
"Bazı yollar, yürümek istemediğin halde önüne serilir; önemli olan, o yolda kaybolmamaktır."
(Yazarın anlatımıyla)
İsmini söyleyen kişiye baktı Ilgaz. Gülümsemesi sinirlendirmişti. Gerçekten güzel güzel bide düğün mü olacaktı?
Bu evlilik asla gerçek bir evlilik olmayacaktı.
"Burak oğlum siz bahçede konuşun. İllaki konuşacak şeyler vardır."
Ters ters babaannesine baktığında gözleriyle onu yönlendiriyordu. Elindeki kaşık ve çatalı tabağa sertçe bıraktıktan sonra yerinden kalkıp bahçeye yöneldi.
Peşinden gelen Burağı gördükten sonra hızla ona döndü.
"Ne istiyorsun?"
"Ne bu sinir?"
Sinirden ayağını sallamaya başladığında hâlâ fazla rahat duruyordu.
"Ne istiyorsun dedim sana?"
"Hazırlıklar için fikir danışmak istedim. Sonuçta senin istediğin şeyler olacak."
"Hazırlıklar öyle mi?"
Başını salladığını görünce devam etti.
"Bu evlilik asla gerçek bir evlilik olmayacak. Anladın mı beni?"
"Ben sana çok mu meraklıyım. Babam zorlamasa evlenmem."
Dik dik karşısındaki adama bakmaya devam etti. Boğazına yapışıp öldürmek istiyordu.
"En kısa sürede boşanacağız."
"Sevdiğin biri mi var?"
Sorduğu soruyla boş boş bakmaya devam etti Ilgaz.
Düşündü.
Sevdiği biri mi vardı?
Kalbini birine emanet etmiş miydi?
Seviyordu.
İlk defa birini seviyordu.
Bu kişi de oydu.
Kahve gözlü gamzeli çocuk.
"Bu seni ilgilendirmez Burak. Ama dediğim gibi bu evlilik gerçek olmayacak."
"Yarın direkt nikâh kıyılacak. Sana uygun bir şeyler göndeririz."
Lafını söyledikten sonra içeriye yöneldi. Şaşkınlıkla giden adama bakıyordu. Bu kadar küstah biri olamazdı. Hızla eve girip odasına çıktı.
Bu kadar erken olamazdı. Bu kadar erken evlenemezdi. Odanın ortasında bir o yana bu yana giderken ne yapacağını bilmiyordu.
Tehtid edilmişti.
Gidemezdi.
Kaçamazdı bu evden.
Oğuzun sözleri aklına gelmişti.
"Olur da vazgeçersen Ilgaz. Bana haber ver seni almaya gelirim."
Hızla telefonunu alıp Oğuzun sohbetine girdi.
"Oğuz. Yarın nikâh varmış. Ben evlenmek istemiyorum. Lütfen yardım et."
Mesajı attıktan sonra telefonu yatağına fırlattı. Oğuzlarla başka bir yere giderlerdi. Hatice Çakmak onları bulamazdı belki de.
Beraber halledebilirlerdi. Buna boyun eğmek istemiyordu. Oğuzdan cevap gecikmemişti.
"Yarın bana saati haber ver. Orda olacağım."
Mesajı okuduktan sonra telefonu kapattı. İlk defa kurtulmak istiyordu buradan.
İlk defa her şeyi göze almıştı.
İlk defa kendi canını ve onların canını da hiçe sayarak kurtulmak istemişti.
Onlar yanında olduğu sürece her şeyi hallederdi.
Buna inanıyordu.
Ama Ilgaz'ın bilmediği tek bir şey vardı.
Hayat her zaman sürprizlerle doluydu...
***
Gece zorla uyumuş, sabah erkenden kalkmıştı. Nikâhın öğlene doğru olduğunu öğrendiğinde Oğuz'a haber vermişti. Buradan kurtulacaktı. Sonunda her şeyden kurtuluyordu.
Belki de öyle zannediyordu.
Çok geçmeden Taşdemirlerin konağından gelinlik ve ayakkabı gönderilmişti.
Odasında masasına oturmuş saçının yapılışını izliyordu.
Gözleri dolduğunda ne yapacağını bilmiyordu.
Oğuz yetişirdi değil mi?
Yetişirdi.
O söz verdiyse gelirdi.
Oğuz Arslandı.
Gelirdi.
Her şeye rağmen yine ve yeniden gelirdi.
Oğuzu damatlıkla hayal etti ister istemez.
Ne kadar da yakışırdı ona..
Burukça gülümsemeden edemedi. Saçları maşa olduktan sonra bitmişti. Makyajı yapıldığı sıra robot gibi duruyor sadece olanları izliyordu.
Her şeye gardını indirmişti. Çabalamayacaktı. Oğuz gelecekti çünkü.
Oğuz gelip kurtaracaktı onu.
Buna inanıyordu.
...
Kabarık gelinliğine baktı aynadan Ilgaz. Melek gibi olmuştu. 'Keşke sevdiğim kişiyle evlenseydim' diye geçirdi içinden.
Sevmediği, tanımadığı bir insanla evleniyordu. Bunu istemiyordu. Üstündeki gelinlik değil kefendi onun için.
Kapı açıldığında gelen kişiye döndü. Burak siyah takım elbisesiyle karşısında duruyordu. Nezaketen kolunu uzattığında sesini çıkarmadan koluna girdi.
Aşağı inmeye başladıklarında gözleri doluyor, ama elinden bir şey gelmiyordu.
Salon süslenmişti. Masayı tam kapının karşısına koymuşlardı. Nikâh memuru çoktan gelmiş, yerine geçmişti.
Etrafa göz gezdirdi Ilgaz.
Kuzeni Yaren siyah bir elbise giymişti.
Güzel olmuştu.
Babaannesine döndü bu sefer.
Hayatını mahveden kadına döndü.
Aklı olanları almıyordu. Babaannesiydi o. Kendi canından kendi kanındandı. Nasıl böyle birine dönmüş olabilirdi.
Yerine oturduktan sonra boş gözlerle etrafına bakmaya devam ediyordu.
Saate çevirdi bakışlarını. Oğuz gelmeliydi. Ona yetişmeliydi. Herkes toplanırken o onu bekliyordu. Oğuz gelecekti.
O her zaman gelirdi.
O buna inanıyordu.
"Nikâha geçelim o zaman."
Nikâh memurunun sesini duyunca gözünden bir damla yaş aktı. O sona gelmişti.
Onun hikâyesi burada bitecekti.
Ilgaz Çakmak ilk defa pes etmişti.
"Siz Ilgaz Çakmak, Burak Taşdemir'i eş olarak kabul ediyor musunuz?"
Önce nikâh memuruna döndü. Sonra tek tek göz gezdirdi herkeste. Kuzeninde durdu gözleri. Yaren Ilgaz'ın ne demek istediğini anlamıştı. Ama onun da elinden bir şey gelmiyordu.
"Evet." dedi mırıltıyla.
Bu sefer yanındaki adama döndü nikâh memuru.
"Siz Burak Taşdemir, Ilgaz Çakmağı eş olarak kabul ediyor musunuz?"
"Evet."
"Bende bana verilen yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. İmza atabilirsiniz."
Kapıya çevirdi bakışlarını. Gelecekti.
Oğuz buraya gelecekti. Alacaktı sevdiği kadını. Götürecekti buradan. Burak çoktan imzayı atmış sıra Ilgaz'a gelmişti. Titreyen parmaklarıyla kalemi aldı.
Son kez baktı kapıya. Sonra babaannesine. Tehtid eden bakışlarıyla tekrar önüne döndü.
Ve yaptı.
O imzayı attı.
Herkes alkışlarken ayağa kalkmışlardı. Boş gözlerle bakıyordu etrafına. Tam o sırada kapı çaldı.
Gelen oydu.
Kahve gözlü gamzeli çocuk geç kalmıştı.
Oğuz Arslan sevdiği kadına geç kalmıştı.
Karşısında gelinlikle duran Ilgaz'a döndü.
Güzelliği karşısında büyülenmişti.
Ilgaz melek gibi olmuştu.
Onun yanındaki adama çevirdi bakışlarını.
Kocası olmuştu.
Sevdiği kadının kocası vardı.
Geciktiğini anlamıştı. Sevdiğini kadına geç kalmıştı. Ilgaz'ın göz yaşlarını görünce hâlâ ona bakıyordu. Herkes susmuş, gelen adamı izliyordu...
"Ben geldim Ilgaz." dedi sonunda.
Gelmişti.
Ama zamanında gelememişti.
Gelinliğini tutarak onun yanına ilerledi. Canı yanıyordu. Kalbi acıyordu. Bağıra çağıra ağlamak istiyordu.
"Geldin Oğuz.... Ama bana geç geldin."
Evlenmişti.
O artık Ilgaz Taşdemir olmuştu.
Sevmediği adamın karısıydı artık.
Son kez baktı kahve gözlü sevdiğine.
Son kez dokundu gamzesinin olduğu yere.
"Belki başka bir dünyada Oğuz. Belki."
"Sen benimsin Ilgaz. Benim."
Göz yaşı akınca Ilgaz elini uzatıp sildi. Herkes onları izlemesine rağmen korkmuyordu.
"Sen bana geç kaldın Oğuz. Sen sevdiğin insana geç kaldın."
Oğuz kırgınlıkla bakıyordu.
"Şimdi git." dedi göz yaşını silerek.
Sevdiği kadın ona 'git' diyordu.
Sevdiği kadın onu kovmuştu.
Ilgaz gerçekleri bilseydi kızabilir miydi Oğuz'a.
Oğuzun neden geç kaldığını öğrense diyebilir miydi bu lafları.
Oğuzun ne olursa olsun sevdiği kadına koşup geldiğini öğrense bağırır mıydı ona.
Onlar yarım kalmıştı.
Oğuz ve Ilgaz yarım kalmıştı.
Bu çok acıydı.
Burak onlara yaklaştı. Ilgaz'ın kolundan tuttu. Oğuzun bakışları onun ellerine , sonra yüzüne döndü.
Sevdiği kadına başkası dokunuyordu.
Bu acısını nasıl tarif edebilirdi.
"Ilgaz artık benim karım. Ondan ve ailemden uzak dur."
Ilgaz sessizce yerinde duruyor, sesini çıkarmıyordu. Oğuz yavaşça ilerledi.
Ve arkasını dönüp evden çıktı.
Bugün Oğuz Arslanın öldüğü gündü.
Bugün.
10 Mart Oğuzun sevdiği insanı kaybettiği gündü.
Kolunu tutan Burak Taşdemir'e döndü Ilgaz.
"Bidaha bana sakın dokunma."
Kolunu hızla çekip odasına çıktı. Üstündeki gelinliği parçalamak istiyordu. Çekmecesine ilerledi. Bulduğu makasla gelinliği kesmeye başladı.
"Geç kaldın gerizekalı!"
Hem ağlıyor hem gelinliğini kesmeye çalışıyordu.
"Geç kaldın bana geç kaldın!"
Yaren odaya girdiğinde Ilgaz'ı öyle görünce hemen elindeki makası almaya çalıştı. Yatağa oturup ağlamaya devam etti.
"Ilgaz yapma böyle."
Kuzenine sarılmış saçlarını okşuyordu. Ilgaz'ın ağlaması şiddetlenirken kuzenini böyle gördüğü için üzülüyordu...
Ilgaz ve Oğuz bu gece kaybetmişti.
Belki başka dünyada.
Belki.
Sadece bir umut.
...
Bölüm sonuuuuu...
Bölüm nasıldııı?
Umarım beğenirsinizzzz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn.
20. Bölümde karakter tanıtımı yapmaya karar verdim bence güzel olur. Sizceee???
Bayyyysssssss
💖🤍🥹🥹🥹
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.55k Okunma |
8.22k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |