
İşte o an bir darbe yemiştim tam kalbimin ortasına ne yapacağımı bilmeyerek telefona baka kaldım o an ben hata yaptığımı düşündüm ama ben bir şey yapmadım. O beni engelledi hala kendimde kabahat ve suç aradım çünkü o yapmaz beni engellemez engelleyemez ben onun sevgilisi olmuştum ve beni bıraktı hayatından çıkardı ben şimdi onsuz ne yapacağını nasıl dayanacağım. Beni sevmemiş hiç ben onun için neydim bana o kadar şey söyledi hepi yalanmış inanamıyorum aşkı, sevgisi, değeri, düşüncesi, bakışı, gülüsü.Ben artık Devrim'in sevdiği aşık olduğu kız değilim onun hiçbir şeyi değilmişim zaten salak gibi her dediğine inandım her şeyine tamam dedim ben onu kırmaya kıyamazken o beni paramparça etti neden o kız için mi onun için mi beni sildin.
Akşam saatlerce ağladıktan sonra koltuğun üstünde uyuyakalmışım yapacak bir şeyim yoktu ağlamaktan başka o kadar çaresiz kalmıştım. Annemin hazırladıklarından birkaç bir şey atıştırıp odama geçtim ve okul çantamı alıp salona indim televizyon sehpasının üzerinde 100 TL vardı babam harçlık bırakmış olmalıydı ben de aldım çantama koydum ve dış kapıya doğru ilerledim ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıp giydim ve dış kapıya yöneldim dış kapıyı açıp arkamdan iki kere kitledim anahtarı çantamın sol cebine koydum servisin gelmesine daha çok vardı. Ben de evin yanındaki ağacın yanında beklemeye başladım beklerken aklıma devrim geldi ama o artık yoktu yanımdaki kıza ait belki gene kafamda kurup moralimi bozmaya başladım ki o anda okul arkadaşım Mert'i gördüm bana doğru geliyor çünkü ikimiz de aynı servise biniyoruz hata yan yana oturuyoruz serviste. Bazı okul arkadaşlarım benden hoşlandığını söylese de benle Mert'in arasında hiç öyle bir durum yoktu. Yanıma gelip:
"Günaydın" Dedi
"Günaydın"
"Nasılsın"
"İyiyim sen "
"Ben de iyiyim"
"Hafta sonu neler yaptın"
"Hiçbir şey evdeydim ders çalıştım sen"
"Ben de aynı "
"Güzel "
"Devrim'le aran nasıl peki "
(İşte malum soru nasıl diyecektin beni engelledi diye)
"Güzel gidiyor" ((Yalan söylüyordum)
Onun yüzünden yalan söylemeye başlamıştım kimseye böyle geldi diyemem kendimden utanıyordum ona güvendiğim için.
"Güzel" dedi.
Ben de gülümsedim Ve birden bir soru daha sordu
"Mutlu musun peki"
"Nasıl yani"
"Onunla mutlu musun "
"Evet mutluyum" (Kalbim acıyor acı çekiyordum ateş gibiyim içten içe yanıyordu beni yok sayıyor sevmiyor mutlu değilim hiç mutlu değilim)
"Sevindim senin adına"
"Sağ ol"
"Servis geldi servise doğru yürüyelim"
"Tamam geliyorum "
Servise doğru ilerledik ve servis kapısı açılana kadar mert bana baktı önce ben bindim arkamdan o bindi en arka yerimize geçtik. Ben yol boyu pencereden baktım mert'e müzik dinledi yol boyu.
Okula gelmiştik mert'i hemen dürttüm kulaklığını çıkardı ve geldiğimizi o da anladı. Beraber servisten indik ve okula giriş yaptık okulun hafta başı olduğu için İstiklal Marşı okunması gerekiyor biz de yerimize geçip bekledik müdür gene kılık kıyafet konusunu açtı ve o konu hakkında konuşmaya başladı bizde onu dinledik. Müdür yerine geçti bizde İstiklal Marşı okumaya başladık İstiklal Marşı bitince sırayla tüm sınıflar okul binasına giriş yaptı biz de en son sırada olduğumuz için en son biz geçtik okul binasına. Merdivenlere doğru ilerledik ikinci kata çıktık sınıfa doğru devam ettik 12/F sınıfına girdik herkes yerine geçti ve ders başlamadan herkes hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Tabii benle mert her zamanki gibi en son hazırlığımızı yapmaya başladık sürekli aynı takıldığımız için her şeyimiz uyumlu olmaya başlamıştı sürekli aynı şeyleri yapıyoruz aynı şeyleri düşünüyoruz aynı şeyleri Mert'le beraber yapıyoruz dört yıldır arkadaşız bu okulda aynı sınıfı aynı mahalleye ve aynı sıraya paylaşıyoruz sürekli beraber takılıyoruz anlayacağınız ikiz gibiyiz.
Zil çaldı ve ders başladı.
Ders bitmişti defterleri kapatıp kantine inmeye karar verdik.Merdivenlerden inerken türkçe hocasını gördüm en tatlı en nazik en tatlı hocasıydı gülümseyip bir kat daha aşağı indik ve kantinde çok sıra vardı o yüzden beklemeyi tercih ettik sonra mert dayanamayıp benim yerime sıraya geçti bir şeyler alıp gelecekmiş. Ben de kantinin oturma yerine geçtim iki dakika sonra mert geldi elinde iki simit iki kola ve iki poğaça vardı yanıma geldi oturdu.
"Galiba arama yapacak" dedi.
"Ben telefonumu evde bıraktım "
"Güzel o zaman risk yok"
"Evet"
"Senin niye bugün modun yok"
"Bilmem aslında iyiyim"
"Diyorsun "
"Evet iyiyim"
"Tamam canım "
"Hadi çabuk zil çalmadan sınıfa geçelim "
Beraber adaları yedik ve kalktık merdivenlerden çıkarken bilekliğiyimi kaybettiğimi fark ettim.
"Mert bilekliği düşünmüşüm "
"Tamam geç sınıfa ben halledeceğim bulup geleceğim"
"Tamam ama zil çalmadan gel "
"Tamam"
Mert için çok endişelendim çünkü benle Mert'in dostluk bilekliği üç yıldır bende kaybedince kendimi kötü hissediyorum ama mert bulur çünkü birkaç defa daha kaybetmiştim.
Ben sınıfa geleli iki dakika olmuştu ama mert hala ortalarda yoktu. Geç gelirse hem hoca kızacak hem de yok yazıcaktı ve Mert'in bu geç kalmaları bu hocaya denk geliyordu ve hep müdürün yanına gönderiliyor bu sefer ise benim yüzümden gidicekti. Hoca sınıfa girdi ama mert hala yoktu yetişemicek diye düşünürken mert direk nefes nefes sınıfa girdi ve direk yanıma geldi oturdu ama elinde bilekliğim yoktu ve bende direk merte sordum:
"Bulabildinim"
"Hayır maalesef"
"Özür dilerim gene kaybettim"
"Üzülme şaka yaptım bak burda"
Bilekliğimi cebinden çıkartıp bana uzatmıştı.O an çok mutlu olmuştum.
"Teşekkür ederim"
"Bir daha kaybetme olur mu "
"Söz veremem"
İkimiz de birden birbirimize bakıp güldük ve önümüze döndük çünkü ders başlamıştı.Bu arada ben size mert'i tanıtmadım tam olarak siyah saçlı siyah gözlü acayip yakışıklı bir çocuk sürekli saçlarını fönler ve sürekli havaya kaldırır okulun popüler çocuğu yani şakacı, eğlenceli ve dürüst çok da samimi ve içten biri.Devrim'in tam aksi yani devrim sert, ağırbaşlı sağlam bir tip karakterli yapısına gör dik biri. Ama artık o diye biri yok hayatımda onu tamamen unutmalıyım unutmam lazım çünkü bana verdiği değer sevgi aşkı yoktu hepsi yalandı artık ben de önüme bakmam lazım.
Tüm ders boyu devrim'i düşündüm ve hiçbiri bilgi akışı almadım dersten mert arada sırada derste dürtse de benim iyi olmadığımı anlamıştır neler olduğunu ona söylememeliyim çünkü mert beni uyarmıştı bana söylemişti seni üzer dedi ve ben onu hiç dinlemedim şimdi o olayları öğrenirse bana sen beni dinlemedin laf dinlemiyorsun güvenme dedim diyecek ve beni azarlayacak o yüzden bir şey demicem.
Çünkü Devrim'le tanıştığımız zamanm mert'e söylemiştim bana sakın onunla çıkma güvenme dedi ama ben sacma bir şekilde ona inanmayıp devrim'e inandım oda beni bu durumlara bu hallere getirdi.Şimdiyse üzüntüden derse bile dinleyemiyorum ve kahrımdan öleceğim aşk acısından kalbim duracak ama hiçbir açıklama yapamıyorum hayatımdan çıktı ama beni direk engelleyerek çıktı yok sayarak çıktı bir açıklama yapmadan çıktı şimdi ben bu olayı anlatsam mert'e bana kızacak sert ve kırıcı olacak ama iyiliğim istediği için söylediğini biliyorum ama sinirlenince gözü hiçbir şey görmüyor.Dersleri çaldı ben de hava almaya bahçeye çıktım ki mert arkamdan geldi ve direk şöyle dedi:
"Senin neyin var böyle"
"Hiçbir şeyim yok iyiyim"
"Nasıl yok bir sorunun var sabahtan beri suratın asık"
"Yok mert bir şeyim "
"Gamze bir şey var ve sen bana söylemiyorsun"
"Mert uzatmasak "
"O pislikle mi ilgili "
"Hayır onla bir sorunum yok"
"O zaman seni böyle tüm gün düşündüren ne"
"Yalnız kalabilir miyim mert"
"Tamam Gamze tamam "
Bana sinirlenip çekip gitti birden ama durumu söyleyemezdim beni engellediğini kalbimi kırdığını diyemezdim bana çok kızar ve sinirlenir ben sana demiştim diyecek ve kavga edeceğiz biz bu zamana kadar Mert'le hiç kavga etmedik ve kavga etsek de küsüp ayrılırız arkadaşlığımız biter ve devrim yüzünden Mert'le kavga etmek istemiyorum.
Beş ders boyunca hiçbiri benimle konuşmadı bakmadı bile yüzüme okul çıkışı saatine az kaldı tam konuşmaya çalışacağım ama uzaklaşıyor benden yanımda bile otururken bana dokunmadı.Sandalyesini bile yan tarafa çevirmiş ders dinliyor benle muhatap bile olmadı tam konuşacakken zil çaldı.
Eşyaları çantamıza koyarken mert dedim birdenbire bana tek dediği cümle "hı" ben de sinirlendim beni anlamasını bekleyemem ama beni anlaması lazım çantamı alıp koridora doğru ilerledim okuldan çıkıp servise doğru ilerlerken Mert'in arkamda olmadığını fark ettim ve çevreme birkaç defa baktım ama hala yoktu. Okul kalabalık olduğu için görmemiş olabilirim servise doğru ilerlemeye karar verdim servise yaklaşınca Mert'in en önde oturduğunu fark ettim ben de her zamanki yerimize yani arka tarafa geçtim.
Eve yaklaşmıştık son bir sokak kalmıştı mert arabanın arabanın ön camındaki aynadan bana bakıyordu ama gözünü kırpmadan ayırmadan beni izliyordu konuşmak için ayağa kalkıp yanına gitmeye çalıştım ama birden servis durdu ve eve gelmiştik.Mert hemen aşağı inip direk evinin yoluna koyuldu hiç beklemedi beni ben de kendi evime geçtim direk ona sinirlenip çantamda anahtarı çıkarıp kapıyı açtım ve salondan direk odama geçiş yaptım telefonumu alıp mert'i aradım ama açmadı ve WhatsApp'tan bana mesaj yazdı
MERT: Gamze beni arama rahatsız edilmek istemiyorum yalnız kalmak istiyorum bana yazma görüldü atman yeterli
Of Mert of
Bend onun dediğini yapıp görüldü atıp çıktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |