
Helllooooooo
Bölüm bekliyor muydunuzzzzz????
*
"Bazı yollar çıkmaz sokak gibi görünür, ama belki de asıl mesele, nereye gitmek istediğini bilmektir."
Ilgaz Çakmak
Sabah uyandığımda üstümde bir yorgunluk vardı. Kendimi halsiz ve aşırı derecede yorgun hissediyordum. Saçım başım birbirine girmişti ve duşa girmem gerekiyordu. Yerimden kalkıp yatağımı düzelttim. Odanın havalanması için de camı açıp yerimde dikildim. Bir dakika.
Ben gece balkondaydım. Ama şuan odamdayım. Ama odama geldiğimi hatırlamıyordum. Oğuz.
Konuşuyorduk. Oğuz beni buraya taşımış olamazdı değil mi?
'Yok ya kendim gelmişimdir' diye geçirdim içimden. Umarım öyleydi. Kendimi değişik hissederken yapacağım birşey yoktu. Belki uyuyakalmıştım ve o da taşımak zorunda kalmıştı. Derin bir iç çekip odadan çıktım. Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı düzgünce tepeden topuz yaptıktan sonra şuanlık iyiydim. Mutfaktan müzik sesleri duyunca ne olduğunu anlamamıştım. Yavaşça mutfağa yöneldim. Ve Oğuzun müzik eşliğinde kahvaltı hazırladığını gördüm. Bu sahne gerçek olamazdı. Gülmemek için ağzımı elimle kapatırken oğuz beni fark etti.
"Güleceğine gel yardım et kahvaltı hazırlayalım."
"Emredersiniz efendim." dedim gülerek. Nedense gerginliğim gitmişti ve az da olsa rahatlamıştım. Domates kesmek için yardıma giriştiğimde doğrayıp tabağa koydum. Daha sonra da masanın üzerine yerleştirdim. Sonunda kahvaltı hazır olduğunda yerime geçip çayımı içmeye başladım.
"Ne bu enerji?"
Ağzıma peynir atarken Oğuz da cevap vermişti.
"Bilmem hazırlamak istedim."
Sessizce kahvaltımı yapmaya devam ettim. Pek konuşamıyordum. Zaten kaçmaya yer arıyordum ve dün bide beni taşımıştı. Umarım kendim odama geçmişimdir. Sessizliğimi fark edince yine sohbeti o açtı.
"Nasılsın. Daha iyi misin?"
Geceden bahsettiğini biliyordum. Anlattıklarımda etkilendiğini de ama geçmişimi daha fazla konuşmak istemiyordum.
"Daha iyiyim." dedim kısa keserek. Anlayış gösteriyordu. Üstüme gelmek istemediği ortadaydı. Sessiz geçen kahvaltının sonunda yine konuyu o açmıştı.
"Bugün Çiğdemler dönüyor. Alışverişe çıkalım senle ister misin?"
Gözlerimin içine bakarken benden bir cevap bekliyordu. Çiğdem. Oğuzun kız arkadaşı olabilir miydi bilmiyordum.
"Oğuz?"
Kahvaltımı yapmaya devam ederken "efendim." dedi.
"Çiğdem senin neyin oluyor?"
Bu sefer gözlerinin içine bakan bendim. Bunu gerçekten öğrenmek istiyordum. Nedenini bilmesem de öğrenmek istiyordum. Tek kaşını kaldırıp yine o gamzesinin çıkacağı kadar gülümsedi.
"Neden sordun?"
Omuz silktim. "Sadece merak." diye de cevap verdim.
"Çiğdem benim kız kardeşim gibidir. Onunla da senin gibi sonradan tanışmıştık. Tolga da bizim Tolga işte. Üniversiteden arkadaşım."
Başımı anladığıma dair aşağı yukarı salladım. Kahvaltı bitince hızlıca beraber topladık. Duşa girmem gerektiğini söyleyince anlayışla karşılamıştı. Hemen bavulumdan bir tulum çıkardım. İçine de tişört aldıktan sonra duşa girdim. Lavanta kokulu şampuanımla yıkanmayı özlemiştim. Duş yine iyi gelmişti. Çıktıktan sonra hemen üstümü giyinip banyodan çıktım. Saçlarımı kurutup yarım bir şekilde topladım. Ayakkabı olarak da spor ayakkabı giyince hazırdım. İçeri geçip Oğuz'a baktım. Kumaş pantolonu ve polo tişörtüyle oldukça hoş olmuştu.
"Ben hazırım." diye mırıldandım. Gözlerini üzerime dikip bir süre inceledi. Baştan aşağı süzmesi bitince kalkmıştı.
"Hadi gidelim."
Beraber dışarı çıkıp arabayı açtım.
"Arabayla gideriz diye düşünmüştüm."
"Evet olur fark etmez."
Şoför koltuğuna geçip kemerimi taktım. Oğuz da hemen yerini almıştı. Nedense çok soru sormak istiyor, ama soramıyordum. Dün duvarlarımdan biri kırılmıştı. Oğuza kendimi gösterdiğimde kırılmıştı. Çocukluğumu önüne koyduğumda duvarımdan bir tuğla inmişti. Çiğdemler geliyordu ve beni gördüklerinde neler olacaktı bilmiyordum. Sorgularlar mıydı. Belki de istemezlerdi beni.
"Çiğdemler gelince ne olacak?"
Sessiz sorduğum soruyu hemen yanıtlamıştı.
"Onların öyle durduğuna bakma hepsi çok cana yakındır. Çiğdem bir süre de olsa burada kalacağını öğrendiğinde çok sevinecektir."
"Bir süre kalmayacağım ki Oğuz. Çok bile kaldım."
Bu sefer susan oydu.
Hiç birşey demedi.
Sadece sustu ve markete gidene kadar konuşmadı.
Markete geldiğimizde arabayı park edip indim. Büyük bir marketti ve uzun zamandır market bile gezmiyordum. Eğlenceli olabilirdi. İçeri girdiğimizde önce ne alacağımızı bilmediğim için Oğuz'a döndüm.
"Neler alacağız?"
"Büyük bir alışveriş yapsak iyi olacak sonuçta 4 kişiyiz."
Kendi ailesine beni de katması hoşuma gitmişti. Misafir bile olsam beni diğerlerinden ayırmaması çok güzeldi. Gözlerim dolunca Oğuz seslendi.
"Ilgaz?"
"Efendim."
"İyisin değil mi?"
"İyiyim iyiyim. Önce kahvaltı için birşeyler alalım o zaman."
"Tabi."
Kahvaltı için çoğu malzemeyi almıştık. Hatta Çiğdem seviyor diye mısır gevreği de almıştık. Atıştırmalık reyonuna geldiğimizde Oğuz gelişi güzel çikolatalardan sepete atıyordu.
"En sevdiğin çikolata ne?"
"Bilmem."
"Ne demek bilmem?"
"Browni olabilir."
Browniden bir kutu almak neydi. Bu adam gerçekten bonkördü.
"Başka sevdiğin birşey var mı?"
"Hayır abartma Oğuz."
"Bizimkiler bunları iki günde bitiriyor. Şu cimcime var ya her gün bir tane yemek zorunda."
Ailesini anlatırken gözleri parlıyordu. Onların onun için değerli olduğunu anlamıştım. Onların evinde huzur vardı. Onların evinde aile vardı. Cips reyonunun ordayken hepsine göz gezdirdim. Bir tanesi gözüme çarpınca tek kaşımı kaldırdım.
"Turşu aromalı cips mi?"
Hayalet görmüş gibi cipse baktığımı gören Oğuz kahkaha atmıştı. O gamzesi tekrar ortaya çıkmıştı. Gözlerim gülüşünde kaldığında o da bana derin derin baktı. Gözlerini kaçıran ben olmuştum.
"Alın bizi oraya gömün lan."
"Boş yapma içses."
"Hayalet görmüş gibi davranma."
"Ama çok değişik. Kusucam şimdi."
Gülmeye devam edip alışverişimizin çoğunu yapmıştık. Sonunda ödemeyi yapıp arabaya ilerledik. Malzemeleri bagaja koyduktan sonra yola çıktık. Sonunda eve geldiğimizde hemen üstümü değiştirip rahat birşeyler giydim.
"Evet önce ne yapıyoruz?"
"Bence evi temizleyelim sonra da yemek yaparız."
"Tamam."
Odama geçip saçıma bir bandaj taktıktan sonra tekrar Oğuzun yanına geldim. Elime toz bezi alıp çerçevelerin yanına ilerledim. Bu fotoğraflara ilk geldiğim gün bakmıştım. Silerken tekrar incelemeyi unutmadım. İşim bittiğinde Oğuz da çoktan yerleri silmiş, süpürmüştü. Saat öğlene geliyordu ve yavaştan yemek işine girişmemiz lazımdı. Ellerimi yıkayıp menü için Oğuz'a döndüm.
"Ne yapıyoruz?"
"Çorba, pilav ve karnıyarık yapalım bizimkiler seviyor ama sende sever misin?"
"Yanına cacık yapacaksan neden olmasın?"
İkimizde birbirimize gülümsedikten sonra malzemeleri çıkardık. Oğuz çorbaya girişmişken bende patlıcanları soyuyordum.
*
Yemeklerin çoğu bitmişti. Ama Oğuz çayın yanına tatlı da yapalım demişti. Çikolatalı tatlıları küçüklükten beri severdim. Malzemeleri çıkarıp kekini yapmaya başladım.
"Oğuz un koyar mısın?"
"Dur yeni almıştık onu açayım."
Oğuzun unu açmasını beklerken bir türlü açamamıştı.
"Yardımcı olmamı ister misin?"
"Hayır hallediyorum hemen."
Ve bingo.
Un her yere saçılmıştı. Gözlerimin önünde beyaz beyaz dağıldığında şaşkınlıkla Oğuza bakıyordum.
"Oğuz."
Gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu. Bu hâline gülmemek için zor duruyordum. Sonunda dayanamayıp kahkahayı basınca o da benimle birlikte güldü.
"Üstümüzü batırdın ya."
"Birşey yok birşey yok. Nazar çıktı."
Üstüm başım un olmuştu. Ellerimi silkelerken yanıma yaklaştı. Ne olduğunu anlamasam da dibimde durmaya devam ediyordu. Daha çok yaklaşınca kalbim ağzımda atmaya başladı. Fazla yaklaşması iyi değildi bunu daha ne kadar diyebilirdim.
"Birşey mi oldu?" diye mırıldandım.
Gözlerimin içine bakarak daha çok yaklaştı.
Elini kaldırınca ne yapacağını anlamadım. Parmağının ucuyla burnumu temizledi.
"Un kalmış."
Hemen kendimi toparlayıp ellerimi yıkadım.
"Üstümü değiştirip geleyim."
"Tamamdır."
Odama geçip üstümü değiştirdim. Ne giyeceğimi bilmiyordum. Ev sıcak olduğu için şort, tişört giydikten sonra saçımı topladım.
Akşam olmak üzereydi ve Çiğdemler de gelirdi.
Salondaki masaya sofrayı hazırladıktan sonra çok güzel gözüküyordu. Beğeneceklerine emindim.
"Birazdan gelmiş olurlar."
Nedense stres yapmaya başlamıştım. Nasıl tepki vereceklerini bilmiyordum. Bu beni strese sokuyordu. Stres yaptığımı gören Oğuz, "stres yapma Ilgaz." diye beni uyarmıştı.
Yaklaşık yarım saat beklemeden sonra kapı çalmıştı. Gelen kişiler onlardı. Üstüme başıma çeki düzen verip Oğuza baktım. Kapıyı o açacaktır diye düşünüyordum.
"Bence sen açmalısın."
Şaşırmıştım. Elim ayağıma dolaşırken kapıya doğru ilerledim. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
"Hoşgeldiniz." dedim sakince.
Çiğdem beni görünce kocaman gülümsedi.
"Ilgaz!"
Bende gülümsedim.
"Burada ne işin var?" diyip sarılınca bende ona sarıldım. Beni doğru düzgün tanımadıkları hâlde böyle davranmaları çok dokunmuştu. Çiğdemle sarılma faslı bitince Tolga da gülümsedi.
"Naber?"
"İyi sen?"
"Bende iyiyim."
İçeri geçtiklerinde çantalarını koridora bıraktılar. Çiğdem koşup Oğuzun boynuna atladı.
"Ben geldimmmm."
"Hoşgeldin cimcimemm."
Tolga da Oğuz'a ilerleyip erkek tokalaşması yaptıktan sonra masaya döndü.
"Vay vay vayy. Bu masa ne böyle?"
"Ilgazla hazırladık."
Tolga hemen bana dönüp kocaman gülümsedi. Onunda gamzesi vardı ve oldukça tatlıydı.
"Döktürmüşsün be."
"Umarım beğenirsiniz."
Hiç biri burda neden olduğumu sorgulamamıştı. Sanki hep bu evde yaşıyormuşum gibi yaklaşmışlardı. Gözlerim dolmuştu. Hepimiz yemeğe geçtiğimizde kendimi yine gergin hissediyordum. Herkes sohbet edip yemeğini yerken bende sessizce yemeğimi yiyordum.
"Bu karnıyarığı kim yaptı aşırı iyi olmuş."
"Ilgaz yaptı."
Tolga hemen bana döndü. Kocaman gülümseyip göz kırptı.
"Ellerine sağlık canımmm."
Çiğdeme dönüp kocaman gülümsedim.
"Afiyet olsun Çiğdem."
"Eee anlatın neler yaptınız?"
Oğuzun sorusuyla Çiğdem heyecanla anlatmaya başladı.
"Eğitim çok kötüydü Oğuz ya. Ama en güzel yeri İzmir'i gezme şansımız olduğuydu. Tolga beni gezdirdi."
"Bir gün beraber de gider gezeriz."
"Çok iyi olur. Ilgaz da gelir."
Birşey diyemedim. Sadece susup gülümsedim.
"Yanlış anlama Ilgaz sadece merakımdan soruyorum seni hangi rüzgâr attı buraya?"
Beklediğim soru gelmişti. Üzülmüyordum aksine hak veriyordum. Sormakta haklıydı.
"Bazı sıkıntılardan dolayı buraya gelmek zorunda kaldım bir kaç günlüğüne."
Başımı eğip yemeğimi yemeye devam ettim.
"Bu çok iyi bana arkadaş geldi değil mi Oğuz?"
Çiğdemin neşeli sesi karşısında Oğuz gülümsedi.
"Evet Çiğdem gözün aydın."
"İstediğin kadar burada kalabilirsin Ilgaz."
Tolganın dediğine "Teşekkür ederim." diyip yemeğimi yemeye devam ettim.
Sohbet sohbeti kovalarken yemek faslı bitmiş, çay içmeye başlamıştık. Tatlı çok güzel olmuştu. Sofrayı topladıktan sonra Çiğdem ve Tolga yol yorgunu olduğu için uyumaya gitti. Çiğdemle aynı odada kaldığımı duyan Çiğdem mutlu olmuştu. Bana yabancı olan bu insanlar şimdi nasıl da beni aileden sayıyordu. Mutfağı topladıktan sonra sigaramı alıp bahçeye çıktım. Çardağa geçip oturdum. Oğuz da odasında olmalıydı. Havada hoş bir esinti vardı. Sigaramı çıkarıp dudaklarımın arasına aldım. Çakmağımı şortumun cebinden çıkarıp yaktım. Sigaramdan büyük bir nefes çekince kendime gelebilmiştim. Hava esiyordu ama çok güzeldi. Gökyüzünü izlerken arkamdan birinin üstüme şal vermesiyle o kişiye döndüm.
Bu kişi ondan başkası değildi.
Gelmişti.
Yine ve yeniden.
"Hava esiyor."
Başımı sallayıp karşıma oturmasını izledim. Sigaram bitince söndürüp ona döndüm.
"Uyumadın mı?"
"Yok uyku tutmadı."
Anlamışcasına başımı salladım.
"Bugün çok güzeldi değil mi?"
Konuşmaya çalıştığı için gülmek istesem de kendimi tuttum.
"Evet öyleydi.... Onlar bana çok iyi davrandı?"
Bahçeye göz gezdirdiğim sıra derin bir nefes vererek konuştu.
"Onlar öyledir. Sana demiştim."
Üzerimdeki şala daha sıkı sarılıp ona bakmayı sürdürdüm. Gözlerimin içine gözlerini dikmiş, sessizce bakıyordu.
Anlamaya çalışır gibi.
Merhametle.
"Sence bir insan bir yere mi ait olur yoksa insanlara mı?"
Sorduğu soruyu düşündüm. Neden sorduğunu bilmesem de cevap vermek için kendime zaman tanıdım.
"Bence insanlara. Bazı insanlar bazılarına ev olur çünkü. Ev dediğimiz şey dört duvarı, çatısı olan bir yer değil Oğuz."
Buruk bir şekilde gülümsedi. Cevabımı beğenmişti. Arkasına yaslanıp kollarını birbirine kenetledi. Esnemeye başlamıştım. Geç oluyordu ve uykum gelmeye başlamıştı.
"Ilgaz."
"Efendim."
"Eğer bir yere gitmek istemiyorsan burada kalabilirsin."
Dediği şey karşısında şaşırmıştım. Burada kalmamı mı istiyordu. Buranın bana huzur verdiğini görmüştü.
"Hemen cevap verme. Sadece düşün."
Sonra ayağa kalktı. Benimde kalkmam için elini uzattı. Önce eline sonra ona baktım. Soğumuş ellerimi büyük, sıcak avuçlarına bıraktım ve onun yardımıyla yerimden kalktım. Üstümü başımı düzeltip elimi çektim.
"Geç oldu içeri geçsek iyi olur."
"Tamam." dedim kısa keserek.
İçeri geçip odalara dağılmadan durup seslendi.
"İyi geceler Ilgaz."
Yavaşça ona döndüm. Gülümsedim.
"Sana da Oğuz."
Ve odama geçtim. Çiğdem çoktan uyumuştu. Üstümdeki şalı koltuğa bırakıp yatağıma ilerledim. Uyumadan önce kafamda çok düşünce de olsa uyumayı başarmıştım...
Bölüm sonuuuuu...
Bölüm nasıldı????
Karakterleri size daha iyi yansıtmak için biraz uygun yazmaya çalışıyorum..
Sizce karakter tanıtımı gelsin mi model ayarlayalım mı yoksa böyle daha mı iyi?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorummm.
Bayyyysssssss
💝💝💝
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.55k Okunma |
8.22k Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |