20. Bölüm

19 🧡 KARARINI VER!

ÖZLEM TATLI
ozsoowan

 

**OY VE YORUMLARI UNUTMAYIN 🤍🩷**

 

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,

 

Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...

 

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

 

Ben artık şarkı dinlemek değil,

 

Şarkı söylemek istiyorum.

 

Karanlık sisler arasında doğan güneş misali sıcak sözlerle içi titredi, iliklerine kadar. Yaşları yağmur taneleri gibi düşerken yüzündeki gülüşte ışıklar kırılıp gökkuşağı doğdu. Duyduklarına inanamıyor sadece ağlamakla kahkahalara boğulmak arasında gidip gelirken böylesi uç noktalarda duygular yaşaması o an için dengesinin alt üst olduğunu apaçık gösteriyordu. Kaç gece tüketmişti bunun hayali ile? Kaç sabaha yanında Devrim'in varlığını düşünerek açmıştı gözlerini?

Hayal miydi yaşadığı an yoksa hayatın ona yaptığı bir şaka mı?

"Aysimam?"

Devrim'in sesi ile yaşadığı karmaşa buhar olup uçarken gözleri üzerinde sevdiğinin sıcacık dudaklarını hissetti. Telaştan münezzeh ağırlıkta usulca öpüyordu okşarcasına. Bedeni alev alev ne diyeceğini bilemeden titreyen avuçlarını sevdiğinin yanaklarına dayadı. Baş parmağı hafif bir ritimde okşarken, narin avcuna batan sakalları hissettikçe yüzündeki tebessüm büyüdü. Sanki hayat asılıydı o tanelerde...

Rabbim bu hissi eksik etmesin avuçlarımdan.

İçinden geçirdiği güzel duadan sonra elinin üstüne elini koyan adamın avcunu öperken gözlerini kapadı usulca. Kalbi öyle hoş bir tınıda atıp nefesini kesiyordu ki, şimdi Azrail gelip ruhunu teslim alsa gözü arkada kalmadan huşu içinde terk ederdi bu diyarı.

" Bu anların rüyasını görüp sabahında cehenneme merhaba demekten artık yanacak canım kalmamıştı Devrim! Bu kadar imkansızken şimdi bu... Şimdi bu duyduklarım büyük bir şaka gibi... İnanılması imkansız! "

Gözlerini açtığında hayatının anlamını taşıyan umut dolu denizlerde parıldayan yakamozları yakaladı.

" Biz tam birbirimize geç kalacakken aşka tutunan iki sevdalıyız Aysima'm...." diyerek derin bir nefes aldı Devrim. Aralarındaki yaş farkı yadsınamaz bir gerçekti. Belki birbirine yabancı iki kişi için sorun olmazdı, ama gözleri önünde çocukluğunun her anını gördüğü bir kız çocuğu vardı. Maçlara yanında götürmediği için sokak ortasında deli gibi ağlayan bir kız çocuğuydu o... Bunun düşüncesi ile sıkılan canını bir rüzgara teslim etmek istedi. Kalp, hiç beklenilmeyen yerden vurabiliyordu insanı...
" Zamanında bazı acıları çekmemiz gereken iki aşık... " diye devam ederken gülümsedi... İyi ki annesi sürekli gelinim diye seviyordu da hiçbir zaman kardeş gözü ile yaklaşmamıştı. Bunun için annesine o kadar minnettardı ki! Aslında bu aşkın en büyük mimarı oydu. Zamanı geldiğinde en büyük teşekkürü ona yapacaktı.

Aysima usulca başını sallarken aslında söylendiği kadar kolay çekilmediğini düşünüyordu o acıların. O acılar canından can alır olmuştu son zamanlarda.

" Bir cevap bekliyorum küçük hanım? Sanırım hayatın boyunca duyup duyucağın en çekici teklifi yaptım. "

Aysima duyduğu cümle üzerine zarif bir kahkaha atarken parmaklarını havaya kaldırıp, " Aslında bu hayatımda duyup duya bileceğim en yüzüksüz teklifti " diyebildi cıvıl cıvıl bir mutlulukla.

Devrim alnına vururken yalandan yüzünü buruşturup " Sanırım güzel yüzümün yeteceğini düşündüm az önce. Meğer seni etkilemek için yeterli değilmiş." Derken tek kaşını kaldırıp güzel gülüşünü gönderdi sevdiği kadına. Şuan onu böyle gülerken görmek, canına can katıyordu.

Aysima Devrim'in bu oyuncu hallerine hayran olurken daha önce bu yönünü hiç görmediğini fark edip heyecanlanıyordu. Kim bilir daha bilmediği, keşfedeceği ne huyları vardı...

" Iımm yanlış düşünmüşsün. Kadınlar evlilik teklifi sırasında adamın gülüşünden çok tek taşın büyüklüğüne bakar oldu artık. Sen lale devrinden kalmışsın." Omuz silkip Devrim'in oyununa katıldığında, söylediği sözlerin doğruluğu da canını sıktı. Bir yerlerde birileri gerçekten buna önem verirken orada gerçek sevginin ne derece var olduğunu sorgulaması gerekiyordu. Şuan o kadar mutluydu ki. Çok şükür kalbi ömürlük eşini bulmuş, sevdiğinin parmağına koyacağı yüzüğü gram düşünecek seviyede değildi. Ki düşünecek bir yüzük de yoktu ortada. Tebbesümü yüzüne yayılırken bu teklifin nereden çıktığını da düşünmeden edemedi. Bir cevap vermeden önce konuşmaları gerekiyordu. Mutluluğun sarhoşu olmuşken, gerçekleri itmesi olağandı. Fakat bu şaka değil, ömür boyu sürecek bir birlikteliğin kararıydı.

" Nereden çıktı bu teklif Devrim? " Sisli dumanlar içinde beliren karanlık silüet durmadan bunu fısıldamaya başlamıştı... İçinde yeşeren korku ile bir cevap beklercesine sevdiğine baktı. Fakat gördüğü manzara gözlerini kaçırmasına sebep oldu. Devrim'in yüzündeki neşeli tavır anında kanatlanıp uçarken seri katili anımsatan bir soğukluk kondu yerine. Mavilerinde azgın denizlerin öldürücü darbeler savuran dalgaların öfkesi sinmiş gibiydi.

" Ne demek nereden çıktı?"

Yüzü gibi sesi de soğuk ve bunun yanında kırılmaz bir sertliğe sahipti! Bu soru da ne demek oluyordu? Devrim'in duymayı beklediği son şey dahi değildi bu!

" Yanlış anlama Devrim... Sadece birileri zorluk çıkartıyor diye şey... Yanlış bir karar vermeni i..istemiyorum. " Başını eğerken içten dudağını esir aldı. Henüz çok yeniydi birliktelikleri. Daha doğru düzgün sevgili olarak vakit geçirmemişlerdi bile. Devrim'i her ne kadar tanısa da onun bir eşten ne türlü beklentileri olduğunu bilmiyordu mesela... Üstelik nice emeğin yoğrulduğu bir okulu vardı. Ve daha bir çok sorun... Tüm bunları daha konuşamadan, daha birbirini dahi yaşamadan bir kızın ortaya çıkıp takıntı ettiği aşkıyla kendi hayatına yön vermesi rahatsız ediyordu.

Devrim Aysima'nın dalga dalga değişen yüzüne bakarken öfke ve hayal kırıkığı karışmaya başlamıştı iliklerine, kanına...

" Birilerinin zorbalığından kurtulmak için mi senle evlenmek istediğimi sanıyorsun Aysima?" Bunu mu anlamıştı yani? Gözlerinden cömertçe saçtığı aşkta bunu mu okumuştu?

" Ha..hayır öyle değil."

" Peki ya ne!" Sesi kademe kademe yükselirken bir an önce bir açıklama duymak için çırpınıyordu adeta.

" Öncelikle..." dedi Aysima Devrim'in az önce sinirle savurduğu ellerini tutarken. Buz gibi olmuştu anında. Oysa daha az önce bir ağacın toprağa tutunduğu gibi yer etmişti parmakları ellerinde ve bir yuva gibi sıcacıktı.

Parmaklarını sevdiğinin parmaklarından geçirip kenetlerken korka korka adamın dev dalgaların cirit attığı gözlerine baktı. Onu biraz olsun tanıyorsa içinde fırtıların koptuğunu ve bunu birazdan alenen püskürteceğini biliyordu. Nereden başlasa bilemezken bir yandan bilinçaltı 'önce hayalinden başla!' Diye fütürsuzca göz kırptı. Oysa kalbi o an çığlık çığlığa, ' önce cevabı belli olan soruyu yanıtla ' diyordu kendini paralarcasına.

Gözlerini kapadı Aysima. Hayatı boyunca yaşadığı en büyük ikilemdi... Sevdiğinin kısacık zamanda alıştığı aşk dolu bakışlar yerini sersemletici bir karanlığa bırakırken nefes alamadığını hissetti. Bir yandan uğruna ne mücadele verdiği emekleri geçerken aklından, diğer yandan hayatının anlamı olan adamın elinden kayışı geçti gözlerinin önünden. Hangisinin yok oluşu bitişiydi?

Ademoğulunun vereceği tek cevapda gizliydi geleceği. Hayat hakkında tecrübesiz ve vereceği karar için çokça toy hissediyordu kendini. İlk defa Devrim karşısında yetersizliği iliklerine kadar işlerken çaresizliğin böylesi yavan tadına vardı.

Devrim, karşısında gözlerini kapamış rüzgar saçlarını tararken ne güzel olduğunu düşünüyor hayal kırıklığı sol yanını acıtırken. Cevap beklediği her saniye yıl gibi ağırca tükenirken daha fazla bekleyemedi. Ellerini bilinçizce sımsıkı tutmuş sevdiğinin eline dayanamayarak bir öpücük bıraktı. Ne kadar kırgın olursa olsun bir yanı bir türlü kıyamıyordu. O an Aysima'nın titreyişini gözardı ederken yutkunarak gözlerine baktı.

" Sebebini merak ediyorsan teklifimin, gözlerime bak Aysima. Birileri beni zorluyor diye değil ömrümü seninle geçimek istemem, aksine birileri kalbimi boş sanıp daha fazla adımı başkasına yakıştırmasın diye. Ben gönlüme eş seni seçmişken bundan haberdar olmayan insanlar zorluk çıkarmasın diye. Onun, bunun, şunun için değil.... Senin için, kendim için istiyorum. Ölümüne seviyorken seni beklemek ahmaklık değil mi? Doğal değil mi uğruna hiç düşünmeden can vereceğim insanın yanımda ömür tüketmesini istemem? Yoksa..." diye duraksadı kırgınlık akan sesi ile. " Senin düşüncen bu değil mi? İnsan 'sevdiğim' dediği adamla gelecek hayal etmez mi? Böyle uzaktan uzağa sevmek yetecek mi sana? " Gözleri karardı bir an , yumrukları sıkılırken bir nefes kadar yakınına geldi. " Senin yüreğinden habersizken yıllarcada uzaktan sevebilirdim Aysima... Hala öyle sevebilirim. Fakat artık ne kalbimi, ne de sana dokunmak, her an sevmek için can çekişen parmaklarımı üstünden çekemem. Benden bunu bekleyemezsin!"

Aysima duydukları ile kalbi titrerken nefesini tutmuş vaziyetteydi. Sevdiği ona apaçık olmuştu. Bir yanı heyecandan uçuşurken diğer yanı da utançtan kızarıyordu. Haklıydı..insan sevdiğine sarılmak, öpmek dokunmak isterdi. Ama... nasıl olacaktı ki bu?

Yutkundu... dünya dönüyor, Devrim'in ılık nefesi yüzünü okşarken her an yığılacak gibi hissediyordu. Ve Devrim bundan habersiz aralarındaki olamayan mesafeyi kapatıp dudaklarını sevdiğinin hemen dudağının altına dayayıp fısıldarken Aysima'nın kaçacak yeri kalmamış, şuana kadar hiç hissetmediği yabancı duygular tarafından çepeçevre sarmalanmıştı.

" Seni seviyorum Aysima'm. Köpek gibi seviyorum... Geceleri sol yanım daha bir üşür oldu. Sıcaklığa aç bedenim donuyor artık. Ne olur...ne olur sıcağından mahrum etme... Evet de bana..."

Fısıltısı boğuk ve inlercesineydi. Dudakları konuşurken Aysima'nın çenesini okşayarak usul usul daha yukarı tırmandı. Devrim Aysima'nın sıtmaya tutulmuş gibi titrediğini fark ettiğinde bir elini sırtına götürüp mümkünmüş gibi daha da yaklaştırdığında gözleri genç kızın minicik kiraz parçası olan kızarmış dudaklarındaydı... Koklaya koklaya dudağını, sevdiğinin tenine sürerken nihayet dudaklarının yolculuğu günaha apaçık davet olan dudaklarda sona ermişti. Alev Alev yanıyordu... Ölüyordu! Sadece küçük, masum bir dokonuş... Kalbi bir pençe tarafından sıkılırken bekaretini bozduğu dudakları çılgın bir bakir gibi duraksamak nedir bilmeden tüketmek istiyordu o minicik titreyen dudakları. Bir yanı durmasını fısıldarken diğer yanı herşeye sağırdı... Rüzgar aşk tınıları fısıldarken artık gerçekten hayat durmuştu.Dudakları hareketsizce o masum dokunuşla dahi yanarken içinde çığlık çığlığa yükselen isteğe
daha fazla engel olamadı... Kollarında titreyen küçük kadını sımsıkı sararken kurumuş dudaklarını taparcasına öpmeye başladı. O minik kiraz parçası, dudakları arasında erirken kendisi de erimekten beter bir şekilde içine hapsetmek istercesine öpmeye devam etti. Bu hayatında yaşadığını hissettiren en güzel histi! Bir yandan dokunmaya kıyamazken diğer yandan açlığı ve o ölünesi dudakların tadı canına okuyordu. Öpüşmek... öpüşmenin kalple bir ilgisinin olup olmadığını şimdiye kadar düşünmemişti fakat şimdi direk kalbine akan ılıklıkla bizzat şahit oluyordu. Öpüşmek miydi güzel olan yoksa sevdiğinin dudağında tükenmek mi? Bunun sorulması bile hataydı! Şimdiye kadar hiç bir dudağa misafir olamayan dudakları dahi cevabı anında anlamıştı. Şimdiye kadar bu günaha ortak olmamak için savaşırken, iradesinin zincirleri kırılmıştı sevdiğinin karşısında. Bu kadar severken direnmek her babayiğidin harcı değildi. Güzelim hislerin uçurduğu gökyüzünde salınırken sevdiğinin dudakları arasından sızan narin inilti kalan bir kaç akıl tortusunu da üfleyerek yok etmişti. Bu güzel hisler içinde kaybolurken kendisinden çıkan inlemeyi duymadı bile. Devrim ölesiye kendini kaybettiği gibi kollarında ki küçük kadınını da kaybettirmeyi başarmıştı.

Aysima, minik sıradan dudaklarında sevdiği adamın dudakları hoyratça aşkı hissettire hissettire işlerken mutluluğun eşiğinden geçtiğini hissediyordu. Dünyanın en güzel kadını o şu saniyelerde, dünyanın en şanslısı o... Ağaçların en serin gölgelerinden buz gibi rüzgar eserken diğer yandan güneşin yakıcı alevi yükseliyor. Bu nasıl bir his? Yanıyor mu üşüyor mu çözemiyor! Sevmek harikaydı! Fakat böylesi sevilmek dünya üzerinde olmayan saadetti! Nasıl da hoşuna gidiyordu bu dokunuşlar. Kanı çekilmiş parmakları çaresiz bir bebeğin annesinin göğsüne tutunduğu gibi tutunmuş Devrim'in sert fakat Aysima'ya sımcıcak sonsuz bir yuva olan göğsüne. Aklı başından gidiyor... Dünya ayakları altından kayıyor sanki... Yaptıkları şeyin doğruluğunu sorgulayacak gram güç yok. Günahın eşsiz lezzeti dolanıyor damarlarında sıcacık! Şuan dünyanın en güzel notalarını çalıyorlar beraber...

" Öp...öp beni Aysima..."

Devrim'in tek nefeslik iniltisi sırasında düşen sözcükler Aysima'yı daha da titretmiş , o an daha yeni öylece kalakaldığını hissetmişti. Öp diyordu sevdiği.. Beni öp... O nasıl bir ses tonuydu ruhuna kadar titreten. Kendisi miydi bu adamı bu hale getiren? Üstelik öp diyor! Nefes almayı becere biliyor muydu acaba ki öpe bilsin... Daha fazla dayanamayan kalbi son vuruşlarını yaparken Aysima güçlükle dudaklarını ayırmayı başardı. Ne kadar sürmüştü? Ondokuz yılda yaşamadığı heyecanı, yabancı hisleri yaşatan şu kısacık vakit aslen ne de uzundu! Ya dudağında, sert dudakların sanki yıllardır ordaymışcasına cuk diye oturuşuna ne demeli?

İkisinin de nefes nefese inip kalkan göğüslerinin birbirine değişi, birbirlerinin sıcacık nefeslerine boyanışları dakikalarca sürdü. Aysima kıpkırmızı halde, dudakları bir kalp gibi atarken ellerini götürmemek için zor tutuyor, Devrim'in gözlerine bakmıyordu. Ne diyecekti şimdi? Ne konuşuyorlardı en son? Ne yapılırdı böylesi bir andan sonra? Kalkıp nefesini vermeden eve kadar koşsa ardına bakmadan, Devrim ne derdi? O an içinden bir ses yükseldi 'Dermanı kaldı mı dizlerinin?' hayır... hayır diye çığlık atmak isterken çenesinde ki dokunuş ile irkildi.

" Gözlerime bak gül kokulum..."

Devrim'in boğuk sesi kulaklarından sızarken gözlerini kör edercesine sımsıkı kapadığını ancak idrak ediyor. İşte o andan sonra utanç bir yorgan gibi sarıyor bedenini. Bu adam öperken neden utanmamıştı? Şimdi gözlerine bakarsa, konuşursa az önceki durumdan daha mı anormal olacaktı?

Aklımı başımdan alan, ömrümü adayacağım o dokunuş... Allahım! Allahım benden eksik etme!

Kendi içinde yaşadığı tezatlıklar içinde boğulmak istiyor... Bir yandan kaçıp gitmek isterken diğer yandan bir kez daha o anı yaşamak istemek de neydi?

Açılmayan gözler karşısında hala nefesi yerine gelmeyen adamın dudağı ağırca kıvrılırken ateş gibi yanan dudaklarını kızıla dönen sevdiğinin gözlerine dokunduruyor. Az önce dudaklarındaki o hoyratça dokunuşlar isteksiz mırıltılarla çekilirken yerini sırf şefkatin doldurduğu dokunuşlar alıyor.

" De...Devrim"

Aysima'nın uyuşmuş titrek sesi dudaklarından firar ederken aslen ne diyeceği ile ilgili herhangi bir fikri yok. Sadece inler gibi dökülmüştü dilinden sevdiğinin ismi. Sanki buna ihtiyacı varmış gibi...

" Söyle peri tozum... Söyle kalbimin en aşık yanı..."

Devrim kızarmış yüzü avuçlarına alırken yüzünde engel olamadığı bir sırıtış vardı. Küçük sevdiği bir öpüşme ile ne hale gelmişti... Tabii kendisinin ne halde olduğundan haberdar olsaydı bu şekilde sırırtmazdı. Alnına bi öpücük bırakırken Aysima'nın, " Evet.." diye fısıldadığını duydu. Gözlerinde dalga dalga ışıltıların yükseldiği ela gözlere dalarken gözlerini kıstı... Ne evetiydi bu? Aklı başından uçmuştu adeta. Bu küçük peri tozu gram akıl bırakmamıştı...

Aysima bunu anlamış gibi minik dudaklarında ki Devrim'in az önce bıraktığı tadını gayri ihtiyari dili ile sıyırırken, " Evet Devrim..." diye inledi. "Seninle evlenirim."

Duyduğu cümle elini buz kaplarken yüzündeki gülüş bayramlık çocukların sevincinden izler taşıyordu. Evet mi demişti sevdiği? Gönlü bayram hazırlığında gözlerine yerleşen neşe sevincini haykırırken, sevdiği birer balta misali sözlerini acımasızca vurarak kesti sevincini. Oysa daha doğru düzgün sevinememişti bile!

" Ama... Ama şimdi olmaz." Sesi suçlu bir çocuğun, itirafta bulurkenki saf utancını taşıyordu.

" O ne demek Aysima? Neden şimdi olmaz? "

Ama şimdi olmaz? Peki ya ne zaman olacaktı?

Kırıklık dolu sesi şıngırdıyordu kırılan camlar gibi.

" Okulum var Devrim. Henüz yeni başladım. Önümde en az dört beş yılım var. Üstelik gece gündüz çalışırsam bu mümkün, hukuk fakultesi malesef 'ha' diyince bitmiyor. "

Devrim'in soğuk bakışları tekrar geri dönerken elleri Aysima'nın yüzünden düştü pelte gibi ağırlıkla. " Bu bahane değil! Olamaz Aysima. Evlendikten sonrada pek tabi okuyabilirsin. " Sitem doluydu sesi. Sert dalgaların kayayı sertçe dövmesi gibi keskin. Elinde olmadan kızıyordu. " Koskoca dört yıl... Hatta belki de daha fazla beklememi söyleyemezsin bana. Beklemenin sorun olmadığını daha demin açıkladığımı hatırlıyorum. Ben sensiz bir beş yıl bekleyemem!" Net sesi Aysima'nın iliğine kadar işlerken genç kız taviz vermemeye çalışıyordu. Elbette evliyken okuyan vardı. Fakat zorluklarının getirisini ondan iyi kim bilebilirdi? Ailesinde gördüğü bir de baskı olacaktı tabii. Mahallenin dedikoduları daha şimdiden kulağında sırasıyla geçiyordu.

" Babamı unuttun mu Devrim? Abim neden yanımızda değil bilmiyor musun? Evleneceğim dediğinde babam kıyameti kopardı okuyandan ev kadını olur mu diye. İzin vermedi. Sonra ne oldu? Abim bizi terk etti. Evlendiler ve çok değil... Sadece bir yıl sonra boşandılar. Biz abime hasret yaşarken o başka bir yerde dağıldı! Okulunu bıraktı erkek olmasına rağmen. Sen neden küssün onunla? Evlendiği için ona kızdığın günleri unuttun mu? "

Devrim duydukları ile sinirden kaskatı kesilirken mavi gözleri lacivertin en karanlık tonuna boyanmıştı! " Benim karım olduktan sonra kimse bir şey diyemez Aysima! Üstelik Volkan'ı hiç karıştırma! Ben o kızla olmaz dedim. Aklı beş karış havada diğer yandan kariyer yapacağım havalarından geçilmiyordu. Sonunun ne olacağı belliydi. Ve dediğimiz çıktı. Şimdi onların aşkının bitmesinin bize asla engel olmasına izin vermeyeceğim! "

Sesi sertliğini korurken sözlerini sevdiğinin aklına çakmak ister gibi tane tane bastıra bastıra söylemişti.

Aysima sanki bahane üretiyormuş gibi davranan adama daha fazla dayanamadı. Kendisi de istemez miydi herşeyden uzak sevdiği ile hayalini gerçekleştirmek! Ama adı gibi biliyordu olacakları. Babasına dese anında okul hayayı bitecekti!

" Devrim sen ne demeye çalışıyorsun ya! Ben bilmiyor muyum sanıyorsun! Zehra sultan bile kabul etmez! Babanı söylemiyorum bile. Ben okula gidip geleceğim mahalle hep bir ağızdan ne kadar yakışık almayan söz varsa edecek. Annen yıllardır beklediği torunu bahane edecek babam yine sinir krizi geçirip aklımı alacak. Zaten şimdi bile bir bahane bulsam da gitmese diye aranıyor. Neden tüm bunları göz ardı ediyorsun? Sınav stresleri arasında evdi temizlikti yemekti bir de.. bir de çalışamam ki ben." Diye evam etti aslında sonda bambaşka bir şey söyleyecekken. Evliliğin sorumluğunu çok iyi biliyor güçsüz omuzlarına fazla geleceğinden emindi. Tüm sorunların içinde bir de kocasını mutlu etmek vardı.

Sabahtan akşama okulda olacak, sonra eve geldiğinde bir de tüm bu iş ve ailelerle uğraşacak. Gece de yorgunluk içinde ders çalışırken kocasına, sevdiğine hangi ara ilgi gösterecekti? Volkan'da kaç yıllık sevdiği ile evlenmişti herkesi çiğneyip. Ama olan o güzelim aşklarına olmuştu. Bütün keşmekeşin stresi onları boğmuş zamanla aynı evde yabancılaştıklarını durmadan tartıştıklarını anlatmıştı abisi ona. Tüm bunları bilirken nasıl bir kumar oynardı!

Aysima, Devrim'in gözlerinde gördüğü kararlılığın kırılmaması karşısında gözü dolarken Devrim daha fazla dayanamayıp ayağa kalktığında gazap dolu bakışlarını Aysima'ya dikti.

" Beni bir kenara itip milleti düşünecek, bana güvenemeyeceksen diyeceğim yok Aysima. Düşün taşın kararını ver! "

Aysima daha ne olduğunu anlamadan arkasını dönüp bütün öfkesini savurup kasırgalar eşliğinde çekip giderken, put kesilmişti... Bir damla yaş gözlerinden süzülüp dudağına kadar indiğinde," Böyle yapma Devrim... " diye fısıldadı kendisinin dahi duymadığı bir sessizlikte. Ne demek istemişti şimdi Devrim? Nasıl bir acıydı yüreğini saran. Demek sevdiği tarafından kırılmak, anlaşılmamak bu kadar nefes kesiciydi.

Hayatında ilk defa böylesi acı yaşarken diğer yandan en büyük mutluluğu da yaşatan kişinin aynı adam olması ne de tuhaftı....

Ne yapacaktı şimdi? Durduk yere nasıl bir savaşa atacaktı sevdalarını?

***

 

***

MERHABA CANLAR!

NASILSINIZ BAKALIM?

UZUN BİR BÖLÜMÜN SONUNA GELİRKEN HİKAYEMİZDEKİ GERİLİM DE BAŞLAMIŞ BULUNDU :(

SİZCE EVLİLİK KONUSUNDA KİM HAKLI? AYSİMA BABASINI ADI GİBİ BİLİRKEN DİĞER YANDAN ABİSİ GİBİ OLMAKTAN KORKUYOR. BUNCA YÜKÜ TAŞIMAK KOLAY DEĞİL :(

DİĞER YANDAN DEVRİM İKİSİ DIŞINDA HERŞEYİ BIRAKIP KENDİNİ KOLLARINA TESLİM ETMESİNİ İSTİYOR.

SEVİLİYORSUNUZ!

❌ OY VE YORUMLARI UNUTMAYIN LÜTFEN. OKUNMAYA GÖRE AZ GELEN OY ÜZÜYOR! ❌ VE ÇOK MERAK EDİYORUM. YANİ HAKİKATEN NEDEN ZOR MİNİCİK BİR DOKUNUŞ?

 

Bölüm : 01.05.2025 01:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş