Şuan buraya nasıl düştüğümü inanın ki bilmiyorum, sağımda daha yeni tanıştığım babaannem solumda yine daha yeni tanıştığım anneannem vardı. Şuan ikisinin ortasında sıkışmış bir haldeydim.
"Uy, ha bu giza nasil bakaysunuz, bir deri kalmiş."
Babaannem elleriyle dizlerini döverken anneannem ise daha sakin bir şekilde konuşuyordu.
"Aa ne varmış torunumda, fizik desen var, güzellik desen o biçim. Senin gibi yusyuvarlak mı olsun?"
Ve yine gelen küçük çaplı bir tartışma kaçınılmazdı, baba tarafım Karadeniz anne tarafım ise İzmirliymiş, anneannem yaşına göre gerçekten fiziği ile beni bile sollardı, babaannem ise tam bir pofuduktu.
"Kari dediğun etli butlu olacak, senin ki gibi findik dalina mi benzeyeydun!"
Babaannemin betimlemesi beni bile güldürürken, Işıl hanım ve Arif bey gözlerini devirmişti. Onlar her na kadar alışmış olsalarda yinede böyle olmalarını istemiyorlar gibiydi.
Işıl hanım şöyle bir etrafına bakarak ortaya bir soru atmıştı, cidden bu evde niye hiç çocuk yoktu?
"Onlar Elis'in geleceğini duyunca."
Konuşan kişi Arif Bey'in kardeşi Şevval hanımdı, konuşurken elinde ki yarım kurabiyeyi ağzına atarak konuşmasını sonlandırdı. Söylediği şeyle yutkunurken gözlerim Yankı'nın gözleriyle çakıştı ve hüzünlü ama onun anlayabileceği bir tebessüm yolladım. Oda beni istememişti çünkü, kuzenleri de ona ayak uyduruyordu sanırım. Halime gören Yankı kaşlarını çatarak Şevval hanıma dönerek konuştu.
"Ee yani hala? Elis'ten mi rahatsız oldular."
Şevval hanım ağzında ki kurabiyeyi bitirdi ve kızgın bakışlarla Yankı'ya bakarak tekrar konuştu.
"Ne münasebet Yankı! Markete gittiler Elis ne sever, ne sevmez bilmiyoruz. Onlarda birşeyler almaya gitti."
Kaşlarım hayretle havaya kalkarken daha beni tanımadıkları halde böyle ince düşünmeleri beni çok mutlu etmişti, bu durum içten bir tebessümle gülmemek sağlarken holden gelen seslerle kafamı arkaya doğru çevirdim.
"Ayyy abi! Kız bir kere tabiki benimle daha iyi anlaşacak! Çünkü biz Tüner ailesinin tek ve yegane kızlarıyız!"
İçeriye altı kişi girmişti, beş tanesi erkekti. Hepsi neredeyse Poyraz abim ve Asaf abimle yaşıt gibiydiler. O kadar kafa vardı ki bir türlü yüzlerini göremiyordum.
"Hele şükür çocuklar ya, marketi satın aldınız sanırım."
Işık hanım konuşmuştu, Işıl hanımın kız kardeşiydi. Dayımda varmış ama o yurt dışında olduğu için şuan burada değildi. Kuzen tayfası oturduğumuz koltukların önüne sırayla dizildiler, ayağa kalkarak karşılarına geçtim. Başta duran kişi elini ensesine attı ve kaşıyarak konuştu, burnu biraz kancalıydı ama onun suratına fazlaca yakışıyordu, ela gözleri vardı, kumral tenliydi ve çene hattı hafifçe tombuldu. Bu onu fazlaca sempatik yapıyordu.
"Ben Işık teyzenin en büyük oğlu Sinan, Poyrazla yaşıtım ve sende artık benim kız kardeşimsin."
O utangaç hali gitmişti, bana sımsıkı sarıldığında kollarımı beline dolayarak karşılık verdim.
"Adım Elis, hikayemi az çok biliyorsun zaten Sinan abi."
Yankı'nın suratı daha da asılırken hiç umursamadım ve sıradaki kişiyle karşı karşıya geldim. Bildiğim kadarıyla Işık hanımın sadece bir tane de çocuğu vardı oda Sinan abiydi, karşımda simsiyah saçlarına tezat bembeyaz teni olan birisi duruyordu. Tipi Efekan'ın tipiyle halliceydi ama bu daha sıcakkanlı ve sevecendi, çıkık elmacık kemikleri suratında çok güzel duruyordu. Burnunun kemik tarafı inceydi ve burun kanatları birazcık genişti.
"Bende Akif amcanın oğlu Kaan, Yankı abinle yaşıtım."
Elini uzattığında bende elini sıktım, dayanamayıp oda sıkıca sarılınca kuzenlerim tarafından şanslı olduğumu hissettim, Sinan abinin boyu biraz kısaydı ama bu maşallah dev yarması gibiydi.
"Tanıştığıma memnun oldum Kaan abi."
Sıra üçüncü kişiye gelmişti, Kaan'a acayip benziyordu sadece biraz kaç yaş küçük olabilirdi. Elini uzattı ve direk konuya daldı.
"Ben Kaya Şevval halının tek ama yakışıklı oğluyum, Efekan ile aynı liseye gidiyoruz, bana abi deneme gerek yok ve sanırım favori kuzenin ben olacağım."
O kadar hızlı konuşuyordu ki takip edemiyordum! Şaşkınca ona baktığımda Poyraz abim ayağa kalktı ve ensesine şak diye yapıştırdı. Kaya ensesini ovarken havada kalan elini boşverdim ve sıkıca sarıldım. Bu yaptığıma bende şaşırsamda Kaya hemen kollarını etrafıma sardı ve o bitmeyen enerjisiyle tekrar konuştu.
"Gördünüz değil mi? İlk bana sarıldı. Bu demek oluyor ki favori kuzeni ben olacağım."
Onu susturmak zordu sanırım, ondan ayrıldığımda karşımda iki kişi durdu, ikizlerdi. Sanırım bu ailede bir gendi, onlar bana ben onlara bakarken sanırım ilk adımı ben almalıydım.
Ellerimi iki yana açıp omuzlarımı silktim. Onlardan herhangi bir tepki beklemeye başladım, şuan suratıma bön bön bakıyorlardı ve ben kendimi fazlaca rahatsız hissetmeye başlamıştım.
"Ben Aras, bende Efekan ile yaşıtım. Biriyle tanışmak bizim için biraz zor."
Sonunda sağda ki kişi konuşmuştu, elini uzattığında sıktım diğerine baktığımda oda elini uzatmıştı.
"Bende Araf, ikizimin dediği gibi Efekan ile yaşıtız. Aydın dayının çocuklarıyız, babamın ufak bir işi olduğu için annemle yurt dışına çıktılar. Bizde anneannem ve dedemde kalıyoruz."
Anladığımı belli ettim ve uzattığı eli sıkarak karşılık verdim, en sona bir kız kalmıştı. Tüner dediğine göre Akif Bey'in kızıydı, tam karşımda durdu ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kollarını boynuma doladı.
"Allah'ımmmm, aynı Işıl yengemsin ama sen! Desem çok beziyor derken abarttığını düşündüm."
Şaşkınca ellerimi havada kalmıştı, böyle tepkiyi beklemiyordum. Fazla sıkı olmadan bende karşılık verdiğimde kuzenlerimle tamamen tanışmıştım.
"Benim adım Neva ve favori kuzenin sadece ben olacağım."1
Kumral saçlarını elinin tersiyle arkaya doğru itti ve ela gözlerini kırpıştırarak bana bakmaya başladı, Abisi Kaan'a fazlaca benziyordu. Kalktığım yere tekrar oturdum ve unutmamak ve karıştırmamak adına içimden tekrar ettim, Kaan ve Neva Akif bey'in yani amcamın çocuklarıydı, Kaya ise Şevval halamın çocuğuydu, Sinan Işık teyzemin çocuğuydu, Aras ve Araf ise daha adını bilmediğim dayımın çocuklarıydı.
"Çocuklarda tanıştığına göre, ee anlat bakalım Elis alışabildin mi?"
Akif amca bana tatlı tatlı bakarken kafamı olumlu anlamda salladım ve daha sonra sesli bir sekilde cevap verdim.
"Başlarda biraz zorlansamda artık alıştım."
Sağımda oturan babaannem dirseği ile beni hafifçe dürttü, ona doğru döndüğümde dibime kadar girmişti.
"He de bakayim, bu uşaklar sana bir şey etti mu?"
Gözlerim anında Yankı'yı bulduğunda bana tuhaf bakışlar attı ve kafasını hayır anlamında salladı, anladığım kadarıyla babaanneden çekiniyorlardı. Peki ya ben bu fırsatı ters teper miyim? Hınzırca gülerek babaanneme döndüm.
"Vallahi babaanne, Efekan, Eymen ve Asaf harici o diğer üç torunun bana çok çektirdi! Özellikle o ikizler var ya."
Poyraz abim gozlerini fal taşı gibi açarken ailemin diğer fertleri gülmüşlerdi, babaannem yanında duran bastonunu kaldırdı. İlk önce Yankı'yı gösterdi ve tekrar konuştu.
Yankı kaşlarını çatarak babaanneme baktı, sanırım birazcık evlenmekten zarar gelmezdi değil mi?
"İşte bende onu sorayrum, ne ettin benim sari kizima. Bok yiyenin uşağı."
Arif bey sesini ne kadar sinirli çıkarsa da tınısında eğlendiği belli oluyordu, babaannem bastonunu bu sefer baba doğru döndürdü ve tehdit varı bir şekilde konuşmaya devam etti.
"Hele sen dur, sira sana da gelecek. El kadar kizi koruyamay musun?"
Şivesi onkadar tatlıydı ki! Yanaklarını mıncırmamak ve için kendimi zor tutuyordum.
"Yazin göndereysun bunlari, yemüyesiz fınduk toplayazaklar."
Yankı, Çağrı ve Poyraz aynı anda itiraz ederken ben sinsice tebessüm ediyordum.
Kız sen ne ara bu kadar kinci oldun?
Canımı yakmayacaklardı iç ses! İç sesimi boşverdim ve ortamda ki muhabbete kulak verdim.
"Ay saçmalama Yeter hanım, çocuklar yaşlarının en güzel çağlarında gezip tozmaları gerekiyor."
Anneannem olaya karışırken babaannem sert bir şekilde muhabbeti kapatmıştı.
"Ha bu kiz onlara Allah'un emanetidur, ama bu got kafalilar emaneti üzmüşler. Sözümün üstüne söz istemem bittu!"
Anneannemde bu sefer babanneme hak veriricesine kafasını salladı. Artık ortalarından kalkarak gençlerin oturduğu koltuklara yöneldim ve kendimi Poyraz abimin yanına attım, omuzuma omuzuna hafifçe vurdum.
"Arada benide kaynattın ya aşk olsun Elis."
Elimle ağzımı kapattım ve gelen kahkahayı örttüm. Poyraz abimde benie gülerken hiç konuşmayan Çağrı konuştu.
"Eğer beni bu şekilde affederse değil fındık toplamak, çay bile toplarım."
Onun pişman olduğunu hiç görmemiştim, benimle konuşmuyordu beni görmezlikten geliyordu ama onu affetmemi beklediğini bilmek tuhaf hissettirmişti.
"Seninle konuşmak çok istedim ama utandım, yüzüne bakacak yüzüm yoktu."
Beni evden kovuşu aklima gelince gözlerimi ondan kaçırdım ve kendi aralarında muhabbet eden kuzen tayfasina döndüm. Yankı ve Çağrı'yı affetmem çok zordu, olanaksız değildi ama onlara ne zaman baksam bana evde yaşatılan zor anlar geliyordu.
"Eee kendinden bahsetsene Elis, ne seversin? Burcun ne? Hangi okula gidiyorsun, kaça gidiyorsun."
Neva en sonunda sustuğunda Derince nefeslendi, bu heyecanı çok tatlıydı. Kocaman kocaman tebessüm ettim ve sorduğu soruları sakinlikle cevap vermeye başladım.
"Vallahi ne sevdiğimi bilmiyorum, kitap okurum, yürürüm sonra müzik dinlerim."
"Öyle değil canım, yani hobilerin nelerdir? Mesela ben resim çizmeyi çok severim, kitap yazmayı ve yüzmeye bayılırım."
Hobi? Hiç edinebildiğim bir hobim yoktu ki benim. Yani hep bir yaşama çabası içindeydim, bir seyler yapıp aile bildiğim insanları memnun etmeye çalışırdım. Düşünmeye başladım, eğer normal bir hayatım olsaydı ne yapmak isterdim? Bu düşünceler beni esir alırken kendimi bu kalabalık aile içinde yapayalnız hissetmiştim, içime düşen buruklukla birlikte parmaklarımla oynamaya başladım. Ateli çıkarttığım parmağıma odaklandım, hala biraz acı vardı ama bu beni rahatsız hissetmiyordu, benim susmamla birlikte herkes anlaşmış gibi sessizleşmişti. Kalbim göğüs kafesimi döverken nefes almadığımı hissettimeve sağ elimle göğsümün üstüne üç kere vurdum. Omuzumsa hissettiğim baskıyla sağa döndüm, Poyraz abi bana kaş göz işareti ile dışarıya çıkmak istediğimi sordu, belli belirsiz bir kafa onaylamayla ikimizde ayağa kalktık.
Kimseye bakmadan bahçeye çıktığımızda Poyraz abim bahçe kapısını kapatarak kolum girdi ve bahçede duran koltuğa yönlendirdi, rahat koltuğa oturduğumda soğuk hava tüm bedenime işlenmişti adeta. Kollarımı etrafıma sararak yukarı aşağı hareket ettirdim, Poyraz abimde yanıma gelerek arkamda duran battaniyeyi çıkarttı ve ikimizin üstüne örttü. Boş olan havuza baktım, susan nefret ederdim! Denizden, havuzdan nedenini bilmiyordum. Hatırlamak istediğim zaman ise başıma ağrılar giriyordu.
Poyraz abimin sesi kulaklarıma dolunca bir an kendimi dünyanın en şanslı kişisi hissettim, sesinde ki tını beni kırmamak üzmemek için o kadar naif çıkmıştı ki. O an beni kahreden bütün dertlerimden arınmış gibiydim. Omuzlarımı kaldırıp indirdim ve içimde dakikalarxa büyüyen sıkıntıyı dile getirdim.
"O kadar yaşamaya odaklanmışım ki, ne sevdiğimi ya da ne yapmak istediğimi bilmiyorum. Abi neden ben?"
Yıllarca dilimde tuttuğum soru artık dudaklarımdan firar etmişti. Bunu o kadar sormak istiyordum ki birilerine.
"Ben kime ne yaptım abi? Kimin canını yaktım da bu kadar yaktılar beni, kimin hayallerini çaldım. Kendimi bilemeyecek kadar kör etmişler beni kendime, tanıyamamış, bilmemişim kendimi. Tek bildiğim o evden ne kadar erken kurtulursam o kadar iyiydi benim için. On yedi yaşında bir bireyim ama bir yaşında bebekten halliceyim abi."
Gözlerimden yaşlar dökülürken, ellerimle yüzümü kapattım. İçimde ki bireken o kadar şey vardı ki, hangisine hesap soracağımı bilmiyordum. Poyraz abim bana sıkıca sarılırken kafamı göğsüne yasladım.
"Beraber buluruz güzel kızım, ne seviyorsun, neler yapabilirsin. Birlikte buluruz."
"Biliyor musun, bazen Pamir abime o kadar benziyorsun ki. Tip olarak çok benziyorsunuz ama huy olarak bir o kadar benziyorsun. Şuan burada olsa beni size emaet ettiği için gurur duyardı."
Poyraz abim derin nefes alarak saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı, ne kadar süre öyle kaldık bilmiyordum ama Poyraz abim demek huzur demekti benim için. Onun yanında kendimi bu kadar rahat hissetmek tuhaf mıydı, o ne yaparsa yapsın sanki affedebilirdim.
"Hadi kalkalım dedemler gelmiş olabilir."
Kafamı salladım ve üstümde ki battaniyeyi katlayıp aldığımız yere koydum, Poyraz abim elini uzattığında elini sımsıkı tuttum ve içeriye beraber girdik. Tamda Poyraz abimin dediği gibiydi dedeler gelmişti, hepsinin kafası bize dönerken Yankı dikkatli bir şekilde bana baktı, gözleri gözlerimi tararken kaşlarını cattitve önüne döndü. Benimle barışmak istiyordu bunu anlıyordum ama dediğim gibi onunla konuşmak, barışmak bile içimden gelmiyordu.
"Ohoooo, Arif'imin inci tanesi nereyesun?"
Hasan dede mi tanıdığım için ayağa kalkıp bana kollarını açan adamı tanımamak saçmalık olurdu, açtığı kolların arasına girdim. Hemen kollarıyla beni sıktı ve sırtımı sıvazlamaya başladı.
"Benim bir buçuk kizum, aynı ananun güzelliğunu almışsın."
Söylediği şöyle tebessüm ederkek Neva'nın eğlenen sesi kulaklarımı doldurdu.
"Dede! Hani bendim bir buçuk kızın? Tabii yeni torun gelince pabucum köydeki Hatice ablanın damına atıldı değil mi?"
Söylediği şeyle hepimiz kahkaha atarken dedem sırtımda ki elimi kaldırdı ve onuda çağırdı.
"Gel bakayum he buraya, sende benim biricik kizum olursun."
Neva koşarak yanımıza geldi, bu hallerimiz o kadar tatlıydı ki. Gerçekten şuan tam bir aile olduğumuzu kabullenebilirdim, Neva ve ben Ali dedemizin yanlarına oturduk. Herkes birbiriyle muhabbet ederken bir anda Peri'yi özlemiştim. Onun yokluğu çok belliydi, keşke onuda kendimizle getirseydik ama Işıl hanım havanın soğuk olduğunu ve yaşlıların ikinci şoku yaşamamaları için getirmemişti. Haklıydı kadın yahu!
"Artık biz kalkalım, yarın okul var çocuklar erkenden yatsınlar."
Arif bey ayaklanırken herkes ayaklanmaya başlamıştı ve bizim evde bir kural daha vardı. Asla ama asla akşam yemeği saati geçilemezdi.
"Kalsaydınız enişte akşam yemeğini burada yersiniz."
Işık teyzem umutla Işıl hanıma bakıyordu, Arif bey koltuğun kenarında duran ceketini alarak giydi ve Işık hanıma dönüp konuşmaya başladı.
"Artık başka zaman baldız, gerçekten işlerim var."
Işık hanım peki derken, hepimiz ayaklandık ve herkesle vedalaşmaya başladık, bizimle birlikte Şevval hala
m ve Akif amcamda ayaklanmıştı. Aile toplantısı sorunsuz hatta çok sorunsuz geçmişti, hepsinin beni sevmesi ve benimsemesi o kadar güzel bir şeydi ki. Sanırım gerçekten kocaman bir ailem vardı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
6.01k Okunma |
623 Oy |
0 Takip |
18 Bölümlü Kitap |