Karanlık bir laboratuvar. Sınırları zorlanan bir deney. Ve her köşede gizlenen sırlar… Arin, kendi geçmişiyle ve deneyin acımasız gerçekleriyle yüzleşirken, içindeki en derin duyguların peşinden sürükleniyor: ihanet, kayıp ve intikam. Neri’ye duyduğu öfke ve hesaplaşma arzusu, onu hem tehlikeli hem de sürükleyici bir yolculuğa iter. Her adımda, dostluk ve ihanet, gerçek ve yalan arasındaki çizgiler silikleşiyor. “Denek 1108”, gerilimin, karanlığın ve insan ruhunun sınırlarının keşfine davet ediyor. Bu hikayede her sır, her karşılaşma ve her hesaplaşma, karakterleri ve okuru beklenmedik bir sona doğru sürüklüyor.

Lise hayatı, sıradan bir gün gibi başlar; ama üç yakın arkadaş—Umay, Doğa ve Alisa—okullarında gizemli bir dizi olayın merkezine düşer. Sınıfta, koridorda ve okulun her köşesinde, teker teker ortaya çıkan ölüm ve kaybolmalar, her şeyi daha da karmaşık ve tehlikeli hâle getirir. Umay, arkadaşlarıyla birlikte, bu olayların ardındaki sırları çözmeye çalışırken, okulun yüzeydeki sakin atmosferinin altında yatan karanlık gerçekleri keşfeder. Her ipucu, her gizemli olay, onları hem korkutur hem de meraklandırır; gerilim giderek tırmanır. Arkadaşlıkları, cesaretleri ve zekâları, bu bilinmezliklerle dolu yolculukta sınanır. “Her adımda tehlike, her köşede sır” duygusuyla ilerleyen bu hikaye, lise hayatının gündelik yüzüyle karanlık bir gizemin iç içe geçtiği bir gerilim romanı olarak öne çıkıyor.

Kraliçe Arin tahta oturduğunda tek bir hedefi vardı: yüzyıllardır krallığın kalbini kemiren karanlık ülke Neri’yi tamamen yok etmek. Ama bu savaş yalnızca ordularla değil, kaderin oyunlarıyla da kazanılacaktı. Bu yüzden Arin, iki kız kardeşi—acılarını gülüşlerinin ardına gizleyen Elysia ile onun sessiz ama güçlü ruhlu kardeşi Elaria’yı—kendi planlarının merkezine koydu. Göz kamaştırıcı gülüşlerin ardında saklanan yaralar, kardeşliği sınayan sırlar, açığa çıkmamış ihanetler ve gizlenen aşklar… Her adımda yeni bir yalan, her nefeste yeni bir gerçek. Elysia’nın ardındaki kırık aynalar, Elaria’nın ruhuna çöken gölgeler ve ikisinin de asla kaçamayacağı acı bir kader… Neri yalnızca bir düşman toprak değil; aynı zamanda kalplerdeki en karanlık yanların sembolüydü. Onu yok etmek demek, belki de kendi benliklerini feda etmekti. Ve bu yolculukta hiçbir bağ, hiçbir gülüş, hiçbir yemin olduğu gibi kalmayacaktı. “Çöküşün Şarkısı”; iki kız kardeşin kaderin ağırlığı altında nasıl sınandığını, aşkın ve ihanetin gölgelerde nasıl yankılandığını, sırların ve yalanların gerçeklerden daha keskin bir silah olduğunu anlatan büyüleyici bir destan. Neri yok olacak… ama hangi bedelle?

Kitap kapağı tasarlıyorum^^