7. Bölüm

6🧡 SEVDİĞİM BANA GELİRKEN SADECE AŞK GİYSİN!

ÖZLEM TATLI
ozsoowan

 

Kaçan otobüse son anda

 

 

koşarak yetişmek gibi bir şey

 

Sana aşık olmak.

 

 

Nefes nefese

 

durduğu için şoföre minnettar

 

 

Büyük bir zafer kazanmışçasına mağrur

 

 

Yolcularla göz göze gelince mahcup

 

 

Ve tam zamanında binmekle

 

Olamayacak kadar mesut...

 

 

 

 

 

 

Devrim, Çetin'in kolundan tutarken Ali'ye dönüyor şaşkınlığını bir kenara bırakarak. " Sen kızları bırak biz eve geçelim." Çetin'in kolundan tutarak adeta sürüklüyor arkasından. Biraz uzun kalsa sakinleşmeyecek ve dağıtacak biliyor!

 

 

Çetin, öfkeden kudururken uzunca Leyla'ya bakıp öfke kusarken bir yandan hala aynı bakan gözlerine takılıyor. O an... Kendinden nefret ediyor! Onca çektiği acı yanında bir de rezilliği unutmuş olmasından sebep. Nasıl da uçup gitmiş aklında onca şey de bir bakışı kalmış hatırında!

 

 

Devrim " hadi!" dediğin de itiraz etmeden Leyla'ya; " Sabah defolup git buradan! Yerin yok burada senin! " Arkasını dönüp giderken bağırıyor Leyla ardından. Üç yıl önceki hatayı tekrarlamaya niyeti yok!

 

 

" Saçımdan sürüyüp atsanız da geri dönmeyeceğim! "

 

 

 

Kızlar eve vardıklarında Leyla olayına hala şaşkın olduklarından, unutuyorlar Aysima'yı. Tabi onun da işine geliyor. Şimdi neden ağladın, ne oldu deseler edecek tek kelamı yok. Nasıl anlatacak o dakikaları! Yeter mi yüreği?

 

" Ben o Leyla'yı yolarım bak söyleyeyim! Ulan sen kalk, senin için ölen çocukluk aşkını kına gecesinde haber bile vermeden terk et, sonra çık gel yetmedi bir de yüzsüzlük et! " Nur öfke ile kusarken Aysima, Nur'a ters ters bakıyor. " Şükür dediklerin olmuyor yoksa mahallede herkesi yolmuştun! " Zaten boğazına kadar dolu, kusacak yer arıyor. " Deme öyle can parçam. Bak haksızsam haksızsın de! Çetom bırak kalp acısını, mahallede rezil oldu. Annesinin karşısında o kadar durmuşken sonunda terk edildi. Ulan adamın insanlara bakacak yüzü yoktu be! Bu Leyla cadısının babası Ayyaş Nevzat'ın neler dediklerini unuttunuz mu? Kına gecesi kızı almaya gidince don atletle çıkıp gerim gerim gerilerek ' Kızım doğru yolu buldu! Terk etti seni de küf kokan mahalleni de!' diyerek sevinçle Çeto'ya nasıl haber verdi en mutlu gününde! " Nefretle kusmuştu Nur. Onun nazarında Leyla'ya asla yer yoktu bu mahallede.1

 

Hepsi o günleri anımsayıp bir kez daha üzülürken Yasemin gururla kaldırdı başını. Tamam Nevzat pisliği öyle yapmıştı, ama Çetin'in yaptıkları da vardı elbet!

 

" Sonrasını hatırlayın siz! Çeto'm nasıl da bohçasını omzuna verip bastı kıçına tekmeyi! Def etti mahalleden! Küf kokan mahalleymiş! Ulan içki kokusundan başka koku alabiliyordu sanki! "1

 

Kızlar bu defa gülerken Aysima'nın dudağındaki tebessüm sadece göstermelik, aklı hiç olmaması gereken yerlerde.

 

Diğer yanda bir adam vardı; Çetin... Yüreği öfkesi ile kavrulan o yürekte aşkı söküp attığını sandığı adam. Başına ağrılar saplanmış başka yaralı bir adamın tesellisine kalıyor... Devrim! Yüreği yanarken sevdası için şimdi karşısında gözü dönen kardeşine ne diyecek şaşırıyor. Ne desin ki hem... ' Sonunda geldi... Belki bir açıklaması vardır mı? ' Aradan geçen üç yıllık azaptan sonra açıklama yapsa ne yapmasa ne! Yandı mı yürek, Fazlasıyla. Dağlandı mı ciğeri! Hem de nasıl! Daha başka söze gerek yoktu o vakit.1

 

" Yapma be Çeto'm. Oluruna bırak. " Devrim iç çekerken kendini teselli ettiği sözlerle sakinleştirmeye çalışıyor kardeşini.1

 

" Neyi bırakayım abi! Ya gelmiş bir de bana saçımdan sürüsen gitmem diyor! Ulan ben değil miydim saçının teline kıyamayan! O çekip giderken nasıl kıydı be abi! Hadi gittin de insafsızın kızı şimdi tam her şey düzeldi, unuttum derken canıma dert olsun diye mi geldi! "1

 

İçinde bir yerlerin kabuğu soyuldukça taptazeymiş gibi kanıyor yarası. Daha fazla dayanamayıp kalkıp ceketini alıp gittiğinde tek kelime etmiyor Devrim. Biliyor ne dese de en iyisi yalnızlık olacak. Sevdanın acısını en iyi çekenlerden ya, merhemini iyi biliyor.1

 

Balkonuna çıkıp hızla yürüyen Çetin'in ardından bakıp daha sonra derin bir soluk çekip kendi ateşine el atıyor. Evde olamayan yârinin penceresine bakıp iç çeke çeke yakıyor sigarasını. Bir kaç saat önce olanları düşünürken sanki kokusu doluyor yine burnuna. O minik, nahif dudaklarından çıkan kelimeler yakıyor kor gibi yine. Hele göz yaşlarına eşlik eden hıçkırıkları!1

 

Devrim hepsini geçti de, o minik dudağın sarf ettiği yabancı bir adamın ismini duymayı kaldıramadı. O an aklı tamamen kendinden gidişine kaymışken buna çok kafa yormamıştı. Fakat şimdi düşündükçe yüreği daralırken aldığı nefesler haram oluyor. " Bugün göğsüme sindiğin gibi usulca sin yüreğime be kadın. Tükeniyorum yokluğunda... '' Biten sigarasını ayakları altında ezerek vakit kaybetmeden yenisini yakarken yine sabahlayacağını biliyor. Sevdiğinin bugün ki yakınlığına doğru düzgün sevinemiyor bile. Bir gidiş yolu var ay yüzlüsünün. Şimdi tıkasa o yolu, nasıl adam diyecek kendine. Peki ya yol verse, nasıl sevdalısın diyecek! Öyle bir çıkmazda ki, bu mahalleyi ataşe verse mantığı ne yapıyorsun diyemeyecek. Kaldırıyor başını yıldızların aydınlattığı semaya, bir çift ıslak göze bakıyor sanki. Nereye baksa o var zaten. Bir gerçeğine uğramıyor! Sıkışıyor kalbi. Elini sol yanına bastırırken alamadığı nefes bıçak gibi saplanırken sırtına, bir damla göz yaşı usulca süzülüyor yanağından. Kalp acısı değil onu ağlatan, yarinin sıcaklığı göğsüne bir kere sinmişken şimdi yer edinen soğukluk... Bu sancı da ondan zaten.1

 

Daha kaç gece acımı göz yaşıma kazıyıp gömeceğim be Ay yüzlü yar! Var gel artık, uzaklığın ömrümün kısalığına eş değer. Var gel... Dağlama bir ananın yüreğini! Tatmasın evlat acısını. Şu koca adam artık tutmasın yokluğunun yasını....

 

Sabahladı adam yine nice isyanlarla, sonrası yine dudağında yer edinen minnet dolu tebessüm ardından dilinden düşen kelimelerdi;

 

Her ne olursa olsun. Varlığına şükür kadın... Kalbime batan her bir kirpiğine şükür...1

 

_, _, _, __, _

 

Sabah evde atılan büyük kahkahalarla uyanan kızlardan ilk konuşanı Nur oluyor.

 

" Ulan sabah sabah kim dürttü bunları! "

 

Yasemin Nur'un Dediğine gülümserken ; " Bugün alışveriş var unuttun mu? Bizim kızlarda evin kalan ufak tefeğini halledecek ondan toplaşmışlar. " dediğin de canlanıyor Nur. Alışveriş onun can damarıydı nasıl olsa. Hele bu alışveriş çeyiz alışverişiyse bir de! Daha önce planladığı hain utandırma taktikleri ile Yasemin'i beter edecekti. Vakit intikam vaktiydi! Üstünden attığı yorgandan kurtulup Yasemin'in yatağına zıplarken üstünde ki lila eşofman takımına bakıp kahkaha atıyor. " Kız! Bu zevksiz eşofmanlardan kurutuluyorsun ha! Allah'tan bu zevkle ben varım yanınızda. Off ne ciciler alacağız sana. " kahkaha atmaya devam ederken Yasemin anlamaz bir şekilde Aysima'ya bakınca, omuz silkiyor genç kız uykulu bir halde. " Yine dönüyor işte beyninde bir şeytanlık. " Gülerek Nur'a bakarken bu kadar güldüğüne göre yine gün boyunca Yasemin'e takıp kızın ağzından burnundan getireceğini çok iyi anlıyor.

 

Yataktan çıkıp giyinip mutfağa geldiklerinde, Aysima'nın annesi Hacer'den Devrim'in annesi Zehra sultana kadar herkesin tam kadro orda olduğunu görüyorlar.

 

Aralarında şakalaşıp, kızlara takılırken Zehra sultan en son Yasemin'in annesi Hasret'e dönüyor, "Kız! Giray'ıma en ağır takımları seçeceğim. Hem kız hem oğlan anasıyım ben! " dediğinde herkes durgunlaşmıştı. Hasret hanımın gözleri dolarken, " Neyimiz varsa onlarındır Zehra. Giray'ımın annesi de babası da biziz inşallah. Eksik etme oğlumu. " diyerek Yasemin'e döndüğünde elini tutuyor şefkatle. " Çok ileri gitme annem. Çocuğu zora sokma. Sonra da tamamlayabiliriz eksiklerini. "

 

Yasemin'in de gözleri dolarken uzanıp annesinin yanağını öpüyor. Böyle annesi ailesi ve dostları olduktan sonra her şeyi tamdı ki onların. Öyle ki Giray'ın anne babasızlığını dahi örtmeye çalışıyorlardı her daim.1

 

" Sen merak etme. Bakmam pahalı şeylere. Lüzumsuz bir şey de almam. "1

 

Hasret hanım gülümserken Zehra sultan yaşlı gözlerini silip şen şakrak haline bürünüyor. Bugün mutlu bir gündü sonuçta. " Haydi o vakit alışverişe! Gün ağlama günü değildir! " diyerek ayaklandığında Hasret hanım belini tutuyor. " Hepimizin gelmesine gerek yok Zehra. Kızlarla sen git. Zaten alınacaklar belli. Yormayın da delikanlıları," Gelmemesinin asıl sebebi Giray' ın kendi annesinin eksikliğini düşünüp eksik hissetmesi tabi... Her ne kadar analık etseler de hep eksikti Giray, biliyor bunu Hasret hanım.

 

Zehra sultanın canına minnet kızları toplayıp çıkarken gözü hazırlanıp inen Aysima'ya takılıyor. Dizlerine inen zarif kırmızı elbisesi, altında giydiği siyah opak çorap ve tatlı babetleri ile o kadar şeker duruyordu ki dayanamayıp yanaklarını sıkıp o güzel menekşe gözlerine bakıyor hayranlıkla. "Seni yaradana kurban olurum ben, " diyor içinden kopa kopa. Doğduğu gün daha dün gibi aklında. Daha doğar doğmaz demişti 'Gelinim!' diye. Sürekli kız kardeşinden öte olan annesi Hacer'e de söylüyordu zaten. Bir de oğlu vardı, Aysima doğduğundan bu yana kalbine ilmek ilmek işlediğini bilmediği aşık adam... Durmadan bıkmadan oğluna 'senin gelinin belli' derdi. Oysa şimdiler de varmıyordu dili. Bu isteği ya gerçek olmaz, ya hayali tuzla buz olursa diye...

 

.,.,.,.,.,

 

Giray, büyük bir heyecanla Devrim'e bakarken yerinde duramıyor olsa da buruktu bir yanı. Başında ne ana ne baba... Özellikle böyle zamanlar da kendini her zamankinden daha eksik hissediyor. Boğazına dizilen düğümün farkında olan Devrim yalnız bırakmamıştı dostunu. ' Kadınlarla uğraşmak zor. Bende geleyim hızlandırırım onları, " diyerek dostuna gerçeği demeden yanında oluyor. Oysa en büyük sebep, Ali, Çetin ve kendinin Giray için ayırdıkları parayı ona harcamak. Dostlukları iyi ve kötü günde idi. Şimdi dostları mutlu bir yuvaya adım atarken ona yardım etmeyecekler de kime edeceklerdi! " Nerede kaldı abi bunlar. Şimdiden böyleyse yandık biz! " Giray'ın sözlerine gülümsüyor Devrim. Biliyor çünkü daha yanmaya başlamadı bile... Hele o cadı Nur geliyorsa halleri haraptı! Dalga geçerken kapı açılıp dökülüyorlar bir bir. Başta çıkan Zehra sultan iki delikanlıya sırıtırken biri müstakbel karısının güzelliğine, yeşil gözlerine dalarken diğeri bir ay yüzlü dilberin ateşinde harlanıyor.1

 

Aysima' sı önünde narin bir gül gibi açarken Devrim'in içi titriyor. Kalbi, her onu gördüğünde olduğu gibi kasılıp dururken derin bir nefes alıyor. Başını hafif yere eğmiş eli önünde parmakları ile oynarken bakmaktan kaçınan kadın okşuyor yüreğini. O güzel gözlerini görmenin sabırsızlığı ile; "Hadi hanımlar! " diyerek kapıyı annesine açıyor.

 

Zehra sultan önce Girayın alnından öpüp" paşaların paşası! " diyip arabaya geçerken hemen arkasından Giray'ın üzerinden bakışlarını zar zor alan Yasemin biniyor. Nur da yerini aldıktan sonra bir Aysima'sı kalıyor. " Hadi Aysima.. " diye konuşuyor sırf adını söylesin, dili bayram etsin diye.

 

Aysima gözlerini kaldırıp dün gecenin tedirginliği ile bakarken zoraki bir tebessümle " tamam" diyerek geçiyor arabaya.1

 

Birde o yumuşak sesi vardı... Adamı kendinden eden!

 

.,.,.,.,.,.,.,..

 

Alışveriş tüm hızıyla devam ederken adamlar artık çıldırmak üzereydi. Her girdikleri mağazadan çıkmayı bilmeyen kızlar yavaş yavaş tüketiyordu genç adamların sabrını. Hatta Zehra sultan olmasa çoktan bitirmişlerdi bu alışverişi!

 

Nur, Yasemin'in giydiği yeşil, dizinde biten tül elbiseye bakıyor hayranlıkla.

 

" Kız! Vallahi bu defa hakkını yiyemem, çok güzel oldu be! Tabi elbisenin asaletinden hep! "

 

Yasemin, Nur'un ilk defa güzel bir şey söylemesi ile sevinip cevap verecekken, kurduğu son cümle ile ilk başta kaşlarını çatıp daha sonra deviriyor gözlerini. Klasik Nur işte... Aynadaki aksine hayran hayran bakmaya devam ederken elbisenin etiketine gözüne çarpması ile kıyafete uzaylıymış gibi bakıp bir anda," sevmedim! Bu da olmaz.." diyerek giriyor kabine belki ellinci kez... Fiyatlar resmen Körfez'in bir aylık ev kirası. Büyük avm de ne işler varsa! Giray onları buraya getirmişti. Bütün mağazaları talan etmelerine rağmen sadece bir elbise almıştı.. O da Girayın zoruyla. Kıyamıyordu sevdiceğine Yasemin. Yıllarca birikim yapıp aldığı ev sonucu elde avuçta bir şey kalmayınca borç yapıyordu ha bire evliliği hızlandırmak için. Bunu bilen Yasemin de üzerine yük etmemek için her şeyden kaçıyordu. Ne vardı yani, evlenecek diye illa yeni, pahalı kıyafetler alması mı gerekiyordu! O isyanla üstünü değiştirirken, kızlar Yasemin neyden sebep beğenmedim dediğini bildiği için birbirlerine kaçamak bakış atarak derin nefesler bırakıyorlar. Yasemin çıktığında elindeki kıyafeti görevliye uzatınca Nur, "Bence gelinlik ve kına için devam edelim. Kıyafet önemli değil. " diyor çaresiz.

 

Yasemin başını sallarken, sessizce ; " Burada kıyafet bir aylık maaş parası, kim bilir gelinlik ne kadar.. " dediğinde Aysima ayaklanıp dostunun sırtını sıvazlıyor. " Çarşıya inelim. Babamın bir arkadaşı var. Oraya gideriz... Daha uygunlar hem.. Hem de indirim de yapar " diyince ikili heveslenip kalkarken onları duyan Giray'dan habersizlerdi.

 

Giray, duydukları ile titrediğini hissetti bir an. Ama gurur yapıp kızacak şey değildi duydukları. Sessizce kızlara yaklaştı. " Yasemin bir gelsene.. " diye fısıldarken, Zehra sultanın yanlarında olmamasına seviniyordu. Zira onun yanında çağırıp konuşamazdı.

 

Yasemin kızlara endişe ile baksa da hemen dönüyor. " Ta.. Tabi. " düşüyor nişanlısının peşine.

 

Giray, mağazanın diğer ucunda kabinlerden birine girip Yasemin'in içeri geçmesini bekliyor. Genç kız kalbi gümbürtü ile atarken arkaya dönüp Devrim'in yanına giden kızları ve hala dalmış kocası ile telefonda konuşan Zehra sultana bakıyor.1

 

"Gel... Bir kaç güne karım olacaksın bir şey olmaz. " Yasemin'in kolunu tebessüm ederek tutup çekiyor kabine. Yasemin dudağını ısırıp bakarken aşık olduğu adama, kızlarla konuştuklarını duymamasını diliyor ama ne yazık ki Giray'ın sözleri ile duaları yarım kalıyor.1

 

" Can bildiğim... Biliyorum, benim için çabalıyorsun. Ama böyle olmaz. Bir defa evleneceğiz. Karımı eksik etmem ben. Çok şükür büyük olmasa da bir iş yerim var. Geliri çok olmasa da geçimimizi rahatlıkla sağlıyor. Evimiz de var. Az zora gireceğiz ama halledeceğim." diyor ellerini güzel nişanlısının saçlarına daldırıp okşarken.

 

Yasemin gözleri dolarken utancı bir kenara bırakıp kollarını sevdiğine doluyor aşkla. Başını mabedi olan göğse koyup dinliyor onun için atan kalbi. " İstemiyorum zora girmeni can tanem. Sen kalbime biçtiğim rehber... Evleniyoruz diye dara girmeni istemiyorum. Gelinlikmiş, çeyizmiş... Bunların hepsi bir araç, amaç değil. Önemli olan mutluluğumuz. Yemin ederim üstüme giydiğim hiç bir şeyin önemi yok. Materyallerle mutlu olmak kadar saçma bir şey yok. Ben sadece huzurumuza ve mutluluğumuza odaklanmış durumdayım. "

 

Giray kalbine sokarcasına sarıyor kollarını Yasemin'e. Hayatında büyük kayıplar yaşasa da dostları, ve aileleri ile sevdiği en büyük kazancıydı.

 

" O güzel ruhunu çürütene kadar sarılıp sevmek istiyorum... "

 

Tebessüm etti Yasemin.

 

" Ruhum çürüyüp yok olana dek, aç olacak sevgine... "

 

.,.,.,.,..,.,.,.,.

 

Alışveriş, çarşıyda Zehra sultanın eğlenceli yorumları ile devam ederken Yasemin'in de kızların da keyfi yerindeydi. Öyle ki Aysima'da içindeki dertleri bir kenara atıp Yasemin'in her giydiğine yorum yapan Nur'a kahkahalarla gülüyor. " Yeminle katil balinalara benzedin. Eminim Giray düğününe... pardon ölüme az kala pişmanlık yaşıyor," dediğinde arkasında ki Giray gülmemek için dudağını ısırıyor. Yasemin, aynadan kızaran yüzünden elbisesine çeviriyor, siyah ve önünde oval bir beyaz şekil vardı. Gayet iyi duruyordu! " Ya alın şu kızı yada büyük kıyamet kopacak bak! " diye cırlayor sonunda sabrı tükenince.

 

Zehra sultan Nur'un kolunu çimdirip kulağına ; " Kızım niye kocasının yanında kötülüyorsun. Yok hani Giray olmasa tamam de diyeceğim!" dediğinde bu defa Aysima büyük bir kahkaha atıyor. "Zehra sultan farkı ile teselli! " dediğinde Yasemin eteğini toplayıp kızarak giderken ardında onu toplayacak adam adımlıyor el mecbur. Geçerken Nur'a ters bakışlar atıyor. " Niye geldin kızım sen! Düşman mısın dost musun belli değil. Gavurun yolladığı ajan gibi karıştırıyorsun ortalığı sonra toplamak bana kalıyor. " diyor sinirle.

 

Nur rahat tavırla arkasına yaslanırken; " Ben dobrayım abiciğim, işinize gelirse.." diye kıkırdadığında bu defa Aysima kınayıcı bakışlar atsa da tebessümü eksilmiyor yüzünde. Bugün ona cidden iyi gelmişti. Tabi bir de tebessümünde hayat bulan Devrim için de unutulmaz bir gündü. Gününün güneşi güldükçe açıyor, karanlığını aydınlatıyordu. Onu böyle bir ömür gülerken izlese bıkmazdı, her zerresine deli olduğu küçük kadının gülüşü sonsuz bir ömürdü...

 

Kıyafet ve kına işleri tamamlandığında Giray rotayı kuyumcuya doğru çizerken Yasemin dudağını ısırıyor. Ne bilezik de gözü var ne de altında... Fakat mahalleye sakız olurlardı almasalar. Altınsız gelin mi olur diye başlayıp biricik kocasına cimrilik logosunu yapıştırırlardı. Yasemin bunu can tanesine yakıştırmadığı için sessizliğini koruyor.

 

Kuyumcuya girip Zehra sultan önderliğinde beğenilen altınlar seçildikten sonra, Zehra sultanla kızlar çıkıyor kuyumcudan.

 

Sonunda bu iş de tamamlanınca artık, Nur kıkırdıyor yine. "Ee Zehra sultan. En güzel yere geldik! Hadi gidip bu zevksize gecelik alalım " Zehra sultan da bu edepsizce gülmeden edemiyor. Aysima ne kadar utangaçsa Nur bir o kadar edepsizdi. Üç kızda ellerinde büyümüştü, her birine sevgisi bambaşkaydı.

 

Aysima, Yasemin'in koluna girerken sinirlendiğini anladığı için yatıştırıyor tebessümü ile. " Az daha sabret, bitti. Bakma sen Nur'a bilerek sinirlendiriyor seni. "Yasemin, Aysima'nın sözleri üzerine deviriyor gözlerini. Sanki Nur hanımın en büyük eğlencesi kendisi. Bir an laf sokmadan sataşmadan duramıyor! " Ben bunu evlendirirken göreceğim! İnan ağzından burnundan getirmezsem ne olayım! Bugün beni Giray'ımdan soğutmak için etmediğini bırakmadı! " diye isyan ediyor elinden başka bir şey gelmezken. Ne yapsa boş. Bu arsızı dize getiren tek kişi Ali'yken şansına o da Çetin'in peşine düşmüştü bugün.

 

Giray, çıkan kızların ardından kuyumcuda ödeme yapacakken Devrim bu defa durduruyor dostunu. Kolunu omzuna atarken zarfta ki parayı gizlice kardeşinin ceketinin cebine koyuyor. " Bu da; Ali, Çetin ve benim düğün hediyemiz kardeşim. " Fısıldıyor kulağına sessiz, babacan bir tavırla. Giray itiraz kabul etmeyen bakışlarla; " Ulan ne hediyesi! Bu nasıl hediye. Eve de yardım ettiniz zaten oğlum! " dese de kâr etmiyor Devrim'e! Hala aynı bakışlarla bakarken; " Bir kardeşin boynuna düşen hediye kardeşim. Bugün bize yarın sana. " diyerek göz kırptıktan sonra çıkıyor kuyumcudan Giray'ın yeni bir itiraz cümlesini duymadan. Evvelallah galeriden güzel para gelirken kardeşlerini sahipsiz bırakacak değillerdi! Ufak tefek borçları öderdi ama altınların parası biliyordu ki ağır gelecekti dostunun omuzlarına. Ve bu yükü kaldırmak kardeşten öte oldukları dostlarından başkasına düşmezdi!

 

Giray'da kuyumcuya set, yüzük ve bileziklerin parasını verdiğinde çıkıyor mahcup ama aynı zamanda dostlarının varlığına mutlu bir şekilde. Şu dünyada daha kaç kez, 'Varlığınıza şükür.' diyecek bilemeden bir kez daha söylüyor dostları için...

 

" Eeee hanımlar daha ne kaldı? "1

 

Devrim'in sorusu ile kıkırdayan Nur'u susturmak bu defa Aysima düşüyor. Zehra sultanda altınları koydukları çantayı daha sıkı kavrarken bakıyor Giray ve Devrim'e. " Siz eşyaları alıp gidin artık oğlum gerisini biz halledip geliriz. "1

 

Devrim çatıyor kaşlarını bu cümle ardından. Üç genç kızla annesini çarşı ortasında bırakıp gidecek zannetmeleri cidden saçmalıktan ibaret. " Gitmek yok Zehra Hanım. Beraber geldik beraber gideceğiz!" Sesi elinde olmadan sertleşirken annesi sabır diliyor.

 

" Oğlum bizim kadın kadına halledecek işlerimiz var! Gidin siz! " diye isyan ediyor en son. Yine anlamayınca sözde gizlice karşıda ki iç çamaşır mağazasını gösteriyor.1

 

Giray durumu çakarken gözleri saniyelik Yasemin'in üstünde gezdikten sonra gülmemek için yüzünü başka yöne çeviriyor. Durumu fark eden tek kız olan Aysima utançtan yanarken başını iyice eğerken Devrim'in dudakları büyük bir şefkatle kıvrılıyor karşısındaki sevdasına. Küstüm çiçeği gibi narin... Derin bir nefes alıp alıyor bakışlarını o da dudağını bir birine basarken; "Tamam yarım saat sonra buraya gelin. Bizde oturup soluklanalım şurada... " diyerek gösteriyor illerdeki kafeyi.1

 

Zehra sultan oğlunun inadını bildiğinden;" Tamam," diyerek kızları önüne katıp giderlerken yine Nur'un arsız cümleleri ile gülmeye başlıyor kızlar sessizce.

 

Yasemin'in morarıp laciverte döndüğü eziyet dolu dakikalara daha fazla dayanamayan Aysima atıyor kendini mağazadan dışarı. Zira Zehra sultan Nur'dan beter edepsiz şakalar yaparak yerin dibine yeterince sokmuştu. Dahasına kalbi yetmezken Yasemin'in kurtar beni bakışlarına üzgünce bakmıştı; " Susadım. Su alacağım Zehra sultan." diyerek adeta kaçıyor mağazadan. Arabanın yanına yavaş adımlarla ilerlerken derin bir nefes alıyor. Üzerine çöken düşünceler... Çözüme ulaştırmadığı dertler, ulaşılmaz can yakan hayali üzerine bu yorgunluk bir hayli kesmişti nefesini. Arabanın yanına vardığında hemen yanda duran mağazanın camekanına dikiyor gözlerini. Ağır işlemelerle sade ama asil gelinliğe dalıyor. Görmüyor arkasında duran adamı. Oysa adamın gözü ondan başkasını görmüyor... Camekanda yansıyan görüntüye bakıyor. Kalbine hükmeden küçük kadın... Bir gelinlik.. Ve kendisi. Rüyaları bir nevi gerçek olurken bir adım daha yaklaşıyor Aysima'ya. Tek eksiği kadında olmayan aşkı... Adamın ızdırabı harlanıyor.

 

Aysima hissettiği hareketlilikle arkasını döndüğünde gördüğü sima ile yutkunuyor.

 

"Çok güzel değil mi? " Devrim gelinliği kastederek soruyor Aysima'ya. Genç kız adamın bakışlarını takip edip gelinliğe bakarken camekanda adamın yansımasını bakıyor.

 

" Bir kadına en çok yakışan giysidir gelinlik... Çünkü onu sadece sevdiği için giyiyor. " diyor.

 

Devrim camekanda kendisine bakan gözlerden gözlerini ayırmadan hafif tebessüm ediyor. Gözlerinin derinliklerine bakarken döküyor kendi hislerini, içinde barındırdığı bütün aşkla.1

 

" Sevdiğim bana gelirken sadece aşk giysin... Ona yakışacak en güzel giysi bana duyduğu aşktır... "1

 

.... 

 

Merhaba sevgili Körfez Sakinleri 🌼

 

Nasıldı bölüm?

 

 

 

Bölüm : 10.12.2024 12:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...