle kabul etmez."


Hyunjin’in yüzündeki ifade daha da ciddileşti. Sesinde sitemin acısı hissediliyordu. "Sen kendini kabul etmezsen, kimse seni kabul etmez. Babanın yarattığı baskı da bu yüzden. Sen bile ne olduğunu bilmiyorsun." Sözlerinin ağırlığı odada yankılanırken, öfkesini kontrol edemediği bir an geldi. Gözlerini Felix'ten kaçırmadan, neredeyse fısıldar gibi ama içinde kaynayan duygularla ekledi: "Gözünün önündeki beni bile görmüyorsun."

Felix bu sözlerle bir an donakaldı. Derin bir sessizlik çöktü, sadece filmin arka plandaki uğultusu duyuluyordu. Felix, yavaşça elini kaldırarak Hyunjin'in omzuna dokundu, parmakları hafifçe titriyordu. "Hyunjin..." diye mırıldandı, ama sesi ne bir açıklama ne de bir teselli sunabiliyordu.

Hyunjin, Felix’in dokunuşunu hissetmesine rağmen başını hafifçe geri çekti. "Boş versene," dedi, sanki daha fazla konuşmanın bir anlamı yokmuş gibi. Sesindeki öfke yerini yorgun bir kırgınlığa bırakmıştı.

Zaman yavaşça akıp geçti. İkisi de konuşmadı, sadece yan yana oturdular. Felix’in içindeki karmaşa, Hyunjin’in kırgınlığına karşı sessizlikle direniyordu. Birkaç saat daha bu şekilde kaldılar, ama aralarındaki bağın kopmak üzere olduğunu hissetmek zor değildi.

Hyunjin nihayet ayağa kalktı, gözlerinde hâlâ sönmeyen bir hüzünle Felix'e son bir kez baktı. “Ben gidiyorum,” dedi kısık bir sesle. Felix, bir şey söylemek ister gibi ona baktı, ama kelimeler yine de dilinin ucuna gelmedi. Hyunjin kapıya doğru ilerledi, sessizce ayakkabılarını giydi ve Felix'in evinden çıktı. Gecenin serin havası yüzüne çarparken, kalbinde ağır bir yük hissediyordu

Bölüm : 28.09.2024 19:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...