
Bu bakışlar beni adeta yıllar öncesine götürmüştü...
Aslan abi bana, o gün ki gibi bakıyordu. Bu adam bana yıllardır böyle mi bakıyordu?
Yaklaşık 4 yıl önce gördüğüm bakışları görmezden gelmiştim ve bir daha Aslan abiye bakmamıştım. Sonra da onu tamamen unutmuş, istemeden ortamlarda görmemeye başlamıştım.
Bir yerden sonra asla dikkatimi çekmemişti.
Bu akşam bir şeyleri daha anlamıştım...
Aslan abi hala o gün ki gözle bakıyordu bana. Yıllardır benim ona bakmadığım her an, onun için ölüm gibi olmuştu. Bunu, şuan bana bakan derin yeşil gözlerinden anlamıştım.
Kenarda oturan ve çocukluğumu deyim yerindeyse mahveden Bahara takıldı gözlerim.
Ağlamıştı...
O an bir şey daha fark etmiştim. Aslan abiye bakmadığım her an ona beni sevmediği, dalga geçtiği zamanların acısını çektirmiştim. Baharın ise Aslan abinin bana her bakışında kalbinin acıması, istemeden onlardan aldığım bir şeydi.
İntikam...
Ben istemeden ikisinden de küçük Gecenin intikam almıştım...
Fark etmeden ikisini de kırmış, üzmüştüm. Bir an dedim nasıl? Nasıl yıllarca Aslan abiyi görmemiştim? Etrafa göz gezdirdiğimde bu durum sadece Elifin dikkatini çekmişti.
Geri tabağıma döndüğüm de iştahım iyice kapanmıştı... İkisine de bakmak istemiyordum. Kafamı tekrar kaldırdığımda bana bakan bir diğer kişi ile kaşlarım çatıldı.
Kerem abi...
Hayır dedim kendi kendime. Tamam Aslan abiyi anlamıştım ama Kerem abi... Sadece bulduğumuz ortamı anlamıştı. Evet evet.
Buradan gitmek istiyordum. Midem bulanıyor, ağlama isteği ile dolup taşıyordum. Zaten buraya gelmek hataydı.
" Gece kızım sen nasılsın." Osman amcanın sorusuyla kendime geldim. Kendimi toparlayıp cevap verdim.
" İyiyim Osman amca sen nasılsın?" Osman amcayı severdim. Yurt dışında çalışıyor, ayda bir kere falan geliyordu. Ne zaman gelse o gün mahalleli toplanıp yemek yiyordu.
" Sizleri gördüm çok daha iyi oldum kızım." Ona gülümsedim...
Sonra Hatice teyze yine ağzını tutamayıp konuştu. " Gece yanında ki sarışın kız kimdi yavrum?" Bu kadın da takmıştı ya. "Arkadaşım dedim ya Hatice teyze"
" İlk defa arkadaşın olduğunu gördüm kızım napim inanamadım." Biraz abartmıştı...
Tamam belki kendimi bu insanlardan uzak tutuyor olabilirdim ama bu diğer insanlara da uzak olduğum anlamına gelmiyordu.
" Hatice teyze benim hayatım bu mahalleden ve sizlerden ibaret değil. Benim de arkadaşlarım var ve benim burası dışında bir hayatım var. "
Bunu sadece Hatice teyzeye değil tüm mahalle halkına söylemiştim. " Üstüne gitmeyin kızın." Şu ortamda beni savunan tek kişi de Salih amcaydı.
Burada annem ve babam vardı fakat onlardan çıt çıkmıyordu. Bu zamana kadar yanımda olmadıklarını hiç fark etmemiştim.
Benim küçük kalbim kırıldığında annem ve babam yanımda değildi sadece abim vardı.
İlk kez annemin ve babamın uzak oluşu kalbimi bu denli kırmıştı.
Önümde ki soğumuş olan yemeklere baktım. Bir kaşık bile almamıştım. Oturduğum yerden kalktım ve mahallenin çıkışına doğru yürümeye başladım.
Kendimi çok kötü hissetmiştim...
" Gece dur." Aslan abinin sesi ile durup ona baktım. Yeşil gözleri hüzünle bakıyordu. Belki de anladığımı anlamıştı...
" Gece ben..." Bir türlü devamını getiremedi. Kıpırdayan adem elmasından yutkunduğunu anlamıştım. " Sorun yok Aslan abi."
Gözlerini kapatıp açtı. Abi demem bile onun canını sıkmıştı. Bu zamana kadar nasıl oldu da anlayamadım diye düşündüm. Kendimi hep uzak tutmuştum ama nedeni asla bu değildi. Ben farkında olmadan uzak durmuştum...
"İyi görünmüyorsun."
" Baharda iyi görünmüyor." Düşünmeden dediğim şey beni iyice germişti. Aklımdan geçen ilk şeyi söylemiştim ama daha ilk saniyesinde dediğime bin pişman olmuştum.
" Bahar veya bir başkası benim umrumda değil." Kararlı sesi tüylerimi ürpertmişti.
" Ama onun sana ihtiyacı var. "
" Senin yok mu?" Benim kimseye ihtiyacım yoktu. " Yok."
Dediğim şeyle beraber gözlerindeki pırıltılar yavaş yavaş sönmeye başladı. Boynundan yüzüne doğru gelen kırmızılıkla bunu beklemediği açıktı.
" Peki madem.." derin nefes aldı.
Konuşamıyordu..
" Olurda bana ihtiyacın olursa her zaman buradayım Gece." Kafamı salladım ve arkamı dönüp tekrar yürümeye başladım.
Sahil kenarına gelip orada ki bir banka oturdum.
İmge'yi arama fikri vardı aklımda ama sonra onun da bu akşam misafirleri olduğunu hatırladım. " Yine kendinle baş başa kaldın be Gece."
Kendi kendime kurduğum cümle ile gülümsedim.
Gülmek gerekiyordu. Ne yaşarsak yaşayalım bizi ayakta tutacak olan tek şey gülmekti.
Aklıma gelen bir söz vardı fakat onu ağzıma almak istemiyordum. Şeylere inat gülümse...
Yanıma oturan Aslan abi ile yerimden sıçradım. " Korkuttun."
" Korkutmak istememiştim seni ama öylece bırakmaya da gönlüm razı gelmedi."
" Seninle konuşamam ama ben. Eğer susacaksan buyur ama konuşacaksan git çünkü şuan overthinkliyorum."
Bana garip garip bakmıştı. " Tamam sen nasıl istersen." Oturmayı tercih etmişti.
Evde beni bekleyen ödevlerimi de hatırladığım da ağlama krizine girecektim resmen.
" Yüzünü somurtmak sana yakışmıyor Gece. Biraz gül lütfen." Kafamı ona ağır ağır döndürdüm.
" Sarı elbise de yakışmıyordu." Burnumun ucu yanmaya başladığında kendimi sıktım. Aslan abinin yanında olmazdı.
Bana anlamayarak baktı. Bende travma yaratan olayı o hatırlamamıstı...
" Tabi senin çok eğlendiğin bir olay olduğu için hatırlamazsın." Sadece baktı.
Hatırlamıyordu, neyden bahsettiğimi bile bilmiyordu.
Ayağa kalktım. " Ben biraz yürüyeceğim yanlız kalmaya ihtiyacım var."
Arkamı dönüp boş boş yürümeye başladım.
Beni anlayışla karşılamış olacak ki arkamdan gelmedi. Aslan abinin daha önce bana olan davranışlarını düşündüm. Ben küçükken yüzüme hiç bakmazdı...
O bakmadıkça ben kahrolurdum. Bir yerden sonra kendisini neredeyse hiç görmedim daha doğrusu hiç bir zaman dikkatimi çekmedi. Benim olduğum ortamlarda konuşmak pek tercihi değildi.
Sanki beni rahatsız etmek istemiyor gibiydi...
Düşüncelere dalmış yürürken mahalleye geldiğimi fark ettim. Bir çok kişi hala burada, çay, kahve , çekirdek gibi şeyleri yiyor, içiyorlardı. Gözüm Bahara takıldı.
Boş Boş yere bakıyor bir şeyle düşünüyordu. Önüme dönüp eve doğru ilerlemeye başladım.
Anahtarım ile eve girer girmez karışma çıkan annem ile küçük çaplı kalp krizi yaşadım.
" Anne napıyorsun orada??"
" Asıl soruyu sana sormak lazım Gece hanım. Sen ne yapıyorsun?" İmalı imalı konuşması beni korkuttu...
" Ne yapıyormuşum ben?" Salona doğru işaret etti. Salona geçip orada ki tekli koltuklardan birine oturdum. Annem de karşımda ki üçlü koltuklardan birine oturdu.
" Direk konuya gireceğim Gece." Kafamı salladım. " Mahallenin gençleri ile aranda ne var?" Kaşlarım çatıldı.
" Yok bir şey." Doğru söylüyordum. Hiç biri ile aramda bir şey yoktu. " Kızım, kızlar ile hiç konuşmuyorsun. Sen bir anda kalkınca arkandan Kerem gelecekti ama ondan önce Aslan ayağa kalktı. Baban ve Hatice teyzen bir şeyler olduğunu anladılarda bişey diyemedim. Baharın da yüzünden düşen bin parça."
Bunları beni o ortamda hiç savunmayan annem söylüyordu. Ona gözlerimi devirip konuştum. " Anne bak kimse ile aramda bir şey yok. Sende biliyorsun ki kızlar ile zaten küçüklüğümüzden beri konuşmuyoruz. Aslan abi ve Kerem abiyi de bilmiyorum beni de ilgilendirmiyorlar."
Tek nefeste söylediğim sözleri hiç dinlememiş gibi tekrar konuştu. "Kerem ve Aslan dan bir şeyler çıkarda mahallede yayılırsa o zaman babandan kork Gece."
Hırsla ayağa kalktım. " Anne onlarla aramda hiç Bir şey yok diyorum. Niye anlamıyorsun?!"
O da benim gibi ayağa kalktı. " Aslan arkandan geldi ya konuştunuz mu bari?"
" Hayır!" Hızlı adımlarla odama geçip kapıyı aynı hızla çarptım. Sanırım uzun bir süre hiç kimseye görünmeden yaşamaya devam etmem gerekiyordu...
***
Yorum ve Beğenilerinizi unutmayınn :)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |