Gözlerimi Pamir'in kokusuyla açınca gülümsedim. Dünyanın en güzel şeyiydi onun kokusuyla uyanmak. Neşeyle yataktan kalkıp hırkayı da alarak banyoya ilerledim. Ne kadar istemesem de hırkayı geri götürmem gerekiyordu.
Hırkaya son kez sarılıp, derince kokusunu içime çektikten sonra yıkanması için makineye attım. O yıkanmaya başlayınca elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Makarna salatasını çok sevdiğini bildiğim için suyu kaynamaya bıraktım.
Bir yandan kahvaltı için kendime sandviç hazırlarken diğer yandan da makarna salatasını yapıyordum. Makinenin bitiş sesini duyunca hırkayı sandalyenin arkasına astım. Hava neredeyse kırk derece olduğu için en fazla on beş dakikaya kururdu nasıl olsa. Makarna salatasını soğuması için dolaba attım.
Yapacak başka bir şeyim kalmayınca mutfağı toparlayıp Pamir'in sevdiği çikolatalardan birini açıp yemeye başladım. Evde tek başıma olmak haddinden fazla canımı sıktığı için telefonumu çıkartıp Pamir'e yazmaya karar verdim.
rojaredd: günaydınlar günaydınlar
rojaredd: uyandınız umarım Pamir bey?
dincerpamir: Sana da günaydın başımın belası.
rojaredd: tatlı belası dememi bekliyorsan tabii ki demeyeceğim
rojaredd: ama sen yine de şükretmelisin
rojaredd: benim gibi harika birisi sana yazıyor, daha ne istiyorsun acaba?
rojaredd: kaç kişi senin yerinde olmayı hayal ediyor biliyor musun
rojaredd: bilsen kıymetimi bilirdin
rojaredd: ama bu hiç sorun değil
rojaredd: nasıl olsa o günler de yakın
dincerpamir: Sabahın erken saatleri için fazla enerjik değil misin sence de?
dincerpamir: Hızına yetişemiyorum.
rojaredd: hızlı olduğum başka konular da var?3
rojaredd: bu konuyu yüz yüzeyken daha rahat konuşuruz bence
dincerpamir: Yüz yüze geleceğimize eminsin yani?
rojaredd: zaten olacak bir şeyi söylüyorum sana
rojaredd: hasretime dayanamayıp yalvardığında karşına çıkacağım nasıl olsa hayatım
dincerpamir: O konuda hala şüphelerim var ya, neyse...
Gülerek telefonu cebime attım. Makarna salatasının yeterince soğuduğundan ikna olunca güzel bir tabağa özenle yerleştirdim. Hırkasını da katladıktan sonra hazırladıklarımı alıp evden çıktım.
Asansöre bindiğimde gayet sakindim. Kabin yavaş yavaş aşağı inerken onunla aramızdaki mesafe azaldıkça heyecanım katlanarak artıyordu. Asansörden inince derin bir nefes alıp kapısına ilerledim. Zili çalıp beklemeye başladım.
Hadi aç kapıyı. Ne kadar oldu? Aç artık. Neden açmıyorsun?
1... 2... 3... 4... 5... 6... 7... 8... 9...
Kapı açılınca gülümseyerek başımı kaldırdım. Çıplak üstüne ıslak saçından bir damla su düştü. Su damlası yavaşça kaslarından süzülürken yutkunarak gözlerine baktım.
Kapı böyle mi açılır gerçekten? Yaz dizisinde miyiz biz? Apartmanda oturuyoruz ya, kendine gel Pamir Dinçer.
Elimdekileri uzattım hiçbir şey olmamış gibi. Aslında gerçekten de hiçbir şey olmamıştı. Sadece o yarı çıplak ve ıslak bir şekilde kapıyı açmıştı ben de onu gözlerimle yok etmiştim...
"Dün gece için teşekkür ederim." Gülümseyerek ona bakarken o da gülümsedi ve elimdekileri alıp gözlerime baktı.
Bir anda duyduğumuz "cık cık cık" sesiyle ikimizin de kaşları çatıldı. Aynı anda sesin geldiği yere baktığımızda yaşlı bir teyzenin onaylamaz sesler çıkartarak başını sallarken bize baktığını fark ettim. Sen de kimsin?
"Gençlik bitmiş. Madem bir nane yediniz bari üstünü örtün kusurunuzun, ne bu böyle apartmanın ortasında fingirdeşme?"1
Kadın cevap vermemize izin vermeden hızlıca gidince şaşkınca peşinden baktım. Hoş, bekleseydi de yediğimiz lafların şokundan çok da cevap verebileceğimi sanmıyordum. Mahçup olarak Pamir'e döndüğümde kaşları çatıktı.
Kadının dediği gibi bir şey olmuş olsaydı bile ona böyle konuşma hakkı düşmezdi. Farklı koşullarda farklı imalarla bu söylenenler komiğime gidebilirdi ama şu an cidden rahatsız etmişti.
"O apartmanın en patavatsızlarından birisidir, sen önemseme onu. Ben ilk fırsatta konuşur, yanlış anladığını izah ederim."
"Yaşlı başlı, ne konuştuğunu bilmeyen birisi belli ki. Boşuna kendini anlatmaya çalışarak vakit kaybetme, neye inanmak istiyorsa ona inansın."
Başını sallayarak bana hak verdiğini belli ederken aklıma her fırsatta bel altı vurup onunla uğraşmam geldi. Utandığımı hissedince bu halime gülmemek için kendimi sıktım. Karşısında nasıl da süt dökmüş kediye dönüyorsun ama Miray?
"Makarna salatası," dedim ortamı dağıtmak için. Bakışları elindeki makarna salatasına döndü. İçten bir şekilde gülümseyince erimemek için tırnaklarımı elime batırdım.
Sanki bilmiyormuş gibi nefes verdim rahatladığımı belli ederek. İyi numaracı oldun sen de bu çocuğu kandıracağım diye.
"Kim sevmez ki," dedim gülerek. "Dünyanın en güzel şeylerinden birisi."
Onaylayarak başını salladı. Beğendin mi sen? Çok tatlısın şu an gözümde Pamir, biraz daha böyle devam edersen ısıracağım seni.
"Kesinlikle öyle ayrıca çok güzel gözüküyor. Ellerine sağlık, tekrar teşekkür ederim."
"Abartılacak bir şey değil, dün gece hırkanı vermeseydin muhtemelen şu an yatak döşek yatıyor olurdum."
Gülümseyerek başını salladı. Gözlerim istemsizce gülüşüne kayarken nefes verdim. Sana bunu yasaklamam gerekiyor, en yakın fırsatta.
"İçeri davet etmek çok isterdim ama az sonra evden çıkmam gerekiyor ne yazık ki..."
Başımı sallayıp hafifçe geri adımladım.
"Hiç sorun değil, benim de işlerim var zaten. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz, dikkat et kendine."
Gülümseyerek başımı salladım ve asansöre ilerledim. Sakin ol, hala bakıyor, sakin ol. Asansöre binince sessizce çığlık atarak kolumu cimcikledim.
Bu çocuk beni bir gün öldürecek, buna eminim.
Eve girdiğimde hızlıca odama gidip kendimi yatağa attım. Gece hırkasını koyduğum yer hafif de olsa o koktuğu için gülümseyerek telefonumu açtım.
rojaredd: ne düşünüyorum, biliyor musun?
rojaredd: kırmızı sana çok yakışırdı bak.
rojaredd: evet evet eminim kırmızı sana çok yakışırdı.
rojaredd: yatağına da yakışır mı diye görmek isterim açıkçası...
dincerpamir: Bak bakalım yakışıyor mu.
rojaredd: sarılıp da uyur muyuz peki?
dincerpamir: Tabii ki sarılıp uyuruz
dincerpamir: Ama sadece uslu uslu uyuyacağımızı sanmıyorum.
dincerpamir: Bu konuyu yüz yüzeyken daha rahat konuşuruz bence.
rojaredd: sen iyice bana benzemeye başladın :))
rojaredd: aşık olmuşsun çoktan diye yorumladım
dincerpamir: Yorum yeteneğin yok diye yorumladım.
rojaredd: laflarını yiyeceksin diye yorumladım
dincerpamir: Kim yedirecekmiş bana laflarımı?
rojaredd: tatlı, kızıl biri1
rojaredd: hayır Pamir, saçım kızıl değil tabii ki.
rojaredd: sence kızıl olsam kalkıp sana 'bana red de' mi derim?
rojaredd: boşuna hiç o gülücüğü atma bay çok bilmiş
rojaredd: sarışın olabilirim, esmer olabilirim, albino olabilirim, siyahi olabilirim...
rojaredd: hatta saçım renkli bile olabilir
rojaredd: şu an sadece kızıl olmadığımı biliyorsun
rojaredd: ona da ne kadar güvenebilirsin tartışılır
dincerpamir: Sen iyice sır küpü bir şey oldun.
dincerpamir: Git, iç, sarhoş ol ve öyle gel.
rojaredd: Pamir.. sana hakkımda bir gerçek söylememi ister misin?
rojaredd: ben kolay kolay içmem, içsem de sarhoş olacak kadar içmem
rojaredd: sarhoş olduğumda da aklıma telefon asla gelmez.
rojaredd: senin ipucu saydığın her şeyi ben bilerek söyledim yani bir tanem
rojaredd: ağzımdan laf aldığın falan yok yani
dincerpamir: O zaman ben de sana hakkımda bir gerçek söyleyeyim Red
dincerpamir: Kim olduğunu bilmediğim birisiyle böyle uzun uzun konuşmam.
dincerpamir: Konuşsam da bu kadar uzun süre, bu şekilde konuşmam.
dincerpamir: Gizli olarak takılmak sana daha rahat geliyor diye ses çıkartmadım bir tanem
dincerpamir: Kendini saklama konusunda iyi değilsin yani1
***
Aman Allahım, neler oluyor burada??? Pamir neyi itiraf edecek Sara Hanım, bunun Red'le ne ilgisi var?
Bu arada.. Neden her bölüm sonu Red'in başına bir şey patlıyor?
Profilimden diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın :33
Beni diğer sosyal medya hesaplarımda da takip etmek isterseniz şu şekilde;
tiktok/instagram: asraninzihni
twitter/inkspired/wattpad/cizgistudio: perdidoentisara
Okur Yorumları | Yorum Ekle |