23. Bölüm

22 🧡 Yardımına İhtiyacım var

ÖZLEM TATLI
ozsoowan

Seni, anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara,
Seni, anlatabilmek seni,
Namussuza, haldan bilmez,
Kahpe yalana.Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana,
Bir bu yana...Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni, anlatabilsem seni...
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

 

 

 

 

 

Karanlık sokakta kaçak göçek gülücükler ve edilen derin sohbet eşliğinde Yasemin'lere doğru yürürken Aysima sıkıntı ile Devrim'e dönüyor.

" Çok tartışıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse Yasemin, Giray'ın üstüne çok gidiyor. Ne yapacağız? Bu gidişle büyük bir aşkın darbe alması kaçınılmaz."

Devrim daha dün sabah ona uzun uzun dert yanan Giray'ı hatırlayınca Aysima gibi sıkıntı ile doldu.

" Artık mesleğini bile icra etmek istemiyor. Sosyal medya hesabını kapadı. Kızlar yazdıkça Yasemin çıldırıyormuş. "

Aysima hafif bir gülümseme ile, " Giray'ım baktı olmuyor sonunda kaçtı mı ne yaptı!" diyerek güldüğünde Devrim'in bir an durup " Nereden Giray'ın oluyor? " diye sorması ile şaşkınlıkla bakıp gözlerini devirdi. Hani şaka yapsa kaldırılır ama ciddi ciddi soruyordu!

" Gözlerini devirme! Bir 'Devrim'im!' ismi düşsün dilinden kafi. "

Aysima dayanamayıp gülüyor. Ne deli adamdı ." İyi öyle olsun ama alışkanlık, " diyor omuz silkerek.

Devrim sinsice gülerek, " Başka alışkanlıklar edinmene severek yardımcı olurum!" demesi ile Aysima'yı yine dumura uğratmanın başarısı ile önden ıslık çala çala yürürken, " E hadi peri tozu. Eski hatunlar gibi beyim önden yürüsün diyorsan senden o saygıyı beklemiyorum." diyerek gecenin karanlığının sinmiş olduğu sokakta hoş kahkahası dalgalanıyor rengarenk...

Aysima arkasından ala dönmüş bir suratla endamına bakıyor bu adamın. O ciddi adamın böylesi şakacı çıkması ciddi anlamda şaşırtırken içindeki sapığın da ona el sallaması ile kıkırdamadan edemiyor. Ölse Devrim'in böyle bir yanının olduğuna inanmazdı!

***

Beraber Yasemin'lere geldiklerinde genç kadını perişan halde görüyorlar. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş, yüzü sapsarı bir halde başına doladığı yazma ile koltukta oturup, " Düşüncesiz! Tek başına ne yapar evde demeden beni yalnız bıraktı," diye söyleniyordu göz yaşları yanağını yıkayıp giderken.

Devrim bir süre sessiz kalsa da sonunda dayanamayıp Yasemin'in karşısına oturuyor. Ellerini dizine koyup hafif eğilmesi ile genç kadına biraz daha yakınlaşıp, gerçekten çökmüş yüzüne baktı derince.

" Şu haline bak. Değer mi başka insanlar yüzünden bu hale gelmeye?"
Sorusu üzerine Yasemin hızla başını kaldırdığında gördüğü sert bakışlarla biraz yerine sinmişti. Her daim abi gibi olsa da çekindiği aşikardı.

" Yok Devrim, sorun o değil! Anlamıyorsun. Annem bile suç senin diyor! Ya adam radyoda bütün gelen şiirleri okuyor anladık. Ya dün gece kız ilanı aşk etmiş! Bütün mesajlarını gördüm. Bizimki cevap vermemiş tamam ama kızı görmüş! Aynı kız gece programı olduğu sıra bir şiir isteyip bu çok sevdiğime demiş. Giray da okudu tabi! Durur mu! Ya ben sana mecburum şiirini! Kız resmen ben sana mecburum diyo bu da okuyor! Bitti mi bununla? Hayır tabi ki! Sonra yine mesaj kutusuna saldırıp , şuan ağlıyorum 'beni ne kadar mutlu ettin o şiir sanaydı ve sen bildiğin halde okudun' diye zırvalamış! Yok say ya! Engel at her yerden! Ama yok bizim tatlı çocuğa yakışmaz! Yapamaz! "

Taramalı tüfek gibi saydırırken Devrim elini kaldırdı susmasını isteyerek. Her ne kadar güzelce izah etmeye çalışsa da Yasemin belli ki anlamayacaktı.

" Bir iki değil ki bu Yasemin. Adamın ekmek teknesi bu. Mecbur eyvallahı olacak sevenlerine. Senin yüzünden para kazandığı hesabını dahi kapattı. Bilmem farkında mısın ama bu eve geçindiren para ordan geliyor. Giray hayal ettiği, sevdiği mesleği yapıyor. Hayatında senden ve severek yaptığı işinden başka neyi var adamın? Biraz ona da hak ver. Evde huzurunu kaçırıyorsun ve şuan gidecek kapısı dahi yok! Sığınacak kimsesi yok! Bunu sakın unutma. Huzurunuzu şu kapının dışında kalan insanlar için bozma! "

Sert sözleri ardından cevap beklemeden ayaklandığında asıl merak ettiği dostu için evden çıkarken ardından gelen kadına dönüp derin bir nefes alıyor. Kapıdan çıkmadan yüzünü avuçlayıp alnını öperken," Ona yanlış yaptığını söyle. Kim bilir Giray şimdi nerede ne yapıyor! "diye öfke ile soludu. " Unutmasın ki çok ünlü bir şair de olabilirdi... Veya daha başka bir şey. O zaman bütün fanlarına engel atmasını mı isteyecekti! Yasemin Giray'ın daha önce de mesleğine nasıl aşık bir adam olduğunu biliyordu. Kendine gelsin ve büyükler işin içine girmeden bitirsin bu saçmalığı. Bende gidip deli oğlanı bulayım. "

Sıkıntılı nefesini bir kez daha verirken karşısındaki kadının küçük yüzünün sardığı hüznü görünce tekrar öpüp, " Üzme tatlı canını. Sen üzülürsen ben kahrolurum. Olur böyle şeyler evlilikte. Şimdi alır gelirim Giray'ı" derken zoraki tebessüm eden kadınına büyük bir gülüşle bakıp," Ha şöyle! " diyor tek kaşını kaldırıp güzel gözlerine bakarken. " Hep böyle tebessümün süslesin güzel gözlerini! "

Aysima'nın tebessümü büyüyüp de yanağına bir öpücük bıraktığında, " Ah ulan!" diyor Devrim. " Ah..."

Aysima'nın kıkırtısını içip kalbine hapsediyor. En güzel anıları topluyor artık sevdiğine ait olan kalbi.

" Hadi git artık! "

" Si... Bunların küslüğünü ha!"

Söylenip küfür ede ede bahçeden çıkarken hiç düşünmeden galeriye yol alıyor. Kimin morali bozuksa galeriye gittiği için hiç arama gereği dahi duymuyor. Galerinin çatısını güzelce döşemiş çoğu zaman Çetin, Ali ve Giray'la sabahlıyorlardı. Önce evinin olduğu sokağa gidip park ettiği arabasını aldığında yarım saat geçmeden galerinin önünde park ediyor arabasını. Cebinden anahtarı çıkarıp kilide sokuyordu ki açılan kapı ile bakışları birleşen Çetin'e küfür savuruyor.

" Korkuttun lan!"

Sert kahkahası yankılanan Çetin, elini dostunun omzuna koyarken, " Geldiğini görünce karşılayayım, sonra Ali'yi alayım dedim, " derken sırıtmaya devam ediyordu.

Devrim, " Eyvallah" diyip yukarıyı işaret ettiğinde Çetin mesajı alıyor hemen, yüzü düşerken sıkıntılı ile ellerini cebine sokarken" Yukarıda aşık mahzuni! Abi başını duvardan duvara çarpmadığı kaldı şair yüreklimin!" diye dalga geçmesi ile Devrim'den omzuna bir yumruk yemesi kaçınılmaz oldu.

Çetin omzunu tutup kapıdan çıkarken, " Ne dedim şimdi! Yalan mı!" diye çıkışıyor.

Devrim, Çetin'in söylenmesine aldırmazken" Ali nerede? " diye soruyor bu defa.

" Kahvedeymiş. Gidip alayım bu gece sabahlayalım. Giray efendi evlendiğinden beri adam akıllı toplanamadık. "

Devrim anladım der gibi başını sallıyor fakat yapılan plana başını olumsuzca sallayıp, " Yok oğlum kalsın bu gece. Şu Giray efendinin bir tozunu alayım karısına bırakacağım. O da perişan. Aysima da orada hem. Eve bırakmam lazım geç olmadan. " diyor yorgunlukla.

" Ooooo Şiir yürekli derken, deli Devrim'i de kaybettik anasını... "

İmalı sözleri sonucu Devrim'in bir hışım üstüne yürümesi ile geri kaçan Çetin, duyduğu cümleyle yerinde çakılı kalıp gerilen sinirlerine hakim olmaya çalışıyor.

" Seni de görürüz lan! Hep böyle sap mı kalacaksın! "

Çetin derin bir nefes eşliğinde sabır çekerken gözlerini kapayıp; " Bugün sevgilinle üstüme üstüme oynuyorsunuz! Canınız mı sıkılıyor anlamıyorum ki! İyiyim abicim ben böyle! Bir daha asla o cam kırıkları ile dolu olan yola girip kanatmam kendimi. Eyvallahım yok artık kalpsizlere!" diyor binbir isyanla!

Devrim sözler dudağından kaçtığı an pişmanlığı yaşarken yüz hatları iyice gerilen adamın yanına varıp elini omzuna koyuyor hüzünle. " Her kadın kalpsiz değil be Çetom! Amacım canını yakmak değil. Yanan canının acısının bir gün tükenip hiç olacağını anlamanı sağlamak." Omzunu sıkarken acısını almak, yaşadığı anıları silmek ister gibiydi. Sert bakışları bir an çakışınca Çetin uzatmamak için en iyi bildiği şeyi yaparak konuyu kapamayı seçiyor.

" Tamam abi, her neyse. Sen Giray'a bak. Bende Ali'ye gideyim. " Sert çıkan sesine karşılık derin bir nefes alan Devrim, başını sallarken giden adamın ardından baktı bir süre. En kısa zamanda ona da el atmayı düşünürken içeriye geçti. Daha onu bekleyen uzun bir gece vardı!

Usul usul yukarı çıkarken çalan dertli türkülerle dudağı kıvrıldı, yine hüznün dibine vurmuştu anlaşılan. Kardeşten öte bildiği adamlar içinde en duygusalı ve herşeyden kolay etkilenen kişiydi Giray. Ve gruptaki yaşı küçük olan Ali olsa da, evin küçük oğlanı muamelesi her daim Giray'a yapılırdı. Küçük bir çocuktan farksızdı nazarlarında...

Devrim odaya girdiği an krem deri koltukta kolunu yüzüne kapayarak uzanan dostunu gördüğünde dudağı daha da kıvrılırken içine şefkat doluyor. Bir baba nasıl ki oğlunu sever, Devrim de aynen öyle seviyordu Giray'ı. Aile şefkati nedir bilmeyen adamı hep en saf şefkatle sevmeye özen gösteriyordu.

" Giray? Paşam hayırdır? Evin yolunu gözleyen karın yok mu lan!"

Giray duyduğu ses üzerine kolunu yüzünden çekip doğrulurken gözlerini ovuşturuyor bir yandan. Kan çanağına dönmüş gözlerde günlerin uykusuzluğu akıyordu oluk oluk.

" Var... Var da... Burada olduğuna göre herşeyi biliyorsun abi! " Gözleri parkede gezerken çatlak toprak gibi kuru çıkıyor sesi. Canı çıkmış bir bedenden farksız...

" Biliyorum... Ben sana daha dün sabah takma demedim mi? Bugün Yasemin'le konuştum. Artık sık sık da konuşurum. Git konuş halledin aranızda bir daha da böyle bir konu yüzünden kızı yalnız bıraktığını görmeyeyim!"

Son cümledeki sertlik Giray'ın sözlerini yutmasını sağlasa da, o da artık böyle yürümeyeceğini biliyordu. Böylesine kısa bir zamanda ciddi anlamda yorulmuştu. Zaten bu yaşına kadar bir çatı altında aile huzuru yaşamamış birinin sığınağında çatırdamalar oldukça korkuyor ve ne olduğunu anlamadan kaçıyordu yuva bildiği yerden, kendinden...

" Olmuyor böyle be abi. Ben..." diyor acıyı sonuna kadar içine çekerek.
" İstifa ettim bugün radyodan."

Devrim duyduğu cümle ile beynine bir kurşun yemiş gibi olurken ne ara ayağa fırlayıp yakasını yuttuğu adamı sarstığını dahi hatırlamıyor.

" Ne demek bıraktım! Ne demek bırakmak! Mesleğim evladım olsa böyle severim anca diyen kimdi! Lan sen okuyasın diye onca çırpınışlarımız boşa mı! Onca emeğin çöp mü olacak lan!"

Giray, yirmi beşinde genç bir adam olmasına rağmen yetimliğin erken olgunlaştırdığı koca adam! Gözü dolu dolu kendisine bakan, her daim bir abi, bir baba gibi koruyup kollayan adama bakıyor uzun uzun.

" Doğrudur abi... Evladım gibi seviyorum. Fakat evlat anneyi acıttığı an babalar müdahale edip buna asla izin vermez öyle değil mi? Yasemin de ne yapacağını şaşırdı. Üzülüyor biliyorum... Ne çözüm üretsem olmadı... Dünki olayda haklıydı fakat hiç isme dikkat etmeden sevdiğim bir şiirdi diye okudum. Biliyorsun kaç gündür aklım başımda değil, tartışma üstüne tartışma... Ne yaptığımı dahi bilmiyorum. Böyle yürümez ki... " Çaresiz bir oğlan çocuğu gibi düşen omuzlarındaki ağırlıkla başını da eğdi.

Devrim usulca çözdüğü ellerini geri çekerken daha ne dese boş olduğunu biliyordu. Bu koca adamları çöktüren hep kalplerini tutsak ettikleri kadınlardı! Kendi de öyle değil miydi? Bir küçük kadının elinde tutsak değil miydi?

Ve koskoca Çetin... Çınar görse devrilir, devrilmezdi o koca adam. Ama onu da çöktüren kalbinin tutsağı değil miydi? Giray'a uzun uzun bakıp, "Haklısın..." dedi cansız bir sesle.. " Bir baba eşinin üzüldüğü yerde evladına resti de çekendir!" dedi kararlılıkla.

Uzun süre sessizliğin sonunda, "Peki ne yapacaksın bundan sonra?" diye soruyor Devrim. Nihayetinde yeni evlenmiş ve borcu olan bir adamdı. Böyle işsiz güçsüz olmazdı. Hele ekmeğin aslanın kuyruğuna kadar indiği bir zamanda iş bulmak da zordu! Her bir taraf diplomalı işsizlere doluydu.

Giray, Devrim'e yan bir bakış atarken geceden beri ilk içten gülücüğünü atıp, sabah Çetin'in kapıya astığı ilanı masadan getirip Devrim'e gösteriyor.

Bay eleman aranıyor.

Devrim'in kaşları bir kez daha çatılırken, " Yok artık!" diyor sertçe.
" Gelip araba mı yıkacaksın lan! Diplomanı da kapıya asarız istersen!"
Ters bakışının etkilemediği adam omuz silkerken sırıtmaya devam ediyor gerçek olmasını dileyerek.

" Zaten kıskanmıyor değildim sizi. Çetoyla burada neler yapıyorsunuz. Hep berabersiniz. Ali de hep yanınızda. Ben niye hep yetimim anasını satayım! Bende katılayım." Giray içten içe damardan vururken tek istediği Devrim'i ikna etmek. Biliyordu ki böyle söze başlayıp acındırmasa Devrim tekmeyi vuracak asla böyle bir işte çalışmasına izin vermeyecekti.

" Ne demek o! "

Devrim'in kızması ile tekrar omuz silken Giray, " Hep siz yok muydunuz yanımda? Her işimde siz ön ayak olmadınız mı? Sen hayattaki babam olmadın mı Devrim paşa. Şimdi niye olmayasın. Kalırım yine gölgende. Valla iyi de yıkarım ha!"

Son sözleri ile gülerken Devrim'in canını nasıl yaktığından habersizdi. Derin bir nefes alan Devrim, gözlerini kapayıp sinirle burun kemerini sıkarken aklına gelen fikirle gözlerini araladı.

" Sabah Çeto da gelsin konuşalım. Memleketteki toprakların bir kısmını satıp işi büyüteceğiz zaten. Ordan pek para geldiği yok. Burası büyük ihtimal böyle kalır yeni bir yer açacağız, o zaman sen Çetoy'la burada kalırsın biz Ali ile oraya geçeriz. Almanya'dan bir iki bağlantımız var. Arabaları daha ucuza denk getireceğiz. Yaparız bir şeyler. "

Giray her ne kadar kabul etmese de Devrim sert bir şekilde karşı çıkınca onaylamak zorunda kalmıştı. Anlaşmış bir şekilde geri döndüklerinde derin düşüncelere ev sahipliği yapıyordu Giray, bir yanı ölü misali hissiz, ruhsuzken diğer yanı huzurdu. En azından artık tartışma ortamı kalkacak ve istediği daimi huzura kavuşacak bir daha kavga etmeyip çok istediği bebek için de Yasemin'i ikna edip mutlu bir şekilde evliliğine devam edecekti işte! Sevmek ne aziz bir şeydi. Bir gün biri ona sevdiği mesleğine kavuşup yüzlerce dinleyicisi olacak ve onlara sırtını dönüp bırakacağını söylese ona çıldırmış gibi bakardı! Fakat şimdi benliğini ele geçirip kalbine taht kurmuş kadın için bir gecede elinin tersi ile itmişti onca mücadele, onca zorluk ve emekten sonra kazandığı mesleği ve itibarını...

Evin bahçesinden adım atarken telefonundan gelen mesaj sesiyle
telefonun kilidini açtı. O an da rengarenk kahkahalarla süslendi kalbi. Bu kadının adı dahi mutluluktu! O kadının varlığı cennetti! Çok, çok seviyordu! Ölürcesine, ömrünü her gün yeniden tüketircesine... Kimse sevebilir miydi onu öyle? Kimse bakabilir miydi onun gözüyle ayın on dördü gibi parıldayan yarine! Titrer miydi her bakışında göz bebekleri? Kalpleri içer miydi her gülüşünün tek kırıntısını ziyan etmeden?

Şüphesiz! Şüphesiz tek ademoğlu bir Devrim etmez, Aysima'yı böyle bir aşkla sevemezdi...

Peritozu

" Nasıl bir şövalyesin? Daha bulamadın mı Giray'ı?"

Yüzünde saklayamadığı tebessümü Giray da fark etmiş, eğilip telefona bakması ile o da gülmeye başlamıştı.

" Abi. Bu kız çok değiştirdi seni be! Yüzünde gülücük eksik olmuyor maaşallah. Önceleri geçtiğin sokakta yüzündeki ifadeden korkar kapı önünde oturanlar içeri kaçardı. Şimdi yüzünü gören arkadan şaşkınca bakıyor."

Giray'a dönen Devrim başka zaman olsa bir güzel ifadesini alacakken serseri bir gülüşle alt dudağını kaşıyıp; " Hayat bazen küçük bir kadının eline oyuncak yapıyor seni paşam. Sonra sende çocuk gülüşü kadar masum bir şekilde o savruluşu seviyorsun. Oyuncak olmak gururunu kırmak değil, mutluluğun, huzurun hakikati oluyor." diyor Aysima'nı düşünüp gülüşü büyürken.

" Vaaay! Bir de bana derler şair diye. Beni geçtin sen abi! "

Giray, Devrim'in mutluluğu ile mutlu olurken bir anda Devrim daha ne olduğunu anlamadan sıkıca sarıyor onu. Biliyor ki uzun zamandır hakediyordu bu mutluluğu.

"Lan! Ne yapıyorsun?"

" Seviniyorum be abi! Çok bekledin bu mutluluğu. Çok korktun, acı çektin..."

Devrim de pes edip elini kardeşinin sırtına koyarken, " Sonu baldan tatlı oldu ya... Hiç gözüme gelmiyor o acılar." diyor.

Hakikaten! O Balkon köşelerinde kapalı perdeye bakıp yıldızsız gecelerin şahitliğinde ne umutsuz paketler tüttürdüm sabahlara dek! Hep mi hüzün olurdu geceler... Koynunda yarin hasreti, yüreğinde hançer niyetine saplanan korku!

Peki umut?

Hiç... Hiç yoktu!

Hiç düşünmezdin be Devrim efendi! Bir gün ay yüzlü yar, yüzüne aşkla bakacak... Yar diyecek be Yar! Ölürcesine, içine gömercesine Yarim diyecek...

Umudun hayali dahi yokken, o yar ki umudun adı olup doğmuştu en parlak aydınlıklar gibi karanlık gökyüzüne...

Şükür... Yüz binlerce şükür varlığına! Bana gelişine! Benim oluşuna....

"Çok mutluyum senin adına!"

Devrim duyduğu sesle iç muhasebesinden hızla sıyrılıp geri çekilirken," Yeter oğlum gece gece bu ne duygu seli. Aysima senin kadar duygusala bağlamıyor. " diyor kaşlarını çatmaya çalışarak. Fakat görmüyor, o çatılan kaşların çizgisinde gökkuşağı renkleri elele vermiş dünyasını şenlendiriyor!

Giray haline tebessüm ederken, Devrim daha fazla beklemeden heyecanla zile basıyor.

***

Aysima ise, Devrim gittiğinden beri Yasemin'i ikna etmeye çalışsa da onun hala bildiğini okuması ile sonunda kızıp karşı koltuğuna geçmiş sessizce sevdiğini beklemeye başlamıştı. Karşında bir ağlayıp bir susan can bildiğine üzgünce bakıyor ve ne yapacağını şaşırıyordu. Fakat anladığı şuydu ki, Yasemin Giray'ı kaybetmekten ölesiye korkuyor, korktukça da ne kendinde ne de Giray da huzur bırakıyordu!

Bir kez daha ayağa kalkıp yanına oturmadan Devrim'e mesaj atmış cevap beklerken de önce kahkaha sonra da çok geçmeden duyduğu zil sesi ile içinde bahar çiçekleri açarken bir koşu kapıya varıyor.

Kapıyı açıp gördüğü mutlu yüzlerle yüzü aydınlanırken, bir parça da Giray'a kızmıyor değil. Yasemin ne haldeyken kendisi böyle mutlu muydu yani!

" Hoş geldiniz..."

"Hoş bulduk..."

Devrim sevdiğinin endamına bakıp içini yakan bir nefes çektiğinde içeri giren Giray'ın ardından bakıp gözden kaybolunca, sevdiğine bir adım daha yaklaşıp belinden kavrarken, alnına uzun bir öpücük bırakıyor. Kulağına doğru dudağını sürterek eğilirken, kalbinin orkestrası adı aşk olan bir şarkı çalıyordu.

" Şuan nasıl güzel olduğunu bir bilsen. Sen evimizdeymişsin de işten gelen kocanı karşılıyor gibi... Evimin, yuvamın kadını..."

Yoğun sesi, kulaklarına değen o dolgun dudakların dokunuşu ile eli, kapı kolundan usulca kayarken her an hiç bir fırsatı kaçırmadan kendini benliğinden edip darma duman eden adama bakıyor. Usulca yutkunurken titreyen bedenini içinden gelen dürtü ile Devrim'e sokulmasına engel olurken, " Bende.... Sabırsızlanıyorum Devrim." diye fısıldıyor titreyen bir halde.

Devrim her gün her tepkisine ölürken bir kez daha öpüp uzaklaşıyor istemeden. Biri görse bu hiç iyi olmazdı, biliyor!

" Bende ay yüzlüm... Bende. "

Giray, ise ufak adımlarla girdiği salonda karısını başında yazma sarılmış, harap halini görünce içine batan sancı ile bir kez daha istifa etmenin iyi olduğunu görüyor. Usul usul attığı adımlar sonucu ona kırgın ve üzgün bakışlar atan kadının önünde çökerken ellerini alıyor avuçlarına.

" Buz gibi olmuşsun!"

Omuz silkiyor Yasemin. Diyecek çok sözü olsa da, " Sen yokken kışın en çetin hali bu ev bilmiyor musun?" diyor soğuk bir sesle. Giray sıkıntılı bir nefes alırken donmuş avuçlarından öpüyor.

" Biliyorum..." diyip gözlerine bakıyor ışığı sönmüş bir tebessümle. " İstifa ettim. Bir daha radyo yok. "

Yasemin duyduğu cümlenin şoku ile kalakalırken bir süre bir şey diyemiyor. İçine giren vicdan sızısı da sıkarken, " Na...Nasıl?" diyor sonunda. " Gerçekten mi? "

Kocasının başını sallaması ile anında soğuk elleri yüzünü kaplarken korku ile o da koltuktan kayıp kocasının önüne geçiyor hemen.

" Ha.. Hayır bunu istemedim ki senden ben. Buna hakkım yok biliyorum... Özür dilerim. Özür dilerim.. Sadece.. Hakim olamıyorum kendime Giray! Korkuyorum." Son kelamı ile gözünden taşan yaş yanağından çenesine düşerken, Giray uzanıp öpe öpe siliyor o yaşı.

" Biliyorum güzelliğim. Fakat artık bu konuda huzursuzluk çıksın istemiyorum. Bende korkuyorum ve artık seninle tartışmak, kırmak istemiyorum. Belki böylesi daha iyi olur. "

Uzun bir konuşmanın ardından ikisi de toparlandıktan sonra bir sessizlik almıştı ortamı. Yasemin bir yandan vicdanının sızısını yaşasa da diğer yanı sevinçle şakıyordu! Üstelik yeni işi, radyodan kat be kat iyiydi onun nazarında. Konuşmayı daha sonraya erteleyerek beraber kapı önüne çıktıklarında Aysima ve Devrim'in yüzlerinde huzur çiçeği gibi açan tebessümlü hallerine gülerken, Yasemin; " Hadi çifte kumrular gelin de çay içelim." diyor.

Sabahtır bir bardak sıcak çaya hasret olan Devrim hemen içeri geçerken çok geçmeden kızlar çayı yapıp getiriyor. Keyifli geçen sohbet ardından Yasemin ve Giray'ın da o keyifsiz halleri dağılmış yanyana elele daha iyi görünüyorlardı. Devrim aralarının iyi olmasına sevinerek saatine baktığında kaşlarını çatıp Aysima'ya dönüyor.

" Hadi eve gidelim bizde, çok geç olmuş."

Aysima elindeki boş bardağı bırakırken mahçup bir halde Devrime dönerken " Babamlar hastaneye gitmişler. Halası kötü olmuş. Bugün Yasemin de kalacağım. " diyor biraz utançla. Sonuçta daha yeni barışmışlardı onlarda ve burada kalmak hiç iyi olmayacaktı!

" Yalnız gitmek kalıyor sana abicim." diyip sırıtan Giray'a kaşlarını çatan Devrim, duyduğu cümleden hiç hoşlanmayıp bir süre durduktan sonra yüzünde Aysima'yı yeniden titreten serseri bir gülüş peyda oluvermişti! " Tamam," diyor sevinçle. " O zaman bende kalırım!"

Duyduğu cümle bu defa Giray'ın kaşlarını çatmasına sebep olurken hemen atılıyor.

" Olmaz abiciğim! Aysima buradayken kalamazsın! Pezevenk miyim ben kardeşimle aynı yerde uyumana göz yumayım!"

Yasemin, Aysima'nın anında kıpkırmızı yüzüne bakıp kıkırdamaya devam ederken kocasının kolunu tutup, " Aynen. Kocam pezevenk mi!" diye dalga geçiyor. Giray başta anlamayıp istifini bozmasa da sonra kahkaha atan karısı ile çatık kaşlarını ona yöneltiyor. " Kocanla dalga mı geçiyorsun sen!"

" Estağfurullah ne dalgası!"

" Niye imalı imalı konuşup dalga geçiyormuşsun gibi hissettim o zaman!"

Devrim ikilinin saçma kavgasını bölerek," O ne demek!" diye giriyor araya. " Ağzını burnunu kırarım senin!"

Giray Devrim'e döndüğünde omuzlarını silkiyor hemen.

" Hiç öyle bakma abiciğim. Bir tek salon var orada da ikiniz yatamazsınız o kadar! Ateşle barut yanyana durmaz! Kızma yani. Caiz değil bir kere! "

Son cümlesine Yasemin artık kahkahasını bastırmakta zorlanıyordu. Aysima da kıpkırmızı kesilmiş ikiliye inanamaz bakışlar atıyordu!

" Öyle mi? " diye soruyor Devrim iyice sinirlenirken.

" Öyle! "

Devrim biraz daha kalsa Giray'a dalacağını bildiğinden Aysima'ya dönüyor sinirle.

" Yürü gidiyoruz o zaman!"

Ciddi bir şekilde Aysima'nın kolunu tutmuş çekiştirirken genç kız neye uğradığını şaşırıyor.

" Devrim saçmalama nereye gideceğiz? Biri görürse gece gece ne deriz!" Kolunu çekmeye çalışarak laf anlatmaya çalışıyordu bu deli adama.

Allah'tan Giray yine araya girip Devrim'in kolundan tutup durdurken, " Hop hop hop! Ne oluyoruz abi! Aklını mı oynattın kızı nereye götürüyorsun. Mithat amcaya ne derim sabah ! "

İkili tekrar tartışırken Aysima renkten renge girmiş konuşulanlara şaşkınlıkla bakarken, sonunda "Yeter!" demesi ile ikili ona bakıyor.

"Devrim..." diyor ne diyeceğini bilemeden. Aslen biliyordu aslında. Götür... Kolların arasında sabaha değin gözlerinin ışığında kaybolayım. O gökyüzüne bir ömür tutsak olayım... Bir gece değil her gece kollarında hapset mesela... Kalbimin hayali bu Devrim. Ömrüm bunun hayali ile geçti...

Oluşan sessiz ortamı, Giray'ın " Hadi geç oldu yürü evine." demesi bozdu. Devrim Aysima'nın zor durumda kaldığını anladığı an ciğerini yakan bir nefes çektiğinde başını sallayarak bu defa tek kaşını kaldırıp tehditkar bir bakış attığı adama birden sırıtarak yürümesinden işkillenen Giray geri adım atsa da kurtulamamış, kolundan tutulduğu gibi sürüklemesine de karşı koyamamıştı.

" Madem ben gidiyorum sen de geliyorsun Giray efendi! Kısasa kısas! "

Giray ne yapacağını anladığı an çırpınsa da boşunaydı!

" Ben nereye geliyorum ya! Karımla yeni barıştım daha!"

" Orası beni hiç ilgilendirmez! Nereden toplayıp getirdimse oraya gidiyoruz! Bu gece koynumda yatıracağım seni!"

Bu ikilinin hallerine bu defa kızlar şaşkınlıkla bakarken sokağa kadar sürüklenen Giray'ın itiraz sesleri kulaklarına dolduğunda iki kadın da kahkahalarla boğulmuştu.

Tam kapıyı kapatacakken Devrim hemen telefonunu kaldırıp göstermiş ardından telefona bir şeyler yazarken Aysima da içeride bıraktığı telefona koşmuştu. Çok geçmeden beklediği mesaj gelmiş, gecesinin aydınlığı olmuştu yine.

" Bu gece güzel uyu. Yarın benimsin. Kimseyi, hiç bir bahaneyi dinlemem peritozu! Gerekirse omzuma atar götürürüm, bilirsin!"

Aysima'nın yüzünde gülücük çiçekleri boy boy tomurcuk verirken zihninde canlanan Devrim'ine minnetle baktı. İyi ki ömürlük hayatının cennetiydi!

Henüz parmakları cevap yazmak için yer etmişti ki ekrana düşen yeni bildirim ve gördüğü isimle kaşları çatıldı. Gecenin bir yarısı ne istiyor olabilirdi? İkinci bir bildirim daha düştüğünde anlamsız titreyen elleri mesajı açıyor...

Burak;

" İyi geceler canım. Geç oldu fakat hiç iyi değilim ve seninle acilen konuşmamız lazım."

" Yardımına çok ihtiyacım var. "

🤍🤍🤍

👋Merhaba canlar!👋

Nasıldı Bölüm?

Siz Yasemin'in yerinde olsanız ne yapardınız?

Sizce Giray doğru mu yaptı?

Sonda ki mesaj nedir sizce?

Olaylarımız da başlıyor mu ne?

Ben hemencecik geldim vallaha ayrıca 🎊 tebrik bana 😄😄😄

Oy vermeyi unutmayın. Ve yorumları da. Tüm enerjim güzel mi güzel cümlelerinizden geçiyor 😍😘

 

Bölüm : 23.05.2025 01:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...