
.... İki Yıl Sonra ....
Yüzüme gelen su ile gözlerimi açtım. Bir an nerde olduğumu hatırlayamasamda aklıma dolan anılar ile kendime geldim. En son yılan kod adlı iti yakalamak için içlerine sızmıştım ve deşifre olmuştum. Ne zamandır burdayım artık tam bilmesemde hala yaşamak bazı şeylerin bitmediğini gösteriyor. Bütün kemiklerim ağrıyor ve sırtımın bir çok yerindeki kesik ile yanık izleri her hareketimde canımı acıtıyor.
" Günaydın uyuyan güzel, nasılsın?"
Konuşacak dermanım bile olmadığı için zar zor gözlerine baktım.
" Demek iyisin, oh oh iyi iyi. Yaa bak nediyorum seninkiler zaten senden umudu kestilerde acaba bizde mi kessek umudu, ha ne dersin?"
Zar zor aldığım nefesler ile yere bakmaya devam ettim.
" Yalnız biz senden umudu kesersek senin için iyi olmaz asker, o yüzden sen konuş benide yorma artık."
Benden beklediği tepkileri alamayınca yanıma gelip çenemden tutarak başımı kaldırdı.
" Demek konuşmayacaksın, iyi o zaman seninle işimiz bitti asger."
Yüzümü yana doğru fırlatırcasına bıraktı ve arkasına dönüp adamlara işaret verdi. İki dama gelip beni ayakta tutan zincirleri çözerek dışarı çıkardı. Açık bir alana doğru getirip bıraktılar. İki dizimin üzerinde bile zor dursamda dayanmaya devam ettim. Zar zor başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Şehit olmak için güzel bir gün. Gücüm tükenince başım yine aşağı düştü. Gözlerimi kapatıp sadece bekledim. Artık her şey olup bitsin diye bekledim. Başımda hissettiğim soğuk metal ile derin bir nefes aldım. Bir kaç saniye sonra bir silah sesi duydum ama bu ses yanımdan değil karşı tarafımdan gelmişti. Yinede gözlerim kapalı bekledim orda. Başka bir silah sesi geldi hemen ardından. Yanımdaki itler korkarak kaçmaya başladılar. Orda öylece kaldım. Ne gidecek gücüm vardı, ne kalacak gücüm. Gözlerim kapalı silah seslerini dinledim. Çok sürmedi ama, bir kaç dakika sonra silah sesleri sustu. Yajıma yaklaşan adım sesleri geldi bu sefer. Biri önümde durdu.
" Yüzbaşı Pınar Öztürk."
Tanıdık bir sesden duyduğum ismim ile gözlerimi zar zor açtım. Başımı yavaşça kaldırıp bana bakan gözlere baktım. En son iki yıl önce görmüştüm onu. Gücün yavaşca vücudumdan çakildiğini ve gözlerimin karardığını farkettim. Arkaya doğru düşerken sıkıca tuttu beni.
" Uyuma, bende kal Alcan . Bırakma bizi."
Zar zor açık tuttuğum gözlerim doldu. Herkes beni bırakırken ben neden sizi bırakmıyım demek istedim ama diyemedim. Alnını alnıma yaslayan adama baktım. Nefeslerimiz birbirine karıştı, gözleri gözlerimi esir aldı.
" Sakın gidiyim deme, biz seninle daha tanışmadık. Hem ben sana daha aşk itirafında bulunacaktım."
Ciddimiydi? Ne demek aşk itirafı. Biz bu adam ile bir kere yan yana gelemdik mi? Zar zor ağzımı açıp konuşmaya çalıştım.
" Yap...yapma."
Derin bir nefes verdi ve ciğerlerim onunla doldu.
" Ne yapmıyım? "
" Sev...me"
" Bunu söylemek için çok geç kaldın güzel gözlü. Artık ben seninim, sen benim olmasanda."
Gözlerim artık daha fazla dayanmadı ve kapandı. Sonra ne oldu bilmiyorum. Öldüm mü? Yaşamak için bir şansım var mı bilmiyorum? Şu an yalnız mıyım yoksa başımda biri bekliyormu bilmiyorum. Kalbim atıyor mu yoksa duralı çok oldumu bilmiyorum. Ben şu anda hiç bir şey bilmiyorum. Bir çift göz geldi gözlerimin önüne. Gitme der gibi yalvarırcasına bakıyordu. Ona söyleyemedim ama kalbinde başka bir adamın mezarı olan kadın sevilir miydi? Herşeye rağmen sevebilirmiydi? Bunu eğer yaşarsam hayat gösterecek bana ama eğer ölürsem o zaman başlamadan biten bir hikaye olarak kalacak. Yinede kendine iyi bak deniz gözlü adam. Bana güzel gözlü diyorsun ama senin gözlerin benden daha güzel. Üzme o gözleri bir kadın için. Kendine iyi bak...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |