
"Bazı yaralar görünmezdir, ama en çok onlar acıtır."
Ilgaz Çakmak
Yaşadığım sinir krizinden sonra Burakların konağına gelmiştik. Geçici süre burada kalacak, sonra Burağın evine geçecektik. Odamı gösterdiğinde dediğim şeyleri dikkate almış, tek benim için bir oda hazırlatmıştı. Bu evlilik asla gerçek olmayacaktı. Gelinliği orda Yarenin yardımıyla çıkarmıştım. Kaldığım odaya göz gezdirdiğimde büyük bir yatak vardı. Yanında makyaj masası ve boy aynası odayı süslüyordu. Büyük kıyafet dolabına ilerlediğimde kapağını açıp boş gözlerle kontrol ettim.
Kıyafetleri de eksik etmemişlerdi. Kendi bedenime uygun tişört ve eşofman aldıktan sonra ılık bir duşa girdim. Ilık duş biraz da olsa kendime gelmemi sağlamıştı. Karışık düşünceler aklımda dolaşırken onun yüzü tekrar gözlerimin önüne geldi.
Kahve gözlü gamzeli çocuk.
Geç kalmıştı.
Bana yetişmesi gereken bir zamanda geç kalmıştı.
Kendim bile kabullenmediğim duygular içerisindeydim.
Ama doğruydu.
Onu seviyordum.
Sevdiğim bir zamanda yollarımız ayrılmıştı.
İlk defa birine böyle duygular beslerken kader bizi ayırmayı seçmişti.
Ama kavuşacaktık.
Eninde sonunda Buraktan ayrılıp ona dönecektim.
Ama aklımda tek bir soru vardı.
Oğuz beni o zamana kadar bekler miydi?
Bana 'benimsin' demişti. Gözlerime bakışlarından anlamıştım beni çok sevdiğini.
İlk defa sevildiğimi hissetmiştim onun yanında.
Oğuz Arslan.
Kalbime girip aklımı karıştırmaya yetmişti.
Düşüncelerimden sıyrılıp duştan çıkmıştım. Üstümü giyindikten sonra gözlerim yatağın üstündeki telefonuma gitti.
Bakmak istemiyordum.
Ama onları da çok merak etmiştim.
O evden yanıma sadece ailemin fotoğraflarını, Oğuzdan kalan kitapları ve fotoğrafı almıştım.
Beni insanlara satan bir kadının evinden başka hiç bir şey almamıştım. Almak da istemiyordum.
Yatağın üstüne oturup telefonumu elime aldım. Oğuzdan bir sürü mesaj gelmişti.
"Ilgaz özür dilerim. Açıklayabilirim."
"Bak buraya lütfen. Özür dilerim Ilgaz."
"Kendine dikkat et. Müsait olunca yaz."
"Seni seviyorum."
Mesajların hepsine bakıp telefonu kapattım. Son mesaj gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Bende onu seviyordum. İlk defa birini çok seviyordum. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım. Kapı çaldığında yerimden doğrulup 'gir' dedim.
Burak elinde yemek tepsisiyle geldiğinde boş boş bakmaya devam ediyordum. Tepsiyi önüme koyduğunda ona döndüm.
"Canım istemiyor."
"Bir şeyler yemek zorundasın. Yoksa hastalanırsın."
"Beni düşünmene ihtiyacım yok."
"Yemeğini yemeden bu odadan çıkmayacağım."
"O zaman ben çıkarım."
Ayağa kalkıp çıkmaya çalıştığım sırada kolumdan tuttu. Hızla ona döndüm.
"Dokunma bana!"
Hızla elini üstümden çektikten sonra kapıyı çarparak çıktım.
Bahçeye geldiğimde derin derin nefes alıyor, sinirden deliriyordum.
Kendime gelebildikten sonra odama geri döndüm.
Burak odamdan çıkmış, tepsiyi de bırakmıştı. Midem bulanıyordu. Hızla banyoya koştuğumda midemin boş olması kusmama neden olmuştu.
Elimi yüzümü yıkayıp tepsideki çorbaya ilerledim. Karnımı doyurmam gerekiyordu. Hasta olup bide onla uğraşmak istemiyordum. Çorbamı içmeye başladığımda midemin bulantısı devam ediyordu. Çorbamı içtikten sonra önümdeki köfteden de bir tane yemiştim.
Doyduğumu hissettiğimde tepsiyi yanımdaki komidine koyduktan sonra yatağıma uzandım...
***
Gece benim için huzursuz geçmiş, sabah da uyanmamı zorlaştırmıştı. Yerimden zorla doğrulup banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerime şortla tişört geçirip aşağı indim. Burak ve babası kahvaltıya inmişti. Onlardan uzak bir yere oturup kahvaltımı yapmaya başladım. Burağın annesi Kumsal hanım, yurt dışındaydı.
Düğünde de gelmemiş, 2 gün sonra geleceğini öğrenmiştim.
Burağın babasının bana döndüğünü hissettiğimde bende ona döndüm.
"Yerine iyi yerleştin mi kızım?"
Bana sadece babam kızım diyebilirdi. Babamı hatırladığımda gözlerim dolmak için çaba gösteriyor, ama kendime engel olmaya çalışıyordum.
"Evet efendim."
Önüme dönüp kahvaltımı yapmaya devam ettim.
"Allah sizi mesut etsin."
"Bu evlilik en kısa sürede zaten bitecek efendim."
Burağın babası önce oğluna sonra bana döndü. Burak ise gözleriyle beni uyarmaya çalışıyordu. Umrumda değildi.
Bu evlilik gerçek olmayacaktı.
"Ne diyorsun kızım?"
Burağa baktıktan sonra babasına döndüm. Gerçekleri babasına söylememişti.
"Gerçek bir evlilik olmayacak. En kısa sürede boşanma işlemleri başlar."
"İstemiyor musun?"
"Tabiki hayır. Okulum var benim. Hayallerim vardı. Ama sayenizde kalmadı. Neyse size afiyet olsun."
Masadan kalktıktan sonra odama çıktım. Telefonumu elime alıp Oğuzu arayacakken düşündüm. Aramak onu tehlikeye sokar mıydı?
Burak ve ailesini tanımıyordum.
Taşdemir ailesi bana çok yabancıydı.
Tehlikeli hâlleri var mıydı bilmiyordum.
Oğuzu aramaktan vazgeçip yanlarına gidecektim. Üstümü değiştirmek için dolaba ilerlediğimde elbiseden başka bir şey bulmak oldukça zordu.
En nefret ettiğim şey etek ve elbiseydi. Özel günler dışında giyemezdim. Güzel bir eşofman takımı bulduğumda onu üzerime geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra şapkamı da taktım. Arabamın anahtarını alıp aşağı indim. Burak ve babası salonda oturuyor, gözleri beni süzüyordu.
"İşlerim var." diye kısa bir açıklama yaptıktan sonra evden çıktım.
Onlara bu açıklama çok bile olmuştu. Arabama bindikten sonra gideceğim yer belliydi. Belki onlardan ayrılalı bir kaç gün olmuştu ama özlemiştim. Oğuzu her ne kadar düğünde görmüş olsam da onu da görmek istiyordum. Kahve gözlerine dalarak bakmak istiyordum.
Uzun uzun bakmak istiyordum ona.
Her bir zerresini ezberlemek ister gibi.
Geldiğim zaman arabayı park edip indim. Bende tabiki yedek anahtar vardı. Oğuz vermişti. Bana güvenmiş, evinin bir anahtarını da bana emanet etmişti.
Birinin bana güvenmesi çok güzel bir şeydi.
Yavaş bir şekilde kapıyı açtım. Sessiz olmaya çalışsam da az bir ses çıkmıştı.
İçeri girdiğimde dikkatlice salona baktım. Çiğdem telefonuyla uğraşıyor, Tolga yine ayrı alemlerde dolaşıyordu. Oğuz ise masada işleriyle ilgileniyordu.
Yavaşça içeri ilerledim. Önce Çiğdem başını kaldırmıştı. Göz göze geldiğimizde kocaman gözlerle bana bakıyordu.
Tolga onun suratını gördükten sonra o da döndü.
"Lan!"
Birden yanıma koşup beni kucakladığında gülüp, şapkamı tutmaya çalışıyordum.
"Düşüreceksin beni marul kafa!"
Yere indirdiğinde gülmeye devam ediyordum. Ben özümü bu evde buluyordum.
Yüzüm bu evde gülüyor, kalbim bu evde atıyordu.
Çiğdeme de sıkı sıkı sarıldıktan sonra sıra ondaydı. Göz göze geldiğimizde özlemle bakıyordu.
Kırgındım.
Ona çok kırgındım.
Ama bu zamanı çalmak istemiyordum. Yavaşça ona ilerleyip sarıldım. Kırgın olduğumu biliyordu. Sarılmam onu şaşırtmıştı. Sıkı sıkı bana sarılırken ondan ayrılmak istemiyordum. Geri çekildiğimde hepsine göz gezdirdim.
Bu üç çocuk...
Tolga ,Çiğdem ve Oğuz.
Hepsi benim için çok değerliydi.
"Çok özledim seni Ilgaz."
Çiğdeme dönüp gülümsedim. Bende onları özlemiştim.
"Bende o yüzden geldimm."
Tolga saçlarımı karıştırmaya çalışıyor, bende ona ters ters bakıyordum.
"Aman aman küçük hanıma bak sen."
"Nasılsınız?"
"Sensiz ne kadar iyi olabilirsek öyle."
Oğuzun fısıltısı zar zor duyulmuştu. Yavaşça ona döndüm. Gözleri dolmuş, hâlâ bana yetişemediği için kendine kızdığını biliyordum.
Ama o Oğuzdu.
Ben ona kızamazdım.
"Sizi böyle ara ara ziyarete gelirim."
"Onların bir hatası oluyor mu sana?"
Tolgaya döndüm. Yine bir abi gibi sarmalıyordu. Yine bir abi gibi korumaya çalışıyordu. Hayatımda hiç tatmadığım bir duyguydu bu.
Abi kardeş duygusu.
"Olmuyor."
"Peki o.... O adam."
Oğuzun zorlukla sorduğu soruyu duyunca canım yandı.
Oğuz Arslan ilk defa böyle yenik düşmüştü.
Oğuz Arslan'ın bu hâle düşmesi beklenmeyecek bir şeydi.
"O da karışmıyor bana."
"Tamam ya bunları konuşup moralimizi bozmayalım Ilgaz gelmiş sonuçta. Hemen yemek hazırlayayım ben."
"Bende yardım edeyim."
Çiğdemin gülümsediğini görünce bende gülümsedim. Yine eski günlerdeki gibi olmuştu. Biz yemek hazırlıyor, erkekler içerde işleriyle ilgileniyordu.
Çiğdemle yemek yapmaya başladığımızda zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Hava kararmaya başlamış, en sevdiğim huzur yayılmaya başlamıştı.
Sofrayı kurduktan sonra yemeğimizi yemiştik.
Yardımlaşarak topladıktan sonra saat akşam dokuza geliyordu. Gitmem gerekiyordu ama istemiyordum. Biraz daha kalacaktım. Hep beraber oturuyor, özlemimizi gideriyorduk.
"Birazdan kalkmış olurum." diye açıklama yaptığımda herkesin yüzü düşmüştü.
"Ama yine gelirim söz." dedim inandırmaya çalışarak.
Buradan ayrılamazdım. Yine ve yine gelecektim.
Tolga ve Çiğdem birazdan kalkacağımı bildikleri için kalkıp uyumaya gideceklerini söylediler.
Bizi yalnız bırakmaya çalıştıklarını biliyordum.
Oğuzla konuşmam gerektiğini biliyorlardı.
Kollarını dizlerine koymuş, öne eğilmişti.
Bende ona doğru döndüğümde bana baktığı gibi derin derin baktım ona.
Kahve gözlerine.
Gamzesine.
Yakışıklı çehresine.
"Ilgaz."
"Hmmm."
"O.....sana dokunmuyor değil mi?"
Yutkunduğunu gördüğümde cevabımdan korktuğunu biliyordum. Dolu gözleriyle cevabımı bekliyor, küçük bir çocuk gibi korkuyordu.
"Hayır dokunmadı Oğuz. Ben tek kalıyorum odada."
Tuttuğu nefesini verdikten sonra rahatladığını anlamıştım. Kimse bana dokunamazdı. Buna izin vermezdim. Sevdiğim insan dışında bana dokunan olmayacaktı.
"Ilgaz." dedi içli içli.
Cevap vermeden sözünü tamamlamasını bekledim.
"Ben seni çok özlüyorum."
Söylediği sözle gözlerim dolmuştu. Bende onu özlüyordum. Her şeyden çok.
Ama kader bizi ayırmıştı. Ama bu da bitecekti. Tekrar beraber olacaktık. İnanıyordum.
İçimde sadece bir umut vardı.
Elim istemsizce Oğuzun yanağına gitti. Okşamaya başladığımda göz yaşı düştü. Elimle sildikten sonra fısıldadım.
"Bende. Bende seni çok özlüyorum Oğuz."
Susup beni izliyordu.
Her zaman son görüşü gibi bakardı.
Uzun uzun.
Yüzümü unutmamak için ezberlerdi sanki.
Yavaşça yaklaştım. Ne yaptığımı anlamıyor, ona yaklaşmama izin veriyordu. Gözlerimi kapatıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Oğuzun nefesini tuttuğunu anlayınca gülümsemeden edememiştim. Geri çekileceğim sırada yüzümü tutup öpücüğüme karşılık vermişti.
Özlemle uzun uzun öptü.
Sevgiye susamış gibi öpmüştü.
Geri çekildiğinde alnını alnımla birleştirdi.
"Kendine her zaman çok dikkat et olur mu?"
Başımı ağır ağır salladım. Edecektim.
Onlar için.
Onun için kendime çok dikkat edecektim.
Oğuz için.
Sevdiğim adam için...
Bölüm sonuuuu..
Bölüm nasıldıııı????
Oy ve yorumlarınızı bekliyorummmm.
Bol bol yorum yapmayı unutmayınnnn..
Bayyyysssssss
🥹🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.55k Okunma |
8.22k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |