4. Bölüm

4|B

𝒞𝒶𝓇𝒾𝓃𝒶✨
peonyscentedwriter

 

 

 

 

 

 

 

 

Olay yeri: Türkiye

 

 

 

 

 

 

Olay Tarihi: 7 Ekim 2019

İşte başlıyoruz...

Raku’nun içinde bulunduğu projenin bana devir daimi diğer üyelere ulaşmıştı. İsmim varlığım birkaç ay gizliden ikinci şahıs biriyle ilerlemişti. Aslında Türkiye'ye gelmemin proje ile ilgisi çok azdı. Gelmemin asıl sebebi O'ydu! Şaha ulaşmak uğruna önüme çıkan tüm piyonları harcayacaktım. İçimden bir ses 'Zor Olacak!' diyordu. Kolay olmayacağını da biliyordum. Otele gelmiştik, şöför arabayı otel kapısının önünde durdurdu. Arkasına dönerek, "Efendim siz burada inin, ben bavullarınızı odanıza çıkartacağım."

Olumlu anlamda başımı sallayıp kapıyı açtım. Sert esen rüzgar hızla yüzüme çarparken dışarıya çıkıp kapıyı kapattım. Otel kapısına doğru yavaş adımlar ile ilerlemeye başladım. Altın rengi kapılar otomatik olarak açılmaya başladı. İçeriye girer girmez bir görevli hızla yanıma geldi.

"Hoşgeldiniz hanımefendi." Dedi gülümseyerek.

Sahte bir gülümseme ile beraber başımı olumlu anlamda sallayıp, "Hoşbulduk." Dedim.

“Odanız hazır efendim, kat 27 numara 1717."

Kartı elinden alıp asansöre doğru ilerledim. Şöför elinde bavullarım ile otel kapısından içeriye girdi. Elim ile işaret edip yanıma gelmesini söyledim. Hızlı adımlar ile yanıma geldi. Bavulu elinden aldım.

“İzin verin efendim ben çıkartayım."

“Önemli değil ben hallederim." Dedim ciddi bir şekilde.

“Efendim son olarak, odanıza arabalarınızın anahtarlarını bıraktım." Dedi ve yanımdan ayrıldı. Asansöre binip 27 yazan numaraya bastım. Asansör camlı olduğu için heryer gözüküyordu. Yukarıya doğru yavaş yavaş çıkarken otelin manzarası tüm ihtişamı ile gözükmeye başlıyordu. 27.kata gelince asansör durdu ve kapı sonuna kadar açıldı. Bavulumu sürükleyerek dışarıya çıktım. Boş koridorda hızlı adımlar ile ilerliyordum. Odama gelince kartı çıkartıp kapıyı açtım. İçeriye girerek kapıyı ayağımın tersi ile kapattım. Bavulu yatağın üstüne koydum ardından hızla fermuarı açtım ve içindeki eşyaları dolaba yerleştirdim. İşim bitince bavulu yataktan aşağıya attım ve hızla yatağa yattım. Biraz olsun uyumak ve şu lanet olası yorgunluğu üstümden atmak istiyordum. Kısa süre sonra göz kapaklarım usulca kapanmış bedenim kendini uykuya teslim etmişti.

٠٠٠

Yaklaşık bir, bir buçuk saatlik bir uykudan dinç bir şekilde uyanmıştım. Banyoya girerek soğuk bir duş aldım. Hızla hazırlanıp, otelin restoranına yemek yemeğe indim. Masanın üstünde titreyen telefonu elime aldım, kız kardeşim arıyordu. Gülümseyerek telefonu açtım.

"Abla?" Dedi heyecanlı bir şekilde.

"Ne o ben yanında yokum diye neşen fazlasıyla yerinde görünüyor" dedim şaşlarımı çatarak.

"Saçmalama mirketim, sadece bilgisayarına birkaç mail attım onu söyleyecektim."

Cebimden bir miktar para çıkararak masaya bıraktım. Ardından hızla ayağa kalkıp restorandan dışarıya çıktım. Asansöre doğru hızlı adımlar ile ilerlerken aynı zamanda eylül ile birlikte konuşuyordum. Yukarıya çıktıktan sonra asansörden inip odama doğru ilerlemeye başladım. Kart ile kapıyı açıp hızla içeriye girdim aynı hızla kapıyı ayağımın tersi ile kapattım. Hızlı adımlar ile elime bilgisayarımı alıp açtım, ardından yatağın üzerine koydum. Bilgisayarın başına geçip gelen mail'lere göz gezdirdim. Mail'lere bakarken, eylül ile birlikte istişarede yapıyordum. Yaklaşık yarım saattir konuşuyorduk. Sesindeki tedirginliği anlaya biliyordum. "Bırakıp geri çekilelim!" demişti. Sinirle soluyup, telefonda bağırmaya başladım! "Sona gelmişken geri çekilmek mi? Asla! Final bölümü için bekliyordum. Nasıl geri çekiliriz?" diye söylendim. Endişesini anlıyordum ama asla geri çekilmeyecektim.

"Tamam sakin ol abla." Dedi kısık bir sesle.

"Kusura bakma biraz fazla çıkıştım, üzgünüm." Dedim ensemi ovarak.

“Önemli değil abla. Tamam kapatalım konuyu asıl önemli olan bende farklı bilgilerde var! Onları daha iyi araştırıp sana mail olarak atacağım."

“Ne gibi mesela?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Babamın eski bilgisayarından birşeyler buldum demiştim hatırlıyor musun?"

Başımı olumlu anlamda sallayarak, "Evet hatırlıyorum, bir kaç silinmiş mail'den bahsetmiştin."

"2004 yılında yüklü miktarda bankadan babamın adına para çekeliyor ve bu iki ayda bir tekrar ediliyor ve bu paradan babamın haberi olmuyor!" Dedi sinirli bir şekilde.

"Nasıl ya, babam bu konularda çok dikkatlidir kim yapar böyle bir şeyi?" sinirle solurken, elimle yorganı sıkıyordum.

"İşte asıl bomba burada patlıyor, aynı bilgiler tamamiyle değiştirilerek babamın şirketine dosya halinde gidiyor. Ama bunu yapan bir şeyi atlıyor banka otomatik olarak babamın bilgisayarına mail atıyormuş."

"Bunu neden babam fark edemiyor?" Dedim kaşlarım çatık bir şekilde.

"Abla seninde elinin altında onca iş olsa dosyalara göz gezdirip bırakırsın ve mail'lere bakma gereği duymazsın değil mi?" Dedi sorar bir şekilde. Olumlu anlamda başımı sallarken "Haklısın." dedim.

"Taş uzaktan gelmez abla!" Dedi sinirli bir şekilde.

"Gevelediğin şeyi çıkar artık?" Dedim sabırsız bir şekilde.

Anlattığı şeyleri şaşkınlık içinde dinliyordum. 'Sona yaklaştım' derken ayağıma yeni taşlar takılıyordu. Babamın ve annemin hayatına kast eden şerefsizleri gözümü kırpmadan harcayacağım!

Acıma yok.

Merhamet yok.

Telefonu kapatıp yeni plan üzerinde yoğunlaşmaya çalışıyordum. Yarın sabah otel toplantısı vardı. Bu toplantı benim için fazlasıyla önemliydi. Turhan’ı bir süre araştırmayı bıraktım. Yılanın başını kesmek istiyordum. Babamın dediği gibi sabırsızdım, hemde fazlasıyla. Yatağıma sırt üstü uzanarak bakışlarımı boş tavana çevirdim. Sessizlik içinde düşünüyordum. Saat ilerledikçe yeni bir parça daha koyuyordum küllerin arasına. Bedenimdeki ateş külleri sarıp sarmalayacak haldeyken, içimdeki acı bir nebze olsun dinmiyordu. Göz kapaklarım bir süre sonra kendini tutmayı bırakmış ve usulca kapanmıştı.

Bedenimi yatakta yavaşça esneterek telefonu gözüm kapalı yatakta arıyordum. Telefon çalıyordu fakat bulamıyordum ardından dişlerimi sıkarak sinirle yatakta doğruldum. Saçım başım dağılmış, on kişiyi bir gün içinde öldürmüş gibi gözüküyordum. En sonunda telefona uzanarak elime aldım ve açarak kulağıma götürdüm.

"Abla kalk hadi!"

Bu kız sabahın köründe bu enerjiyi nereden buluyor anlamıyordum. Derin bir nefes alıp, gözlerimi sonuna kadar açtım. "Kalktım güzelim, kalktım." Dedim mırıldanarak ardından ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıtarak Eylül'e konuşmaya devam ettim.

"Toplantın var mirketim, kalk ve hemen hazırlan. Toplantıyı kadıköy'de bir yerde yapacaksınız. Şöförü aradım yaklaşık 1 saat sonra otelin önünde olacak."

"Sen olmasan ben ne yapardım?" Diye sordum Eylül'e.

"Hey, asıl sen olmasan ben ne yapardım?" Dedi soruma soruyla karşılık vererek. Gülümsedim, gülümsedi.

"Güzelim, ben hazırlanayım seni ararım."

"Tamam abla."

Telefonu kapatarak yatağın üstüne koydum ardından ayaklanarak banyoya girdim. Hızlı bir duş alarak dışarıya çıktım. Gardırobu açarak kıyafet seçmeye başladım. Gözüme kestirdiğim bir kıyafeti alarak gardırobu kapattım. Masadan dosyaları elime alarak siyah deri çantanın içine koydum ardından telefonumuda alarak odadan dışarıya çıktım. Asansöre binerek aşağıya indim. Şöför kapının önünde beni bekliyordu. Arabaya doğru emin adımlar ile ilerlemeye başladım. Şöför önüme geçerek kapıyı açtı içeriye geçerek çantamı yanıma koydum. Ardından Eylül'ü aradım.

"Arabadayım güzelim." Dedim sakin bir ses tonu ile.

“Her şey hazır abla ben telefonuna mesaj attığım zaman lavaboya gidiceksin!"

"Kazuhide amcamın verdiği paket dondurucudan çıkarıldı mı?"

“Evet abla, her şey sadece on saniye içinde gerçekleşecek. Tüm kameralar arıza nedeniyle kapatılmış durumda." Dedi eğlenceli bir şekilde.

"İnanılmazsın güzelim." Dedim gülümseyerek.

“Asıl yemekte olacak olan şeyler inanılmaz." Dedi sırıtarak.

“Güzelim, biz geldik kapatıyorum."

Telefonu kapattım ardından şöför dışarıya çıktı. Önden dolaşarak benim olduğum tarafa geldi. Kapıyı yavaş bir şekilde açtı. Siyah deri çantayı ona uzatarak verdim ardından bende dışarıya çıktım. Birlikte ilerlemeye başladık. Kapıya iki tane adam çıktı bizi görünce gülümsediler ve yanımıza geldiler. "Hoşgeldiniz hanımefendi. Lütfen bizi takip edin." Diyip önden ilerlemeye başladı. Şöförüm ile birlikte restoranda girdik. Toplantı olacağı için kapatılmıştı. Üst kata doğru çıkarken mekana göz gezdiriyordum. Masaya otururken şöförden çantamı istedim. Çantamı alırken, "Sen gidebilirsin." Dedim. Olumlu anlamda başını sallayarak "Peki hanım efendi." Dedi. Kısa süre sonra yeni proje ortağım aynı zamanda öldüreceğim olan adam merdivenlerden yukarıya doğru çıktığını gördüm. Büyük kapıdan içeriye girerken peşinden korumaları, adamı takip ediyordu. Sırtımı geriye doğru yaslayarak adama ciddi bir ifade ile bakmaya başladım. Yanıma gelince elini uzattı.

"Hanım efendi," Dedi gülümseyerek "Beklettiğim için üzgünüm."

Uzattığı eli sıkmayarak ilk cevabımı vermiştim. Daha sonrasında, "İş konusunda ciddiyetsizlik pek hoşuma gitmez!" Dedim sert bir tabirle. Elini geriye doğru çekerken yüz ifadesi kaskatı kesildi. "Gerçekten tüm samimiyetim ile özür diliyorum." Dedi mahcup bir şekilde.

"Lütfen buyurun," dedim karşımdaki sandalyeyi işaret ederek. Gergin başlamıştık toplantıya! Otel ile ilgili yaptığım çizimler oldukça hoşuma gitmişti. Oğluna ait olan bir kaç çizime göz gezdirmemi rica etmişti. Dosyayı elime alarak çizimlere baktım ardından başımı olumsuz anlamda iki kez sallayarak dosyayı köşeye bıraktım.

“Nasıl buldunuz?" Dedi meraklı bir şekilde.

“Önder Bey, bu otel benim için çok önemli ve bu gibi çizimleri projeye katmamı beklemeyin! Üzgünüm." Dedim ciddi bir şekilde.

“Ortaklarımızın üstlendiği bir projeden bahsediyorsunuz Buğlem hanım." Dedi sakinliğini bozarak.

“O zaman mimar olarak beni değil oğlunuzu alsaydınız!" Dedim sert bir şekilde ardından dosyayı kapatarak ayağa kalktım.

“Lütfen, lütfen oturun ben öyle demek istemedim." Dedi telaşlı bir şekilde. Tek kaşımı kaldırarak ifademi sertleştirmeye başladım. "Bu projenin yurtiçi haricinde yurtdışındada çok önemli olduğunu hesaba katarsak hassas olmamı anlıyor olmalısınız değil mi?" Diye sordum. Konuşmadı sadece başını olumlu anlamda salladı. Elimde tuttuğum dosyaları uzattım. "İmzalamanız gereken dosyalar." Dedim ciddi bir şekilde. Dosyayı sekreteri alarak, "Ben okuyayım önce efendim." Dedi. Bakışlarım sertleşirken ne yapmam gerektiğini düşünmeye çalıştım. O dosyayı okumaması lazımdı! Ah, lanet olsun.

Hiç beklemediğim bir anda Önder bey dosyayı sekreterinin elinden alarak beni şaşırttı! "Okumanıza gerek yok." Dedi ciddi bir şekilde ardından özel yapım olan altın rengi kalemini eline alarak dosyayı imzaladı. Dudağım keyifle yana kıvrılırken dosyayı elime alarak bende imzaladım.

"Ortaklarımın üzerinden de vekil olarak imza atıyorum. Bu dosyada hepsinin izni olduğuna dair yazılı ıslak imzaları bulunuyor. Sizinle denk gelme şerefine layık olmak benim için büyük bir şeref. Hayırlı olsun diyelim o zaman." Dedi gülümseyerek ardından elini uzattı.

Uzattığı eli sıkarak "Hayırlı olsun." Dedim yalancı bir gülümseme ile. Kahvelerimizi içerken eylül telefonuma mesaj attı. Masanın üstündeki dosyayı çaktırmadan aldım. Gözüm oğlunun yaptığı çizim dosyasına gidince alayla sırıttım ardından o dosyayıda çaktırmadan aldım. "Ben izniniz ile lavaboya gidip geliyorum." Dedim gülümseyerek. Yanlarından ayrılırken son kez geriye doğru baktım. Kapıdan çıkarken adamlarıma başımı sallayarak komut verdim. Olumlu anlamda başlarını salladılar. Hızlı adımlar ile merdivenlerden aşağıya indim. Restorandın arka kapısına doğru ilerlerken adamlarım adamı sürükleyerek içeriye alıyorlardı.

"Buğlem hanım arabanız geldi hemen terk edin burayı." Dedi adamlardan biri.

“Dikkatli olun, bir sakatlık çıkarsa yakarım sizi!" Dedim sert bir şekilde. Olumlu anlamda başlarını sallayarak yanımdan ayrıldılar. Dışarıya çıkarak arabaya doğru ilerledim. Şöför arabanın kapısını açmış beni bekliyordu. Hızlı adımlar ile ilerleyip arabaya bindim. Kapıyı yavaş bir şekilde kapattı ardından arabanın önünden dolaşarak sürücü koltuğuna oturdu.

"Efendim otele mi gidiyoruz?" Dedi.

"Hayır bir süre daha burda kalalım bu taployu kaçırmak istemiyorum." Dedim sırıtarak.

Telefonuma gelen mesaj sesi ile telefonu elime aldım.

Mesaj Açılıyor

Sadece on saniye Mirketim.

Gülümseyerek telefonu yan tarafa koydum camdan dışarıya bakarken 10’dan geriye doğru saymaya başladım. Yüzümde keyifli bir ifade vardı. Bitti sandığımız herşey, asıl şimdi başlıyordu. Kolay olmayacak demiştim. Ve ben acıyı iliklerine kadar yaşatacağım o adamın ölüm iplerini elimde tutuyordum.

Üç, iki, bir..

Kısa süre içinde yangın restorandı ele geçirmişti. Alevler büyük bir ihtişam ile etrafı aydınlatırken şöföre komut vererek ilerlemesini söyledim. Sırtımı geriye doğru yaslarken ardı sıra camı aşağıya doğru indirdim. Sert esen rüzgar içeriye doğru giriyordu. Bir süre sonra arabanın içi kendini İstanbul soğuğuna teslim etmişti. İliklerime kadar hissediyordum soğuğu, iyi geliyordu. Anlamını bilmediğim bir etkisi vardı bende. Farklıydı, oldukça farklı. İçimde asla sönmeyen o yangına biraz olsun iyi ediyordu. Enkaz halindeki bedenimi doğrultarak camdan dışarıya baktım. Çiselemeye başlayan damlalar yüzüme çarparken, "Pendik sahile gidelim Ömer abi." Dedim kısık bir ses ile. Başıyla onaylayarak rotamızı sahil tarafına çevirdi. Kısa süre sonra sahile gelmiştik. Arabayı bir yere park etti ardından tam aşağıya inecekken elim ile omzundan tuttum. "Biraz sahil havası alıp döneceğim inmene gerek yok Ömer abi." Dedim gülümseyerek.

Olumlu anlamda başını sallarken "Dikkatli ol!" Dedi. Telefonumu elime alarak kapıyı açtım ardından dışarıya çıkıp kapıyı kapattım. Derin bir nefes alarak o hoş kokuyu içime çektim. Yavaş adımlar ile kayalıklara doğru ilerliyordum. Martıların sesi, hırçın dalgaların kayalara çarpma sesi ile birleşince özlediğim anıları gözümün önüne getirtiyordu. Ve o bank. Hala aynı yerinde duruyordu. Buruk olan bakışlarım, boğazıma düğümlenen o lanet olası acıyla birleşmişlerdi. Ellerimi cebime sokarak oraya doğru yürümeye başladım. Gözümde eski anılar canlandı tekrardan. Tekrardan küllerine dokundu alevler..

Bir film şeridi canlandı gözümde. Uzaktan ellerinde pamuk şekerleri ile koşan iki kız kardeş ve onların arkalarından gelen anne babası. Banka ilk varan kazanır demişti kız kardeşi ve ablasından önce koşmaya başlamıştı. Ablası dudaklarını büzerek dil çıkardı kız kardeşine, ardından hızla koşmaya başladı. Her zamanki gibi ablası kazanmıştı oyunu, kız kardeşi buruk bir şekilde ablasına bakarken ablası ona tatlı bir şekilde gülümsedi. Yanağına küçük bir buse kondurdu. Birlikte banka oturarak martıları izlemeye başlamışlardı...

Bir damla yaş hızla yanağımdan süzülürken, başımı iki yana sallayarak kendimi toparlamaya çalıştım. Elim ile banka tutundum ardından yavaş bir şekilde oturdum. Dirseklerimi dizlerime koyarak yüzümü avuç içime aldım. Derin bir nefes bırakırken sadece tek kelime söyleyebildim.

Özledim...

İhtiyacım olan şey ağlayıp biraz olsun rahatlamaktı belkide. Ama göz yaşımın akmasına izin vermeyecek kadar acımasızdım. Kendime bile aciz gözükmeyecektim. Bir yanım alev içinde yanarken diğer yanım külleriyle yeniden doğuyordu. Ellerimi aşağıya doğru indirerek, sırtımı geriye doğru yasladım. Bakışlarım sol yanıma kaydığında babamı gördüm. Yıllar önceki haliyle oturuyordu yanımda ve gülümsüyordu en içten şekilde. Tekrar önüme döndüm. Hatırlıyor musun baba, bana bir şey anlatmıştın? Hırçın bir dalganın bir kaya parçasını kırabileceğini söylemiştin. Kızgın bakışlarım ile sana bakarak dalgalar öyle birşey yapmaz onlar huzur verir kimseyi kırmaz demiştim. Gülümsemiştin, ve kızgın bakışlarım o gülümsemeni görünce yerini tebessüme bırakmıştı. Başımı okşarken 'Sen benim denizimin en güzel dalgasısın' demiştin. Yıllar önce bana bu sözü söylediğinde 'Ama ben asla kimseyi kırmam' demiştim. Yıllar o masumluğumu benden öyle bir şekilde aldı ki, artık o söylediğim söz 'canımı yakanın kırmadık bir yerini bırakmam' olarak hayatıma girmişti.

Yaklaşık bir saattir o bankta öylece oturup kafamı dinlendirdim. Bir süre sonra ayaklanarak arabaya doğru ilerlemeye başladım. Akşam uçağım vardı. Bir süre daha uzak kalacaktım buradan. Daha sonra döndüğümde küllerimi yayıp her yeri yakıp kavuracaktım!

 

 

 

 

 

 

 

 


instagram/tiktok @peonyscentedwriter

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 12.12.2024 21:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
𝒞𝒶𝓇𝒾𝓃𝒶✨ / MÜREKKEP / 4|B
𝒞𝒶𝓇𝒾𝓃𝒶✨
MÜREKKEP

52 Okunma

15 Oy

0 Takip
5
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...