12. Bölüm

BÖLÜM 11

Nur
platonigim.askoo

Atlas hızla odaya girdi, kapıyı kapatır kapatmaz beni kucağından indirdi. "Geç bakalım şu örtünün altına." Dedi sırıtarak. Bende hemen örtünün altına girdim. Atlas'ta yanıma geldi. Ben yatarken, kolunu aniden belimin altından geçirerek beni kendi üstüne çıkardı. Tekrar öpüşmeye başladık. Elleri kalçalarımda dolaşıyordu. Kendimi geri çektim. "Ya konforlu olsun diye otele geldik ama koltukta yapmak daha iyiydi." Diyerek söylendim. Atlas kendini tutamayarak bi kahkaha attı. Sonrasında ise yataktan kalkarak yandaki koltuğa yürüdü. Kelepçeli olduğumuz için bende onunla geçtim. O koltuğa bende kucağına oturdum. Eli göğüslerime gitti ve beni tekrar öpmeye başladı. Göğüs ucumu yine sıkmaya başladı. Ara ara inleyerek öpüşmeye devam ediyorduk. Atlas yavaş yavaş tişörtümü sıyırmaya başladığında aniden telefon çaldı. Atlas memmuniyetsizce kendini benden çekti. Arka cebinden telefonunu çıkarttı. Arayan Aren'di. "Bir keyif yaşayamadık lan, şaka gibi." Diye söylenerek telefonu açtı Atlas. "Umarım zevkimi bölmene sebep olacak kadar önemli bir şey için aramışsındır Aren!" Dedi ve telefonu hoparlöre aldı. Aren panikle konuştu. "Atlas kaç,hakkında tutuklama kararı çıkartmışlar!" Duyduklarımı algılayamadım. "Ne? Ne diyorsun oğlum sen sebep neymiş?" Diyerek konuşmaya devam etti Atlas. "Bir adamı öldürmeye teşebbüs etmişsin. Adam kendine gelince senden şikayetçi olmuş." Dedi Aren. Atlas'a döndüm şaşkınlıkla. "Tamam Aren kapat." Dedi soğukkanlılıkla. "Atlas ne olacak!" Diye sordum panikle. Atlas bana sıkıca sarıldı. "Şşt korkma, halledicez." Dedi ve saçlarıma bir öpücük kondurdu. Sonrasında "Bir dakika bekle." Dedi ve cüzdanını çıkarttı. Cüzdanın minik cebinden bir anahtar çıkarttı. Kelepçeleri yavaşça açtı. Şuan bunun için ona hesap sormayacaktım. "Atlas kaçıcaz değil mi?" Dedim gözlerim dolu dolu. Bana tekrar sarıldığında vereceği cevabı ucundan kıyından tahmin edebiliyordum. Kafamı kucağına gömdüm ve ağlamaya başladım. "Arya ağlama, yoksa o adamı bulurum ve seni ağlattığı için öldürene kadar döverim." Dedi ciddiyetle. "Salak salak konuşma Atlas! Birde adam öldür tam olsun müebbet ye kurtul!" Diyerek bağırdım kafamı kucağından kaldırıp. Hafif bir kahkahayla güldü. "Bu durumda bile gülüyorsun eşşek herif!" Diyerek bacağına bir tekme geçirdim ve tekrar sarılıp ağlamaya başladım. Biraz sakinleştikten sonra otelden çıkış yaparak arabaya bindik. Atlas eve sürmeye başladı. "Atlas nolur gitme eve, lütfen!" Diye ağlayarak yalvarıyordum fakat beni dinlemiyordu. En son cebimden telefonumu çıkarttım ve Aren'in numarasına tıkladım. Aren ikinci çalışta açtı. O sırada Atlas elimden telefonu almaya çalıştı ama izin vermedim. "Aren, Atlas eve geliyor testlim olacak!" Diye bağırdım. Atlas aniden telefonu elimden aldı ve kapadı. "Arya ne yaptığını zannediyorsun!" Dedi. "Oraya girmene izin vereceğimi zannediyorsan yanılıyorsun Atlas!" Diyerek bende ona bağırdım. Atlas gaza daha çok bastı. Ben ise daha fazla ağlamaya başladım. "Arya ağlama ölüme gitmiyorum." Dedi. Kafamı sağa sola salladım. Tekrar önüme döndüğümde bizim evi görmüştüm. Önü polis arabalarıyla sarılıydı. Atlas arabayı durdurdu ve indik. O sırada polisler bizi farkederek etrafımıza toplandı. "Suçlu burda tutuklayın! Kızı uzaklaştırın." Diye bağırıyorlardı. Kırmızı gözlerle Atlas'a baktım. Atlas ise bana baktı. "Ağlama Arya yalvarırım, benim canımı yaktığının farkında mısın?" Dedi. Kafamı sağa sola salladım. Sinirle polislerin kollarından sıyrılarak tam önünde durdum. Birkaç polis beni geri çekmeye çalıştı. "Bencilsin! Sence şuan benim canım yanmıyor mu Atlas?" Diyerek ona bağırdım. Vurmak istedim ama olmadı. Polisler beni tekrar geri çekti. Feryat figan ağlıyordum. Beray ve Aren hemen yanıma koştu. "Bırakın beni... Atlas!" Diye deli gibi bağırıyordum. Aren polislerden müsade alarak beni tuttu. "Kendine gel Arya." Dedi. Fakat dinlemedim. "Aren, Atlas gidiyor sakin olamam!" Diyerek öfkeyle bağırdım ve kendi saçlarımı yolmaya başladım. O sırada Atlas'a kelepçe taktıklarını görerek daha fazla bağırdım. Atlas polislere birşey söyledi. Polisler Atlas'ın koluna girerek onu benim önüme getirdi. "Arya.." dedi. Sesini duyar duymaz ona ne kadar sinirli olsamda sakinleşerek yüzüne baktım. "Ağlama artık canım çok yanıyor, yapma." Dedi yalvarırcasına. Daha fazla gözlerim doldu. "Lütfen.." dedi. Kafamı sağa sola salladım. "Biraz hızlı ol genç bu yaptığımız bile yasak normalde." Diyerek ordan bir polis bizi uyardı. Atlas kelepçelerin izin verdiği kadarıyla bana sarıldı. Bende ona sıkıca sarıldım ve kokusunu çekebildiğim kadar içime çektim. Atlas gitmeden son kez saçlarıma öpücük kondurdu. Polisler onu götürürken "Durun!" Diye bağırdım. Daha yeni bizi uyaran polis tekrar bana döndü. Kolumdaki tokayı çıkartarak polise uzattım. Bana içi acır şekilde baktı. "Maalesef, girişte ayakkabı bağcığına kadar herşeyini alacağız kendine zarar vermemesi için. Buna tokada dahil be kızım.." dedi. Yutkundum ve kafamı çaresizce salladım. Atlas'ta bana içi acırcasına baktı. Sonra Atlas'ı alıp arabaya bindirdiler ve Atlas gitti. Ben ise yere çökerek daha fazla ağlamaya başladım. Aren hemen yanıma geldi. "Arya, yapma şunu!" Dedi ve beni kolumdan tutup kaldırmaya çalıştı. Beray ise bana korkuyla bakıyordu. Fakat benden değil, kendime zarar vermemden korkuyordu. Biraz sonra abimlerin arabalarını gördüm. Ben ise sakinleşmiş bir şekilde yerde oturmuş çimenlere,taşlara bakıyordum. Dünyam başıma yıkılmış gibiydi. Arabadan inip hızla benim yanıma geldiler. "Arya, abicim iyi misin?" Diyerek yanıma oturdu Batıray abim. Tepki vermeden elimdeki taşlarla kule yapıp yıkmaya devam ettim. "Batıray, neyi varmış?" Diye soran da Ege abimdi. "Arya orda mısın?" Dediler. Umursamadım. Biraz sonra arkamda Aren'in sesini duydum. "Atlas gidince sinir krizi geçirdi." Dedi. Batıray abim "Kalkın hadi gidiyoruz." Diyerek benide kucağına aldı. Eve girdik. Batıray abim beni odama bıraktı. Hemen Beray geldi. "Rahat bir şeyler giydireyim sana Arya." Dedi. Yine tepki vermedim. Üstüme rastgele birşeyler giydirdi fakat ne giydirdiğine bile bakmadım. Gözümden bir damla yaş süzüldü. "Arya, istersen uyu kendine gel. Sonra ne yapacağımızı konuşuruz." Dedi. Yine tepki vermedim. Gözüm etrafta Pamuk'u aradı. Fakat onu Atlas'ın odasında bıraktığım geldi. Beray'a birşey demeden ayağa kalkarak karşı odaya yani Atlas'ın odasına girdim ve Pamuk'u aldım. O sırada Pamuk'tan ağır bir koku geldi. Olduğum yerde durdum. Pamuk'u burnuma götürdüm ve kokladım. Bu Atlas'ın kokusuydu. Gözlerimi sıkıca kapattım ve Pamuk'u yere atarak arkamı döndüm. Döner dönmez ayna ve aynadaki yansımamı gördüm. Üstümde Atlas'ın kıyafetleri vardı. Sinirle aynaya bir yumruk geçirdim. "Yeter!" Diyerek tekrar ağlamaya başladım. Kendimi yere bıraktım ve elime bir cam parçası aldım. O sırada herkesin benim kapıma yığıldığını duyuyordum fakat umursamıyordum. Titreyen elimle cam parçasını sol bileğime tuttum. Beray'ın çığlığını duydum. "Arya!" Gözlerim elimde bileğime tuttuğum camdaydı. Daha fazla ağlayarak kafamı sağa sola salldım. Dizlerim kanıyordu. Cam parçalarının üstünde oturuyordum. Ortalık kan gölü olmuştu. Aren bir adım öne çıktı. "Arya, sakin ol. Eğer Atlas seni böyle görse çok üzülürdü." Dedi tempkinli bir ses tonuyla. Kafamı sağa sola onaylamaz bir şekilde salladım. O sırada Mert abim hızla içeri girdi. "Arya dur, Atlas geldi!" Dedi. Aniden kafamı kaldırıp onlara baktım. "Atlas.." dedim teyit etmek için. "Evet Atlas, yanındada sana sweatını getirmiş. Bak!" Diyerek elindeki sweatı ileri uzattı. "Hadi bırak onu, gel sweatı al Atlas'ı bekletme. Seni görmeye gelmiş." Dedi. Bir elimdeki cama bir Mert abime bakmaya başladım. Sonra yavaşça ayağa kalktım ve Mert abimin karşısında durdum. Boş boş sweate bakmaya başladım. Mert abim biraz daha öne uzattı sweatı. Elimdeki camı yere atarak sweate uzandığım an Aren'in sesini duydum. "Özür dilerim Arya, iyiliğin için." Dedi ve ağzıma bir pamuk parçası kapattı. Çırpınmaya başladım fakat işe yaramadı. Yavaş yavaş başım dönmeye başladı. Gözlerim kapandı. Kendimi büyük bir karanlığın içinde buldum..

İlahi Bir Güç;

Arya, Aren'in kucağında bayılmıştı. Aren, Arya'yı belinden tutarak kucağına aldı ve yatağa bıraktı. Mert içi gidermişçesine baktı. "Napıcaz şimdi?" Diye sordu Beray, titreyen bir sesle. "Sıra sıra nöbet tutucaz kendine zarar vermemesi için." Diye cevapladı onu Aren. "Peki Atlas ne olacak?" Dedi Batıray. "İlk adamı bulmamız gerek." Diyerek söze girdi Barçın. Mert'te onları onaylayarak kafasını salladı. "Şuan gözaltında tutuluyor Atlas." Dedi Aren.

1 Hafta Sonra (İlahi Bir Güç)

Bir haftadır Arya kendini toparlayamıyordu. İki saatte bir , başında birisi nöbet tutuyordu. İlk günlere göre daha iyiydi en azından. Her gece kâbuslar görüyor, Atlas'ın ismini sayıklayarak uyanıyor, durduk yere gözü bir yere takılıyor sonra ağlamaya başlıyordu. Bunların yanında pek birşey yemiyordu. Bir hafta içinde gözle görülür bir şekilde fazlasıyla zayıflamıştı. Atlas için ise hiç bir kurtuluş yolu bulunamıyor hâla gözaltında tutuluyordu. Beray, Arya'nın başında duruyordu. Bir şeyler konuşmaya çalışıyor, Arya'yı teselli etmeye çalışıyordu. "Arya kendine gel, Atlas bu halini görse cidden çok üzülür yapma bunu kendine." Dedi. Fakat Arya onu dinlemiyordu bile. O sırada kapı aralandı. Beray'da, Arya'da gözlerini kapıya çevirdiler. Biraz sonra içeriye Agah girdi. Beray sinirle ayağa kalktı. "Buraya ne yüzle geliyorsun!" Diyerek Agah'ın üstüne bir adım attı. Agah kapıyı kapatarak tam Beray'ın karşısında durdu. "O gün kendimde değildim Beray." Diyerek kendini savunmak istedi. "Arya senin iğrençliklerin yüzünden neler yaşadı Agah! Eğer bu yaşananları abilerine demediysek başımıza bir bela daha eklenmesin diye!" Diyerek sesini yükseltti. Agah "Beray, ben buraya özür dilemeye geldim. Kavga etmeye değil." Dedi büyük bir ciddiyetle. "Defol Agah, Arya'nın senin özrüne ihtiyacı yok!" Diyerek bağırmaya devam etti Beray. Agah sıkılmış gibi derin bir nefes verdi ve Arya'ya baktı. "Biraz yanlız kalsak olmaz mı Arya?" Dedi bıkmış bir halde. "Neden? Arya'yı tekrar taciz..." Diye bağırıyordu ki yarım kaldı Beray'ın sözü. "Beray, tamam ne konuşacaksa konuşsun sakin ol." Diyerek Beray'ı durdurdum. Agah, Beray'a bakarak "Şimdi izninle yanlız bir şekilde konuşmak istiyorum." Dedi. Beray bana 'emin misin?' der gibi bir bakış attı. Kafamı bir kez aşağı yukarı sallayarak onay verdim. "Kapının önündeyim, tek bir seslenmene bakarım." Diyerek odadan çıktı. Agah ortada dikilmiş dikiliyordu. Bende yatağımdan kalkarak Agah'ın karşısına dikildim. "Arya, ben özür dilerim..." Dedi. Elimi kaldırarak devam etmesini engelledim. "Senin yüzünden günlerce acılar çektim, kâbuslar gördüm, travmalar yaşadım. Şimdi birşey olmamış gibi karşıma geçip özür mü diliyorsun?" Dedim. Çok fazla sakindim. İçimde korkuyu geç bir duygu kırıntısı dahi yoktu. "O gün kafam yerinde değildi Arya. Kendimde değildim." Dedi pişman bir şekilde. Yüzünü dikkatle incelediğimde Atlas'tan kaldığını düşündüğüm bir iz vardı dudağının kenarında. Dikkatli bakılmadığı sürece belli olmuyordu. "Biliyorum şuan özür dilemek çok saçma, beni affedeceğinide düşünmüyorum zaten ama yinede özür dilerim Arya." Dedi. Dakikalar sonra gözlerime baktı. Cidden pişman duruyordu. Onu affettiğime dair kafamı aşağı yukarı onaylarak salladım. Yüzünde masum bir tebessüm oluştu. "Duyduğuma göre intihar etmeye kalkmışsın Arya." Dedi. Gözlerimi kaçırdım. "Bunu Atlas için mi yaptın?" Dedi. Onun ismi geçtiği an Agah'ın gözlerine odaklandım ve yutkundum. Yine sustum. "Arya o ayyaş için değmez bunu ikimizde biliyoruz." Dedi. Gözlerine sinirle baktım. "Pardon?" Diyerek tekrar etmesini istedim. "Arya biliyorsunki o sana karşı bir şey hissetmiyor sen ona hissediyorsan bile, diğer kızlara yaptığı gibi senide kullanacaktı." Dedi. Kaşlarım çatıldı. "Ne diyorsun sen ya?" Diyerek Agah'ın üstüne bir adım attım. "Arya o kimseye his besleyecek birine benzemiyor." Dedi Agah. "Sen karışma bu konulara Agah. Affettim diye her şeye burnunu sokmana gerek yok!" Dedim. Atlas'ın konusu açıldığı an gerilmiştim. "Arya kabul et. O da seni sadece kullandı güzelim." Dedi sırıtarak. O an hiç birşey düşünmeden yüzüne yumruğu geçirdim. "Kes!" Diyerek bağırdım. O sırada Beray kapıyı tıklattı. "Arya!" Koşarak kapıya gittim. Kapıyı kitledim. "Sorun yok Beray!" Dedim ve tekrar Agah'ın önünde durdum. Agah sırıtmaya devam ediyordu. "Vay, onunla takıla takıla sende Atlas'a benzemişsin." Dedi ve dudaklarından bir kahkaha döküldü. Kafamı iki yana salladım. "Sus!" Dedim. "Ne oldu zoruna mı gitti Arya? Hakkında dediklerime katlanamadın mı?" Dedi pis pis gülerek. "Sana sus dedim!" Diyerek onu sertçe geriye ittim. O kadar sinirlenmiştimki çok fazla güç uygulamıştım. Agah aniden dengesini kaybederek gerideki yeni aldığım boy aynasının üstüne düştü. Her tarafa camlar dağıldı. Agah o camların içinde yerde bitkin bir şekilde oturuyordu. Heryer kan oldu. "Defol!" Diye bağırarak titremeye başladım. O sırada kapının dışından abimler bağırıyordu. Fakat onları duymuyordum. "Demek Atlas için beni bile göz alıyorsun ha?" Dedi ve bitkin bir şekilde yine kahkaha attı. Zorlukla ayağa kalktı. "O alkolik piç kurusundan sana asla hayır gelmeyecek, fakat sen bunu farkettiğinde çok geç olacak." Dedi. Tekrar bir yumruk daha indirdim Agah'ın yüzüne. "Sen çok oluyorsun!" Diyerek aniden kendini toparladığı gibi yüzüme tokat vurdu. Sabrının sınırına gelmiştik. Artık ikimizde birbirimize anlayışlı yaklaşmıyorduk. Gözlerim fal taşı gibi açılmış sırıtarak Agah'a bakıyordum. "Demek..." Dedim ve sustum üstüne doğru bir adım attım. "Sen bana..." Dedim ve üstüne bir adım daha attım. "Vurdun ha?" Diyerek tam karşısına dikildim. Bu sefer yumruğumu diğer tarafına indirdim. "Birdaha vursana!" Diyerek bağırdım. "Haddini aştın Arya!" Diyerek saçlarımı kavradı. "Şimdi bana tekrar vurmaya kalksana!" Dedi kulaağıma doğru. Aniden bacağına bir tekme attım. İnleyerek beni bıraktı. O sırada lanet yüzüne dizimi geçirdim. Abimler dışardan bağırıyorlardı fakat umrumda değildi. "Seni pis orospu!" Diyerek üstüme koştu. Bana yaklaşmaması için tekme atacağım sırada havadaki ayağımı tutarak kendine çekti ve beni yere düşürdü. Acıyla inledim. "Tekrar vursana?" Dedi sinirle. O sırada boştaki ayağımla diz kapağına tekme indirerek dengesini bozdum. İnleyerek eğildiği an bende onu dengesi bozulmuş bacağından çektim ve oda yere düştü. Düşer düşmez üstüne oturarak onu yumruklamaya başladım. O sırada saçımı tekrar kavradı ve fırsattan yararlanarak beni altına alıp boğazımı sıkmaya başladı. "Düzgün duracak mısın Arya?" Diyerek sordu nefret dolu bir sesle. Kafamı sağa sola salladım. "Demek durmayacaksın?" Dedi ve boğazımı azdaha sıktı. Altında azdaha çırpınmaya başladım. O sırada elime kırılan camın parçası ilişti. Nefes alamıyordum. Yüzümün nefessizlikten kızardığına emindim. Hiç düşünmeden elimdeki cam parçasını Agah'ın karnına sapladım ve o fırsatta altında çıktım. Nefes nefese kalmıştım. O sırada kapı kırıldı ve herkez içeri girdi. "Hassiktir!" Diye bir ses yükseldi aralarından. Bu Mert abimin sesiydi. "Abi.." dedim, sesim titremişti. "Arya'm, kurban olduğum sakin ol..." Dedi panikle Ege abim. Kafamı ağlayarak sağa sola salladım. "Aren, ambulansı ara!" Dedi Ege abim. Sonra Batıray abim bir adım öne çıktı. "Arya güzelim gel buraya, lütfen." Dedi yalvarır gibi. Ayakta zor duruyordum. Deli gibi titrediğimi hissediyordum. Korkuyla ellerime baktım. Kan vardı. "Ama ben kandan çok korkardım, şimdi neden ellerimde kan var abi?" Batıray abim hızlıca kafasını sağa sola salladı. "Kan yok abicim gel buraya, lütfen sakın arkana bakma. Sadece yanıma gel." Dedi. Gözlerim dolu dolu baktım hepsine. Gözlerinde korku ve endişe duyguları çok net seçiliyordu. Yavaş yavaş bulunduğum yeri incelemeye başladım. Yerlerde kan vardı. Midemin bulandığını hissediyordum. Etrafta kırık camlar vardı. Tam arkama bakacağım esnada Batıray abimin sesi duyuldu tekrar. "Arya güzelim sakın arkana bakma, sakince yanımıza gel..." Dedi. Durdum. Hiç hareket etmedim. Daha sonra başımı Batıray abimi dinlemeyerek arkaya dönderdim. O an nefesim kesildi. Agah arkamda karnına saplanmış bir camla kanlar içindeydi. Baygın bakan gözleri vardı. Zorlukla nefes alıyordu. "Bunu.." dedim ama cümlenin devamını getiremedim. Boğazım düğümlenmişti. "Hayır Arya! Bunu sen yapmadın, hayır!" Dedi Ege abim. Ama onu onaylayamadım. Biliyordum. Agah'ı ben bu hâle getirmiştim. Yavaşça dizlerimin üstüne çöktüm. "Bunu ben yaptım..." Dedim ellerimle başıma vurmaya başladım. "Bunu Arya yaptı.." diyerek sayıklıyordum. Midem daha çok bulanıyordu. Ağlamaktan doğru düzgün önümü göremiyordum. O sırada Ege abimin yakından gelen sesini duydum. "Arya, sakin ol..." Dedi tempkinli bir sesle. Tam önümde diz çöktü benim gibi o da. "Arya birine zarar verdi.." dedim onu dinlemeyerek. "Kan var burda, çok kan var.." diyerek sagıklamaya devam ediyordum. "Kan yok Arya'm..." Dedi ve Ege abim bana sarıldı. Saçlarımı öptü. Daha sonrasında okşamaya başladı. "Kalk hadi Aryam, başka odaya gidelim. Kurban oluyum." Dedi. Hiç bir tepki vermedim omzuna yaslanmaya devam ettim. Ege abim biraz hareketlendi daha sonra beni belimden tutarak kucağına aldı. "Gel Arya'm, korkma bir şey olmayacak kimseye." Dedi içimi rahatlatmaya çalışarak. Yüzümü abimin boynuna gömdüm ve ağlamaya başladım. O sırada ambulans ekipleri gelmişti. Korkarak kendimi abimin kucağında dahada küçülttüm. "Korkma abicim, burdayım bir şey yok sakin ol." Dedi. Yavaş yavaş üzerime bir ağırlık çöküyordu. Abimin bir yere oturduğunu hissettim ama nereye oturduğunu veya nerede olduğunu bilmiyordum. Sadece saçlarımı okşuyor ara ara öpüyordu. Ne kadar süre öyle durduğumuz hakkında bir fikrim yoktu. Hissettiğim son şey ayıcığım Pamuk'un tüylü kürküydü. Gözlerimi açtığımda Beray'ın odasındaydım. Yavaş yavaş ayağa kalktım. Kucağımda Pamuk vardı. Odada benden başka kimse yoktu. Tempkinli adımlarla kapıya ilerledim ve odadan dışarı çıktım. Evde ses yoktu. Çatallaşmış bir sesle "Abi.." diye seslendim. Ses gelmedi. "Kimse yok mu?" Diye sorduğumda yine ses yoktu. En sonunda dayanamayarak onları bıraktığım odaya gittim. Yani kendi odama. Kapı kapalıydı. Elimi kapı koluna koydum ve derin bir nefes aldım. Açıp açmamak konusunda kararsızdım. En sonunda cesaretimi toplayıp kapıyı açtım. Oda temizdi. Yaşadıklarımın bir rüya olup olamayacağını düşündüm. Yavaş yavaş Agah'ın baygın yattığı yere yürüdüm. Hiç bir şey yoktu. Aniden kendimi yorgun hissederek yere oturdum. O sırada gözüm yatak örtüsüne takıldı. Normaldi. Fakat incelemeye başladım. Gözüme yatak örtüsünün kenarındaki kan lekeleri ve damlaları ilişti. Yutkundum. Kurumuşlar kırmızı renklerini kaybetmişlerdi. Titreyen ellerimle kan lekesine dokundum. Daha sonra ellerime baktım. Kanlar tekrar ellerimdeydi. Panikle ayağa kalktım. O sırada başım döndü ve yatağa tutundum. Etrafa tekrar bakmaya başladığımda heryer o ana döndü. Etrafta cam kırıkları ve kanlar oluştu. Ayaklarımın dibinde Agah boylu boyunca uzanıyordu. Aniden arkamı döndüm kimse yoktu. "Abi.." dedim titreyen bir sesle. "Nerdesiniz?.. çok korkuyorum!" Dedim. Fakat kimse gelmedi. Tekrar önüme döndüğümde Agah yoktu. Etraf kan gölüydü. Geri adım atmak istedim ama olmadı. Kilitlenmiştim. Aniden gözlerim kararmaya etraf dönmeye başladı. Yan tarafıma döndüğümde karşımda kendim vardı. Üstüm kan içindeydi. Korktum. Çok korktum. Midem bulanmaya başladı. Bir anda dengemi kaybederek yere düştüm. Kafamda feci bir ağrı hissettim. Fakat hareket edemedim. Her yer kapkaranlık olmuştu. Elimi etrafa sürtmeye başladım. Birşeyler hissetmeye ihtiyacım vardı. Elime sıcak bir sıvı geldi. Hâla birşey görmüyor ve ağlıyordum. O sırada bir ses duydum. "Arya?" Dedi ses. "Ben birşey yapmadım. Yemin ederim!" Diyerek bağırdım. "Arya kafan kanıyor!" Diye bağırdı. Ses fazla tanıdıktı. O sırada kendimi oturduğum yerde geriye bıraktım. Yere düşmüştüm sırt üstü. Artık görmek için çabalamıyordum. Gözlerimi kapadım ve siyahlığa testlim oldum. Gözlerimi tekrar araladığımda yüzüme vuran ışık gözlerimi kamaştırdı. Gözlerimi ovalayarak zorlukla açtım. Başım ağrıyordu. Etrafa baktığımda bir hastane odasında olduğumu gördüm. "Arya'm.." diye bir ses geldi. Ses Ege abime aitti. "Abi.." dedim çatallaşmış sesimle. "İyi misin? " Diye sordu. Kafamı salladım. "Aren koş doktora haber ver." Dedi sonra. Ege abim diyene kadar Aren'i farketmemiştim. "Bizi korkutuyorsun güzelim." Dedi. Sadece sustum. Konuşmadım çünkü diyecek bir sözüm yoktu. Kapı tıklatıldı. İçeri doktor ve Aren girdi. Doktor bana bir kaç soru sorduktan sonra odadan çıktı. Aren karşımda durdu. "Arya, bunu neden kendine yapıyorsun?" Dedi. "Ne?" Diye sordum anlamayarak. "Atlas gittiği günden beri böylesin Arya." Dedi tek nefeste. Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. "Hep mutsuzsun, birşey yemiyorsun, ani sinirleniyor kendine ve insanlara zarar veriyorsun." Dedi. Bu dedikleri canımı sıkmıştı. "Hiçte bile, ben hep böyleydim!" Diyerek ona karşılık verdim. "Hayır Arya, seninle ilk tanıştığımız günü hatırlıyorum." Dedi. Gözlerimi kaçırdım. "Atlas'ı kurtarmaya çalışıyoruz Arya, fakat buna engel oluyorsun böyle yaparak." Dedi. Yüzüne anlamayarak baktım. Derin bir nefes verdi. "Bak Arya..." Dedi ve yavaşça yatağımın ucuna oturdu. "Atlas'ı kurtarmak için çok uğraşıyoruz, fakat sen böyle yaparak başımıza daha fazla bela açıyorsun. Hem insanlara hem kendine zarar veriyorsun. Çözüm odaklı düşünmelisin." Dedi bir çırpıda. Bir şey diyemedim haklıydı. O kadar olayın içinde birde benimle uğraşıyorlardı hepsi. Ege abim ayağa kalktı ve elini Aren'in omzuna koydu. "Tamam Aren, gitme kızın üstüne onuda anla." Dedi. Sonra lafına devam etti. "Sonuç olarak neredeyse bir aydır aynı evdeler. İyi kötü bir şekilde yaşıyorlar. Birbirlerine alışmışlardır." Dedi. Aren ses etmedi. Yanımdan kalkarak koltuğa oturdu..

Bölüm : 12.03.2025 14:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...