30. Bölüm

🍃Özel bölüm 🍃

Parvin Ağardan
papatyahikayeleri

Herkese merhaba :)

Efsa ve Yaman'ı çok özlediğinizi duyduğum için, özel bölümle geldim😁❣

Açıkçası yavrucaklarımı yazmayı bende çok özlemişim :)

Hayde daha fazla uzatmayalım ve ilk özel bölümümüze geçelim 💚

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum,
Keyifli okumalar ❣

Ufacık not: Zaman atlaması olacaktır🌼

Minik bir not daha: Masal Mavi'nin büyüklüğünden yola çıkarak yazdığım Aşk bir Masal isimli kurguma da hepiniz davetlisiniz. Çok yakın zamanda sizlerle olacak.

(Masal Mavi)

🌺
•••••

Efsa'dan:
•••••••••••••

"Babaaa," yatağın ortasına aniden çöken ağırlık ve odada yankılanan kulaklarımın zarını tehlikeye sokacak kadar tiz sesle irkilerek uykunun tatlı kollarından uyandığımda, yaşadığım şoktan dolayı yatakta oturur pozisyona geçmem kaçınılmaz bir son olmuştu.

Ne olduğunu anlamak ister gibi gözlerimi kırpıştırarak etrafa bakındığımda bakış açımı son zamanlar sık sık gördüğüm fakat asla alışamadığım tanıdık manzara doldurmuştu. Kızım yine sabahın köründe yatak odamıza dalarak bizi uyandırmayı başarmıştı.
Masal'dan sonra bakışlarımı kocama çevirdiğimde onun da benden farksız olduğunu görmüş, gülümsememe engel olamamıştım.

"Gün aydı uykucular, kalksanıza artık," kızımın ellerini göğsünde çaprazlaştırarak sergilediği bilmiş tavırları gözlerimi baymama neden oluyordu. Beş yaşını henüz doldurmayan kızım aşırı bilmiş ve çenesi düşüktü maalesef.

"Mavi'm, hiç anne ve babaya uykucu denir mi?" Yaman kızımızı belinden kavrayarak dizinin üzerinde oturttuğunda siyah saçlarını okşamayı ihmal etmemişti. Masal'sa mavi gözlerini kocaman açarak bir bana bir babasına bakıyordu.

"Denmez mi?" çocuksu sesi yüzümüzde gülümseme oluştururken Yaman minik elini kavrayarak, elinin üstüne birkaç ufak öpücük kondurmuştu.

"Denmez tabii bebeğim," diye onu yanıtladığımda yatakta onlara taraf kaymıştım. Yaman anında diğer elini benim belime atarak iyice kendisine çekmişti. Masal'sa dediğime karşı kaşlarını kavislendirmiş, hokka burnunu bilmiş edayla havaya dikmişti.

"E o zaman siz de uyansaydınız, hele baba sen, anneme sürpriz yapacağımız gün uyuyorsun," Masal lafını bitirdiği gibi gözlerini yeniden kocaman açmış, hızla eliyle ağzını kapatmıştı. Bense bilinmezlikle havalanan kaşlarımın altından ikisine de ters bakışlar atıyordum. Ne sürprizinden bahsediyordu benim minik civcivim?

"Ne sürpriziymiş bu?" Diye sorduğumda Yaman gözlerini kısarak Masal'a bakıyordu.

"Ay ben yanlışlıkla ağzımdan kaçırdım babacım," sesi ve bakışları mahcup çıkan kızımla Yaman başını iki yana sallamıştı.

"Ağzında bakla ıslanmayan bücürle işbirliği yapmanın sonucunun böyle olacağı belliydi zaten," kendi kendine alayla konuşan Yaman'la kaşlarım bu kez çatılmıştı. Ne karıştırıyordu bu ikisi benden habersiz?

"Hey siz ikiniz, neler karıştırıyorsunuz? Hemen dökülün," direktiflerimi verdiğimde Masal elini kaldırarak dudakları üzerinde hayali fermuar çekmişti.

"Ben bir şey bilmiyorum anne, babam planladı her şeyi," iki dakikada babasını satan kızımla gülme isteğimi zar zor bastırmıştım. İki dakika ciddi gözükmeme müsaade etmiyorlar yahu.

"Demek babayı satarsın ha," diyerek Masal'ı iyice kucağına çeken Yaman eğilerek dişlerini yanağına geçirmişti. Canını fazla acıtmayarak yavaşça ısırdığında Masal yüzünü ekşitmişti.

"Ama babaaa yaaa," diye cırlayan kızımla ellerimle kulaklarımı kapatmamak için zor tutmuştum kendimi. Bu nasıl ses böyle? Ve bir de bu sesin sahibini ben doğurmuştum değil mi?

"Ama babaymış. Oyunbozanlık yapan minik farenin cezasıydı bu," yanağını ısırmayı bıraktığında Masal babasına ters bir bakış atarak benim kucağıma gelmişti hızla.

"Yaa yanaklarım kopacak bir gün senin dişlerin yüzünden," sitem eden kızım kucağıma yerleştiğinde çatılı kaşlarının altından babasına ters bakışlar atıyordu. Yaman ha bire yanaklarını ısırdığı için böyle diyordu ama iz bile kalmıyordu. Çünkü ısırmaktan ziyade dişlerinin arasına kıstırarak öpücük kondurmakla yetiniyordu.

"Kıyamam ben nazlı bebeğime, gel bakalım buraya," kocam kollarını iki yana açarak kızımızı seslediğinde, anında yelkenleri indiren kızım yeniden babasının kucağına geçmiş, kollarını boynuna doladıktan başını omuzuna yaslamıştı. Yaman'sa bir eliyle Masal'ın belini kuşatarak onu iyice sarmalamış, diğer eliyleyse tıpkı benim gibi siyah olan saçlarını okşamaya başlamıştı.

"Baba-kız konuyu kaynattınız sanmayın. Ne işler karıştırıyorsunuz siz bakalım?" gözlerimi kısarak onlara baktığımda Masal yaslandığı omuzdan kıpırdamamıştı bile. Ah kesinlikle en sevdiği yerlerden birisi babasının kucağıydı.

"Zamanı geldiğinde öğrenirsin karıcığım, adı üstünde sürpriz," Yaman'ın net açıklamasıyla! gözlerim devrilmiş, ona sinirli bir bakış fırlatmıştım.

"Sizi bir şartla affederim," sinsice gülerek dediğim şey nihayet Masal'ında dikkatini çekmiş olacak ki kollarını babasının boynundan çözerek başını arkaya çevirmiş, şaşkına dönen maviliklerini sinsice sırıtan maviliklerime kilitlemişti.

"Annecim biz sana sürpriz hazırlıyoruz sen küsüyorsun, bu adil oyun değil ki," ay bu kızın bilmişliği beni öldürecek. Ama tabii ki geri adım atmayacaktım. Sonuçta o kızın annesiydim değil mi?

"Bana ne? Affetmemi istiyor musunuz onu söyleyin siz?" Diye omuz silktiğimde ikisi de bana baygın bakışlar atmışlardı.

"İstiyoruz tabii ki güzel karım, şartını söyle sen," Yaman dişlerinin arasından konuştuğunda ben sırıtıyordum.

"Siz ikiniz aşağı iniyor, güzelce el yüzünüzü yıkadıktan sonra kahvaltı hazırlıyorsunuz. Ben de duş alır gelirim, yeriz," dediğimde Yaman bana ciddi misin der gibi bakıyordu. Masal'sa baygın bakışlar atmakla yetiniyordu.

"Başka isteğin var mı peki? İstersen evi falan da temizleyelim," Yaman'ın alayvari sesi kulaklarıma dolduğunda genişçe gülümsemiştim.

"Valla bana hava hoş kocacığım, sonra lütfen hayatım, affet beni güzelim, diyerek arkamda dolaşanın kim olduğu belli," ellerimi iki yana açarak dediğimde mimikleri solan kocam tutuşunu sıklaştırarak kızımla birlikte yataktan kalkmıştı. Masal anında bacaklarını babasının beline doladığında, Yaman ellerini onun bel oyuğunda birleştirmişti.

"Maalesef kızım, annen ağır yerden girdi konuya. Kahvaltı ellerimizden öper," yenilgiyle itirafta bulunan kocamla, bizim bu hallerimize alışmış Masal kıkırdarken, ben de yataktan çıkarak yanlarına yaklaşmıştım.

"Kolay gelsin," dedikten sonra ikisinin de yanağına sulu bir öpücük kondurarak onları mutfağa doğru uğurlamıştım....

Onlar somurta somurta odadan çıktığında ben hâlâ gülüyordum. Başımı iki yana salladığımda derince nefeslenerek dolabıma yönelmiş ve siyah çantamı alarak, içinden dün eczaneden aldığım beyaz çubuğun olduğu kutuyu kavramıştım.

Kutuyu parmaklarım arasına sıkıştırarak baktığımda heyecanlandığımı hissediyordum. Evet, elimdeki beyaz çubuk hamilelik testinden başka bir şey değildi. Zira üç haftadır dönemsel gecikmem ve vücudumda hissettiğim bazı değişiklikler sonucu test yapmaya karar vermiştim.

Aslında Masal'dan sonra Yaman'la aramızda çocuk mevzusu açılmamış ve hep belirli çerçevede korunmuştuk ikimiz de. İkinci çocuğu içten içe istediğini bile bilmiyordum. Çünkü geçen bunca yılda Yaman aşık olduğum karakterinden asla taviz vermemiş, bana karşı hep sevgi dolu, sanki her an kırılacakmış gibi duran cam vazoymuşum gibi davranmıştı. Bu nedenle ne ikinci çocuk, ne de diğer tüm konularda asla beni sıkmamış, benim isteklerim dışında kendisi hiçbir şey istememişti.

Ama sonra işler değişti. Çünkü ikinci çocuğu isteyen taraf Masal olmuş, kardeş kardeş diye tutturmuştu. Tabii ki bunda en büyük etkenlerden biri en yakın arkadaşı olan Safir'in annesinin hamile olması, ve kocaman olan karnından birkaç ay içinde Safir'e kardeş gelmesiydi.

Kafamın dört bir tarafını saran düşüncelerimden arınarak banyoya geçtiğimde derince iç çekerek kutuyu açmış, testi parmak uçlarımla kavramıştım. İstemsiz olarak gözlerimin önünde yıllar öncesi, böyle bir testi ilk kez kullanmak zorunda kaldığım o sancılı zamanlar belirmiş ve gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Dönüp arkaya yaşanmışlıklarıma baktığımda bugünüm için binlerce kez şükürler ediyordum.

Sonrasında hiç vakit kaybetmeden testi kullanmış ve beklemeye başlamıştım. Tabii ki bu esnada kalbim göğüs kafesimden fırlayacak gibi hızlı çarpıyordu. Yıllar önce ilk kez testi denediğimde kalbim korkudan, üzüntüden, stresten dolayı hızlı hızlı çarparken, şu an heyecandan, mutluluktan, sabırsızlıktan dolayı böyleydi. Aradaki fark elle tutulur cinstendi.

Benim heyecanlı bekleyişim sonucu dakikalar birbirini kovaladığında bakışlarımı testten bir saniye bile olsun ayıramıyordum. Sonunda bekleyişim işe yaramış, testin çizgilerinden biri kızarmaya başlamıştı.

"Galiba öleceğim," diye fısıldadığımda gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Tanrım, bakmaya korkuyordum. Derince nefesler alarak, heyecandan dolayı düzensizleşen nefeslerimi düzene sokmaya çalıştığımda gözlerimi açamıyordum. Karşılaşacağım manzara beni heyecanlandırıyordu. Kalbim kuş gibi kanat çarpıyor, sanki göğsümden dışarı fırlamak için an kolluyordu.

Dakikalar sonra cesaretimi toplayarak gözlerimi açtığımda direkt elimdeki çubuğa bakmıştım. Ve gördüğüm çift pembe çizgiyle dört bir yanımı saran mutlulukla gülümserken, gözlerim de çoktan dolmaya başlamıştı. Allah'ım, ben hamileydim, bir civcivim daha olacaktı.

"Sana şükürler olsun Allah'ım." gözlerimden sicim gibi dökülen yaşlarla fısıldadığımda elimi mutlulukla çarpan kalbimin üzerine bastırmıştım...

🌺🌺🌺🌺🌺

Banyoda işlerimi hallettikten sonra, testi güzelce temizlemiş ve ufak bir pakete atarak çantamın içine koymuştum. Yüzümdeki sırıtışsa asla azalmıyordu. Hadi bakalım, baba kız sizin mi sürpriziniz daha güzel olacak yoksa benimki mi?

Ardından kısa bir duş alarak lila renkli eşofman altımı ve beyaz tişörtümü üzerime geçirmiş, saçlarımın da havluyla suyunu aldıktan sonra, kuruması için salık bırakarak mutfağa gitmek için odamızdan çıkmıştım.

"Hani ben doğrayacaktım salatalığı baba?" mutfağa vararak kapının önünde duraksadığımda gördüğüm manzarayla içimi tarifsiz huzur kaplamıştı. Baba kız atışa atışa da olsa, masayı neredeyse hazırlamışlardı.

"Sen doğruyorsun ya bebeğim," diyen Yaman kafasını eğerek sandalyede oturmuş kızımın kafasına dudaklarını bastırmıştı. Şöyle ki Masal sandalyede oturmuş, bir elinde salatalık diğer elindeyse bıçak doğramaya çalışıyordu. Ama dediğim gibi sadece çalışıyordu, çünkü Yaman onun hemen arkasında durmuş, ve bir eliyle Masal'ın salatalığı tutan elini, diğer eliylese bıçağı tutan elini kavrayarak onu yönlendiriyordu.

"Ama ha bire elimi tutuyorsun, ben nasıl doğruyorum ki. Sen yapıyorsun işte," bilmiş bilmiş somurtan kızımla Yaman kafasını iki yana sallayarak gülmüştü. İflah olmaz bir cimcimemiz vardı(!)

"Çünkü tek başına yapsan elini kesebilirsin ve canın yanar. Canın yanarsa da baban çok üzülür. Benim üzülmemi mi istiyorsun yani bebeğim?" Yaman'ın hayranı olduğum ses tonuyla tane tane anlattıklarıyla Masal başını arkaya, babasının karnına doğru yatırmış, babasının gözlerinin içine bakmıştı.

"Tamam böyle yapalım, benim canım yanmasın, sen de üzülme." diyerek dudaklarını büken kızımla Yaman eğilerek önce alnından sonraysa hokka burnunun üzerinden öpmüştü.

"Aferin benim güzel Mavi'me," dediğinde bu sahneye daha fazla bakarsam ağlayacak kıvama geleceğimi bildiğimden dolayı tamamen içeri girmiştim.

"Neler neler yapmış babası ve kızı," gülerek mutfağa girdiğimi belirttiğimde Masal elindeki bıçağı bırakarak sandalyeden kalkmış, Yaman'sa doğradıkları salatalıkları domateslerin de olduğu tabağa boşaltmıştı.

"Tüm kahvaltıyı hazırladık anne, babam çayı bile yaptı," diyerek parmağıyla ocağı işaret eden kızımın saçlarını okşayarak gülümsemiştim.

"Tamam hadi oturun siz, çayları ben koyuyorum," dediğimde Yaman'ın alaylı bakışları benimle buluşmuştu.

"Zahmet olmasın karıcım?" Dediğinde gülerek başımı iki yana sallamıştım.

"Hiçbir zahmeti yok kocacığım, hadi oturun," dediğimde çoktan bardakları almak için hareketlenmiştim bile.

Çayları koyarak yerime geçtiğimde Yaman bal ve kaymak sürdüğü ekmek dilimini Masal'ın ağzına doğru götürmüştü. Bal ve kaymağı kızıma sevdiren babası olmuştu.
Ben de önce Yaman'ın tabağını çok sevdiği beyaz peynir, yeşil zeytin ve salatalıkla doldurmuş, ardından kendi tabağımı aynı şeylerle doldurmuştum.

"Eee, ne zaman veriyorsunuz sürprizimi?" Ağzıma beyaz peynirden küçük bir parça atarak dediğimde ikisi de aynı anda başlarını kaldırarak bana bakmışlardı.

"Kahvaltımızı yapalım, gideceğiz," diye yanıtlayan kocamla içimi iyice merak kurtçukları sarmalamıştı. Demek ki sürprizim dışardaydı.

"Bu arada benim de size bir sürprizim var," diyerek genişçe güldüğümde ikisi de şaşkın şaşkın birbirlerine bakmış ardından bana bakmışlardı. Bense kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırıyordum.

"Senin de mi sürprizin var?" İnanamazmış gibi tekrarlayan Yaman'la başımı hevesli biçimde aşağı yukarı doğru sallamıştım.

"Beni hafife almamanız gerekiyordu," kendimden emin çıkan sesimle Masal meraklı bakışlarını üzerimden ayırmıyordu.

"Ne ki sürprizin annecim?" Şirince söylediğinde yemediğimi belli eden bakışlarımı savurmuştum.

"Cık cık cık, önce sizin sürprizini görürüm, akşama anca görürsünüz benimkini," dediğimde omuzlarını indirmişti minik kızım. Yaman'sa kısılmış gözleriyle ara sıra bakışlar atmakla yetiniyordu...

Üçümüzün de merak içinde kıvranması ve birbirimizle uğraşmasıyla geçen kahvaltı faslı bittiğinde Yaman duş almak için gitmiş, bizde mutfağı topladıktan sonra hazırlanmaya başlamıştık.

Kızımla birlikte özel diktirdiğimiz anne kız kombini tarzında olan elbiselerimizi giyinmiştik. Yeşil renkli, elbise çiçek desenli ve omuz detaylıydı. Benimki dizlerimin bir karış aşağısında biterken, kızımın ki tam dizlerinin üzerinde duruyordu. Ayakkabı olaraksa kendim için bej stilettolarımı, kızım içinse bej sandaletlerini ayarlamıştım. Ardından ikimizin de saçlarını balık sırtı şeklinde örerek, kendime hafif makyaj yapmıştım.

 

"Çiçek gibi olmuşsunuz çiçeklerim," üzerine kot pantolon ve lacivert bir tişört giyinmiş Yaman ıslık çalarak bizi süzdükten sonra yanımıza gelmiş, ikimizin de alnına sırayla dudaklarını bastırarak sevgisini mühürlemişti.

"Sen de çok yakışıklısın babacım," kıkırdayarak kollarını Yaman'a uzatan kızım isteğine ulaşmış, babasının kucağına tırmanmıştı. Yaman'ın kucağında olmak, istisnasız en sevdiği şeylerdendi ve onca ısrarlarıma rağmen bu isteğinden vaz geçiremiyordum onu. Tabii ki bunun en başlıca sebebi Yaman'ın da hâlinden memnun olmasıydı.
Kucağına aldığı kızımın yanağına öpücük kondurduktan sonra boşta kalan elini benim belime atmış ve böylece gitmek için hareketlenmiştik...

🌺🌺🌺🌺🌺

"Ayy düşeceğim şimdi. Gözlerimi açsanız ya artık," diye sitem ettiğimde bir elimden kızım, belimden ve diğer elimdense Yaman tutuyordu. Gözlerimi siyah bir bezle bağlamıştılar ve topuklu ayakkabı giymek gibi bir hata yaptığımdan dolayı kendimi sövüyordum.

"Babam çok güçlü anne, düşmene izin vermez," diyen kızımla sesli bir nefes koy vermiştim. Bit kadar boyuna tezat boyum kadar diline laf bile yetiştiremiyordum yahu.

"Azıcık kaldı güzelim," diyen Yaman'la daha da bir şey dememiş kendimi onlara bırakmıştım.

Birkaç dakikanın ardından duraksadığımızda Yaman'ın eli saçlarımın arkasında bağlanan parçaya ulaşmıştı.
"Evet, hazır mısın karıcım?" güler gibi verdiği nefes saçlarımın arasına dağıldığında başımı büyük bir hevesle aşağı yukarı doğru sallamıştım.

Gözlerim yavaş yavaş bezden kurtulduğunda karanlığa alışan gözlerimi birkaç kez kırpıştırmıştım.
"Sürpriz," diye aynı anda bağıran baba kızın ellerini açarak işaret ettikleri yere baktığımda gördüğüm manzara karşısında nutkum tutulmuştu.

"Ama bu, ama..." ne diyeceğimi bilmez biçimde kekelediğimde ağzım hafif aralık biçimde karşımdaki manzaraya bakıyordum. Gözlerimse dolmaya başlamıştı.

"Yaman," titrek bir nefes koy verdiğimde yaşlar yanaklarıma nüfuz etmeye başlamıştı. Yaman'sa elini belime atarak bedenimi bedenine yaslamış, saçlarımın arasına ufak bir buse kondurmuştu.

Bense bakışlarımı karşımdaki mekandan ayıramıyordum. "Mavi Masal Pasta evi" yazılan kocaman tabela dört bir yanımın çok farklı duygularla dolmasına sebep oluyordu.

"Beğendin mi sürprizi annecim?" diyen kızımın sesi bile bakışlarımı önümdeki manzaradan ayırmaya yetmemişti.

"Beğenmek duygularımın yanında sönük kalır, bu çok özel ve çok güzel. Çok teşekkür ederim," gözyaşlarım arasından zar zor konuştuğumda ikisi aynı anda bana sarılmış, ben de kollarımı onlara sarmıştım.

"Hiçbir şey senin kadar özel ve güzel değil güzelim," Yaman'ın kulağıma fısıldadıktan sonra kulak altıma kondurduğu öpücük gülümsememe neden olmuştu. İstanbul'a geldikten beş altı ay sonra gerçekten de Yaman'ın destekleriyle gastronomi bölümü için hazırlanmış ve bölümü kazanmayı başarmıştık. Daha geçen yaz mezun olmuştum bölümümden ve böyle bir sürpriz beklediğim bir şey değildi.

"İçeriyi merak etmiyor musun?" gözyaşlarımı parmaklarıyla silen adamla, gülümseyerek başımı olumlu anlamda sallamıştım.

Ellerimi kavrayan iki aşkımla birlikte içeri girdiğimizde heyecandan ve mutluluktan gülümsememe engel olamıyordum. Bakışlarımı uçuk mavi ve beyaz tonlarda boyanmış, duvarlarda, pastalar ve tatlılar için ayrılan taburelerde, içeri geçmek için fark ettiğim ve mutfak olduğunu düşündüğüm kapıda gezdirdiğimde mekanın çok güzel olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

"Masaları ve süslükleri kendin seçersin diye ayarlamadık. Onun yanı sıra beğenmediğin başka bir şey varsa değiştiririz," diyen kocama çevirdiğimde bakışlarımı, elimi kaldırarak kirli sakallarıyla kuşanmış yanağını okşamıştım.

"Çok beğendim sevgilim, hiçbir şeyi değiştirmeye gerek yok. Çok teşekkür ederim, beni çok mutlu ettiniz," dedikten sonra başımı kızıma taraf çevirmiş, saçlarını okşamıştım.

"Mutlu olman en güzel teşekkür zaten. Teşekküre gerek yok," diyen adamıma minnetle gülümsemiştim.

"Mutfağa da bak anne," diyerek elimi tutan kızım beni mutfağa doğru çekiştirmişti. Ben de gülümseyerek ona ayak uydurduğumda az önce gördüğüm kapıdan içeri girmiştik.

Ve gördüğüm mutfak manzarasına tek kelimeyle hayran olmuştum. Mutfağın duvarları daha koyu renklerle boyanmıştı. Kocaman iki farklı marka fırın, ortada büyük bir masa, kenarda kocaman buz dolabı, raflar.... mükemmel gözüküyordu.

Ortada olan metal renkli kocaman masanın üzerinde 1 su bardağı toz şeker, küçük bir kasede 3, 4 adet yumurta, 1 su bardağı ayçiçeği yağı, birkaç paket vanilya, kabartma tozu ve kakao, bir kase dolusu un, bir şişe süt ve birkaç ekstra kap vardı.

"Burada ilk tatlımızı birlikte yapacağız," bakışlarımın yönünü fark eden kocamın dediklerini kızımda onaylamış, ellerini hevesli biçimde birbirine çırpmıştı.

"Yaa ben sizi çok seviyorum ama," diyerek burnumu çektiğimde duygusallıktan kurtulamıyordum.

"Biz de seni çok seviyoruz annecim," diye neşeyle şakıyan Masal'dan sonra Yaman'da benzer kelimeler söyleyerek yanağıma dudaklarını değdirmişti.

"Anladığım kadarıyla ıslak kek yapıyoruz?" malzemelere bakarak dediğimde Masal başını onaylar biçimde sallamıştı. Islak keki çok sevdiği için sürekli mutfakta anne kız yapardık.

"O zaman başlayalım," diye neşeyle dediğim gibi malzemelere taraf ilerlemiştik. Böylelikle de ıslak kek yapmaya başlamıştık.

Yaman yumurtaları kırarken kızım karıştırma görevini üstelenmişti. Bense artık ezberlediğim sırayla malzemeleri kaba ekliyor, kızımın karıştırmasına yardımcı oluyordum.

"Ama yaa," aniden Yaman'ın parmağını karışıma daldırarak burnumuza sürdüğü kakaolu içle söylenmeye başladığımızda o sinsice sırıtıyordu.
Tabii ki boş durmayan Masal da ona yapmak istediğinde Yaman itiraz etmek yerine, kızıma amacına ulaşmasında yardımcı olmuştu...

Bol kahkahalı geçen yarım saatin sonunda ıslak kekimiz pişmiş, çayımızı demlemiş, mutfağı toplayarak masayı silmiştik. Raflar henüz boş olsa da, kocam önceden planlayarak bize yetecek kadar tabak, bardak ve çatal ayarlamıştı. Onları da hazırlayarak masaya dizdiğimizde ben ıslak kekten üç kocaman dilim alarak tabaklarımıza koymuş, yememiz için masaya bırakmıştım.

"Mmmm, çok güzel olmuş," dudaklarının kenarı komplo çikolataya bulaşmış kızım yüzümüzü güldürürken, aniden çatalını masaya bırakmış gözlerini kocaman açarak bize bakmıştı.

"Ee bizim sürpriz belli olduğuna göre, sıra annemde," dediğinde yutkunarak bakışlarımı kocama çevirmiştim.

"Aferin kızıma, iyi hatırlattın. Hadi bakalım karıcığım senin sürprizin ne?" diyerek kısık gözleriyle bana baktığında şirince sırıtmıştım.

"Benim sürprizim çantamda," diye omuz silkerek ayağa kalktığımda ikisi de anlamaz bakışlar atıyordu.

Boş rafın üzerine bıraktığım çantamı alarak içinden pakete koyduğum test çubuğunu ve sürprizim için önceden çantama bıraktığım Masal'ın en sevdiğim mavi üzerinde küçük, pembe gül deseni olan bebeklik patiklerini alarak avuç içime sıkıştırmış, arkamı dönerek ellerimi arkamda kavuşturmuştum.

Boş rafın üzerine bıraktığım çantamı alarak içinden pakete koyduğum test çubuğunu ve sürprizim için önceden çantama bıraktığım Masal'ın en sevdiğim mavi üzerinde küçük, pembe gül deseni olan bebeklik patiklerini alarak avuç içime sıkıştırmış, arka...

"Hazır mısınız?" Yüzümü kaplayan gülümsememle yanlarına yaklaştığımda, Masal çoktan babasının yanına geçmişti.

"Hazırız," ikisi aynı anda bağırdığında gülümsemem genişlenmiş ve elimdekileri hızla masanın üzerine bırakmıştım.

İkisinin de bakışları masayı bulduğunda anlamsız bakışlar atıyorlardı. Fakat kısa süre sonra nutku tutulan kocam bakışlarını ağır ağır bana çevirmişti.

"Buu, yanii sen...," diyerek devamını getiremediğinde ellerimle karnımı sararak başımı olumlu anlamda sallamıştım.

"Yani ben şimdi ikinci kez..." diyerek yine devamını getiremeyen kocam bana doğru bir adım attığında yine gülerek başımı olumlu anlamda sallamıştım.

"Ama ben bir şey anlamadımm kii. O paketteki ne ve annem niye benim bebeklik ayakkabımı buraya getirmiş," Yaman'a konuşmaya fırsat vermeyen şey Masal'ın somurtkan cırlaması olmuştu.

"Kardeşin olacak kızım, kardeşin," diye bağırdığı gibi bana sarılan Yaman ayaklarımı yerden keserek beni kucakladığında etrafımızda döndürmeye başlamıştı.

"Allahhhhhh, ikinci kez baba oluyorum," diye bağırdığında üçümüzün de kıkırtıları birbirine karışmıştı.

"Yaman dur artık," neşeli gülüşlerimin arasından bağırdığımda yavaş yavaş duraksayan adam bedenimi usulca yere bırakmış, dengemi sağlayana kadar tutuşunu sürdürmüştü. Ardındansa dudaklarını alnıma bastırmış, uzun süreli bir öpücük kondurmuştu.

"Ben abla mı oluyorum şimdi? Yani minik bir kardeşim mi olacak?" İnanamaz tonda sarf ettikleriyle kocamın dikkatini üzerine çekmişti Masal. Yaman hemen onu kucağına alarak etrafında döndürmüş, yanaklarına öpücüklerini sıralamıştı.

"Evet güzelim, abla oluyorsun," diyerek onu yanıtladığında Masal babasının kollarında başını arkaya doğru atmış kollarını iki yana açarak "Yaşasınnnn." diye bağırmıştı....

🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺

Özel bölümümüzün de sonuna geldik baldan tatlı okurlarım.

09.05.2021

Umarım keyif alarak okuduğunuz bir özel bölüm olur.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum,

Sağlıcakla kalın:)💜💜💜💜💜💜💜

 

Bölüm : 30.11.2025 22:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...