Telefonu kapatıp masaya koymadan önce saate baktım yedi buçuktu sandalyeden ağır ağır kalkıp dolaba ilerledim kapağını açmadan önce aynaya baktım alıcı gözüyle kendime baktım seni alan zarar eder sanki yaa iş iç sesime kaldıysa ben dünyanın en çirkin insanıyım, iç sesimi boş verip dolabımdan lacivert bir tişört ve kargo siyah pantolonları mı ve duygunun bana zorla aldığı pembe kelebekleri olan beyaz bandajı aldım, eşyaları yatağın üzerine bırakıp tişörtümü çıkartıp aynadaki yansımama baktım dünkü dövüşten kalan morluklara baktım dünkü dövüş çok zorlamıştı ama ben kazanmıştım her zamanki gibi, boşuna bana acar demiyorlar gerçi koçum lakap olarak soyadını vermişti ve ben yeterince hakkını veriyordum,düşüncelerden sıyrılıp Üzerimi değiştirip telefonumu ve kulaklığımı çantama atıp odamdan çıktım annemler çoktan kahvaltıya başlamıştı ve yine beni çağırmayı unutmuşlardı, öyle deme be iç ses belki çağırdılar ben duymadım
Evlatlık mısın sen acaba suna? Bu konuda şüphelerim varda
Masaya doğru ilerleyip oturdum annemin yeşil gözleri bana döndü ve
"Niye geç kaldın" dedi sakin ama sinirli bir sesle
"Ders çalışıyordum" dedim umursamaz bir sesle
"Saliha 85 net yapıyormuş denemede" dedi başlıycam salihaya da denemeyede seksanbeşe de
Hayal kırıklığıyla anneme baktım keşke beni de bikerecik övse..
Dediklerini duymazdan gelerek kalkıp kapıya doğru yöneldim ve tam da tahmin ettiğim gibi annem peşimden gelmişti kapının önünde bandanamı at kuyruğu yaptığım saçıma bağlayıp lacivert converslerimi giydim,annem yanıma gelip kolumu sıktı ve sertçe konuşmaya başladı
"O Salihayı geçeceksin anladın mı en iyisi olmak zorundasın" dedi
Kolum acıyordu ama kalbim kadar değil.
Kalbim acıyordu ama ruhum kadar değil
Ruhum acıyordu ama içimdeki küçük kız kadar değil...
Ağzıma gelen sözleri yutup kolumu çektim tam o sırada ela benden aldığı -daha doğrusu çaldığı- siyah üzerinde küçük yeşil bir kelebek olan tişörtümü giymişti ve görünüşe göre dışarı çıkacaktı
"Anne hani şu sana dün bahsettiğim çocuk varya onunla buluşmaya gidiyorum ben"
Dolan gözlerimi umursamadan kapıyı çarpıp dışarı çıktım ve hızlı hızlı merdivenden indim apartmandan çıkıp doğruca anıllarla her zaman buluştuğumuz parka doğru ilerledim kulaklığımı takıp rastgele bir şarkı açtım şöyle diyordu
Benim kalbimde hep yağmurlar vardı
Kim benim kalbimde olmak isterdi ki? Kim benim gibi birini severdi ki insanlarla para için dövüşen bir zavallıyı..
Sanırım gökyüzüde benim için ağlıyordu -yağmur çiseliyordu- başımı gökyüzüne kaldırıp yağmur damlalarına gülümsedim
Birkaç dakika sonra yağmur dinmişti Adımlarımı hızlandırıp parka ulaştım bizimkiler tam kadro ordalardı
Gökalp,duygu,hayat,kenan,cesur,anıl ve sevgi.
hepsinin bakışları bana döndü,onların yanına ilerledim duygu bana doğru ilerleyip 1.60 boyuyla bana sarıldı gerçi bende çok uzun sayılmazdım alt tarafı 1.75 tim
"Abartma lan görende 40 yıldır görüşmüyoruz zanneder alt tarafı 4 gündür nerdeyse her saat ringde oluyordum"
Omzuma vurdu.ve omzum acıyordu duygunun vuruşundan değil dünkü dövüşte kadın resmen omzumu sökmeye çalışmıştı yüzümü buruşturdum,duygu endişeyle bana baktı
"Çok mu sert vurdum" dedi masum bir ifadeyle
"Yok be dünkü dövüşte kadın omzuma takmıştı kafayı,bildiğin koparmaya çalışıyordu "Dedim gülerek
Duygu uzaylılar dünyaya indi demişim gibi bana baktı sonra ise bakışları yüzümden üzerimdekilere kaydırdı ayakkabılarıma pantolonuma tişörtüme ve en son saçımdaki bandaja baktı
"Doğum günün bugün ya canım arkadaşım ne kadar neşeli giyinmişsin"dedi alay ederek
"Yaa ama bandajda pembe kelebekler var sen seversin" dedim dudaklarımı sarkıtarak
"Lan mal ben ona mı diyorum bu ne hal?"
"Duyguyu biri kaçırmış olmasın mı benim tanıdığım duygu gayet hanım hanımcık bir kızdı" dedim,gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Öhöm öhöm ben burdayım sunacığım " dedi sinirli bakışlarıyla
"Azcık neşe azcık pozitiflik falan canım benim"
Anlamayan Bakışlarımı duyguya yönlendirdim
Kedi gibi bakan bakışları bana dönünce aklından neler geçtiğini anladım yine mi lan her bu şekilde bakışında bana pembe şeyler alıyorduk
"Boşuna bakma pembe olan hiçbirşeyi giymem" dedim
"Ne suna pembe sevmiyorum kardeşim bana negghh" dedim omzumu kaldırıp indirdim aklıma ilk okul 2. Sınıftaki anımız gelmişti
"duygu ben pembe giymicem bana nee,hem 23 nisan çocuk bayramı değil mi çocuklar ne isterse o olur" dedim omzumu kaldırıp indirerek
"Yaa ama sunaa,nolur giysen ne güzel pişi olurduk"
"Pişi değil pişti olucak akıllım"
"Giyicek misin?" Dedi kedi gibi bakarken
"Off duygu off bakma şöyle giyicem" boynuma atlayıp sımsıkı sarılmıştı
Bizimkilerse benle duygunun tartışmasına gülüyorlardı
Kızgın bakışlarımı diğerlerine döndürdüğümde hepsine tek tek baktım hayata bakınca bakışlarım benden bağımsız yumuşadı ve ona gülümsedim o da bana gülümsedi hayat 2 yıldır bizimleydi ama çok iyi anlaşmıştık
Yanındaki kenan cesurun kulağına eğilip
"Nerdeyse 11 yıldır arkadaşız bikere bile bana böyle gülmedi"
Ayakkabımın tekini sakince çıkartıp kenanın kafasına fırlattım ve evet tam on ikiden vurmuştum babanda mı keskin nişancıydı zalımın kızı yok be benim babam keskin kumarbazdı iç ses
Kenan kafasını tutarak bana döndü
"Kafama her sinirlendiğinde ayakkabı fırlatma sevgin ne zaman bitecek"
Düşünüyormuş gibi yapıp elimi çeneme koydum sonra ise sorusunu cevapladım
"Kafana ayakkabı fırlatma sevgim ne zaman mı bitecek?
Bitmedi bitemez kimse bitiremez " dedim gülerek
kenan dışındaki herkes gülmeye başladı o ise Kızgın bakışlarını bize gönderiyordu
Ayakkabımın tekini almak için kenanın yanına gidince kenanın yüzünde şeytani bir gülümseme belirledi ve ayakkabı mı alıp koşmaya başladı
"KENANN!! GEL LAN BURAYA!" Diye bağırarak peşinden koşmaya başladım kenan ise son sürat koşuyordu biliyordu onu yakalarsam o ayakkabıyı ona yedireceğimi biliyordu.
En sonunda bir ağacın tepesine tırmanmıştı ama ağaç nasıl dik sanırsın direk o oraya nasıl çıktı aq
"kenan in aşağı ve şu ayakkabıyı ver valla dövmiycem" dedim külliyen yalan bu arada tabikide dövecektim onun yüzünden beyaz çoraplarım kirlenmişti!!
Kenan yukardan korkuyla bana baktı
"Burda kaldım suna"dedi endişeyle
"İşte benim ahımı alırsan allah böyle çarpar " dedim gülerek diğerleride yanımıza gelip kenanın ağaç üstündeki yerine bakıyorlardı anıl konuşmaya başladı
"Suna bence ağaçta kalsın" dedi
Ayakkabı olmayan ayağımı gösterip
"Sence neden zeki şey?, SENDE AŞAĞI UÇUYOR MUSUN IŞINLANIYOR MUSUN BEN BİLMEM O AYAKKABI BURAYA GELECEK BİLESİN" dedim sonlara doğru ağacın yukarısına bakarak
"İnsem vericem de inemiyorum ki"dedi kenan
Sonra tekrar konuşmaya başladı
"Ağaçtan biraz uzaklaş iniyim"
Ağaçtan beş altı adım uzaklaşıp kenanın ne yapacağını seyretmeye başladım ayakkabıyla birlikte yere inmeye başladı en son Ağaçtan ayrılınca ona doğru yürümeye başladım korkusundan geri çekildi bu tarz şeylerden hoşlanmadığımı biliyordu ve hemen konuşmaya başladı
"Şaka yaptım gül diye valla şakaydı suna" dedi
Ayakkabımı elime alıp sakince ayağıma geçirdim sonra ise aynı sakinlikle kenana baktım
Polat Alemdar sertliğinde olduğuna inandığım bakışlarımla elimi kenanın omzuna koydum nerdeyse aynı boydaydık o benden 5 6 santim uzundu
"Bi dahası olursa tahtalı köy için bilet bakarsın" diyip bu hayatta kenan için en önemli şeylerden biri olan saçlarını karıştırdım ve öfkelendi,gülerek
"Eyvah öfkeli kenan dehşet saçacak galiba " dedim
"SUNAA!!" Diye bağırdı bağırmadı kükredi resmen kaç sunaa
Ve üzerime yürüyordu geri geri yürüyordum
"Gelme Üzerime katill" dedim birden üzerime atılınca yere düştüm ve beni gıdıklamaya başladı normalde olsa ondan çok rahat kurtuldum ama gülmekten ölmek üzereyken bu olmuyordu
"İ..mdat ... a..a..da..m a.d..am gıdı..kllı..yorlarr" dedim nefes nefeseyken
"Beyaz kaplan" dedim beyaz kaplan bizim aramızdaki yardım çağrısıydı
Gökalp bana doğru geliyordu beni kurtaracağını zannederken o da beni gıdıklamaya başladı
"Ha..yatt ..kur..t..ar be..nii" dedim hayat gülerek yanıma geldi kenanın ve gökalpin omzuna ellerini koydu Gökalp hayatın temasından dolayı kasılmıştı ehe ehe hep işe yarar
"Gökalp kenan yeter kız gülmekten doğum gününde ölen ilk insan olarak tarihe geçecek" dedi hala bana gülüyorken kenan ve Gökalp beni gıdıklamayı bıraktılar ve hayat beni Ayağa kaldırdı ayağa kalkar kalkmaz kenanın ensesine vurdum
"Bi daha olmasın memati" dedim
"Bi daha olmaz polat" dedi gülerken
"Suna bu akşam anıllarda mıyız?"
"En son böyle dediğinde omzum da uyuyakaldın"
"Napalım omzunda uyuyacağım bir manitam yok"
"Hani senin geçen hafta konuştuğun biri vardı?"
"Sen bu işlerde bizim elayla yarışırsın" dedim gülerek
Duygu sohbetimize dahil olarak
"Manita yapmış hanımefendi yaşın kaç başın kaç senin bide yaşı yaşına uygun olsa" dedim
Duygucum onu söyleyemiyoruz maalesef yo söylüyoruz maalesef
Sanki çok normal birşey söylüyormuş gibi konuştum
"Çok değil canım on dokuzmuş" dedim
Anıl uzaylılar dünyaya indi bakışımı atmıştı o bana özel bir bakıştı patentini mi aldın suna? Ve cesur konuşmaya başladı
"Kanka bi sen kaldın sevgili yapmayan"
"Napiyim cesurcum sizden ve eladan fırsat bulamıyorum"
"Benim ne suçum var?" Alınma cesurcum suna hep böyle ben alıştım sende alışırsın kikiki kiki? İç ses sen şaka mısın?
Konuyu dağıtmak için konuşmaya başladım
"Koç bu akşam çok önemli bir maça çıkacağımı söyledi siz anıllarda herşeyi hazırlayın ben yetişirim"
"Yalnız mı gidicen suna" dedi mutsuz bir ifadeyle duygu
Aklıma gelenlerle sinirlerim bozulmuştu en son Duyguyu götürdüğüm de adamın biri duyguya saçma sapan bir imada bulunmuştu ve 10 kişi adamı ellerimden zor almıştı o gün bugündür Duyguyu kendimle götürmüyordum.
"Hiç öyle bakma geçen sefer ki gibi birşey olursa bu sefer kimse ellerimden alamaz" dedim
"Yaa ama sunaa" dedi dudaklarını sarkıtarak
"Hayır konu kapanmıştır nokta." Duygu bana seni uzaylılar alsın suna bakışı atmıştı ya da ben öyle zannetmiştim
Hayat telefonunu kapatıp bize dönerek
"Yağmur başlıycakmış eve geçelim mi." Dedi
Gökalp pürdikkat ona bakıyordu onu ilk gördüğü andan beridir ondan hoşlanıyordu her ne kadar 'git açıl şu kıza' desemde beni dinlememişti,hayat grubumuza en geç katılan isimdi ilk başlarda sadece benle konuşuyordu Diğerlerinden çekiniyordu ama sonradan açılmıştı hatta dertleştiğim nadir insanlardandı.
Aslında bana çok benziyordu hayır fiziksel olarak değil, birçok ortak noktamız vardı ikimiz de müzik dinlemeyi,resim çizmeyi,matematiği,kitap okumayı,koşmayı,yağmurdan sonra çıkan toprak kokusunu ve birçok şeyi seviyorduk.
"Olur gidelim hayatım" dedim gülerek buna her seferinde gülüyorduk
"Beni utandırıyorsunuz bayan" dedi
"Ah çok özür dilerim bu güzelliği daha önce keşfedip utandıramadığım için" gülerken
Gülüşlerimiz arasında duygulara doğru yürümeye başladık ,ben duygu,Gökalp,hayat ve anıl aynı mahallede oturuyorduk diğerleri ise bir mahalle uzağımızdaydı
Hayatın yanına ilerleyip kolumu omzuna attım
"Ee hayatım Hayatın nasıl gidiyor" diyecek bişey bulamadım sunacım kikiki
"Normal" dedi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken
Okur Yorumları | Yorum Ekle |