26. Bölüm

25 🧡 GELECEĞİMİZE...

ÖZLEM TATLI
ozsoowan


Bölüm, Her birinize ithafendir ❤️

İyi okumalar 💜

Ben seni bir okуanusun ԁerinliginԁe bulԁum ԁa sevԁim
Parlak bir inciуԁin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soguk ve уagmurlu bir günԁe
Seni ԁüsünürken gülüsünԁeki sicakligin içime ԁolup ԁa
Beni sarԁigi bir anԁa sevԁim
Seni saԁece selvi boуun,siуah saçlarin уaԁa kara gözlerin
Güzel bir уüzün var ԁiуe ԁegil
Fikirlerinle,konusmanԁaki güzelligin ve benim o kor halԁe уanan уüregimle sevԁim

Ben seni ԁerinԁen ve hisseԁerek sevԁim
Her kalp atisimԁa vücuԁumun ԁört bir kösesine уaуilԁigini
Beni sarԁigini her nefes alisimԁa cigerlerime isleԁigini bilerek sevԁim
Seni kis gecelerinin o soguk уataginԁa birlikte uуuуup beni isittigin
Уaz sicaginԁa uуuуamaуip sikintilarim olԁugun
Ve rüуalarimԁa bulustugumuz gecelerԁe sevԁim
Seni ellerinԁen tutup kanimin kaуnaԁigi
Kalbimin уerinԁen firlaуacagini hissettigim anlarԁa
O islak ԁuԁaklarinla beni sevԁigini söуleуecegin anlari ԁüsünerek sevԁim

Ben seni o sensiz anlarԁaki bos ve ԁegersiz geçen ԁakikalarԁa
Kaуip zamanlarimizԁa,seni araуip bulamaԁigim
Çaresizlik içinԁe olԁugum,içki sofralarini ԁost bilԁigim anlarԁa sevԁim
Sen ne kaԁar uzak olsan ԁa,
Aramizԁaki kilometreler nasil çoksa
Benԁe seni o kaԁar уogun ve o ԁenli çok sevԁim
Seni kalbimԁe уanan atesin ile
Zihnimԁe olusan haуallerin o aу parçasi çehrenle
Bana ԁerinԁen bakan o gözlerinԁeki isiltiуi görecegim anlari beklerken
Kalbimin уanip tutustugu anlarԁa
Gelip o bu atesi alevlenԁirerek
Bana sarilarak beni sevԁigini söуleуecegin anlari ԁüsünerek sevԁim

Korkuуorum!
Hakkettigin mutlulugu sana verememekten korkuуorum.
Seni beni sevԁiginԁen fazla sevememekten korkuуorum.
Senin sevgine laуik olԁuktan sonra baskalari tarafinԁan o sevgiуi kaуbetmekten korkuуorum.
Seni kazanԁim ԁerken kaуbetmekten korkuуorum.
Aramizԁaki maneviуat haricinԁeki uçurumlarԁan korkuуorum.
Senin kalbini ԁaha fazla kirmaktan korkuуorum.
O temiz ve masum göz уaslarini ԁaha fazla akitmaktan korkuуorum.

Evet korkuуorum;
seni kaуbetmekten, seni ԁaha fazla üzmekten
Sana kenԁimi ifaԁe eԁememekten korkuуorum.
Уaԁa уanlis anlasilmaktan korkuуorum.
Uçurumun kenarinԁa уalniz kalmaktan korkuуorum.
Ԁostluguna ԁoуamaԁan uluorta уalniz kalmaktan korkuуorum.
Уüregimԁeki o ince sizinin bir gün çogalmasinԁan ve beni sarmasinԁan korkuуorum.
Sevgi ԁenen güzelliginin bir gün beni terk etmesinԁen korkuуorum.
Ԁostlugun ölüp уerine nefretin уesermesinԁen korkuуorum.

Korkuуorum evet;
seni kaуbetmekten ve seni ԁaha fazla üzmekten
Bir çiçek https://www.sozunenguzeli.com misali ne ellemeуe neԁe koparmaуa kiуamiуorum uzaktan seуreԁiуorum çünkü;
Seni ԁaha fazla incitmekten korkuуorum.
Ömrünԁe уasaԁigin mutlulugu huzuru sana уasatamamaktan korkuуorum.
Sana kalbimԁen fazlasini verememekten korkuуorum.
Sonunԁa sana gözуasinԁan baska bir seу birakamamaktan korkuуorum.
Seni sevmekten ԁegil; ԁostlugunu suiistimal etmekten,
Seni kaуbetmekten ve ԁegerini bilememekten ve
Уüce Rabbime hesap verememekten korkuуorum.
Belki ԁe çok fazla korkuуorum
ÇÜNKÜ; BEN İLK DEFA SEVİУORUM..

Atilla İlhan...
















Aysima ayna karşısında zaten upuzun olan saçlarının daha da uzayıp artık zapdedilmez dalgalarını düzeltirken homurdanıyor kızgınca. Aylardır kestirmek istese de Devrim kati surette izin vermiyor kavga çıkarıp direk tehdit ederek kesiyordu konuşmayı. En son, " Can damarımı kesmek istiyorsan buyur git!" demişti. Aysima kıyar mıydı uğruna yol olacağı adama kıymak! Ama aynı şey değildi işte... Ki bunu adama anlatmak deveye hendek atlatmak kadar zordu. Devrimdi bu nihayetinde, zor işlerin adamı... Devrim bir şeyi tutturmayı görsün, ölse vazgeçmezdi sözünden!

Giydiği kırmızı, belden oturtmalı fakir kol altı bir ilk bahar coşkusu taşıyan fırfırlı kıyafetinde gezdirdi gözlerini. Hafif göğüs dekoltesi, dizlerinin biraz üstünde biten kıyafet, süt beyazı teninde âdeta güneş gibi parlıyordu. Güzelliğine güzellik katan elbisesi, son aylarda mutlukla aldığı bir kaç kilo ile tenini adeta patlamıştı. Devrim gün geçtikçe güzelleşen sevdiğine dokunmaya, öpmeye doyamazken gün geçtikçe katlanan bir aşkla bağlanıyor yârine. Bir kanser hücresi gibi benliğine yayılırken, her geçen gece ayrı yastığa baş koyuşları apayrı üzüyordu. Şükür ki okulun bitmesine az kalmıştı. Sevdiği birinci dönemi gayet iyi notlar alarak göğsünü kabartırken bu başarısından hiç tahmin etmediği kadar mutlu oluşuna da şaşırmıştı. Bu arada Burak'ı o okulda gördüğünden bu yana kendi eli ile götürüp getirmeye özen göstermişti. Özellikle son iki ayda uzayan ve saati belli olmayan dersler harici tek bir gün atlamamıştı. Bu yolculuk hem sevdiğini görmesine sebep olurken, hem de beraber vakit geçirip sohbet ederek daha iyi tanıyorlardı birbirlerini.

Aysima dudağına Devrim'in ciddi anlamda kızmasına rağmen yine de kırmızı bir ruj sürüp, gözlerindeki rimelle makyajını tamamlıyor.

" Nereye böyle süslendin sen yine?"

Odasından çıktığı anda annesinin meraklı sözleri ile, yanakları kızarırken," Dedim ya annem Devrim'lere yemek götüreceğim diye. Sonra da Yasemin'e geçeceğim. Biliyorsun pek iyi değil. "

Gözlerini kısan annesinin bir şeyler sezdiğini daha iyi anlarken, o suratındaki sevinçle sevinmeden edemezken, tekrar yanağını öpüyor. Annesi Devrim'i fark etmişti! Ve buna gönüllü olmasa illa ağzını açar bir kelam ederdi. Fakat zarif ruhlu annesi her daim son ana dek susup kendisinin nasıl adım atacağını izlerdi. Tıpkı bir gölge gibi ardında, fakat yoluna taş koymayacak kadar mesafeli...

"İyi.. Hadi selam söyle hepsine. Yasemin'e de, de ki; az kaldı daha çok vuracak başını taşlara!"

Annesinin sözlerine tebessüm edip, "Yapma anne.." diye kızsa da hak veriyor içten içe. Giray aylar önce sevdiği işi bırakırken, neşesini mutluluğunu da bırakmıştı. Şimdi Devrim'lerin ilk açtığı galerinin başındaydı. Devrim ve Çetin açtıkları diğer şubeye geçmiş, ilkini Ali ile Giray'a teslim etmişti. Giray onlarla olmaktan mutlu olsa da, ruhu sıkılıyordu adeta. Gece çöktüğünde bazen radyoyu açıyor ve yerine gelen adamı dinliyordu hüzünle. Adamın yorumlara olan kahkahalarını işitiyor, okuduğu ruhsuz şiirlerle kaşlarını çatıyordu. Zaten gördüğü kadarı ile daimi takipçileri bırakmıştı programı. Onlarca, "Giray'ı istiyoruz" mesajı işe yaramayınca pes etmişlerdi anlaşılan. Sosyal medya hesaplarını da sildiği için, kendisine de ulaşamadıklarını biliyordu. Onun bu mutsuzluluğu, sönen gözlerinin feri, Yasemin'i kötü hissettirirken, bencil yanı 'Yakında unutur' diyordu. Bu durum tüm yakın çevrenin dilindeydi. Herkes olacakları görüyor, bu evliliğinin temelinin çatırdamasından korkuyorlardı. Aysima onlarca kez konuşmasına rağmen Yasemin kötü hissetse de, geri adım atmamıştı. Böyle idare ediyordu! En azından sevdiğine birileri ilanı aşk etmiyor, yüreğini korkunun esareti altına almıyordu.

Aysima, aldığı yemekleri yüklenip, sokağı arşınlarken çalan telefonu ile artık alışık olduğu bir tedirginlik sardı yüreğini. Ekrana baktığında, gördüğü " Sema" yazısını görünce derin bir nefes alıp, açarak, " Ben sana beni direk arama demiştim Burak." diyor kızarak. Ve artık kulaklarının aşina olduğu cümleler ard arda sıralanıyor. " Yine o maganda sevgilinle misin? Anlamıyorum nasıl sana dayattıklarına göz yumabiliyorsun! Neden seni benden sakınıyor anlamıyor musun? Gerçekleri konuştuğum için! "

" Burak sana daha önce de dedim, Devrim hakkında yorum yapmayı kes! Bana bir şey dayattığı yok! Sen böyle konuşmaya devam ettikçe de ona hak veriyorum! " Aysima artık içindekini dökmenin huzuru ile gözlerini kaparken anında pişman olan yanı, 'onu kırdın!' diye bağırsa da umursamamaya çalışıyor. Aylardır bu cümleleri duymaktan bıkmıştı artık! Devrim'i kötü bir adam değildi!

Burak uzun süren bir zamandan sonra kırık çıkan sesi ile," Peki..." diye fısıldamış, ardından; " Gece son sahneyi çekmemiz gerek. Her şey hazır. Evi, ışıkları hazırladım. Serdar ve Okan orada olacak. Biraz gecikebilirim ben."

Aysima duyduğu cümlelerle gözünü kapayıp derin bir nefes alırken her şey aklından uçup, 'son sahne' kelimelerine takılıp kalıyor. İçinden inanmayan büyük bir ses, "Gerçekten mi?" diye yankılanıyordu. İki aydır çektiği eziyet dolu anlar bitiyor muydu yani? O videoyu çekmek için Devrim'e söylediği onlarca yalan son mu buluyordu? Kaç kez Devrim'i sözleştikten sonra türlü yalanla başbaşa bırakıp, gitmişti Burak'ın yanına. Kaç kez okuldan firar edip giderken, Devrim'ine 'Ders uzadı.... Ödevlerim var... Grup çalışması var...' diyerek onu almaya geldiği yolda gerisin geriye göndermişti. Kaç gece öğrendi öğrenecek diye kıvranmıştı! O kadar mutluydu ki şimdi kurtulacağı için, hele de kameraman olan, ruhunun çirkinliği yüzüne vurmuş çocuktan kurtulacağı için! Kaç defa o çirkin bakışlarını yakalamıştı üstünde? Defalarca kez bıkmadan usanmadan bir şeyler yemek içmek için tekliflerde bulunmuş her red edişinde ise ciddi anlamda bozulan yüzünü içinde uyanan ürperti ile izlemişti. Hatta bu bakışlardan Burak'a bahsettiğinde sadece kuruntu yaptığını, Serdar'ın iyi bir çocuk olduğunu söylemiş, hatta ve hatta, " Sevgilin gibi her gözü üstünde mi sanıyorsun? Etraf sapık dolu değil! O sevgilin gözünü iyice korkutmuş!" diye adeta içten öfke kusmuştu.

Şükür Allahım! Kurtuluyorum bu gece!

"Tamam Burak. Artık bitmesi çok iyi olacak!"

Aysima; depo, döküntü ev ve daha bir çok mekana girmiş her sahneyi bir yerde çekmişlerdi. Bazen defalarca kez üst üste! Babası veya kötüsü Devrim görse onu ne hale sokardı kim bilir! Her defasında korkudan titreye titreye çekmiş, bir de tek kız olmanın tedirginliği ile cebelleşmişti o ortamda. En son, mutfakta oynadığı karı koca sahnesinde, kocası olarak oynayan Okan belinden sarılmış açık omzuna öpücük bırakırken ruhu acımış, fakat kendine sürekli, " Keyfi yapmıyorsun! Bu zulüm gören kadınlar için attığın bir adım! Devrim'i aldatmıyorsun!" diye kendi kendini avutuyordu. Sahneler hep çapraz çekiliyordu. Aynı sahne, bir koca, eşine iyi davranırasa nasıl olur, bir diğeri hakaret kavga dövüşle nasıl...' şeklinde ilerliyordu. Aslen çok anlamlı ve gerçekten vurgulayıcı sahnelerle ortaya konulacaktı. Fakat içindeki o kötü his bir türlü peşini bırakmıyordu. Tüm bu şeylerden kurtulduğu için deli gibi sevinç çığlıkları atmak istiyor! Aylardır içinde batan güneş şimdi tüm ihtişamı ile doğmuş, huzursuzlukla sarmalanan kalbine ışık tutuyordu. Yüzünde açan rengarenk çiçekler misali tebessüm ile telefonu kapamış ardından aylardır hissetmediği huzurla sevdiğine doğru adeta koşmaya başladı! Yolda çevirdiği taksiye adresi verip, sabırsızlıkla çantasından çıkardığı telefondan Devrim'in adı üzerine basacakken vazgeçip sürpriz yapmak istiyor. Uzayan yollar sonunda galeriye vardığında gözüne çarpan şey galerinin muhteşem yapıdaki binasıyla her yeri sarmalayan rengarenk göz kamaştırıcı arabalardı! Kırmızı beyaz, kocaman binanın çoğu camlarla dekore edilmiş, her camın ardına ihtişamı, asaleti anlatan lüks bir araba iliştirilmişti.

İçinden, " Allah'ım sen Devrim'i mi doğru yoldan ayırma, işlerini yolunda götür İnşallah," diye dua etti. Ne emekler sarf etmişti burası için. Çetin ise adeta mahalleyi terk etmiş, ara ara ailesi olmasa mahalleye adım atmayacak duruma gelmişti. Bu elbette Leyla'dan kaynaklıydı. Kaç kez duymuştu Leyla'nın, Çetin'in karşısına çıkıp rahat vermediğini. İkilinin sonunu deli gibi merak ederken, abisinden öte olan Çetin için en iyisini diledi.

İçeriye yüzünde ki tebessümle girdiğinde, hemen girişte gördüğü kadın ile yüzünde ki aydınlık gülüş anında solarken kaşları çatlıyor! Uzun sarı saçlı, tıpkı kendisi gibi giydiği kırmızı kıyafeti, yüksek topuklu ayakkabıları ve yüzünde çok az makyaj olmasına rağmen göz kamaştıran kadının burada ne aradığını sorgular gibi bakıyor. Kadının ona aldırmayıp yanına yaklaşarak nezaketle, " Buyurun bir şey mi istediniz?" demesi üzerine, 'Asıl sen ne istiyorsun, ne işin var burada!' dememek için kendini tutarken, her daim kurtarıcısı olan o huzur adamın sesini işitiyor.

"Peri tozum, neden haber vermedin ?"

Aysima dönüp, o aşığı olduğu tebessümle daha da yakışıklı olan sevdiğine bakıyor hayranlıkla. Üzerine geçirdiği siyah takım elbisesi içinde en aşık olunası halini kuşanmış gözlerini kamaştırıyordu.

" Sürpriz yapmak istedim. " Her ne kadar geleceğini biliyor olsa da bir anda karşısına çıkıp kısmen süpriz yapmak istemiş, fakat asıl süpriz kendine yapılmıştı!

Devrim karşısında bu aralar zar zor gördüğü sevdiğini tüm güzelliği ile gördüğü an bir kez daha tutuluyor dili. Kalbine sığmak bilmeyen bu aşk, sarmalıyor dört bir yanını. Onu gördüğü her an aşk yağmurları yağıyor üzerine, aşk rüzgarları esiyor mesela... Yüzünde ki boyaları görünce kaşları çatılsa da sonraya saklıyor bunun hesabını. Şuan birileri varken tartışmanın ne yeri ne de zamanıydı.
Anında yanına varıp kimseye aldırmadan sırtına elini koyup kendine çektiğinde şakağına dudaklarını basıp gözlerini kapayarak derin bir nefes çekiyor aynı zamanda. Bu gül kokulu kadının özlemi ne ağır? Saniyeler girse araya yüreğindeki sızlama sanki yıllarınkiymiş gibi acıtıyor! Geriye çekilip, " İyi yaptın." diyor.

Aysima ise kendini unutmuş, Devrim'in gözlerine 'bu kim?' der gibi bakarken, kanında kaynayan kıskançlık ilk defa yakıyor damarlarını. Devrim, bunu hissettiği an yüzündeki tebessüm aydınlanıyor, fakat alalede" Bahsetmiştim sana... Kerem'in yeğeni." diyor sesini kısık tutarak.

Devrim canını dişine takıp aylardır büyütmek istediği iş yerini büyütmüş, ikinci şubesini mahallesinden bayağı uzağa, çok güzel bir yere açmıştı. Kerem, Devrim'in eski bir arkadaşıydı ve bu dönemde Devrim'e çok yardımları dokunmuş, küçük de bir ortaklık payı almıştı. Geçen hafta Devrim laf arasında Kerem'in yeğeninin muhasebeye bakacağını söylemişti ama o hiç kız olarak tahmin etmemişti! Duyduğu cümlenin hoşnutsuzluğu ile yüzünü buruşturmamak için kendini zor tutarken gri gözlü ciddi anlamda manken gibi kıza dönüp, " Hayırlı olsun." diyor niyeti saçını başını yolup, sevdiğimden uzak bir yere git! Demek istemesinin aksine. Kadın belki hiç bir şey yapmamıştı ama yine de sevmemişti! Kendisi çocuk gibi durmasının aksine karşısındaki kadın hem bedeni ile hemde o gözlerindeki bakışla tam bir dişi iken nasıl severdi! Düşman cephesindeydi şuan!

Kız elini uzatıp, " Zeynep..." demesi ile kar beyazı elini tutuyor. "Aysima..."

"Memnun oldum Aysima Hanım. Sevgiliniz demek?"

Gözü Aysima'dan çok Devrim'de olan kadını daha derin süzen Aysima'dan önce davranıyor Devrim. " Hayır Zeynep. Sadece sevgili demek yanlış geliyor bana. Ömürlük yarim o. Allahın izni ile iki ay sonra da karım olacak. "

Devrim'in o sımsıcak, insanın içini aşkla kavuran sözleri ile kızı çoktan unutmuş sevdiğine bakarken adı gibi parlıyor yüzü. Ellerini uzatıp yüzünü okşamamak, o deli olduğu kokuyu çekmemek için kendini tutarken," Bittiyse işin çıkalım. " diyor bir an önce gitmek isterken. Okuldu, filmdi derken sevdiğini ihmal edip çok özlüyor, bu arada da Devrim'ini de delirtiyordu özlemden.

Artık okulun bitmesini gün gün sayan Devrim, herşeye Eyvallah edip içinden, "Ne de olsa az kaldı." diye avutuyordu kendini. Okul bittiği an, önce ailesine konuyu açacak, ardından istemeye gidecek ve herşeyi halledecekti. Ne yeğeni ile evlenmesini istediği babası engel olabilirdi bu evliliğe ne de başka biri!

" Odamdan telefonumu alıp geleyim. Bekle sen beni burada."

Devrim başına bir öpücük bırakıp odasına giderken, adının Zeynep olduğunu söyleyen kadın bir şey deme zahmetine girmeden Aysima'ya bir baş selamı verip Devrim'in ardından giderken kaşlarını çatıyor. Ne oluyordu bu kadına! Neden sevdiğinin arkasından koşturuyordu!

Sinirle ve içinde filizlenen kıskançlık ile galeriden çıkıp Devrim'in arabasına ilerlerken " Bir Zülal daha oldu başıma! Hatta olgun, çita gibi Zülal! " diye tısladı tükürürcesine! O an anladı işte Devrim'inin bitmek tükenmek bilmeyen kıskançlığını! İnsanın parmak uçlarından başlayıp saç uçlarından ayak tırnaklarına kadar delice yakıyor, akıl sağlığını derinden sarsıyordu bu kıskançlık denen illet!

Şimdi nasıl gönlü rahat bir halde bırakabilirdi sevdiğini burada? Nasıl rahat rahat okuluna, dersine odaklanırdı! Sevdiğinin insanlığı da o temiz kalbi de, ay gibi parlayan yüzü de ortadayken nasıl bu kadınla başbaşa bırakabilirdi!

Devrim'in gelmesi üzerine asık yüzünü silmeye çalışıp gülümserken, " Kız olduğunu söylemedin?" diyor anında.

Devrim ne dediğini anlamamış, arabanın kumandası ile kapıyı açarken, "Efendim?" diyor.

" Kerem'in yeğeni çalışacak dedin ama kız olduğunu söylemedin."

Devrim gözlerini kısıp gülümsemeye başlıyor. "Kız mı, erkek mi diye sormadın ki güzelim." Diyor eğlenen bir tonda. Kıskanması deli gibi hoşuna gidiyordu bu küçük kadının.

Aysima bu sözle kaşlarını daha çok çatarken "Sormam mı gerekiyor Devrim! Niye söylemedin onu de bana!" Diye sesini yükseltiyor. Devrim sesi yükselen kadına gözlerini daha da kısıp bakarken "Sesine sahip çık perim." Diyor uyarır tonda. İş yerinde bu kadar yüksek konuşması hoşuna gitmemişti. Ardından derin bir nefes alıp, "Saklama gereyim olmadı. O an aklıma gelmedi özellikle kız olduğunu belirtmek, sen de sormadın. Zaten iş için burada." Tane tane anlatırken kıskanmasını gerektirecek bir durumun olmadığını açıklamak istiyordu.

"Gelseydi aklına! Niye sonradan ögrenmek durumunda kalayım ki!"

Devrim'in sözlerini duymazdan geldi Aysima. Devrim ise içinden karşısında ona ahkam kesen kız çocuğuna gülüyordu. Fakat az sonra haklı olarak çıldıracağını anladığında, "Haklısın güzelim." diyor. İnatlaşsa bu cadının burnundan getireceğini biliyordu. Ardından ise Aysima'nın dayanamayacağı o güzel gamzesini öne süren bir gülümseme ile "Aklıma gelmedi hiç, doğrusu kız veya erkek olmasını görecek durumda da değildim. Burada durmuyorum pek, sürekli araba firmaları ile uğraşıyordum." Kolundan tutup kapısını açarak oturtup kemrini bağladıktan sonra bir öpücük bırakıyor dudaklarına.

Aysiman'ın o derin gülüşle feleği şaşıyor. O güzelim gamzesi ve öpücüğü baştan ayağa titretirken, bir iç çekiyor genç kız. Neye kızdığını dahi unuturken dudaklarının arasından sarhoş olmuş " Hı hı ." heceleri dökülüyor. Devrim'in ise gülümsemesi daha çok büyürken, sevdiği kadına dokunuşlarıyla mayışmasına bir kez daha aşık oluyor.

Kendi de yerine geçtiğinde Aysima sahip olduğu adama gururla bakıp elini yanağına koyup, arabayı sürmesini, rüzgarın uçuşturduğu o güzelim saçlarını, izliyor. Devrim'in keyifle dudağını ısırıp gülmesi ile gelecek cümleyi tahmin ederken Devrim, " Direksiyon başında nazar olur da yoldan kayarsam ikimiz de mahvoluruz Aysima hanım, ona göre bak" diyor kahkaha ile.

Aysima aşığı olduğu sesi adeta içine hapsetmek isterken, yüzünde kuşların kanat çırpıp gökyüzünü arşınladığı gibi bir mutluluk sarmış.

" Kendini beğenmiş şey! " diyor burnunu kıvırıp gülerken. " Günün nasıl geçti? " diye soruyor ardından hemen, sevdiği daha fazla onunla dalga geçmeden.

" Yorucu... Ama işler raya oturdukça daha da iyi oluyor. Zeynep geldiğinden beri işleri bayağı yerine oturttu. "

" Hımm... Anında fethetmiş gönlünü anlaşılan sekreter hanım! " Gözleri bir şahin gibi anında kısılıp avının tepkisini beklerken, Devrim ; o küçücük burnunu anında havaya diken küçük kadınına hayranlıkla bakıyor. Şüphesiz kıskançlık dahi bu kadına biçilmiş kaftan!

" Hakkını yememek lazım. Her işin altından kalkıyor, hırslı bir yapısı var. Tüm muhasebe işleri yetmez gibi satıştan, müşterilere kadar koşuyor."

Aysima duyduğu cümlelerle rahatsız hissederken, kıskançlık içten bir düşman gibi ele almıştı dört bir yanını!

" Öfff neyse! O çakma sarışınla konuşmak için vaktimizi heba edecek değilim!" Kızgınca toparlanıp," Uzak dur o kadından! Gerekmedikçe falan da konuşma, hiç ısınmadım." derken sinirle saçlarını toplarken, Devrim'in gözüne bir kez daha o makyaj takılmış, " Sen onu bunu boşver de, Sana bir daha makyaj yapma demiştim diye hatırlıyorum?" diye kızıyor anında.

Aysima duyduğu sözle dönerken, "Ama seviyorum Devrim!" diyor büzdüğü dudağı ile. Çok seviyor, ve kendini bildi bileli kullanıyordu. Vazgeçmek kolay değildi ki sevdiği şeyden!

" Bende o elalarına öldüğüm gözlerini seviyorum! Tek tek kurban olduğum kirpiklerini seviyorum. Gözünün canlı akını, o parlayan göz bebeklerini seviyorum!" diyor makyajdan sulanmış ve kanlanmış gözüne öfke ile bakarken. Acımıyor muydu kendine? O çok sevdiği zehir saçan boyalar ne hale getiriyordu!

" Sana zarar veriyor Aysima! Görmüyor musun ne hale girmiş gözlerin? Aynaya baktın mı? Ya o dudaklarıın... Hadi o rengini, dudağını ben burdayım der gibi bağırttığına değinmeden sadece şunu soruyorum. Birazdan bir şeyler yiyip içtiğinde gitmeyecek mi ağzına? Ya, zarar verecek sana! Kendine acımıyorsan bana acı! Çünkü o parlayan gözlerini bu halde gördükçe benim canım yanıyor! O yediğin boyada ne vardır acaba diye düşündükçe ben sıyırıyorum! " diyor canı acıya acıya. İnsan bile bile nasıl zarar verirdi kendine!

Aysima duyduğu her cümle ile suçluluk duymaya başlıyor anında. O küçük düşünen aklından utanıyor. Sevdiği neler düşünürken, kendisi bunun gram dahi farkında değil! Hadi kendi canı yine umurunda değil de, ya bu adam... Ya bu tırnağının taşa değmesi ile dahi içi acıyan adam?

Gözü anında dolarken, boğazına nice düğümler atılıyor bilmem kaçıncı kez. Onca ay nasıl yalan söylemişti bu adama? Bir sürmenin dahi canına zarar vermesi ile çıldıran adama o attığı yalanların açıklamasını nasıl yapacak, öğrendiği an acıyan canına hangi merhemi sürecekti?

En son karar verip söyleyeceği an vazgeçmiş, elinde video ile bütün açıklamaları yapmak istemişti.

' Bak... Amacım vardı. Sırf Burak için vazgeçmek istemedim güzel bir şeyin içinde bulunmaktan, belki binlerce kadının sesi olmaktan vazgeçemedim.' diyecekti. Sonunda bitiyordu, tek duası tek temennisi, Devrim'inin onu anlayacak olmasıydı...

Henüz kopacak kıyametin arefesinde olduğunun farkına varmadan bir damla gözünden düşerken ne hareket halinde ki arabaya, ne de başka bir şeye aldırmadan uzanıp sevdiğinin cennet kokusunu boynundan alırken tek cümle düşüyor dilinden.

"Ben seni hak edecek ne yaptım be adam?"

Devrim, sevdiği kadının gözleri boncuk boncuk dolu görünce ürperiyor içi. Hele o her daim boynununda hissettiği yumuşak dokunuş ardından, bahar şenliği gibi gelen ses ruhuna dokunuyor.

" Ömrüme ömür katanım... " diyor ruhunun sonsuz gökyüzünde uçuşan kuşların cıvıltısı ile. " Can özüm, aşk hecem. İçimin en içi, kıymetlim." Devrim arabayı kenara çekmiş, bir bebeğin annesine yapışması gibi kendisine yapışan küçük kadının saçlarına bir bir öpücüklerini bırakırken içinden kopanları fısıldıyor sevdiğinin kulağına.

" Sevda bir hak işi olmasa gerek... Eğer bir hak olsaydı, emin ol ben de seni hak edecek tek bir şey yapmadığımdan bana da düşmezdi. Bu Allah'ın bi hediyesi değilse, nedir bu kalbimi ele geçirip hızlandıran şey. Muhakkak bu bizi saran aşk, en güzel olan Hak'tan payımıza, kaderimize gönderilendir."

Daha ne denebilirdi ki bu sözlerin üzerine. Aysima bir kelebeğin kozadan çıkıp, ömrünün bir gün olduğunu bilmemesinin mutluluğu ile ışıl ışıl sevdiğine bakıyor. Elleri, kirli sakallarının arasına gidip usul usul okşarken, adeta yuvasını bulmuş bir serçe gibi huzura eriyor.

" Bize bu aşkı veren Hakka binlerce şükür Devrim. "

"Şükür perim! Şükür her daim dua ile andığım. Aminim..."

Birbirlerinin gözlerinde kaybolurken, alınları birbirine değmiş dakikalarca bıkmadan usanmadan yolun kenarında gelip geçen arabalara aldırmadan içmişlerdi birbirlerinin gözlerinden en yoğun aşkı. Sonunda Devrim o uğruna ölünesi dudakta kesilen nefesi soluyor daha fazla beklemeden. İki koca eli minik yüzlü sevdiğinin yanaklarını avuçlarken, bir alt dudağını bir nazlanan üst dudağına öpücük bırakıp, " Artık gidelim mi?" diye soruyor bir çocuk heyecanı ile.

Aysima büyülü anların esiri iken, baştan beri fark etmediği yola dönüp bakarken, "Nereye?" diye soruyor. Sözde piknik yapacaklardı beraber ama bu yol mahallelerine gidiyordu!

Devrim'i, gamzesini masvavi okyanusların ortasında ki, rüya kadar eşsiz olan bir ada gibi ortaya çıkarırken yoğun bir sesle fısıldıyor gözlerine bakarak.

" Geleceğimize...."

🍀🍀🍀

Huhuuuuuu

Yine ben geldim!

Nasıldı bölümmmmm?

Artık olaylar başlıyor!

Hep beraber olmadık bir çıkmaza gireceğiz ya Hadi hayırlısı.

Var mı tahminler? Neler olacak sizce?

Devrim'imiz o hale nasıl gelecek? :(

Peki ya Aysima nasıl bir yolda yürüyor?

Burak'a ne diyorsunuz?

Ve bölüm sonunda, Devrim'imizin dediği 'Geleceğimiz' nedir sizce.

BOOOOOOL BOL YORUMLARINIZI BEKLİYORUM!

OKUDUĞUNUZ SATIRLARI SEVDİYSENİZ ARKADAŞLARINIZA ÖNERMEYİ UNUTMAYIN.

VE LÜTFEN ARTIK SÖYLEMEKTEN BEN UTANIYORUM AMA , ŞU YILDIZA BASIN ARTIK!

HEPİNİZİ ÖPÜYORUM.

HAYATTA NE KEŞKELERİNİZ OLSUN, NE DE DÖNÜP BAKTIĞINIZ DA PİŞMANLIKLARINIZ. BUNUN EN GÜZEL YÖNTEMİ DE KALBİ DİNLEMEKTİR. BOŞ VERİN BEYNİN MANTIĞIN NE DEDİĞİNİ. ÇOK MATAH BİR ŞEY OLSAYDI BUNAMAZDI ZATEN ÖYLE DEĞİL Mİ? 😊

HEPİNİZİ ÖPÜYORUM!




 

Bölüm : 19.06.2025 07:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş