
Abdul nesiller boyunca şamanların uyku törenlerine yardım etmişti. Fakat, bu kadar güçlü bir şaman atasını sadece bir kaç kez görmüştü. Onlardan birisi ise Masal'ın abisiydi...
Eğer ölmeden bir kaç sene daha yaşasaydı en güçlü şamanlar arasına girebilirdi. Şimdi onun kardeşi de benzer bir potansiyel sergilemişti.
Abdul'un ilk kez şamanlarla karşılaşması da yine böyle bir tören sırasında olmuştu. O insanların ruhlarını alan ve onlarla beslenen bir varlığa hizmet ediyordu. Bu varlıklar büyük savaşlardan veya katliamlardan sonra doğal olarak doğarlardı. Kendi efendisi ise en güçlü ölümlerden birisi idi. Sadece ejderhalar gibi üstün ırkların ruhlarını kendine besin etmeyi severdi.
Fakat bu ırkın büyük bir zaafı vardı. Kendi vücutlarıda ruh boyutuna ait olduğundan gerçek dünyaya etki edemezlerdi. Bu yüzden her varlık kendine bir hizmetkar bulmalı bu hizmetkarlara güç vererek başka varlıkları öldürmelerini isterlerdi.
Abdul zamanında kendini güçlü zanneden bir kara büyücüydü. Ölüleri çağırır ve düşmanlarını lanetleyip onları ölümü arzu ettikleri bir duruma getirebilirdi.
Ruhların dünyasında haddinden fazla ilerleyince, ölüm denilen varlıkla karşılaşmıştı. O zamanlar cahil aklı neye bulaştığını bilemiyordu ve ölümün sahip olduğu güç ve sanatlar onu büyülemişti. Abdul daha güçlü olma arzusu ile yanıp tutuşuyordu. Bu yüzden Ölüm'ün yaptığı teklifi kabul etmişti.
Ölümün sahip olduğu sanatlara karşılık 1000 yıl boyunca onun hizmetkârı olacaktı. Ruhlar dünyasından döndüğü zaman yanında bir tırpan getirmişti. Her gün etrafındaki bir kaç kişiyi öldürüp ruhlarını tırpana yediriyor karşılığında ise yeni büyüler öğreniyordu.
Bir süre sonra ölüm daha fazla daha kaliteli ruhlar istemeye başladı. Güçsüz insan ruhları onun ağzına layık değildi. Abdul farklı diyarlar gitmeye, sürekli ölümün kıyısında dolaştığı savaşlara girmeye başladı. Ölümün aç gözlülüğü Abdul'u bir katliam makinesi haline getirmişti.
Abdul ise kaçmanın yollarını aramaya başlamıştı. 400 senedir ölüme hizmet ediyordu. Efendisini yeterince tanımıştı. 1000 yıl dolmadan önce efendisi onun ruhunu da alacaktı.
Abdul ise buna izin vermeyecekti. Fakat, efendisi ruhlar boyutuna hükmeden bir varlıktı. Fiziksel saldırılardan etkilenmiyordu ve ona zarar verebilecek çok az büyü vardı. Fakat onları ise Abdul'e öğretmemişti.
Abdul gizlice araştırmalar yapıyor başka ırkların büyülerini ve sanatlarını kendi ruh büyüleri birleştirmeye çalışarak yeni büyüler yapmayı deniyordu. 200 yıllık çalışma sonucu özel bir büyü bulmuştu. Efendisinin gücünün kaynağını ondan ayırıp bir nesneye koymasını sağlayacaktı.
Efendisine güçlü bir ejderhanın ruhunu sumduğu zaman, bu büyüyü kullanıp onun gücünü büyük ölçüde çalmış ve uzun zamandır kullandığı tırpana hapsetmişti. Fakat, ölüm büyüden kurtulmuş, gücünü geri kazanmak için ruhlar dünyasında kaybolmuştu.
Abdul ise kaçmak zorunda kalmıştı. Güçlü bir ölümün enerjisini almak için bir sürü güçlü varlık ve ruh onu takip etmeye başlamıştı. Süresiz savaşlardan sonra ölümün kıyısına gelen Abdul son gücü ile kendisini garip bir gezegene atmıştı.
Bu gezegende çok fazla zeki canlı yoktu ama güçlü bir büyücü ırkı vardı. Beden ve kanla bağlantılı büyüler kullanıyorlardı. Abdul zamanını onlardan saklanarak geçirip kendini iyileştirmeye odaklanmıştı. Fakat eski efendisi onun yerini saptamış ve intikam almaya gelmişti.
Abdul'un savaşacak gücü yoktu son enerjisi ile ölümden kaçmaya başlamış uçarken bir uyku töreninin yapıldığı adaya denk gelmişti.
Tören genç bir kadın için yapılıyordu. Kanındaki ruh çok güçlü ve acımasızdı. Töreni yapan şamanlar ne kadar güçlü olsalar bile ataya karşı yetersiz kalıyorlardı. Ölüm güçlü ruhla karşılaşınca Abdul'u unutmuş ve ruhu yutmaya başlamıştı. Ruh ise kendini savunmaya başlamış iki güçlü varlığın ruhsal savaşı yakınlardaki insanların ve canlıların ebedi bir uykuya dalmasına neden olmuştu. Abdul bir büyü ile kızı ve yanındaki iki şamanın korumuştu.
O gün şaman atası yok olmuş. Ölüm ise ağır yaralandığından tekrar geri çekilmişti. O günden sonra Abdul şamanlarla anlaşma yapmış ve onlar için kutsal kabul edilen bir adanın bekçiliğini yapmaya başlamıştı. Şamanlık bu adada doğmuştu ve ilk şamanlar burayı bir çok büyü ile kendilerinden başka herkese yasaklamıştı. Abdul ise o günden beridir burada hapisti. Çıktığı anda muhtemelen eski efendisi geri dönüp onu öldürecekti.
Masalın sesi ile hatıralardan uyanıp kendine geldi. Bu kız belki onun çaresi olabilirdi. Güçlü bir şaman olmadı için onu destekler ve kara büyüler öğretirse, ölüm geldiğinde beraber savaşabilirlerdi. Fakat, her şeyden önce önemli olan kızın güvenini kazanmaktı. Abdul ne yapacağını çoktan planlamıştı...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |