6. Bölüm
Özge Mikaelson / Queen Heda / 6–Varis

6–Varis

Özge Mikaelson
ozgefanfic

Askerler Mount dağının etrafını çevirmiş Lexa'dan gelicek emirleri bekliyorlardı.Azgeda askerleri kapıları kırmak için uğraşırken Lexa hiç düşünmeden önüne gelen askerlere emir yağdırıyordu.Titus kolundan tutup sakinleştirmeye çalışarak "Heda'm böyle ilerleyemeyiz.Askerler burdan kapıları kırarken içerde Heda'ya zarar verebilirler" dedi.

"Ne yapmamı bekliyosun Titus? Kardeşim,Sahip olduğum tek şey içerde.Daha sağ mı ölü mü onu bile bilmiyoruz .Belki de çoktan ölmüştür.Lincoln ağır kanaması olduğunu söylemişti."

Herkes çok gergindi.Roan ileri geri yürümekten yorulup kılıcını öfkeyle yere fırlattı.

"Şöyle konuşma Lexa.Ne demek ölmüştür? O ölürse sadece biz değil tüm halk biter.Ne pahasına olursa olsun onu ordan çıkarıcam."

Askerler kapılara hücum ederken içerden kimse savunmaya geçmiyordu.Herkes bunu garipserken birden büyük bir patlama sesi geldi.Tüm camlar kırılıp içerden büyük bir duman yayıldı. "Hayır! Lexi! " diyerek bağırdı Lexa.Titus ve askerler onu tutmaya çalıştı hemen. "Bırak! Bırak beni Titus." Herkes dehşet içinde patlayan sığınağa bakıyordu.Robert daha fazla dayanamayıp diz çöktü.Kızının cesedini bile bulamayacaktı artık.

Lexa çığlıklar içinde ağlarken dumanlar arasında insan silüetleri belirdi.Koşa koşa dumandan çıkmaya çalışıyorlardı.Lexa şaşkınlıkla dumana bakıp "Clarke?" dedi.Clarke yüzündeki hayal kırıklığıyla Lexa'ya baktı. "Bana bir özür borçlusun ama asla affedilemeyecek bir özür." Lexa dolu gözlerle kafasını yere eğdi.Yaptığı hatayı yeni anlamıştı.Nasıl Lexi onun için önemliyse arkadaşları da Clarke için önemliydi.Skaikru gençleri dumandan birer birer çıkarken herkes çaresizce onları izliyordu.Murphy insanları tek tek iterek koştu. "Abby! Yardım et.Doktor! " Herkes şaşkınlıkla onu izliyordu.Skaikru'daki herkes iyiydi kimin için böyle bağırdığını anlayamamıştı.Ardından yoğun sisin içinden Bellamy göründü.Kucağında kanlar içindeki Lexi'yi taşıyordu.Roan "Bırak çabuk onu" diyerek Lexi'yi Bellamy'nin kollarından almaya çalıştı. "Burdan bakınca hiç de doktor gibi görünmüyorsun.Çekil şurdan." Roan öfkeyle Bellamy'nin üzerine yürürken Robert "İkiniz de çekin ellerinizi kızımın üstünden" diyerek Lexi'yi kucağına aldı.Lincoln hemen bir sedye getirip doktorlarla beraber Weather dağına doğru taşımaya başladılar.Lexa sedyenin başına gelip doktorlarla beraber koşmaya başladı. "İyi olacaksın canım ben burdayım sakın korkma tamam mı" diyerek elini tuttu.Arkasını dönüp bağırdı. "Şifacılar çabuk Skaikru doktorlarıyla beraber içeri girin.Ne gerekiyosa yapın." Weather dağında çok büyük ve donanımlı bir ameliyathane vardı.Tüm doktorlar ameliyat için hazırlık yaparken Abby onları izliyordu. "Abby neden hala hazırlanmadın? " diye sordu Marcus.Gözlerini ayırmadan camın arkasından Lexi'ye baktı. "Neden bizi ölüme terk eden o kızı kurtarayım ki? Ona yalvardım,diz çöktüm,tüm askerlerimizi onun emrine verdik ve bizi kurtarmak istemedi.Söyle bana Marcus ben neden onu kurtarmak isteyeyim? O bir canavar. Ölümü hepimiz için daha iyi." Marcus Abby'nin kollarından tutup kendine çekti. "Ona bak Abby.Kana bulanmış sarı saçlarına bak.Tıpkı senin kızına benziyor.Orda yatan Clarke da olabilirdi.O zaman yapar mıydın bu ameliyatı?" Abby masada Clarke'ın yattığını hayal etti ama kafasında hala Lexi'nin dedikleri yankılanıyordu. "Tabiki yapardım.Clarke benim kızım,her şeyim ama orda yatan benim kızım değil.Üzgünüm Marcus." Marcus öfkeyle "Senin kızın değil ama birinin kızıydı.Başka bir kadının çok sevdiği çocuğuydu" dedi.Doktorlardan biri telaşla içeri girdi. "Abby bu ameliyatı bizim yapmamız imkansız.Kız hamile ve bebek hala yaşıyor." Marcus şaşkınlıkla doktora bakakaldı.Herkes bir anda sessizleşmişti.Abby sessizliği bozarak "Ne güzel dünyaya bir canavar daha getiremeyecek.Bir taşla iki kuş vurduk.Onun kanından gelicek bir çocuğu hayal bile edemiyorum" dedi. "Abby sen ne saçmalıyorsun aklını mı kaçırdın? Şuan masum bir bebeğin ölmesi gerektiğini söylüyorsun bana.Sen ne zaman bu kadar kötü oldun? Lexi'ye canavar diyosun ama şu saatten sonra benim gözümde en büyük canavar sensin.Eğer burdan o kızın ölüsü çıkarsa sen de benim için ölürsün Abby.Şimdi karar senin." Marcus'u ilk defa böyle sinirli görüyordu.Lexi'ye değer vermeye başlamıştı bunu anladı.Camın arkasından son kez baktı Lexi'ye bilinci tamamen gitmişti.Karnına baktı hala büyümediğine göre bebeğin çok küçük olduğunu düşündü.Çocuk dünyaya gelir gelmez Azgeda'nın varisi olacaktı.Azgeda yıllarca bağımsız olarak yaşamış kendi krallığını kurmuş bir klandı.En güçlü askerlere sahipti ve bu çocuk babasından gelen kanla onlara hükmedecekti.Buna izin veremezdi.Sonra aklına çocuğun nasıl görüneceği geldi.Annesi gibi sarı-gümüş renkli saçları olacağına emindi.Hem babasının hem annesinin de mavi gözlü olmasından kaynaklı mavi gözlere sahip olacağından hiç şüphe yoktu.Kafasında minik bir taçla taht odasında Clarke'la oynadığını hayal etti.Clarke çocukları çok severdi hayatında hiç kardeşi olmamıştı.Kafasındaki düşünceleri bir sis gibi dağıttı. "İlaçları vermeye başlayın.Hem kızı hem çocuğu kurtarıcaz"

 

Marcus ameliyathanenin kapısına ulaştığında merakla bekleyen kalabalığı gördü.Octavia yanına gelerek "İyi mi? Yaşıyor değil mi?" dedi. "Ameliyatı biraz gecikecek sanırım.Bir problem olmuş." Roan birden ayağa fırlayarak "Ne problemi? İçerde o kadar doktor var hala ne problemi olabiliyor?" dedi. "Baba oluyorsun.Lexi hamileymiş bu yüzden bebeğe zarar vermiycek ilaçları bulmaya çalışıyorlar." Sadece Roan değil herkes şok olmuştu.Bu çok güzel bir haber olsa da Lexi Heda olduğu için hiç de sevinilecek bir haber değildi.Titus ayağa kalkarak "Ben doktorlara boşuna ilaç aramamalarını söyleyim.Nasıl olsa ölmesi gerekiyor" dedi.Robert bir hışımla ayağa kalkıp Titus'un önüne geçti. "Otur yerine Titus yoksa o boğazını tek hamlede keserim senin." Roan şaşkınlıkla "O biraz önce benim varisimi öldürmekle mi tehtit etti ben mi yanlış duydum?" dedi ve Azgeda askerleri birer birer kılıçlarını çekip Titus'a doğrulttu.Titus Lexa'ya dönüp "Heda'm böyle bir saçmalık kabul edilemez.Heda'lar bırakın çocuk sahibi olmayı evlenemez bile.Bu yasalara aykırı" dedi. "Yeter! Benim kardeşim içerde bebeğiyle beraber can çekişiyor.Senin aptal yasaların burda konuşulacak konu değil.Lexi kendine gelsin bu konuyu uzun uzun tartışırsın onunla.Tabi cesaretin varsa."

Titus öfkeyle yerine oturdu. Lexa ne kadar kızsa da olacakları biliyordu. Halk bunu kabul etmezdi. Çocukluklarından beri onlara sevginin zayıflıktan ibaret olduğunu söylemişlerdi. Bu yüzden kimseyi sevmelerine izin vermediler. Lexi tüm engelleri aşıp Roan'ı sevmeyi başardı ama Lexa yapamamıştı. Costia'yı sevmesine izin vermemişlerdi.

                                    

                                       ***

Salona girdiğinde Nia tahtında oturuyor, yanında da oğlu küçük tahtta oturuyordu.

"Benim küçük silahım. Görmeyeli epey zayıflamışsın. Bugün seninle ilk antremanına gidicez ama onun öncesinde bir prova yapmamız gerekiyor." Lexi yüzüne bile bakmıyor sadece Roan'ı inceliyordu. Nia yerine oğlu tahta geçse ona merhamet eder miydi yoksa annesinden daha mı acımasızdı acaba diye merak ediyordu.

"Bu Echo ve bu da Ash. Senin bugün kullanacağın deney sıçanların olacak" dedi Nia köşede duran kızları işaret ederek.

Kızların hepsine birer bıçak verdi.

"Bakalım hanginiz daha korkak? Siz birbirinizi öldürmezseniz ben zevkle yaparım. Sadece 3 dakikanız var." Lexi ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı. Kendisinin ölmesine asla izin vermezdi. Eğer Lexi ölürse elinde hiçbir kozu kalmazdı. Echo adındaki kız hiç tereddüt etmeden Lexi'ye saldırdı. Yere düşürüp bıçağı saplamaya çalıştı. Nia'nın ona değer vermesini kıskanıyordu. Nia hemen kızı itti.

"Cesursun ama aptalsın."

Kız yerden kalkıp bu sefer Ash'e saldırdı. Lexi kendini toparlayıp ayağa kalktı. Kızlar yerde yuvarlanıyor, Ash Echo'nun bıçak darbelerinden kaçmaya çalışıyordu.

"Sana istediğini verirsem bir şey isteyebilir miyim?" dedi Lexi çırpınan kızları görünce.

"Sen bana o tahtı ver sonra dile benden ne dilersen."

"Benim emrimde olacak, her nereye gidersem gideyim yanımda götürebileceğim bir hizmetçi istiyorum."

"Saraydan ne kadar istersen alabilirsin."

"Onları istemiyorum." Askerin elinde duran ok ve yayı aldı. Echo'ya doğru nişan aldı.

"Costia'yı istiyorum" diyerek Echo'yu vurdu. Küçük kız kanlar içinde yere yığılırken Nia şaşkınlıkla olan biteni izliyordu.

"Yanlış kızı vurdun aptal. Korkak olan Ash'di. Ölmesi gereken oydu." Lexi korkudan kıpırdayamayan Ash'e baktı.

"O zaman bundan sonra senin adın Echo. Ash korkağın tekiydi. Ölmesi gerekiyordu ve öldü."

Nia ne kadar istediğini elde etse de bu kadarını beklemiyordu.

"Sen ok atmayı nerden biliyosun? "

"Unuttun mu? Ben Helena'nın kızıyım."

 

Polis'e vardıklarında Lexi'nin içini huzursuzluk kaplamıştı. Buraya gelmekten her seferinde nefret ediyordu. Costia'nın elini sıkı sıkı tuttu.

"Yanımda kal. Bu kalabalıkta kaybolursun."

Tüm natbildalar antreman alanındaydılar. Sheidheda bir köşede durmuş onları izliyor, kılıcı elinden düşüren her çocuğa tokat atıyordu. Lexi ikizini gördü. Luna'yla beraber dövüşüyorlardı. Sheidheda Lexi'nin çenesini tutup kaldırdı.

"Bakıyorum da Nia hala gebertmemiş seni. Helena'ya iyi bir ders vermek istiyor galiba. Ah, bu kadınlar... Benim için kavga etmeleri çok üzücü."

"Annem senin için bırak kavga etmeyi kılını bile kıpırdatmaz. Zaten tüm bu savaşın onun için. Seni asla sevmiycek bir kadın için."

Sheidheda tam Lexi'ye vuracakken Nia araya girdi.

"Dur! Kızı bana verdin. Ona sadece ben eziyet edebilirim."

Nia'yı tanımasa onu koruduğunu düşünecekti ama o sadece kendi çıkarlarını düşünüyordu. Kendi emrinde olan bir Heda hep istediği şeydi.

"Lexi! Çok şükür ki iyisin. Senin için çok korktum" diyerek sarıldı Lexa kardeşine. Ardından Luna da sarıldı. İkisi de Lexi'nin yanında duran kızı süzdüler.

"Tanıştırmayı unuttum. Bu Costia kom Azgeda. Kral Marcus'un kızı. Benim de arkadaşım. Sarayda birbirimize destek oluyoruz."

"Memnun oldum prenses" diyerek elini uzattı Lexa.

"Aslında ismim Costia kom Trikru. Kral Marcus'un piçi olduğum için annemin klanının ismini alıyorum. Prenses falan da değilim. Hatta Lexi olmasa çoktan açlıktan ölmüştüm."

"Hadi Lexi benimle düello at. Biraz özlem giderelim" dedi Luna elindeki kılıcı uzatarak.

Lexa birer tane sandalye çekti.

"Oturmak ister misin Costia?"

Lexa ve Costia köşede izlerken Luna ve Lexi birbirlerine öldüresiye saldırıyordu. Costia gülerek "Lexi senden sonra Luna için korkunç bir deneyim oldu sanırım." dedi.

"Neden? Azgeda'da daha iyi bir eğitim mi görüyor?"

"Ne kadar iyi eğitim görürse görsün onu dövüşçü yapan şey vicdanı olacak. Lexi bunu kaybetmiş. Kendi yaşlarında bir kızı gözünü kırpmadan öldürdü."

"Ne? Sen ciddi misin? Lexi asla böyle bişey yapmaz."

"Yapmak zorundaydı. Ondan beklenilen şey tam olarak buydu. Acımasız olması. O da öyle oldu."

"Costia bir gün hepimizin büyük düelloya çıkacağını biliyorsun. Ne yani beni mi öldürecek? Ya da kardeşi gibi gördüğü Luna'yı."

"Senden hala emin değilim ama Luna'yı öldürebilir. Baksana şuna Lexi gelene kadar herkes en iyi natbildanın Luna olduğunu söylüyordu. Lexi'nin karşısında hiç şansı yokmuş."

Lexi ard arda kılıcı indiriyor Luna'ya asla saldırma şansı vermiyordu.

"Hadi ama sürekli kaçarak dövüşüyorsun. Biraz atağa geç. Böyle devam edersen seni kolayca indirirler" dedi Lexi.

"Beni burda indirebilecek kimse yok. Sen hariç..."

"Biz birbirimize ihanet etmeyiz. O gün bir şekilde yolunu bulacağız ve hayatta kalacağız."

 

                                    ***

Saatler süren ameliyat sonunda bitmişti. Roan sevgilisinin elini tutmuş heyecanla uyanmasını bekliyordu.

"Bellamy" diye sayıkladı.

Roan şaşkınlıkla yüzüne bakakaldı.

"Burdayım Lexi yanındayım. Roan'ın burda."

"Noldu bana? Canım çok yanıyor."

"Bir şeyin yok canım. Abby seni ameliyat etti. Onun sayesinde" diyerek elini karnına koydu.

Lexi hiçbir şey anlamamıştı.

"Kimin?"

"Bebeğimizin."

"Ne? Nasıl yani bizim bir bebeğimiz mi olucak?" Roan evet anlamında başını salladı. Lexi mutluluktan ağlarken bir anda yüzü düştü.

"Annen buna asla izin vermez. Titus da aynı şekilde.Halkın da gözünden düşeceğim."

"Bizim kimseden izin almamıza gerek yok. Bu ikimizin çocuğu. Herkes karşı gelse de sen onu doğuracaksın Lexi. Sadece sen karar verebilirsin buna."

Lexi elini karnına koydu. Vücudunda Roan'ın bir parçasını taşımanın verdiği güvenle ona sarıldı.

Roan kapıya çıktığı gibi Bellamy'nin yakasına yapıştı.

"Kız içerde senin ismini sayıkladı. Naptın lan ona? "

"Çek o ellerini üstümden! Ben hiçbir şey yapmadım."

"Bir şey yapmadıysan niye senin ismini sayıklasın?"

"Belki benden çok etkilenmiştir. Hiç bu ihtimali düşündün mü?"

Roan bu sefer onu tutup duvara yapıştırdı.

"Seni gebertirim! Ondan uzak duracaksın duydun mu?!"

Bellamy cevap vermiyor küstahça sırıtıyordu. Robert araya girip Roan'ı uzaklaştırdı.

"Hiç sırası değil Roan. Hiç... "

 

 

 

Bölüm : 29.10.2025 00:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...