8. Bölüm

8. Bölüm

Sümsime🤍
oylesine_yazan.__

 

Merhabaaaaa

Nasılsınızzzzzz

*

"Bazen, en derin konuşmalar sessizlikle başlar."

Uyuyamıyordum.

Yatakta sağa sola dönmekten sıkılmıştım. Yataktan çıkıp dağılmış saçlarımı düzelttim. Terliklerimi giyip mutfağa geçtim. Suyumu içtikten sonra balkona çıktım. Koltuklardan birine kuruldum. Saat gece yarısına geliyordu. Sigaramı dudaklarımın arasına alıp çakmağımla yaktım. Kaç gündür annemleri ziyarete gitmiyordum. Onları özlemiştim. Ayın görüntüsüne bakıp derin bir iç çektim. Bir yandan sigaramdan çekiyordum. Bu evde çok bile kalmıştım. Gelmemem gereken bir yere gelmiştim ve çıkamıyordum. Çıkmak istemiyordum. Kendimi burada huzurlu hissediyordum. Ama ne kalbime ne aklıma ikna ettirebilmiştim bu durumu. Kendimi kandırıyordum. Burada kalmak istesem de bunu dile getiremiyordum. Kaç gündür telefonumu bile açmamıştım. Gerek de yoktu. Kimse beni düşünüp yazacak değildi. Ne okula gidiyordum ne annemlere. Kendimi eve kapatmış burada saçma sapan düşüncelerimle savaş veriyordum. Bir de o vardı.

Aklımı karıştıran o.

Oğuz.

Akşam söyledikleri neyin nesiydi. İçimdeki durumu çözemiyordum. Ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Ama onun yanında güvende hissediyordum. Daha doğru düzgün tanımadığım birinin evine gelip sığınacak kadar güvende hissediyordum. Sigaram bitince yenisini yaktım. Çektiğim dumanı üfledim. Dışarı bakarken içeri giren Oğuzu fark etmemiştim. Karşımdaki koltuğa oturup sigara kutusuna uzandı. Sigarayı bıraktığını söylemişti. Şimdi içecek miydi. Konuşmadım. Sadece onu izledim. Sigarayı dudaklarının arasına alışı ve yakışı. Derin derin baktım ona. Ne hissettiğimi bilmeden, kafam karışıkken baktım o gözlere.

Kahve gözlere.

Sigarasından büyük bir nefes çektikten sonra üfledi. Kendi sigaramı içmeye devam ettim. Bitince söndürüp bacaklarımı kendime doğru çektim. Üşümeye başlamıştım.

"Üşüdün mü?"

Sonunda konuşmuştu. Sessizliği o bozmuştu.

"Yok iyiyim."

Başını aşağı yukarı salladı. Konuşacak birşey yoktu. Onunla konuşmaktan utanıyordum. Kaçacak yer aramam gerekirken kalkacak halim yoktu. Oturduğum yerden gözlerine diktim gözlerimi.

"Neden bakıyorsun?"

"Anlamaya çalışıyorum."

"Neyi?"

"Bilmiyorum."

Tekrar sigara kutusuna uzandığımda elimden çekip aldı.

"Fazla içiyorsun Ilgaz."

"İyi geliyor."

"Neden, hangi acını bu pislikle kapatmaya çalışıyorsun?"

Sadece sustum.

Gerçekleri yüzüme vurmasını istemiyordum. Çünkü duydukça canım yanıyordu. Duymak istemiyordum.

"Her şeyi Oğuz... Her şeyi."

Gözlerimin en derinine baktı. Küçük Ilgaz'ı görecek diye çok korktum. Küçüklüğümü, acılarımı görecek diye çok korktum.

"Sigarayı bırakmıştın hani?"

Bu sefer soruyu ben yöneltmiştim. Gülümsedi. Gamzesi tekrar çıktı ortaya. Çok tatlıydı. Ama böyle düşünemezdim. Beynim dağılmıştı. Kendime gelmem gerekiyordu.

"Arada deniyorum diyelim."

"Anladım."

"Ama sana dürüst olayım mı?"

"Hmmm."

"Uzun zaman sonra ilk deneyişim Ilgaz. Tek içmeni istemedim."

Başımı dışarıya doğru çevirdim. Hâlâ bana baktığını biliyordum. Aramızdakini çözemiyordum. Kendi hislerimi bile anlamış değildim.

"Neden bana yardım ettin?" dedim dışarıya bakarak. Israrla ona dönmüyordum.

"Yardıma ihtiyacın vardı."

"Her yardıma ihtiyacı olana böyle evini mi açarsın?" bu sefer tam gözlerinin içerisine bakıyordum. Daha çok inceleme fırsatım oldu. Siyah dar tişörtü vücuduna yapışmıştı. Saçları yine darmadağındı.

"Yardıma ihtiyacı olan sendin."

Gözlerimin içine bakıyordu ve konuşmamı zorlaştırıyordu.

"Beni tanımıyorsun. Belki bir katil belki bir hırsızım."

Kahkaha atmıştı. İçinden gelen bir kahkahaydı. Gamzesi yine çıkmıştı.

"Katil ve sen."

"Neden gülüyorsun ben ciddiyim."

Birden ciddi oldu. Öne doğru eğildi.

"Nedenini bilmiyorum."

Bu sefer dışarıya bakma sırası ona geçmişti. Uzun uzun baktım ona. Ne demek istediğini anlamıyordum. Oğuzu anlamıyordum.

"Neyi bilmiyorsun?"

"Sana neden yardım etmek istediğimi bilmiyorum. Ama nedense bir zararın gelmez gibi hissediyorum. Bilmiyorum işte Ilgaz çok soru sorma."

Onun önündeki kutuyu kendime doğru çektim. Ağzıma bir sigara alıp ona döndüm.

"İster misin?"

"Ver lan. Bugünde senin için yakalım."

Gülümsedim.

İkimizde susmuş, sadece sigaramızı içiyorduk.

"Artık birşeyleri anlatma vakti gelmedi mi Ilgaz?"

Sigarayı söndürüp ona döndüm.

"Neyi anlatmamı istiyorsun?"

"Ilgaz'ı anlatmanı istiyorum." dedi gözlerime bakarak.

Gözlerimi kaçırdım. Bakmaya cesaretim yoktu. Acılarımı anlatmak istemiyordum. Bunu yapamazdım.

"Hâlâ seni iyi tanımıyorum. Evimde kalan kişiyi tanımak isterim."

"Ilgaz ben. Ilgaz Çakmak. 19 yaşındayım."

Devam etmemi bekler gibi gülümsedi. Kendimi ona açmamı istiyordu. Anlatayım istiyordu. İlk defa bende anlatmak istedim. Ama acılarımı görsün istemedim. Bana acısın istemedim.

"Başarılı bir avukat olmak istiyordum. Annemi kaybettikten sonra bu isteğim bitti."

"Annende avukattı değil mi?"

"Çok başarılı bir avukattı. Her zaman iş yemekleri olurdu. Benimle çok vakit geçirme şansı olmazdı. Daha çok babamla vakit geçirirdim." dedim sessizce. Uykum gelmeye başlamıştı. Ama anlatmak ve rahatlamak istiyordum.

"Ama onu sonra kaybettim. Çok küçükken. İş yemeğine gittiği zaman."

"Başın sağolsun."

"Teşekkür ederim. Sonra babam uyuşturucuya başladı. O zamanlar uyuşturucunun ne olduğunu bile bilmiyordum tabi."

Gözlerim dolmuş, çoktan bir kaç yaş süzülmeye başlamıştı.

"Beni bırakacağını biliyordum Oğuz. Küçük bir çocuk babasının öleceğini nasıl hisseder."

Derin bir nefes aldım.

"Ama ben hissetmiştim. Ve onu da kaybettim. Küçük yaşta kimsesiz kaldım. Kendim kendime aile oldum. Yaram olduğunda kendim sardım. Acım olduğunda kendime ağladım. Babaannem var tabi bide. Hatice Çakmak. Kendisi beni hiç sevmez. Bende onu. Hayatımı mahvetmişti. Ama küçüktüm ve mecburen velayetim ona geçmişti."

Göz yaşlarımı sildikten sonra devam ettim.

"Hayatımı hep kendi şekillendirdi. Türlü türlü cezalar verdi. Çocukluğumu elimden aldı. Sonra büyüdüm. Ve acılarımı göstermeyen birine dönüştüm. İnsanlara saldıran birine dönüştüm."

Göz yaşlarım akmaya devam ediyordu ama umursamıyordum. Oğuz merhametle bakıyordu. Destek olmak ister gibi.

"Geçenlerde beni evlendireceğini söyledi. Hayatım çok mükemmelmiş gibi bunu çıkardı başıma. Tabiki buna boyun eğmeyecektim. Çünkü küçük Ilgaz büyümüştü. Karanlık odalara kapatma şansı yoktu. Aç susuz bırakmak ona birşey katmayacaktı. Çünkü kendimi koruyacak kadar büyümüştüm. Küçük Ilgaz olsaydı yapamazdı Oğuz. Kendisini koruyamazdı."

Hıçkırdım. Göz yaşlarım hıçkırıklı ağlamaya döndü. Kendimi ilk defa bu kadar zayıf hissediyordum. Ağlamama izin verdi. Çünkü rahatlayacağımı biliyordu. Onunda gözleri dolmuştu. Kendini sıkıyordu.

"Ama büyüdüm işte. Bavulumu toplayıp çıktım o evden. Sahile gittim. Seninle ilk karşılaştığımız yere. Yağmur yağdı biliyor musun. Çok güzel yağdı hemde. Islanmak istedim. Yaşadıklarımdan arınmak istedim. Çok yoruldum ben Oğuz. Sonra kendimi burada buldum. Kapında. Kendimi burada güvende hissettim çünkü. Gitmem gerekiyor biliyorum ama gidemiyorum. Sizin eve ilk geldiğim gün huzur kokladım ben. Aranızdaki ailevi bağı gördüm."

"Bunca şeyle nasıl başa çıktın Ilgaz?"

"Çıkamadım. Çıkamadığım için kendimi çıkmazda hissediyorum."

"Kahve ister misin yapayım."

"Olur."

Oğuz kahve yapmaya gidince göz yaşlarımı sildim ama yenisi akmaya devam ediyordu.

Oğuz Arslan

Neler yaşamıştı böyle.

Nelerle başa çıkmıştı.

Küçük bedeni nasıl kaldırmıştı bunca şeyi.

Duyduklarımdan sonra kendime gelememiştim. Kahve bahanesi ederek çıktım balkondan. Ellerimi saçlarımdan geçirdikten sonra sakinleşmeye çalıştım. Hayat bu kadar acımasız mıydı?

Bu kadar mı cani bir yerde yaşıyorduk.

Kahve makinesine geçip kahveleri yapmaya başladım. Şimdi soru sorarak üstüne gitmeyecektim. Bu gece çok şey anlatmıştı. Bu gece küçük Ilgaz'ı görmeme izin vermişti. Bu gece kendini açmıştı bana. Herkesten gizlediği yüzünü bana göstermişti.

Kahve hazır olduktan sonra kupalara doldurup balkona geçtim.

"Kahveler hazır."

Uyumuştu.

Kolunu başının altına koyup uyuyakalmıştı. Çok masum duruyordu.

Masum ve güzel.

Göz yaşları yanağında kalmıştı. Uykusunda bile korku vardı suratında. Hava soğumuştu. Kahveleri mutfağa koyup balkona yöneldim.

"Ilgaz." dedim yavaşça.

Uyanmayacaktı. Yanına gidip bir elimi beline diğer elimi bacaklarına koydum ve tek hamlede kucağıma aldım.

Çok hafifti.

İçeri geçip Çiğdemin odasına yöneldim. Yatağa koyup üzerini örttüm.

Herşeyden habersiz uyuyordu. Kime ne zararı olabilirdi ki. Ilgazdı işte.

Ilgaz.

"Umarım hayatın çok güzel olur Ilgaz." diye fısıldadım.

"Umarım herşey güzel olur."

Eğilip dudaklarımı alnıyla buluşturdum. Geri çekildiğimde yaptığım şeyin farkına varmıştım. Kendimi tutamamıştım. Yapmamam gereken birşeyi yapmıştım. Ama uyuyordu. Ve hiç bir zaman bunu bilmeyecekti. Odasından çıkıp kendi odama ilerledim. Neydi bu kız.

Nasıl olmuştu da hayatıma girmişti.

Nasıl da habersiz gelmişti.

Aklımı karıştırıyordu.

Aklımla oynuyordu.

Ama o Ilgazdı.

Ilgaz...

 

Bölüm sonuuuu...

Bölüm nasıldııı????

Oy ve yorumlarınızı bekliyorummmm..

Diğer bölümlerde görüşürüzzz

Bayyyysssssss

💝💞🤭

 

 

Bölüm : 20.02.2025 23:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...