
"Bir kalp bazen susarak anlaşılır; kelimeler eksik, ama her bakış, her sessizlik daha fazla şey söyler."
(Yazarın anlatımıyla)
Hastane koridorları soğuk olurdu.
Kasvet kokardı.
Hastane koridorları umut dolu olurdu.
Herkes umutla beklerdi.
Bazıları sevinir, bazıları acısını çığlıklarla anlatırdı.
Hastane koridorları korkunç olurdu.
Hastane koridorları içinde bir yaşam barındırırdı.
Gece boyunca uyumadan beklemişti. Hâlâ uyumuyor karşısındaki kişinin uyanmasını bekliyordu. Nasıl olurdu da canını tehlikeye atardı. Bunu neden yapmıştı...
"Ilgaz."
Arkasına dönüp seslenen kişiye baktı.
Çiğdemdi.
Kızarmış gözleriyle Ilgaza bakıyordu. Ilgaz'ın da ondan bir farkı yoktu.
"Efendim."
"Hadi eve git dinlen. Biz buradayız."
"İstemiyorum Çiğdem. Uyanmasını bekleyeceğim."
Tekrar başını cama çevirip ona bakmaya devam etti. Hâlâ uyuyordu. Çok mu yorulmuştu. Ondan mı uyanmıyordu...
Tolga da geldiğinde aynı şeyleri o da demişti.
"Siz gidin dinlenin ben buradayım birşey olursa haber veririm."
"Emin misin?"
Başını salladı.
"Çiğdemin dinlenmesi gerekiyor biz gidelim yine geleceğiz tamam mı? birşey olursa haber ver."
"Tamam dikkat edin kendinize."
Çiğdem ve Tolgaya sıkı sıkı sarıldı. Destek olmak ister gibi...
***
Çiğdemler çoktan gitmiş, kendisi de Oğuzun odasına girmişti. Yatağının yanındaki sandalyeye kurulup onu izlemeye başladı.
"Neden yaptın bunu Oğuz?" diye fısıldadı.
Göz yaşı akınca hemen sildi. Parmaklarıyla oynamaya devam ediyordu.
"Neden canını düşünmeden hareket ettin?"
Göz yaşları durmadan akmaya devam ederken çaresizce fısıldadı.
"Neden Oğuz?"
...
"Çok mu yoruldun. Ondan mı uyanmıyorsun Oğuz?"
Derin bir nefes alıp devam etti.
"Çok korktum. Bir şey olacak diye çok korktum."
Başını kaldırıp Oğuz'a baktı. Hâlâ uyuyordu. Duymadığını bile bile döküyordu içini. Sesini duyaramadığını bile bile.
"Gidemiyorum. Gitmeye çalışıyorum gidemiyorum senden."
"Ne yaptın bana Oğuz."
Göz yaşları hıçkırıklara dönüştüğünde kendine hakim olamıyordu.
"Neden gitmeye çalıştın söyle bana?"
Sesi titriyordu. Ağlaması ise durmuyordu.
"Biliyor musun aynı babam gibisin Oğuz. Sende onun gibi gitme olur mu?"
Yüzüne derin derin baktı. Kapalı gözlerine. Yorgun bedenine.
Konuşması bitmişti. Göz yaşlarını silip ayağa kalktı. Koltuğa geçip uzandı. Üstünü örttüğünde uyuyamasa bile uyumaya çalıştı. Gözleri hâlâ onu arıyordu.
***
Vakit geçtikçe uyuyamıyordu. Yerinden kalkıp Oğuzun yanındaki sandalyeye yine oturdu. Kollarını birleştirip öyle uyumaya çalıştı. En azından yanında olmuş olacaktı. Gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı. Arada aralayıp Oğuza bakıyordu. Uyanmadığını bile bile kontrol ediyordu.
Saatler ilerliyor, bir şey değişmiyordu. Peçete alıp Oğuzun alnında biriken terleri silmeye başladığında parmağını oynattığını gördü. Hayal mi görüyordu yoksa gerçek mi? Bu gerçek olamazdı. Parmağını oynatmıştı.
"Oğuz." dedi heyecanla.
Hemen yerine oturup elinden tuttu. Oğuz hâlâ uyuyordu.
"Buradayım. Buradayım Oğuz." dedi göz yaşları akarken.
Mutluydu. Parmağını oynatmıştı. Oğuz uyanacaktı. Göz yaşlarını silerken elini tutmaya devam ediyordu.
"Buradayım." diye fısıldadı.
***
Sabah olmuştu. Uyuyakalmıştı. Oğuzun elini tutarken uyuyakalmış, kafasını da kolunun üstüne yaslayıp yatağa koymuştu. Yavaş yavaş uyanırken zar zor kalktı. Boynu tutulmuştu. Karşısında gördüğü şeyle şaşırmıştı.
Uyanmıştı.
Oğuz Arslan uyanmıştı.
Aralarına dönmüştü.
Hâlâ şaşkınlıkla ona bakıyor, ne diyeceğini bilemiyordu.
"Günaydın." dedi oğuz gülümseyerek.
"Uyanmışsın." diye fısıldadı.
Hâlâ gözlerine inanamıyordu. Göz yaşları akmaya başlamıştı.
"Uyanmışsın." dedi tekrar.
"Uyandım. Uyandım Ilgaz."
Ne yapacağını bilemiyordu. Mutluydu. İçinde tarif edemeyeceği bir mutluluk vardı.
Dönmüştü.
Oğuz dönmüştü.
Olduğu konumu görünce hemen elini çekti. Birden ayağa kalkınca Oğuz onu izliyordu. Ağzını kapattı. Gördüğü hayal olamazdı.
"Uyanmışsın sen Oğuz." dedi ağlamaya başlarken.
Arkasını dönüp ağlamaya devam ettiğinde titriyordu.
Korkmuştu.
Ailesi gibi kaybedeceği için korkmuştu.
"Ilgaz." dedi yorgun sesiyle.
Ilgaz cevap vermeyerek ağlamaya devam etti. Göz yaşlarını silmeye çalıştığını arkasından görüyordu Oğuz.
"Ağlama gel buraya."
Yavaş yavaş döndü Oğuza.
Hâlâ inanamıyormuş gibi bakıyordu. Ama bu doğruydu. Çok dua etmişti. Çok yalvarmıştı. Onu da almasın diye çok yalvarmıştı Ilgaz. Almamıştı. Oğuz gitmemişti. Bunu nasıl anlatabilirdi ki...
"Gel buraya Ilgaz."
Kollarını açmış Ilgazı çağırıyordu. Ilgaz ne yapacağını bilememişti. Gitmek istiyordu ama onu tutan bir şey vardı. Oğuz yorgun gözleriyle ona bakıyordu. Sonunda dayanamayıp kollarına koştu. Oğuz onu kollarıyla sarmalarken daha çok ağladı.
"Şşş geçti."
Ne yaptığını bilmiyordu. Sadece ona sığınmak istiyordu. Sadece ona güvenmek istiyordu. O sarsın istiyordu yaralarını. Yavaşça geri çekildiğinde Oğuz ona gülümseyerek bakıyordu.
"İyi misin?"
Göz yaşlarını silip başını salladı.
"Bende iyiyim." dedi tekrar.
"Canın yanıyor mu?"
"Çok az."
Çok yakınındaydı. Oğuz onun gözlerinin içine bakıyordu. Ne yapacağını bilemese de o da bakmaya devam ediyordu.
"Sen bu kadar sulu göz müydün ya?"
Oğuz gülmeye başladığında Ilgaz da güldü. Tekrar gülebildiği için mutluydu.
"Dalga geçme Oğuz."
"Bidaha kendine bunu sakın yapma Ilgaz."
Ilgaz'ın sessiz kaldığını görünce devam etti.
"Bidaha sakın ağlama."
Çok dibindeydi. Ilgaz hızlı hızlı nefes almaya başlarken Oğuz dudaklarına doğru fısıldadı.
"Sakın."
Tam o sırada kapı açılmıştı. Gelen kişi Çiğdem ve Tolgaydı. Onları o hâlde gördüklerine şaşırsalar da Oğuz uyandığı için mutlu olmuşlardı.
Ilgaz hemen geri çekilip ayağa kalktı.
"Kardeşim."
Tolga Oğuzla sarıldıktan sonra Çiğdem de sıkı sıkı sarıldı.
"İyi misin Oğuz?"
"İyiyim cimcimem."
"Bizi çok korkuttun kardeşim."
"Olur öyle abicim."
Ilgaz ayakta, köşede sessizce bekliyordu. Sadece onları dinliyordu.
"Ilgaz?"
"Efendim."
"Gözümüz aydın."
Çiğdemin sarılmasına karşılık verdikten sonra hızla konuştu.
"Ben doktora bakayım."
Odadan kaçarcasına çıktıktan sonra Tolga koltuğa kurulup Oğuz'a döndü.
"Siz hayırdır?" dedi gülerek.
Oğuz sadece gülümsemişti. Gamzeleri tekrar ortaya çıkmıştı. Çiğdem de az buçuk bir şeyler anlıyor ama sesini çıkarmıyordu.
"Gördüğüme göre baya iyisin."
Tolga yine laf sokmaya başlamıştı. Eğlenceli halleri tekrar gelmişti. Oğuz uyanmıştı. Onlar için önemli olan buydu.
***
Sonunda doktorla içeri giren Ilgaz, hâlâ sessizdi. Doktor Oğuzun son muayenesini yaptıktan sonra gülümsedi.
"Gayet iyi durumdasınız Oğuz bey. Bugünlük de sizi misafir edeceğiz bir sorun olmaması için. Yarın taburcu olabilirsiniz çok geçmiş olsun."
"Teşekkür ederim Doktor bey."
Doktor odadan çıktıktan sonra Ilgaz da köşeye geçip oturdu.
"Buraya gelebilirsin istersen."
Oğuzun gösterdiği yere bakınca yatağının köşesi olduğunu gördü. Gözlerini kaçırıp cevapladı.
"Yok iyiyim sağol."
Tolga gülmeye başladığında Ilgaz ona bakıyordu.
"Ne gülüyorsun?"
"Bilmem."
Gülmeye devam ediyordu. Çiğdem sonunda uyaran bakışlar attıktan sonra zar zor da olsa susmuştu. Arada kıkırdasa da Ilgaz tekrar eski hallerine döndükleri için mutluydu. Bir süre sonra o da gülmeye başladı.
Diğerleri de onunla gülmeye başladıklarında mutluydular.
Yine ve yeniden.
Onlar 4 Kader Mahkûmuydu.
Ne olursa olsun birbirlerinin yanında olacaklardı...
Bölüm sonu.....
Bölüm nasıldııı????
Çok az yorum geliyor arkadaşlar. Daha çok yorum bekliyorum sahneler arası da atmayı unutmayın. Tabiki oy vermeyiii...
Bayyyysssssss
❤️❤️🫶🏻
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.55k Okunma |
8.22k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |