19. Bölüm

Sevmekten Korkma

Gül
oohhhaaaaaaa

" Pınar hanım beni duyuyor musunuz?"

 

Gözüme gözüme tuttuğu ışık ile yavaşdan kendime geldim.

 

" Pınar hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

 

Zar zor kurumuş dudaklarımı aralayıp konuştum.

 

"İyi "

 

" Güzel, birazdan bir hemşire gelip kontollerinizi yapıcak bir sıkıntınız olursa ona söyleyebilirsiniz. "

 

" Tamam."

 

Doktor odadan çıkar çıkmaz içeri o girdi. Mavi gözlerinde parlayan birşeyler ile yanıma yaklaştı.

 

" iyi misin?"

 

" Nekadar olursa...sen neden burdasın?"

 

" Senin için."

 

" Ne alaka ?"

 

" En son sana söylediğim şeyleri hatırlıyor musun?"

 

En son nerde gördüm ben bunu. Tabi ya o iğrenç yerden çıkarmıştı beni. Bir dakika o bana beni sevdiğini mi söyledi? Aklıma gelen ile şaşkın şaşkın yüzüne baktım. Yüzünde bir gülümseme oluştu.

 

" Hatırlıyorsun. İyi hatırlamasanda tekrar hatırlatmaya hazırdım."

 

İçeri giren hemşire ile konuşma kapandı. Gelen hemşire bir kaç şeyi kontrol edip bana bir kaç soru sorduktan sonra Ateş'e döndü.

 

" Pınar hanımı dört gün daha burada misafir edeceğiz. Bu süre zarsında kendisini yormaması ve toparlanması gerekiyor. Burda da size iş düşüyor. İyi beslendiğinden ve kendini yormadığından emin olmalısınız."

 

" Hiç gerek yo..."

 

" Tabi, tabi ben ona çok iyi bakarım."

 

" Ama..."

 

Yandan bana sus bakışı atınca ağzımı kapattım. Hemşire ile konuşup hemşireyi gönderince yatağın yanındaki koltuğa oturdu.

 

" İyi misin? İstediğin bir şey var mı?"

 

Derin bir nefes verip arkama iyice yaslandım.

 

" Yok saol."

 

Ben tavana bakarken üzerimde ki gözleri hissediyordum. Bir kaç dakika sonra dayanamayıp ona döndüm.

 

" Yapma binbaşı. Bakma şöyle. "

 

" Rahatsız mı ettim?"

 

Hayır etmedin ama benden uzak durman gerekiyor be adam. Benden uzak dur ki yanıma yaklaşan herkes gibi senin sonunda kara toprak olmasın.

 

" Evet."

 

Cevabım ile belli etmesede yüzü düştü.

 

"Sevdiğin biri mi var?"

 

Vardı, o gideli yıllar oldu ama... Bilmiyorum, ben artık kendim ve duygularım hakkında hiç bir şey bilmiyorum.

 

" Evet."

 

İşte bu cevap ile içinde olan o azıcık umutta yıkıldı. Yere bakıp kafasını salladı.

 

" Peki, rahatsızlık verdiğim için özür dilerim. Ben...ben gidiyim. Yanına birini yollarım."

 

Yavaşca ayağa kalktı ve gözlerime bakıp odadan çıktı. İçim daralmaya başladı o an. Oksijen ciğerime ulaşamadı. Gözlerim yavaşca doldu. Göslerimi kapatıp kafamdaki sesleri susturmaya çalıştım. Yatakta yaraların acısına rağmen yan dönüp uyumaya çalıştım.

 

~~~~

Devasa bir odadaydım. Işık okadar fazlaydıki gözlerimi kısmak zorunda kaldım. İlerde gördüğüm karaltı ile oraya odaklandım. Karaltı gittikçe yaklaştı ve yüzüpni gördüğüm anda gözlerim dolmaya başladı. Alparslan gülümseyerek bana bakıyordu. Yüzünü görmeyeli nekadar olmuştu?

 

" Pınarım... nasılsın?"

 

Gözlerimden hızla yaşlar akarken konuştum.

 

" Yorgun."

 

" Biliyorum sevgilim yorgunsun ama toparlanman gerek. "

 

" Nasıl?"

 

" İçinde kaybettiğin sesini bularak. İntikamını aldın Pınar. Artık kendine gel ve yaşamaya devam et. Tekrar sev birini. "

 

Hızla kafamı iki yana salladım.

 

" Olmaz, sana ihanet edemem."

 

" Bana ihanet etmiyorsun sevgili. Ben her zaman kalbının bir köşesinde olucama ama sadece bukadar. Ben artık yokum buna alış. Ateş seni çok seviyor görüyorum. Kaçma ondan, kaçma duygularından. Sevmekten korkma. "

 

" Ama benim sevdiğim herkes birer birer gidiyor Alparslan."

 

" Hayır, bunun seninle bir ilgisi yok. Bizim zamanımız geldi ve gittik. Kendini suçlama artık. "

 

Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra konuştu.

 

" Artık gitmem gerekiyor sevgilim, seni her zaman sevicem bunu unutma ama sende sevemekten korkma. Kalbinin sesini dinle. Haşçakal Pınar."

 

Arkasını dönüp giderken sadece izledim. Gözlerimden yaşlar akarken sadece orda durdum.

 

~~~~~

 

Gözlerimi hızla açıp yatakta doğruldum. Vücudumdaki yaralar acısada umursamadan ayağa kalktım. Odadaki camın yanına gidip camı açtım. Temiz hava ciderlerime dolarken gözlerimi kapattım. Odanın kapısı açıldığında gözlerimi açıp otarafa döndüm. İçeri giren asker ile kaşlarımı çattım.

 

" Uyanmışsınız komutanım. Ayağa kalkmasaydınız yaralarınız daha iyileşmemiş."

 

Tekrar cama dönerken konuştum.

 

" Ne zaman çıkıyorum hastaneden?"

 

" Komutanım Ateş komutanımın kesin emri var. Bir haftadan önce çıkaramıyoruz sizi hastaneden."

 

" Üç gün. Üç gün sonra doktor ile konuş çıkışı versin."

 

" Ama konuta..."

 

" Dediğimi yap asker."

 

" Emredersiniz."

 

Hızla odadan çıkıp gitti. Bir süre sonra ayakta durmak yaralarımı daha da acıttığı için yatağa geri döndüm. Akşama kadar yatakta yattım. Bir ara hemşire yemek bırakıp gitti. Sadece çorbayı içip yatmaya devem ettim. Can sıkıntısı ile tavana bakarken kapı açıldı. Kısaca gelen kişiye bakıp tavana geri döndüm. Ateş kapıyı kapatıp yanıma geldi.

 

" Çıkıcakmışsın asker."

 

Araya koyduğu resmiyet ile hafiften güldüm. Zaten çatık olan kaşları benim gülmem ile daha da çatıldı.

 

" Evet üç dün sonra çıkıyorum."

 

" Hayır çıkmıyorsun. Bir hafta hastanedesin, bu bir emir asker."

 

Tavandaki gözlerimi ona çevirdi.

 

" Şu an görev dışıyım."

 

Derin bir nefes verdi.

 

" Ne istiyorsun Pınar? Çoçuk gibi mızmızlanacak mısın?"

 

" Laflarına dikkat et Ateş... Hastane sevmem. Burda yatacağıma dağa çıkar it öldürürken yatarım daha iyi."

 

" Buna izin veremem."

 

" İzin istemiyorum zaten."

 

Sinirle odadan çıktı. Ama o beni anlamadı. Yanlız kalmam gerekiyor. Ve burda durmadan birileri odaya girip çıkıyor.

 

Üç gün boyunda doktor, hemşireler ve kapıdan ayrılmayan asker dışında kimse gelmedi. Akşama doğru kapıdaki askerden istediğim kıyafetleri giyip odadan çıktım. Üniförmasında Karakaya yazan askere baktım. Konuşmak için ağazını açtığında elimi kaldırıp susturdum.

Merdivenlerden bir kat inip çıkış işlemlerini yaptırdım. Sonrada hastaneden çıktım. Kapının önünde gördüğüm ilk taksiye binip karargahın adresini verdim. Bir buçuk saat sonra karargahın önünde durunca beklemesini söyleyip içeri girdim. Asker kimliğim yanımda olmadığı için kapıdaki askerler içeri ile iletişime girip onay alınca kapıyı açtılar. Önce odama girip dolabımdan cüzdanımı çıkardım. Koridorda ki erlerden birine parayı verip kapıdaki taksinin ücretini ödemesini söyledim. Sonrada üstünü değiştirip hızla albayın odasına gittim.

Bölüm : 18.03.2025 05:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...