
Öncelikle söylemek istediğim bir şey var. Bu kitabı ilk yazmaya başladığım zaman acayip canım sıkılıyodu ve bu yüzden yazmıştım, en başından çerezlik bir kitap olacaktı. Bundan sonra ki süreç sürekli zaman atlaması olacak ve yaklaşık bir kaç bölüm sonra da final olur. 1-2 tane de özel bölümde de bunları evlendiririz.
İyi okumalar. :)
" Keşke yarın da kalsaydın." Topçunun üzgün sesi ile kafamı ona doğru çevirdim. " Keşke ama yapacak bir şey yok.."
Bugün topçu ile neredeyse her yeri gezmiş, bir sürü fotoğraf çekip paylaşmıştık. Bu sefer yorumları da açık bırakmıştık ve neredeyse herkes bizi beğeniyor, editler yapıyordu.
Annem, abim ve babamın da beni fena kıskandığını söylemişti. Bu dediklerine ise gülme krizine girmiştim. " Bir daha ne zaman gelirsin?"
" Babam ne zaman git derse o zaman. Belki 1 ay sonra babam o kadar da katı değil."
Yani değildi herhalde..
" Bende gelirim yanına 2 hafta da bir 2 günlük izin günüm oluyor o zamanlarda hep Türkiye'ye geleceğim."
" Yorucu olmaz mı?"
" Olmaz Selinay. Seni görünce tüm yorgunluğum geçiyor. " Ona gülümsedim. Benimde aynı şekildeydi...
Bana bu evde misafir odalarından birini hazırlamışları ama ben 3 akşamdır Topçunun odasında onunla sohbet ederken uyuya kalıyordum.
Hoş o da bundan asla şikayetçi değildi.
" Gelecek sene İtalya da olacaksın değil mi?"
Bu konuyu henüz ailem ile konuşmamıştım. Bu konu da bana destek verirlerdi fakat maddi durum konusunda çok yeterli olacağımızı sanmıyorum. Muhtemelen İtalya'ya gelene kadar para biriktirmem gerekiyordu..
" Ailem ile konuşacağım ama burada olurum."
" Burada benimle kalacaksın değil mi?" Bunu söylerken en şirin halini takınmıştı ama ailem buna da izin vermezdi...
" Maalesef ailem izin vermez." Biraz düşündü. " Yan ev varya hani küçük müstakil senin de beğendiğin."
Buranın yanında bir ev vardı. Müstakil, 3 odalı ve balkonlu çok güzel bir evdi. " Eee"
" Diyorum ki orası satılmadan hemen ben alayım. İtalya'ya gelince orada yaşarsın. Hem birbirimizden ayrı da kalmayız."
Bu asla olmazdı. Topçunun aldığı evde kalmak beni rahatsız hissettirirdi. " Olmaz."
Kaşlarını çattı. " Neden?"
" Senin aldığın evde ben rahat edemem. Kendimi çok mahçup hissederim." Kaşlarının hala çatık olduğunu görünce düzelttim.
" Selinay, bak kendini mahçup veya rahatsız hissedecek bir durum yok ortada. Ne güzel birbirimizden ayrı kalmayacağız. Hem sen başka yerde yaşarsan benim sende aklım kalır. Sonuçta bilmediğin bir ülke."
Bu konuda da o haklıydı. " Bunu da o zaman düşünürüz. "
" Ben ne olur ne olmaz evi alacağım. Hatta emlakçı da bir tanıdığım, onu şimdi arayıp alacağım." Hemen atıldım. " Bari karar verene kadar bekleseydin."
" O zamana kadar satılır." Ben ne yaparsam yapayım topçu kararından dönmeyecekti bende el mecbur kabul ettim.
O emlakçı ile konuşurken bende mutfağa su içmeye gittim. Mutfakları bir hayli büyük ve güzeldi.
Burada ne yemekler yapılırdı beee...
Geri odaya döndüğüm de topçu uzanmış beni bekliyordu. Beni görünce kollarını açtı. Bende hiç vakit kaybetmeden yanına geçtim.
" 1 hafta sonra izin günüm bir kaç saatliğine Türkiye'ye geleceğim. Ondan sonra 1 maçımız daha var. Sonra da 1 aylık lig ara veriyor. O sürede de senin yanına geleceğim."
Demek neredeyse 2,5 hafta sonra 1 aylığına Türkiye ye gelecekti...
Hemen dönüp ona kollarımı sardım. " Türkiye'ye geldiğini gün seni ailem ile tanıştıracağım."
Gülme sesi kulaklarıma doldu. " Ailen ile tanışmak için sabırsızlanıyorum..."
🌞🌞
"Ağlama ama sen ağlayınca ben daha da çok ağlıyorum."
Birazdan uçağa binip Türkiye'ye geri dönecektim. " İstemeden oluyor."
Topçu da bende bir türlü ağlamamızı durduramıyorduk. Şu geçen 3 günde birbirimize baya bı alıştığımızdan dolayı şimdi ayrılmakta zorlanıyorduk...
" Baksana şu halime, buraya 1 çanta ile geldim ama 2 valiz ile geri dönüyorum."
Topçu burada bana, aileme ve arkadaşlarıma bir çok hediye almıştı. Hatta anneme ve babama çok pahalı bir markadan saat almış, ben ne kadar alma desem de beni dinlememiş almıştı.
Anneme ve babama bunu henüz söylememiştim.
"Bıraksaydın çok daha fazla hediye alacaktım ama izin vermedin." Sahte bir sinirle konuşması ile güldüm.
O da gülünce ağlamamız durmuş, yerini büyük bir kahkahaya bırakmıştı.
Birden benim uçağım anons edilince gitme vaktinin geldiğini anladık.
Hiç konuşmadan sadece birbirimize sıkıca sarıldık. Kollarımı çektiğinde boynuna küçük bir öpücük bıraktım. Topçu beni bırakmadan dudağıma küçük bir öpücük bırakınca olduğum yerde dondum.
" Hadi git. Yoksa seni asla bırakamayacağım.."
" Görüşüz Topçum. Allah'a emanet ol."
" Sende Allah'a emanet ol Ay Işığım."
🌞🌞
Evimin kapısını çalar çalmaz hemen kapıyı babam açmıştı. Kollarını açınca hiç beklemeden kollarının arasına girdim.
"Seni çok özledik Selinay." Bende çok özlemiştim...
Babam ve abim valizleri alıp salona geçtiklerinde hepsi şaşkın şaşkın onlara bakıyordu. " Selinay ablacım sen bir çanta ile gitmiştin bunlar ne?"
" Evet Annecim bu kadar büyük valizlerin içinde ne var?"
" Topçu size hediye aldı" herkes bir anda heyecanlanıp çocuk gibi sevdi.
Valizleri açıp onlara hediyelerini verdim.
Topçu, ablama kolye, imzalı forma ve doktor olduğundan dolayı önlüğü için özel tasarım bir broşür hediye etmişti. Abime de hem kendi imzalı formasını hemde başka bir dünya yıldızına ait olan ve önemli bir değere sahip forma hediye etmişti. Ayrıca abime de pahalı bir gözlük almıştı.
Her ne kadar bu kadar pahalı şeyler almamasını söylesem de o beni dinlememiş eline geleni almıştı...
Annem ve babama da çok güzel şeyler almıştı fakat onlara daha saatlerini göstermemiştim.
Onlara saati gösterdiğimde babam bir an bayılacak gibi oldu. Annem ise gözlerini ayıramamıştı...
" Bu oğlan mı bize bu saatleri aldı?" Babamın şaşkın konuşması ile herkes güldü.
" Evet."
Annem ve babamda heyecanla saatlerini taktıklarında herkesin çocuk gibi mutlu olduğunu gördüm. Hepsi Topçuya teşekkür etmek için arayacaklarını söyledi.
Hepimiz oturup çay içmeye başladığımızda İtalya'dan dönerken Brandonun dükkanından aldığımız tatlıları da yanında yiyorduk.
" Maşallah damağımızda eli bol çocukmuş."
Babam memnuniyetle gülümsedi. "Öyleymiş valla."
***
Yorum ve Beğenilerinizi unutmayınn :)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |