5. Bölüm

5. Bölüm | Tanişma |

🧚🏻‍♀️
periokuuur_

🧚🏻‍♀️


Yemekhaneye sırayla tek tek giren, siyah takım elbiseli adamları merak etmiştim. Öylece durduğumda Bayan Olivia içeri girmişti onları görünce oda ellerini önünde birleştirerek, kafasını önüne eğip beklemeye başladı. Yemekhanede uzun bir sessizliğin ardından adamlar hepimize teker teker bakmaya başladı. İçeriye ilk giren adamın gözleri herkesin üzerinde gezdikten sonra benim üzerimde durduğunda, bende ona aynı şekilde bakmaya başladım.


Yavaş yavaş yürüyerek yanıma yaklaşmaya başladı. Yemekhanenin parlak beyaz fayanslarında siyah ayakkabısının çıkarttığı ses gerilim yaratıyordu. Yanında duran diğer takım elbiseli adamlar da gözlerini bana çevirdiklerinde ürperdiğimi hissettim. Yanıma yaklaştığında önüme gelerek tam karşımda durdu. Ayaklarını yan yana koydu. Ellerini arkasında birleştirdi ve beklemeye başladı.


Siyah takım elbisesinin içinden, korkutucu sesiyle; "Yeni gelen öğrenci bu mu Olivia?" diye soru yöneltti Bayan Olivia'ya.

- "Evet Bay Eldon. Yeni öğrencimiz Lina SÖNMEZ."


Bayan Olivia eliyle beni tanıttığında Bay Eldon, ellerini arkasından çekti. Bacaklarının yanına indirdiğinde, Elini kaldırarak yüzüme yanaştırdı. Refleks olarak hemen geri çekildim. Fakat o kadar güçlüydü ki beni tutarak elini boynuma götürüp baktı. Nefesini vererek tekrar Bayan Olivia'ya döndü.


Bay Eldon beni tekrar süzdüğünde, "Neden öyle bakıyorsunuz?" diye sordum. "Üzerinizi değiştirip bahçeye gelin Bayan Lina." diye emir verdi. Üzerimde ne var ki diye üstüme baktığım da pijamalarımın üzerimde olduğunu daha yeni fark ediyordum.


Ah! Aptal Lina. Tabii ki de bakar adam öyle! Kızım üzerinde: balkabaklı ve cadı şapkalı pijama var ya! şu sıralar balkabağı da ne ayaksa sürekli evren karşıma balkabakları çıkartıyor. Önümde balkabağı, evde balkabağı, Okulun bahçesinde yavru balkabakları... Ben kendi kendime konuşmakla meşgul iken beni kendimle olan tartışmamdan ayıran şey Bayan Olivia'nın söz alması oldu.


"Efendim, Öğrencimiz dün geceden beri yemek yemediğinden sabah çok erken bir vaziyette buraya geldik. Lütfen bu seferlik onu maruz görün. Yeni geldiği için daha kuralların hepsini anlatmaya fırsatım olmadı."


Bay Eldon, mavi gözlerini Bayan Olivia'dan çekerek üzerime tekrar çevrildi. Ne yapacağımı bilemeyerek Bayan Olivia'ya bakmaya başladım. Bay Eldon arkasında duran takım elbiseli adamlara başıyla işaret verdiğinde hem Bayan Olivia'nın daha fazla açıklama yapmasını engelledi hem de yanındaki takım elbiseli arkadaşlarıyla yemekhaneden çıktı. Bayan Olivia başını öne eğerek konuşmayı bıraktı. Oda diğerleri gibi duruş pozisyonuna geçti, Bay Eldon ve yanındakilerin çıkmasını bekleyene kadar kimse başlarını kaldırmadı.



Bay Eldon ve yanındaki adamlar yemekhaneyi terk ettiklerinde, Bayan Olivia elini alkış yaparak; önce yemekhaneden bütün herkesin çıkmasını sağladı, daha sonra ise yemekhanenin duvarlarına asılmış yemek yapan aşçılar her bir taraftan çıkarak masanın üzerlerinde ki dağınıklığı topladılar.

Ben onları izlerken Bayan Olivia ; "birazdan dersin başlayacak hadi seni hazırlayalım daha sonrada seni, dersinin olduğu yere götüreceğim ve sonrasında seninle öğretmenlerin ve arkadaşların ilgilenecek vakit kaybetmeden gidelim. Bay Eldon derse geç gelinmesini hiç istemez." diyerek beni kaldığım odaya götürmek için yemekhaneden dışarıya çıkarttı. Daha fazla konuşmamış ve söylediği bütün şeyleri kafamı sallayarak onay gösterdiğimi belli etmiştim.


Odaya geldiğimizde çantamdan kıyafetlerimi çıkartmak için yatağın üzerine bıraktığım çantadan kıyafetlerimi çıkartacaktım ki, Bayan Olivia'nın "dur dur buradan değil. Dolaptan giyineceksin lina. Burası her şeyin değiştiği yer. Bu okul senin dönüm noktan. burada herkes kurallara göre yaşar ve kendine yeni bir hayat inşa eder sende diğerleri gibi buna alışacaksın." Ona baktıktan sonra dolaba doğru yöneldim.


"Sana söylemek istediğim bir şey daha var, bu sözümü sakın unutma ne olursa olsun.

Bu odadan geceleri dışarı çıkma gece seni rahatsız edenler olursa da aldanma onlara. Yatağının yanında siyah bir düğme var ona basarsan ben anında gelirim, derslerde ne gösteriyorlarsa yapmalısın sakın itiraz etme seni zorlayacaklar fakat aldanma ve senden yapılmasını istenilen şeyleri yap sadece." demesiyle ona bakarak kafamı salladım.

"Dersler ne zaman bitiyor Bayan Olivia?"


"Okulda bir çan sesi duyulur. Sanki bütün şehirde yankılanır gibi ses işitirsen bu Bay Edon'ın geldiğinin habercisidir. Fakat çok sessiz bir şekilde çalarsa buda dersin bitimi demek zaten ikisinin arasındaki farkı anlarsın. Hemen alışırsın. Bu okul yeni bir hayat demek buraya alış Lina." dedikten sonra, bana uzun kolları olan , balon kol denilen bir üst ve altına da uzun bir etek verdiğinde önce kıyafetlere daha sonra ise Bayan Olivia'nın yüzüne baktığımda bana ısrarla kıyafetleri uzatıp al işareti yapmasıyla elinden alıp giyindim. Ve Bayan Olivia ile odadan ayrıldık.


Bayan Olivia bu sefer de beni başka bir yoldan götürdü bu sefer büyük bir koridordan geçtik fakat bu sefer geçtiğimiz yol OKULUN İÇİNDE! gerçekten de okulun içinde şelale gibi bir şey vardı ve içindeki su ise kıpkırmızıydı.


Onun ne işe yaradığını tam Bayan Olivia'ya soracakken tavan çok yüksek olduğundan etrafımda dönüp Bayan Olivia'yı takip ettiğim esnada cama bir şey öyle hızlı çarptı ki az daha cam kırılacaktı. Bayan Olivia'nın "Biraz hızlanalım canım, dersin başlamış anlaşılan" demesiyle onu ikiletmeden takip ettim ve bir müddet sonra buraya ilk ailemle geldiğimizde görmüş olduğum o büyük yeşil arazi olan okulun bahçesine geçmiştik.


Yemekhanede gördüğüm öğrenciler ve daha önce karşılaşmadığım hocaların bahçede olduğunu görmüş olmam , derse başlayacağımızın haberini veriyordu. Tam Bayan Olivia'ya döneceğim esnada bahçede gözüme çarpan karaltıyla duraksamam bir oldu.


Gözlerimi kısıp daha dikkatlice baktığım da yemekhaneye girip ortalığı birbirine katan o kara kediyi görmem ile birlikte daha dikkatli bir şekilde onu incelemeye başladım. Kedi çimlerin üzerine yatmış ve bana bakıyordu. Ona tebessüm ettiğimde bana göz kırpmıştı ve tekrar beni izlemeye devam ettiğinde onu bir kenara bırakarak Bayan Olivia'ya döndüm ve aklımdaki soruları sormaya başladım.


"Dersler burada mı işleniyor Bayan Olivia?"


"evet canım" etrafıma bakındım ancak ne sıra nede tahta vardı. Bir şey göremedim biz bahçede dersi nasıl yapacaktık? diye düşünürken, aklıma Victoria geldi.


Aniden, "Victoria'ya ne oldu Bayan Olivia? Victoria Nerede? şuan neden aramızda değil?" diye sorularımın hepsini peş peşe sıraladım. Bayan Olivia böyle sorular beklemiyor olacak ki yüzünde afallamış ifadeyle bana baktı. Bir kaç saniye sonra, kendini toparlayarak "Bakıyorum da çok yakın arkadaş olmuşsunuz Lina, sen onu düşünme. O cezalı ve şuan cezasını çekiyor. Sende şimdi dersine gidiyorsun herkes seni bekliyor." demesiyle Bayan Olivia'dan bakışlarımı çekip bahçeye göz attığımda gerçekten de herkesin beni beklediğini fark ettim Bayan Olivia sırtıma dokunarak beni onların yanına gitmek için ilerletti. İsteksiz adımlar atarak gittiğim bu yolda onların yanına çoktan varmıştık bile.


Bayan Olivia beni onlara tekrar tanıttı ve yanımızdan saniyeler içerisinde ayrıldı.



Beyaz saçlı, yerlere kadar uzanan gri peleriniyle dikdörtgen gözlüklerini düzelten yaşlı adam, siyah sakallarını okşadı. "Yan bir şekilde sıraya geçiyorsunuz" deyip önünde bir kitap açtı. Sıraya geçtiğimizde yanımda Alvin duruyordu. Alvin Beni görünce gülümseyerek, "Selam Lina! kıyafetin çok yakışmış." dediğinde ona tebessüm ederek hocaya döndüm.


"Kurallarımızı mı bilmiyorsunuz yoksa bilerek mi yapıyorsunuz kızlar?"


"Affedersiniz efendim." diyen Alvin bana göz iması yaparak konuşmasını bitirdi.


"Dersimde konuşan öğrenciye tahammül etmem! Burada kafanıza göre konuşamazsınız! Ve son olarak dersime zamanında gelinecek Bayan Lina!"


Adımı söylerken telaffuzu çok iyi değildi. Ancak söyleyebiliyordu. Büyük ihtimalle Bay Josef, İtalyan idi. Bu okula bizleri eğitmek için özel olarak gönderildiği belli oluyordu. Adımı söylediğinde bütün bu kurallarının aslında diğer öğrencilerin bildiğini ve sırf beni uyarmak için bu kadar şeyi herkesin içinde sadece bana özel olmak şartıyla tekrar dile getirmesi gerçekten de çok utanç vermesi dışında, aynı zamanda yerin dibine de girmemi sağlamıştı.


İç ses ; (İlk dakikadan göze çarptık iyimi.)


Alvin kulağıma eğilerek, "büyü derslerinin öğretmeni Bay Josef."


Bay Josef'in uyarmasından dakikalar geçtiğinde eline bir kağıt alıp hepimizin teker teker ismini okumaya başladı.


Alfie Jones

William Johnson

Emily Kazlow

Hannah Brown

Hily Lee

Alvin Roy

Daniel Lam

İsabella Poppy

Annabel Damian

Javed Joe

Jocob

Ethan Rhys

Lucas Megan

Abel George

Lina Sönmez...


İsmi okunan herkes teker teker öne çıktı. Bay Josef gözlüğünün üzerinden herkesi inceledi. İsmi okunan herkes bir adım daha atarak bahçede çember halini aldılar. Sıra bana geldiğinde İtalyan aksanıyla telaffuzu çok iyi olmasa da "Lina" diyebilmişti.


Bay Josef gözlerini üzerime dikerek, "okulumuza hoş geldin Lina kendini bize biraz tanıtmaya ne dersin?" diye soru yönelttiğinde öylece durup sadece ona bakıyordum kendimi tanıtmayı hiç ama hiç sevmem ben nerden çıktı şimdi bu tanışma? bana kendince cezamı veriyor? diye düşünürken içlerinden biri, "bizce de tanıt sonuçta yeni kızsın bir tanışalım" diyerek ellerini birbirine sürtüp yüzündeki kurnazca gülümseme ifadesiyle bana baktı.


Alvin ve yanındakiler gözlerini devirip nefeslerini verdiklerinde, bir diğeri, "hani dilsizde değilsin konuşma ihtiyacımı hissetmiyorsun yeni kız!" diye sürekli ortaya fikir atıp boş boş konuşurlarken artık sinirlendiğim için kendimi tanıtmaya karar verdim yani iç ses ve ben buna tahammül edemeyerek karar vermiştik...


"Lina Sönmez efendim. Buraya yeni taşındık." diyebildim. Kendimi daha fazla nasıl tanıtabilirdim bilmiyordum. Öğrenciler durup sessiz sessiz aralarında gülüşmek için kendilerini kasmışlardı. Bay Josef benimle tanıştığı için memnun olduğu belirttikten sonra derse geçti. Donuk bir ifadeyle onu dinliyordum. Bize önündeki kitabı açıp sayfalarını çevirdi ve kitaptan cümleler okumaya başladı. Kurduğu cümleleri anlamaya çalışırken birden bulunduğumuz yeri, kapkara bulutlar kapladı ve sadece bizim olduğumuz yere şimşekler çakmaya başladı.


Şimşeklerden korktuğum için hemen kendimi saklama gayreti gösterecektim ki yanımda duran bir çocuk eliyle gitmeme izin vermedi. Onun bu hareketine baktığımda elini dudağına götürüp sus işareti yapmasıyla, konuşmamam ve hatta şuan bu ortamdan gitmemem gerektiğini gözleriyle anlatıyordu. Olduğum yerde korku içinde dururken etrafıma bakınıyordum ki onu gördüm.


Gözlerini üzerimden bir an olsun ayırmadan sadece bana bakıyordu.


(yemekhanede de bakıyordu, Lina.)


Hayır yani üzerimi de değiştirdim daha niye öcüymüşüm gibi bakıyorlar?

Kafamı ondan çevirip Bay Josef'e baktım. Bay Josef cümleleri gözü kapalı tekrar etmeye başladığında elleri kasılmıştı, ellerini havaya doğru kaldırdığında ellerinden elektrikler çıkmaya ve bu elektrikler gökyüzüyle birleşmeye başladı. Onun bu yaptığına inanılmaz gözlerle bakıyordum.


(nerelere geldik böyle ya, lina büyü okulunda mıyız?)

İç sesle konuşurken ne kadar haklı olduğu kanaatine vardık beraber.


Bay Josef yavaşça gözlerini açtığında gözlerinin rengi değişmişti. Bize karanlık çökmüş gözleriyle bakarken bir müddet bekledi ve kendini toparlayıp, "sıra sende senin de yapmasını istiyorum kelimeleri tane tane oku ve oldukça konsantre ol. Eğer ciddiyetle ve konsantre olursan içindeki gücün farkına varır, kendini keşfedersin." Yanına gitmekte tereddüt ettim.


"Herkesin bir gücü vardır, kendinden bile sakladığı. Biz burada güçlerimizi ortaya çıkartmak için varız Lina. Kendinizi değersiz hissettiğin her dakika, her saniye, her geçen saat ne kadar önemli biri olduğunuzu hatırlayacaksın. Kendini güçsüz hissettiğinde, başına kötü bir olay geldiğinde nasıl başa çıkacağınızı bu okulda öğrenmek için buraya geldik. Sizler kendini keşfetmeyi bekleyen en değerli varlıklarsınız."

♾🖤


"Şimdi tereddütü bir kenara bırak ve buraya gel."


Bay Josef kitabı okşayarak "başlayabilirsin Lina." dedikten sonra tüm topu bana bıraktı. Elim kitaba gitti ve yavaşça kapağını açtım. Sayfalarını yavaş yavaş çevirdim, okumaya başladım. Dışımdan yüksek sesle okuduğumda elimi yukarıya doğru tıpkı Bay Josef'in gösterdiği gibi yaptım ve bir şeylerin olmasını bekledim, bir süre. Ama hiçbir şey olmadı. Etrafta bir kımıldama bile yoktu ve ben hiçbir şey hissetmiyordum.


Bay Josef'e dönüp baktığımda sinirliydi. Sinirle, "Tekrar dene!" diye bağırdı. Aynı kelimeleri tekrar okuyup bekledim ancak hiçbir şey olmuyordu.


- Galiba benim gücüm yok. Diye söylendim.


Bay Eldon; "Öyle şey olmaz. Korlise gelen öğrenciler özeldir herkesin bir gücü vardır. Tekrar dene olacaktır."


Bay Josef: Umutsuzluğu bırak senin de gücün var kendine bile göstermediğin bir gücün var konsantre ol ve yap!" bu sözlerden sonra tekrar kitaba yöneldim ve gözlerimi kapatıp başlayacağım esnada Lora konuşmaya başladı. Fısıltıyla konuşsa bile etraf çok sessiz olduğundan konuştuğu duyuluyordu.


"Yapamadı ezik." bir diğeri,


" zaten onun gibi bir kızın gücü olması imkansız şunun haline bak." diye daha nice sözler kulaklarıma doluşurken, sakince gözlerimi kapattım. Sanki etrafımda kimse yokmuşçasına kendimle baş başa kaldım. Kelimeleri bu sefer içimden sinirle okumaya başladığımda yarısına gelmeden arkadan sesler yükselmeye başladı...


- OOHAAA

-YUH BUNE BÖYLE

-KIZIN ÖFKESİ DIŞINA VURDU LAN.


Son cümleyi söyleyen Javed'in sesiydi. Birden ellerimden bir şeyler boşalıyormuşçasına kontrol edemediğim bir şekilde his kayıpları yaşadım. Gözlerimi açtığımda saçlarımın tupturuncu olması ellerimden ateşlerin çıkması, ateşlerin giderek ormana doğru yol alıp gökyüzüyle buluşup, gökyüzünde bir ejderhanın ortaya çıkmasıyla gözlerim ne gördüğüne inanamıyordu.


(şuan bende inanamıyorum Lina.)


Bay Eldon'a doğru döndüğümde yüzünde memnun olmuş bir ifade vardı. Bay Josef'in yüzünde şaşkınlık vardı. Diğer herkesin yüzünde olduğu gibi...

kimse benden böyle bir şey beklemiyormuş gibi bakıyordu. Bay Josef beni tebrik ederek bitirmem gerektiğini söylemişti. Çünkü gökyüzündeki ejderham etrafa ateşler saçarak bir yerleri yakmak üzereydi birden yönünü bizlere çevirdi ve daha demin bana itici ithamlarda bulunan öğrencileri büyüleyici renklere sahip olan gözlerine kestirip onlara doğru hamle yapacağı esnada, Bay Josef "yeter bu kadar" diyerek ellerini yukarıya kaldırdı.


Çok hızlı sözler söyleyerek ejderhanın ortadan kalkmasını sağlamaya çalışıyordu. Ancak ejderham sadece bana bakıyordu. Bay Josef, sinirle bana dönüp, "onu hemen def et. Yeter bu kadar" deyince "nasıl yapacağımı bilmiyorum Bay Josef." hiddetle çıkıştım. Ejderha çok sinirlenmiş olacak ki başını öne doğru eğerek öğrencilere küçük küçük ateş püskürmeye başladı.


Öğrencilerin çığlık atmasıyla ejderha daha çok korkmuş olacak ki etrafına daha fazla ateş püskürmeye başladı. Ateş hızlarını giderek daha fazla arttırırken Yerdeki çimler alev alev yanmaya başladı. Çimler hızla yanmaya başladığında öğrenciler teker teker okula doğru koşup kaçmaya çalışırlarken alevler adeta onları takip ediyordu. Arkamdan siyahi, kıvırcık saçlı bir kız çıkarak yanıma geldi tam yanımda durup ellerini kullanarak ejderhaya doğru, "Hemen burayı terk et sahibin çağırıncaya denk de ortaya çıkma!" diyerek ellerini öne doğru itti, havada mavi ışın dalgaları ortaya çıktı. Ejderha gökyüzünde uçarak uzak diyarlara gitti.


Herkes panik halinde alevlerin onları takip etmesiyle çıldırmışçasına kaçarken başka bir kız daha çıktı ve yerde öğrencileri takip eden ateşi ağızından çıkan suyla bir çırpıda söndürdü. İleriye doğru uzattığı dudaklarını nefes çekiyormuş gibi içine çektiğinde artık zehir karışmış dumanlı su buharını içine çekti. Bu okuldaki öğrencilerin güçleri ; Ateş, Toprak, Su idi. Artık bunu anlamıştım...


🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️


🧚🏻‍♀️ Bölümümüz nasıldı?

satır aralarına yorum yapmayı ve o anki hislerinizi paylaşmayı unutmayın askimlar bir sonraki bölümde görüsürüüzz🫶🏻💖

instagram; geceninfirtinasimaviay

Bölüm : 02.08.2024 14:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
🧚🏻‍♀️ / Geceni̇n Firtinasi ~Mavi̇ Ay~ / 5. Bölüm | Tanişma |
🧚🏻‍♀️
Geceni̇n Firtinasi ~Mavi̇ Ay~

32 Okunma

7 Oy

0 Takip
5
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...