16. Bölüm

HAYALİ BİLE GÜZEL KIZZ

Pelin Çiftçi
pelinciftcii

Annemin kolumu dürtmesiyle gözlerimi araladım, tepemde dikilmiş bana bakıyordu,

 

‘Ne oluyor anne?’

 

‘Kız kaç seferdir sesleniyorum tekrar komaya girdin sandım.’

 

‘Saçmalama anne ya uyuyordum.’

 

‘Anneye saçmalama denmez iki haftadır uyuyorsun zaten kalk doktor yürümeli demişti sen daha iyi biliyon benden.’

 

‘Tamam kalkıyorum birazdan.’

 

‘Hadi gel kahvaltı da hazır misafirimizi bekletme.’

 

‘Misafir kim anne ya şu tipimle misafir mi çağırılır.’

 

‘Hadi konuşacağına kalk.’

 

‘Tamam sen git geliyorum.’

 

Düne göre daha iyi hissediyorum kendimi zaten iki hafta geçtiği için sadece kurşun yaram duruyordu onun dışındaki yaralarım iyileşmişti.

 

İlk önce yavaşça doğruldum yatakta, yaram sızlayınca durdum bir kaç saniye, ayaklarımı yataktan sarkıttım ve biraz da böyle kaldım.

 

 

Bu aşamalara dikkat etmelisiniz birden kalklarsan tansiyonuz ani düşer ve sonunuz parke ile olan bir kucaklaşma olur.

 

Yataktan destek alarak yavaşça ayaklandım, ilk başım hafif dönsede yavaş yavaş düzeldi.

 

Dolabımın önüne geçtim, ve üstümdeki pijama takımından bir nebze daha iyi olan siyah oversized eşofman takımı çıkardım,

 

İlk kolay olan alt kısmını giydim, pijama takımının üstünü sıyırdım fakat bir yerden sonra yaram çok sızlamaya başlayınca durdum,

 

Pijamanın kolları bileklerimde kalırken kafa kısmını çıkaramamıştım, şaka gibi gerçekten en son 4.sınıfta formamı çıkartırken böyle kalmıştım.

 

Anneme seslenecekken ayak sesiyle kapı tarafına döndüm,

 

‘Anne çıkartmama yardım etsene, takıldım böyle.’

 

İlk bileklerimden tişörtün kollarını çıkarttıktan sonra kafamdan geçirdi ve tişörtten kutulmuş oldum.

 

‘Sağ ol a-an ne BURAK!’

 

Karşımda Burak’ı beklemeyi beklemiyordum yani sizde beklemezsiniz üstelik üstümde sadece sütyen varken,

 

‘Rica ederim Ebe Hanım her zaman yardım ederim isterseniz.’

 

Pişkin pişkin gülerken söyledikleri sinirimi bozmuştu,

 

Elindeki tişörtümü çektim ani hareketimle dikişlerim sızlamıştı hafif iki büklüm olduğumda, Burak’ın ellerini sırtımda hissettim.

 

‘Ani hareket yapma gel otur.’

 

Hissettiğim eller suratımın ton değiştirmesine neden oluyordu,

 

‘Tamam ben hallederim sen geç içeri.’

 

‘Otur şöyle Deniz hadi.’

 

Belimden tutarak yatağa oturmama yardımcı oldu daha sonra elimdeki tişörtü alıp giydirdi,

 

Benim gözlerim yerde onun yönlendirmeleriyle giyinmişmiştim,

 

Giydirdikten sonra dizlerinin üstüne çöktü çenemi hafif kaldırıp göz göze gelmemizi sağladı,

 

‘İyisin değil mi ağrın yok.’

 

‘Yok iyiyim arada sızlıyor o kadar, biz çok kaldık odada misafire de ayıp oldu annem merak eder hadi gidelim.’

 

Biraz daha yaklaştı ,

 

‘Yoo misafir çok memnun şu anda.’

 

Gözlerimi devirdim,

 

‘Sen miydin o misafir hadi gidelim annem gelir şimdi.’

 

‘Gidelim bakalım.’

 

Ayağa kalktı elini uzattı , tuttum ondan destek alarak yavaşça kalktım,

 

Birlikte salona giriş yaptık annem çayları koyuyordu masaya,

 

‘Gel Burak oğlum otur çaylar soğumasın.’

 

‘Bende geldim anne sağ ol.’

 

‘Görüyorum geldiğini yavrum hadi oturun.’

 

Birlikte kahvaltımızı ettikten sonra annem bulaşıklar için mutfağa geçmişti bizde salonda ki koltuklara,

 

‘Sen niye işe gitmedin Burak.’

 

‘Gideyim istersen Deniz.’

 

‘Yok canım ondan mı söylüyorum sanki.’

 

‘Ha kalayım yanında yani canım.’

 

‘Ebenin Burak lafı götünle mi dinliyon.’

 

‘Aaa Çok ayıp Deniz Hanım ilaçlardan heralde.’

 

‘Aynen ondan .’

 

Burak salak salak sırıttıktan sonra ciddileşti,

 

‘Bu akşam görev gelebilir o yüzden gönderdiler.’

 

Görev lafıyla yüzüm düşmüştü, karşımda oturan Burak bu halimi görünce yanıma oturdu.

 

‘Düşürme yüzünü uzun bir görev değil, detay veremem ama çok sürmez. Seni görmeden gitmek içime sinmedi.’

 

‘Birde sinsin istersen.’

 

Burak kıkırdarken vurulduğumda ki acıyı hatırladım Burak’a döndüm ve yüzünü avuçlarım arasına aldım,

 

‘Bak tecrübe ettiğim için söylüyorum, vurulunca acayip acıyor o yüzden sakın vurulmuyorsun tamam mı Mert’e ve diğerlerine de sahip çık.’

 

Sözlerimle gülümsemesi genişledi, ellerimin üstüne ellerini koydu,

 

‘Merak etmeyin Ebe Hanım Allahın izniyle sağ salim döneceğiz hepimiz.’

 

Böyle ellerimi tutunca da içim bir hoş olmadı da değil, ilaçlar dokundu galiba

 

Bu güzel anı tabiki bir şey bozacaktı bu senaryo da ki şey de yüzbaşının telefonu olmuştu.


Telefonda olmasına rağmen ayağı kalkmış tekmil verdikten sonra bir süre karşı tarafı dinleyip kapattı,

 

’Gitmem lazım görev çağırıyor.’

’Ben, sen gelene kadar en hızlı şekilde iyileşeceğim karşılığında sen de sapasağlam geliyorsun tamam mı Yüzbaşı.’

‘Emredersiniz Deniz Hanım sapasağlam yanınıza döneceğim.’

Kısa bir kararsızlıktan sonra dizlerinin üstüne çöktü ve kısa bir süre sarıldık, sonra hızlı bir şekilde anneme de veda edip evden ayrıldı.

 

 

 

 

 

 

 

 


 

Üç hafta sonra;


Bu üç hafta içinde sağlığıma çok dikkat etmiş ve iyileşmiştim hafif bir yara izi dışında bir şeyim yoktu hatta dün işe bile başladım,

 

Morelimi düzelten şeylerden biri de oydu, bugünde kızlar ile yakında bulunan bir klüpte eğlenelim dedik.

 

Buraklar’ın hala görevde olması hepimizin modunu düşürüyordu, ama biraz toparlanalım diye gitmeye karar vermiştik.

 

İş çıkışı Siyah uzun kollu bel kısmına kadar vücudumu saran sonrasında ise serbestleşen dizimin bir karış üstünde biten elbise giymiştim, altımda da dizimde olan botlarım vardı.

 

Saçlarımı da taradım ve sade olan makyajımda öne çıkacak olan kırmızı rujumu sürdüm, öyle parlak değil koyu bir kırmızıydı.

 

Eylem’in mesajıyla hastanenin girişine doğru ilerledim, onun arabasıyla gideceğimiz için beni de o alacaktı.

 

Arabayı görünce ilerledim ve ön koltuğa oturdum,

 

’Merhaba güzellik.’

’Asıl güzellik karşımda hayatım çok güzel olmuşsun.’

’Utandırma beni Eylemciğim hadi gidelim diğerlerini de alalım.’

 

Sırayla Gökçe ve Zeynep ablayı da almış klübe gelmiştik içeri girer girmez boğuk hava ve alkol kokusu bizi karşıladı ,tabi kulakları zarımızı patlatacak müzik de cabası,

 

Köşe de olan bir masaya geçtik, montumu çıkarttım gelen garsondan birer bira söyledim.

 

Gelen biralarımızı yudumlarken çalan müziğin ritminde sallanıyordum.

Yanıma gelen Eylem ile karşılıklı dans etmeye başladık,

 

Bir süre daha dans etmiş o arada üçüncü biramı içmiştim, Eylem dinlenmek için oturmaya geçerken ben tek başıma dans ediyordum o ara belime bir el dolandı,

 

Hızla arkamı dönüp eli ittirdim, başım hafif dönsede aklım hala yerindeydi,

 

Elimi hayırdır der gibi sallarken karşımda ki kalıplı çocuk hala sırnaşmaya çalışıyordu.

 

Omzundan onu ittirip masaya doğru döndüğümde arkadaşlarınında kızlara yürüdüğünü gördüm.

 

Yanlarına geçtiğimde alkole bizden daha az toleransı olan Gökçe’ye biri sarılmaya çalışıyordu, hızla yanına adımladım, çocuğu omzundan tuttum diz kapağının arkasına vurup yere devirdim.

 

 

Onun düştüğünü gören arkadaşları üstümüze yürürken bir anda kargaşa oluştu,


Ne olduğunu anlamazken o tanıdık üniformaları gördük.

 

Eylem’in kulağına eğildim,

 

’Sende görüyorsun dimi bizimkiler mi onlar yoksa ben özlediğimden hayal mi görüyorum.’

 

Oda benim kulağıma eğildi,

 

’Yok bende görüyorum Allahım galiba alkolden zehirlendik boşuna günah demiyorlar.’

 

‘En azından halüsinasyon olsa da bir görmüş olduk kız öyle deme.’

 

Tim üstümüze yürüyenleri tek tek indirdikten sonra üç haftadır göremediğim o yüz yanıma yaklaştı, bende Eylem’in yanından kalktım,

 

Burak’ın hayali elimi tuttu ve beni klüpten çıkardı,

 

’Ay o kadar da içmedim aslında ama hayali bile güzelmiş en azından bir görmüş oldum seni.’

 

’Hayal değil güzelim yeni geldik görevden ama öğreniyoruz ki kızlar klübe gitmiş, bir bakıyoruz çocuklar üstlerine yürüyor.’

 

Burak’ın açıklamasından sonra emin olamadım biraz daha yaklaşıp parmağımı yanağına bastırdım.

 

Bastırdığım an çatık olan kaşları dağıldı kocaman gülümsedi o gülümseyince bende güldüm.

 

’Gerçekmişsin.’

Kollarımı açtım ve boynuna sarıldım hafif zıpladığım için koltuk altlarımdan kaldırdı bende bacaklarımı beline sardım,

 

Bir süre sarıldıktan sonra başımı geri çektim yüz yüzünü inceledim,

 

‘İyisin değil mi yaran yok dimi?’

’İyiyim Deniz sende iyileşmişsin.’

Oda beni inceliyordu aynı zamanda,

 

’Evet seni beklerken dikkat ettim ,hemen iyileştim işe bile başladım.’

 

Anlattıklarımı sanki çok önemli bir şeymiş gibi dinleyip tepki veriyordu.

 

’Aferin güzelim, bende elimden geldiğince zarar görmeden geldim.’

 

Dudağının kenarı patlamıştı, elimi yaranın üstünde gezdirirken kaşlarım çatıldı,

 

’Dudağın patlamış ama.’

‘Nazar boncuğu olsun O da Ebe hanım.’

’Bir dahakine daha dikkat et lütfen.’

Dudaklarına odaklanmış yarasına bakıyordum ki o daha çok benim bakışlarımda takılı kalmıştı.

Eli bacaklarımda durduğunda etrafa baktı,

’Kızım elbise giydiğini unuttum ben millet bakacak şimdi hadi in aşağı sen kötü şeyler olmadan.’

 

’Cık inmem banane üç haftadır yoktun.’

Daha çok sarıldım ve alkolünde etkisiyle kıkırdadım.

O sıra bir kaç bakış bize döndüğünde elinde olan asker pançosunu önü benim kalçamı kapatacak şekilde geçirip kendi belinde bağladı,

 

‘Hadi eve gidelim yoksa elimden bir kaza çıkacak.’

 

O söylenirken ben çoktan onun omzunda mayışmıştım, en son arabaya bindiğimizi hatırladıktan sonrası karanlıktı,

 

 

 

 

 

Gözüme vuran güneş ile kırpıştırdım göz kapaklarımı, soluma dönüp uyumaya devam edeceğim sıra bir ses duydum.

 

’Hadi uyan Deniz çaylar soğuyacak.’

’Tamam beş dakika daha.’

’Yok beş dakika bak kucağıma alırım.’

’Kalkıyorum.’

 

Demiş fakat tabiki kalkmamıştım, başımın ve diz kapaklarımın arkasından geçen kollardan sonra birden havalandım.

 

’Ne oluyor be kaçırılıyorum poliss!!’

Ellerim refleks olarak omuzlarına giderken Burak’ın söylediği şey ile gözlerimi devirmiştim.

 

’Asker var olmaz mı?’

 

’Burak ne zaman geldin görevden.’

 

’Dün akşam geldim ya Deniz eve nasıl geldin sanıyorsun.’

 

Bir kaç şey yavaş yavaş zihnimde canlanırken inşallah benim hayal ürünümdür diye düşünmeden edemedim.

 

’İndirsene beni yürürüm kendim ayaklarım da var çok şükür.’

’Çok şükür Ebe Hanım ,hadi kahvaltı edelim bugün izinliyim.’

Beni yavaşça yere bıraktı o mutfağa geçerken bende lavaboya uğradım ilk ve fark ettiğim üzere burası benim evim değildi.

 

Buraklardaydım, nasıl uyumuşsam hiç bir şey hatırlamıyorum.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geçtim,

 

‘Hoş geldin Mertçiğim bir şeyin yok dimi pansuman yapayım varsa.’

Beni gören Mert hemen ayaklandı ve sarıldı,

’Yok Deniz abla sağ ol sende iyisin gördüğüm üzere.’

’İyiyim ablam hadi otur Burak tutturdu çaylar soğuyacak diye.’

Mert ile gülüşürken Burak çaylar ile geldi,

 

’Seni alan yaşadı yüzbaşı maşallah çok hamaratsın.’

’Öyleyimdir Deniz Hanım.’

’Hayırlı olsun Deniz abla al tepe tepe kullan verdim gitti.’

Benim içtiğim su Burak’ın da çayı boğazında kalırken aynı anda Mert’e cevap verdik.

 

’Kapa çeneni Mert!’

’Kapa çeneni Mert!’

 

‘Tamam be bir şey demedim.’

 

Mert’in tepkisine gülerken bakışlarım yanında ki Burak’a kaydı onunkilerde bendeydi çünkü ona karşılık gülümsedikten sonra yemeğime devam ettim,

Kahvaltı önemli bir öğün sonuçta arkadaşlar,

 

Yemekten sonra ben evime çıkmıştım çünkü akşam Buraklar’ın asker bir arkadaşının düğünü vardı Burak beni de davet etmişti, ona hazırlanacaktım.

 

Evi genel bir süpürdükten sonra dünden kalan bulaşıklarımı yıkadım ve duşa atladım.

Ben çıktıktan sonra kapım çaldı, Gökçe ve Eylem’i içeri davet ettikten sonra saçımı yapmaya başladım,

 

Su dalgası yapıp açık bırakmaya karar verdim , makyajım olarak yeşil gözlerimi belirginleştiren buğulu bir göz makyajından sonra kan kırmızısı bir ruj sürmüştüm.

Elbisem siyah dantel detayları olan çok zarif bir parçaydı, Göz alıcı kısmı boynumdan ve kolumdan geçen ince ip detaylarıydı,

 

Ayaklarıma siyah topuklularımı giymiş ve küçük siyah baget çantamı almıştım, parfümümü de sıkıp kızlara bakmak üzere salona geçtim.

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 22.12.2024 23:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş