
O günün ardından 1,5 hafta geçmişti.
Sınavlarım başlamış, soğuk iyice kendini belli etmişti. Sınavlarım gayet iyi geçiyordu ve bugün girdiğim sınavda güzel geçince bende hoplaya zıplaya mahalleye gidiyordum.
Bir yandan gülüyor bir yandan da şarkı söylüyordum. Etrafında boş olmasıyla kendimi iyice rahat ve özgür hissediyordum.
Mahalleye yakın olduğumu fark edince biraz kendime çeki düzen verdim ama dudaklarımda ki gülümseme geçmedi.
Mahalleye giren o sokaktan geçerken birine çarptım. Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakarken, çarptığım kişinin Kerem abi olduğunu gördüm.
"Özür dilerim." Cevabını beklemeden tekrar önüme dönüp yürümeye başladım. Arkamdan hiç ses gelmedi.
Bende çok takılmadım zaten.
Sonunda evime varmıştım. Çantamdan anahtarı alıp kapıyı açtım. Mutfaktan ellerini mavi havlu ile kurutan annem çıktı. "Sen mi geldin Gece?"
"Yok anne hala dışardayım." Dediklerime göz devirdi. "Bugün sence kim yıllar sonra geliyor?"
Botlarımı ve kabanımı çıkarırken konuştum.
" Kim?"
"Aa nasıl unutursun yavrum?" Bu kadında birşeyleri uzatarak anlatmayı seviyordu ha.
"Naciye teyzenin oğlu Burak geliyor." O kimdi? Aklıma gelen sarışın abi ile aydınlandım.
Ben 13 yaşındayken o 18 yaşındaydı. Üniversite için İngiltere'ye gideceğini duymuştum ama ondan sonra bir daha hiç görmemiştim. "Ne olmuş yani?"
"Malum havalar soğuk. Ondan dolayı Salih abinin restoranda yemek veriyorlar bizde ailecek gideceğiz." Tam itiraz edecektim ki parmağını kaldırıp tekrar konuştu.
"Sakın gelmemezlik yapma!"
Sakince kafamı sallayıp odama geçtim. Bugün hiç telefonumu elime almadığımı hatırlayınca direk açıp sosyal medyaya girdim.
Gizli olan ve sadece 43 takipçim olan hesaba yeni bir istek gelmişti. Gelen isteği gördüğüm de kaşlarım havalandı.
Aslanaltinoglu sizi takip etmek istiyor.
Abimin bile beni takip etmediği hesaba o istek atmıştı. Aslan abiyi en son o gün görmüştüm.
Ve büyük ihtimal bu akşam da görecektim.
İsteği kabul edip, geri takip ettim.
Aradan 2 dakika anca geçmişti ki bildirim geldi. Baktığımda Aslan abi öne çıkanlara koyduğum, imge, Furkan, ben ve Ahmet'in olduğu ve bu yaz çekilmiş olan fotoğrafa cevap vermişti.
Beni mi stalklıyordu?
Aslanaltinoglu; Arkadaşların mı?
Gecekarli; Evet.
Zaten öne çıkanlarımın yarısı onlarla olan fotoğraflarımdı. Ahmet biraz daha grubumuzun dışında kalan biriydi ama onunla da oldukça samimiydim.
Aslanaltinoglu; İsteği kabul etmeyeceğini düşünmüştüm.
Gecekarli; Neden?
Aynı zamanda bende onu stalklamaya başladım. Öne çıkanları yoktu ve sadece 2 fotoğrafı vardı.
279 takipçisi vardı ve mahallede ki herkesle takipleşiyordu.
Aslanaltinoglu; Kimseyle takipleşmiyorsun da ondan.
Gecekarli; Bunun özel bir nedeni yok.
Gecekarli; İstek atmıyorlar.
Aslanaltinoglu; Hesabından haberleri yoktur ama artık oldu bil.
Aslanaltinoglu; Hatice Teyze ile takipleşiyorum ve kadın her takipçim arttığında bu kim diyor.
Gecekarli; Oha wkhwkdhakdhwkx
Aslanaltinoglu; Sen random mu attın?
Gecekarli; Evet.
Gecekarli; Rahatsız olduysan bir daha atmam.
Aslanaltinoglu; Hayır rahatsız olmadım.
Aslanaltinoglu; Aksine hoşuma gitti.
Direk görüldü.
Telefonumu kenara fırlatıp, duşa girdim.
Çıktığımda üstüme ne giysem diye bakındım. En sonunda elime lacivert bi kazak ve deri etek giymeye karar verdim.
Eteğin boyu dizimin biraz üstündeydi ama bişey olmazdı. Sonuçta kapalı alanda olacaktı.
Akşam olana kadar kalan sınavlarıma çalışmıştım. Çıkmamıza 30 dakika kala ben dışarı çıktım.
Üstüme bı şal alıp, mahalleye çıktığımda gözüme ilk çarpan kişi ayı abim olmuştu.
Neşeyle gülümseyip, karşısında ki Cihangir abiye bişeyler anlatıyordu.
Yanlarına gidip abimin kollarının arasına girdim. "Bakıyorum da mutlusunuz Emre bey."
"Okulda ki 3 günlük Trabzon gezisine ben seçildim de ondan bu neşem."
Abim okul gezilerini çok severdi. Çünkü tüm masraf, okula aitti...
Annemler de çıktığında hep birlikte Salih amcanın dükkanına doğru yol aldık. Arkamda birinin bakışlarını hissettim.
Arkama döndüğüm de neredeyse 10 gündür yüzünü görmediğim Aslan abi ile göz göze geldim. Beni görünce hafif tebessüm etti.
Üstünde gri pantolonu ve yine pahalı olduğu her halinden belli olan deri ceketi vardı.
Bende ona aynı şekilde karşılık verdim.
Sonunda Salih amcanın dükkanına vardığımızda herkes buradaydı. Naciye teyzeyi de uzun zamandır görmemiştim.
Herkese selam verdikten sonra boş olan bir yere geçtim. 10 dakika sonra kapıdan 1.78 civarı boyu, sarışın ve takım elbiseli bir adam girdi.
Herkesin ayağa kalkmasından bu kişinin kim olduğunu anladım. Herkesin içinde bir ben ayağa kalkmamıştım ama annemin zorlaması ile kalktım.
Annesi ve babasıyla hasret giderirken, abimlerle de erkekçe tokalaştı.
Herkesle sıra sıra hasret giderirken, Elifin hayran bakışları da dikkatimden kaçmamıştı.
En son sıra bana geldiğinde önce bir kaç saniye bakakaldı. Sonra da herkesle sarılan adam bana sadece bı baş selamı verip, onun için ayrılan yere oturdu.
Herkes onun gelişini kutlarken ben önüme konan lahmacunu yemekle meşguldüm.
Mahallenin gençleri, Burak abi ile konuşurken Aslan abi, Burak abiye kötü bakışlar atıyordu.
Yanlış hatırlamıyorsam küçükken de pek anlaşamazlardı.
Sonrasında herkesin ona dönmesini söyledi.
"Ben herkese hediye getirdim." Sıra sıra hediyelerini verirken abime, mahallede ki teyzenlere hatta Sevim ve Erene de aldığını görünce bir an kendi hediyemi bekledim.
Bir türlü bana sıra gelmezken Bahar a bile hediye almıştı. Sonrasında ise söylediği şey ile elimde ki lahmacunla kala kaldım.
"Gece diye çir- yani küçük bı kız vardı ona alamadım bir an aklıma gelmedi, uçakta hatırladım onu. Zaten burada da yok ona söyleyin kusuruma bakmasın."
Ağzımda çiğnediğim lahmacunu zar zor yuttuğumda kafamı kaldırdım. Herkes bana bakarken ben, yerin dibine girmek istedim.
Koskoca beni... Gece Karlıyı nasıl tanımazdı?
Ve az daha bana çirkin diyecekti...
Herkesin bana olan bakışlarını gören şahıs da onlar gibi bana bakınca gözlerinde ki şaşkınlık kendini belli etti.
"Y-yoksa sen.." devamını getiremedi.
Kafamı salladım. "Beni unutmuş olabilirsiniz bu sorun değil fakat bana az daha çirkin diyecektiniz. Üstelik herkesin içinde..."
"Ben sizi buraya yeni gelen biri sandım. Gece olduğunu ilk başta anlamadım özür dilerim."
Bu hep böyle mi olacaktı?
Geçmiş, mutlu olmaya başladığım an kendini hep böyle belli mi edecekti?
"Sorun değil." Kafamı önüme eğdim ve kaçan iştahımla önümde ki suyu içmeye başladım.
Her seferinde yemek yerken oluyordu bunlar...
Sanırım evren kilo almamam için uğraşıyordu. Zira son 1 hafta da 3 kilo almıştım.
Masada ki herkes toparlanmış, tekrar sohbete dalmışlardı. Gözümü kimseye değdirmeden abime baktım.
İyi misin diye ağzını oynattığında ona içten bir tebessüm yolladım. Masanın başında ki Burak abi bana biraz mahçup biraz da büyülenmiş gözlerle bakıyordu.
Şimdiden kıl olmuştum...
Telefonuma gelen bildirime baktım. Aslan abi yazmıştı.
Aslan abi: Yukarıda ki terasa gelir misin?
Ona döndüğüm de zaten bana bakıyordu. Gözlerimi onaylarcasına açıp kapattım.
Yerimden kalkıp, terasa doğru yürümeye başladım. Terasta ki mavi sandalyelerden birine otururken, şalımı yanıma almadığım için kendi salaklığıma lanet ettim.
Omzuma konan deri ceketle irkildim. Yanımda ki sandalyeye oturan Aslan abi ile önümüzdeki İzmir manzarasını izlemeye koyulduk.
"O ibnenin dediği şeylere alınmadın değil mi?"
"Hayır alınmadım." Cebinden çıkardığı sigarasını yakarken onu izledim. İlk defa uzun uzun inceliyordum.
Yüz hatları keskindi. Dudakları orta kalınlıkta sakalları da hafif uzunluktaydı. Karakteri gibi dış görünüşü de olgunlaşmıştı.
"Şerefsizin sana nasıl baktığını gördün mü?"
Kafamı salladım. Hala ona bakarken bir anda yüzünü bana döndü. Utançla tekrar önüme döndüm. Yutkunuşunu hissettim.
"Yarın 1 haftalığına İtalya'ya gideceğim. İstediğin bir şey var mı?"
Aslan abi her yurt dışına çıkışında mahallede ki herkese bir şey isteyip istemediğini sorardı. Bu durum bana hiç denk gelmemişti..
"İstediğim bir şey yok. Yine de teşekkür ederim."
"Ben sana almak istiyorum ama." Tam itiraz edecekken yine konuştu. "Sana bir kutu dolusu italyan çikolatası alacağım önce. Sonra da orada seninde beğeneceğini düşündüğüm başka şeyler alacağım."
"Birinden bir şey istemeye pek alışık değilim."
"Sana daha önce hiç hediye almadım. Bırakta bu kez alayım." Ne dersem diyeyim alacaktı bunu biliyordum.
Tekrar aramızda bı sessizlik oldu. Huzurlu bir sessizlik...
"Büyüdükçe çok güzel oldun Gece... İnsanı büyüleyecek kadar hemde." Kaşlarım çatıldı.
Küçükken ona karşı hislerimi bilseydi ne derdi acaba?
"Dış görünüş insana hiç birşey getirmiyor Aslan abi. Sadece bazı zorbalıkların önüne geçiyor o kadar."
"Geçmişin için üzgünüm." Mahvedenlerin arasında sende varsın diyemedim.
"Sevgi geliyor ama. Ne bilim böyle dikkat çekmek güzel geliyor insana ama her yüzü güzel olanın içi güzel olmuyor maalesef."
"Senin içinde güzel. Senin sadece yüzünü değil içini sevenlerde var bu hayatta."
Kendinden bahsediyordu. "Öyle birinin olduğunu hiç sanmıyorum."
Burnundan gülerken konuşmaya devam etti.
"Sadece sen görmüyorsun."
Birazdan söyleyeceklerim için muhtemelen pişman olacaktım ama söylemekten kendimi alıkoyamadım.
"Belki de görüyorumdur." Sevgisinin büyüklüğünü bilmiyordum ama görüyordum.
Sevgi vardı.
Ona hiç bakmayan yüzüm, cesaret edip ona doğru döndü. Gözleri dolmuştu.
Ciddi ciddi ağlayacak mıydı?
Emin olmak için tekrar sordu. "Harbi mi?"
Kafamı salladım. Stres anında ortaya çıkan saç kaşıma işi tekrar kendini belli etmişti.
Kalma vaktinin geldiğini anladım. Omuzlarımda ki ceketi ona doğru atıp, hiç beklemeden ayağa kalkıp yürümeye başladım.
Eve gidip saatlerce yatağımda yatıp, az önce olanları sindirmem lazımdı.
Aşağı indiğimde ilk göz göze geldiğim kişi babamdı. Onun yanına gidip eve gideceğimi söyledim.
"Seninle evde konuşacağız."
Kafamı sallayıp eve doğru yürümeye başladım.
Eminim ki Aslan kardeşimiz benim ona dediğim şeyi kafasında tartıyordu. Eminim ki hala etkisinden çıkamamıştı.
Eve girip odama çıktım. Hemen üstümde ki kıyafetlerden kurutulup, pamuklu ve pembe renkte olan pijama takımımı giydim.
Kulaklığımı takıp biraz zihnimi dinlendirmek üzere yatağıma yattım ve gözlerimi kapattım.
Sadece düşündüm.
Aslan abinin bana olan ilgisinin farkındaydım. Peki bu durum ne kadar süredir devam ediyordu?
Yıllar önce gördüğüm gözler... Yaklaşık 5 yıldır olmazdı değil mi?
Peki ya ben? Ben ona karşı yıllar önce olduğum gibi olabilir mıydım?
Kırılmıştım, üzülmüştüm, ruhsal olarak çöküntüye girmiştim, kendimi sevgiye bile laik görmemiştim.
Ama en önemlisi bu durum intihara kadar gitmişti.
Sebebi birinin beni sevip sevmemesi değilde ciddi manada ölecek olsam abim dışında kimsenin umrunda olmayacak olmasıydı.
Ama küçüktük. İşte bu durumdan dolayı da kimseye kızamıyordum. Biz küçüktük geçmiş, geçmişte kaldı.
Ben bunları atlatalı da yıllar olmuştu.
Sanırım ilk kez kalbimin sesini dinleyecek, kararlarımda mantığımı kullanmayacaktım.
Dürüst olmak gerekirse Aslan abi çok fazla yakışıklı olmuştu. Geçen yıllar karakteri dahil her şeyini değiştirmişti.
Ya onunla ciddi bi konuşma yapıp, beni sevmemesi gerektiğini söyleyecektim.
Ya da en çok korktuğum şeyi yapacaktım. Onu sevmeyi deneyecektim.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Emirin beni uyandırması ile kalkıp salona geçtim.
Elimi yüzümü yıkamadan hemen babamın karşısına geçip oturdum. "Seni dinliyorum baba."
"Uzatmayacağım Gece. Aslanın sana olan bakışlarının farkında mısın?" Babamda fark etmişti.
Bu sefer bilmiyormuş gibi yapacaktım.
"Hayır." Şaşkınlık yüzünde gezindi.
"Gece ben sana tek bir şey söyleyeceğim sende bu kez dediğimi yapacaksın!" Yıllar önce ki tercih meselesine vurgu yapmıştı.
Tıp okumamı istemişti. İşte biz o gün babamla ilk kavgamızı etmiştik.
"Aslan sana göre değil." Tek kaşımı kaldırdım. "Ve sakın Aslana karşılık vereyim deme. Sakın!"
Damarına basmak istedim. "Verirsem?"
"Bu kapıdan seni içeri sokmam." Kafamı salladım. "Sana karşılık veriyorum diye bir şey söylemedim baba. Azarlamadan önce sormayı öğren!"
Konuşmasını beklemeden kalkıp odama yol aldım.
Cidden babam zor adamdı.
Odama geçtiğimde artık düşünmek istemedim. Zaten bugün yeterince düşünmüştüm. Etrafa bakınırken gözüm kitaplığıma kaydı.
Elime herhangi bir kitap alıp, okumaya başladım.
Saatler geçti ama ben kitabı elimden hiç düşürmedim. En sonunda saate bakmak için telefonumu elime aldığımda çoktan 3 ü geçmiş olduğunu gördüm.
Normalde aklım, asla kaymayacak olan kişiye kaydı.
Aslan abi...
Uyumadığın zaman ışığı tek olmadığımı anlıyayım demişti. Ayağa kalktım ve ışığı açtım.
Normalde yanda ki küçük ışığı kullanırdım. O da sadece odamı aydınlatırdı.
Çok değil 2 dakika sonra bildirimi sesi yükseldi. Kimden olduğunu ise tahmin etmek asla zor değildi.
Aslan abi: Yalnız olmadığımı hissettirdiğin için teşekkürler Gece.
***
Yorum ve Beğenilerinizi unutmayınn :)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |