4. Bölüm

BÖLÜM 4 [BİR NEFES KADAR YAKINIMIZDAKİ ÖLÜM]

Nur
platonigim.askoo

Yavaş yavaş bilincimin açıldığını hissediyordum. Uyuyakalmıştım. Bilincim biraz daha yerine geldiğinde burnumu saran sigarayla karışık okyanus kokusunu hissettim. Bilincimin tam açıldığından emin olunca gözlerimi açtım. Biraz etrafa bakındım hiç hareket etmeden. Sonrasında çimenlerin üzerinde uyuduğumu hatırladım. Ama şuan kafamın altında birşey vardı. Hemen kafamı kaldırdığım esnada Atlas ile burun buruna geldik. "Uyuyan güzel uyanmış demek." Diyerek çapkınca sırıttı Atlas. Hava kararmıştı. "Güzeli çirkini göstericem şimdi sana Atlas!" Dediğim anda öksürmeye başladım. Boğazım susuzluktan kurumuştu. Biraz sonra kendimi toparladım ve tekrar çimenlere Atlas'ın tam karşısına oturdum. "Beni neden kucağına aldın ben uyurken Atlas!" Diye bağırdım. Atlas teslim olur gibi iki elinide havaya kaldırdı. "Benim bir suçum yok kaçık. Kendin geldin bende itiraz etmedim." Dedi ve ellerini indirip tekrar eski yerlerine yerleştirdi. "N-nasıl?" Afallamıştım. "Sen uyurgezersen benim bir suçum yok Arya!" Dedi Atlas. Sonra gözlerimi kocaman açarak minik bir aydınlanma yaşadım. İki yıl önce bende uyurgezerlik vardı. Stresten kaynaklanıyordu. "Benimde suçum yok Atlas! Ben uyurken bilinçaltımdaki şeyleri yapıyor beynim." Atlas yüzüne yavaşça bir sırıtış takındı "Kaçık bilinçaltında bana dair çok yakışıklı ve baby face olduğumu falanmı düşünüyorsun yoksa sen?" Dedi Atlas beni çilen çıkarır şekilde. Yüzümü buruşturdum ve dalgacı bir şekilde "Sorma Atlas bilinçaltımda sana kör kütük aşık olduğumu düşünüyorum!" Dedim. Atlas ise yüzünü sıvazlayarak "Tabii. Maşşallahım var taş gibi çocuğum öp başına koy." Dedi ve güldü. Tekrar dalgasına "Sorma." Dedim. Hemen ardından tekrar öksürmeye başladım. Boğazım çok ağrıyordu. "Atlas sence burası biraz soğumadımı?" Dedim. Atlas bana döndü ve "Yok normal sabahki sıcaklıkta." Dedi. Sonra aklına birşey gelmiş gibi gözlerini kocaman açarak elini hemen ilk alnıma sonra boynuma götürdü. Yutkundu ve hemen ayağa fırlayıp etrafta birşeyler aramaya başladı. Fakat karanlık heryeri sarmıştı. "Atlas noldu banada anlatırmısın acaba?" Dedim. Atlas "Sorun yok!" Dedi. Sonra yerden birkaz kuru dal topladı. Ve önüme yığdı. "Ateş yakalım bizi görmeleri için." Dedi. 'bilmiyorum' anlamında omzumu silktim. Atlas'ta hemen yanıma oturdu ve cebinden bir çakmak çıkarttı. Birkaç odunu yakmaya çalıştı ama odunlar tutuşmuyordu. Atlas bileğindeki tokayı çıkardı. Tam çakmağı yakacağı esnada "Dur!" Dedim. Sorgulayan gözlerle bana baktı. "Yani eğer sevgilinin tokasıysa yakma. Ne durumda olursan ol o tokaya sahip çıkmalısın. Kız o toka kaybolursa çok üzülür bence. İnsanın kalbi en çok sevdiğine kırılırmış" Dedim. Gözlerini kaçırdı. "Sevseydi aldatmazdı. Onun sevdiği ben değilim. Yakmamda bir engel görmüyorum." Dedi ve tokayı tutuşturup odunların içine attı. Yutkundum. Alev yavaş yavaş diğer odunlara yayılmıştı bile. "Anlatsana?" Dedim. İlk yanındaki bir A4 boyutundaki yaprağa uzandı. Sonra yaprağı bana sallamaya başladı. Yutkundu. "Çok güzeldi." Dedi. Atlas'ı sabahtan beri ilkkez bu kadar ciddi görmüştüm. "Yüzü sigara değil, bir ömrü yaktırırdı." Tekrar yutkundu. Gözlerini kaçırdı. Bir yandanda yaprağı bana sallamaya devam ediyordu. "Ama içide dışı gibi güzel değilmiş maalesef." Bu laf kalbimi sızlattı. Biranda kolunu omzuma attı. Kafasını kafama yasladı. Öylece ateşe bakmaya başladık. Yaprağı yere bıraktı. "Ayağın nasıl oldu?" Dedi sonra kafasını kafamdan ayırıp. "Bilmem sızısı geçti." Diyerek omuz silktim. "Ayağa kalkmayı denesene." Dedi Atlas. 'Olur' manasında kafamı salladım. Atlas ayağa kalktı ve beni kolumdan tutarak düşmemem için destekledi. "Aslında okadar sızlamıyor çok hafif bir sızı üstüne basabilirim." Dedim. Atlas sadece kafasını sallamakla yetindi ve tekrar oturduk. Atlas tekrar kafasını kafama yasladı. Boş boş ateşi izlemeye koyulduk. İkimizde bitiktik. Susuz ve açtık. O sırada birinin bizi izlediğini hissettim. Aniden arkamı dönünce çalıların arasından eli tetikte bize silah doğrultan adamları farkettim. Adamın eli tetiğe gidip Atlas'ı hedeflediği an "Atlas!" Diye çığlık atarak Atlas'ın üstüne kapandım. Tam o sırada silahın patlama sesini duydum. Hemen ardından Atlas'ın havaya savurduğu küfürleri. Gözlerim sıkıca kapalıydı. Hemen gözlerimi açtım. Atlas'ın üstünden kendimi yere yuvarladım ve hemen kendimi topladım. Burada can vermemiz an meselesiydi. "Atlas! İyimisin!" Dedim. "İyiyim kaçık! Lanet mermi kolumu sıyırdı!" Diyerek cevabı geciktirmedi. Sızlayan bileğime rağmen ayağa fırladım. Adamlar yerlerinden çıkmış üstümüze yürüyordu. Adamları inceleyince birinin avcundan kan aktığı gördüm. "Atlas kanayan benimdir!" Dedim. "Beni sikecekmiş gibi bakanda bende kaçık ozaman!" Dedi Atlas. "Tamamdır dikkat et!" Dedim ve gözüme kestirdiğim adamın üstüne koşmaya başladım. O sırada Atlas'ın "Sende dikkat et!" Dediğini duydum. Adama yumruk atmaya yeltendiğimde adam tetiği çekerek namluyu yüzüme doğrulttu. "Ne kadar cesaretlisin küçük kız. Fakat cesaretin yersiz sonuçta burdan cesedin çıkacak!" Diyerek kahkaha attı. "Kimin cesedinin çıkacağını oyunun sonunda göreceğiz!" Diyerek bağırdım. Adam dahada keyiflenerek kahkaha attı. "Fazla film izliyorsun küçük kız. Şuan silahlı insanlara savunmasız olduğun halde kafa tutuyorsun." Dedi. Sinsice gülümsedim. "Kural bir; kimseyi silahsız diye küçümseme." Dedim ve aniden silahı bana doğrulttuğu eline bir tekme indirdim. Silah yere düştüğü an bacak arasına tekme attım ve o lanet suratına dizimi geçirdim. En son karnına tekrar bir tekme atarak adamı yere yığdım. Yerdeki silahı aldım ve kurcalamaya başladım. Tam o sırada silah elimde patladı ve mermi yerdeki adamın diz kapağına saplandı. Adam acı bir çığlık attı. Bende korkuyla çığlık attım. O sırada birinin yere düştüğünü duydum. Arkamı dönünce Atlas'ın düştüğünü ve ikinci adamın Atlas'a silah doğrulttuğunu gördüm. Hiç düşünmeden koşarak silahın kabzasını adamın kafasına indirince adamın kafasından kan boşalarak yere yığıldı. Atlas ise şaşırmış bir şekilde "Bizim kaçığa bak meğer sözde değil özde kaçıkmış." Dedi. "Tabii" dedim ve saçlarımı savurarak arkamı döndüm. O esnada Atlas "Arya! Çekil!" Diye bağırdı fakat geç kalmıştı. Tekrardan silahın patlama sesi yükseldi. Ve aynı anda karın boşluğuma bir acı saplandı. Silahın kabzasıyla bayılttığım adamın silahı ayağından vurulan adamın yanına düşmüştü. Adam ise son gücüyle bana ateş etmişti. Karnımı tuttum. Kendimi yere bırakacağım anda Atlas beni sımsıkı sardı. "Hayır Arya!" Diye bağırdı. Bedenim yavaş yavaş karıncalanmaya başlıyordu. Nefes aldıkça kurumuş boğazım ve kurşun bir olup canımı yakıyordu. Nefes nefese "Atlas.." demeyi başardım. "Arya! Konuş benimle! Sakın gitme bırakma beni!" Diyerek acı acı feryat etti. Ben ise kendimi zorlayarak nefes nefese konuşmaya başladım.

Atlas'tan;

İki adamda üstümüze geliyordu. Birisi beni sikecek gibi bakıyordu. O sırada Arya "Atlas! Kanayan benimdir!" Diye cıvıldadı heycanla. "Beni sikecekmiş gibi bakanda benim kaçık ozaman." Dedim. Adamlar hareketlenmeye başladığında "Tamam dikkat et!" Diyerek hayat memat mücadelemize ilk o başladı. "Sende dikkat et!" Diyerek bende dövüşe başladım. Adam iri yarı biri değildi. Dengimde değildi. Benden biraz daha güçlüydü. İlk hamlesine yumrukla başladı. Kendimi geri çekince yumruğu boşa çıkan adam sinirle silahına sarıldı. Bu sefer silahın kabzasıyla kafama vurmaya çalıştı. Bilğinden tutarak karın boşluğuna bir tekme savurdum. Adam bu ani hareketle afallayarak geriye savruldu. Kendini toparlaması uzun sürmedi. Silahı yerine koyarak tekrar yumruk savurmaya başladı. "Ben avımla oynamayı çok severim." Diyerek canice bir ses tonuyla konuştu. İlk yumruk yüzüme gelmeden tekrar bileğini tuttum. O sırada diğer eliyle yüzüme yumruğunu indirdi. Geriye sendeleyip düşeceğim anda beni yakamdan kavradı ve havaya kaldırıp yere fırlattı. Bu kavgayı almam zora benziyordu. Adam silahını belinden çıkardı ve bana doğruldu. Parmakları tetikte oyalanıyordu. "Seninle biraz daha oynamak için herşeyimi verirdim ama maalesef vaktimiz yok küçük!" Dedi. Gözlerimi kapadım ve kafamı arkamdaki ağaca yasladım. Bir silah sesi duydum. İlk Arya'nın aldığı adamın çığlığını sonrada Arya'nın çığlığını duydum. Hemen ardından birşeyin yere yığılma sesini duydum. Gözlerimi panikle açtığımda karşımdaki manzara afallamama sebep olmuştu. Bana silah doğrultan adam kafasından kanlar boşanır bir şekilde yerdeydi. "Bizim kaçığa bak meğer sözde değil özde kaçıkmış." Diyerek kriz ortamını sakinleştirmeye çalıştım. Arya saçlarını savurarak "Tabii" dedi şımarık bir ses tonuyla. Ve arkasını döndü. O sırada gözüme yerde Arya'nın dövüştüğü adamın Arya'ya nişan aldığını gördüm."Arya çekil!" Diye bir feryat kopardım ama geç kalmıştım. Tam o esnada silah patladı. Arya karnını tuttu. Hemen acele ayağa fırladım. Arya kendini tam yere bırakacağı anda onu belinden yakaladım ve kucağım aldım. "Hayır Arya!" Diyerek feryat ettim. Ama boşaydı. Dudaklarından fısıltı şeklinde ismim döküldü. "Atlas..". Canının ne denli acıdığını anlayabiliyordum. "Arya konuş benimle! Sakın gitme bırakma beni!" Diye bir feryat daha kopardım. Boşaydı. O sırada Arya birşeyler demek için kendini zorladı. "O.." dedi ve derin bir nefes aldı. Ne dediğini anlamamıştım. "Arka.." dedi ve öksürdü. "Arkanda.." diyebildi en sonunda. Panikle kafamı çevirdiğimde ayağından yaralanan adamın yerde nefes nefese zafer kazanmış bir gülümsemeyle durduğunu gördüm. Arya'yı sakince çimlere bırkatım. "Söz veriyorum gelmem çok sürmeyecek." Dedim ve koşar adım yerdeki silahı aldım tetiği çektim. Tetiğe bastığımda silah ateş almadı. Mermi bitmişti. Bunlarla zaman kaybetmedim. Yerde yatan adamın lanet yüzüne bir tekme geçirdim. Adam acı bir feryat kopardı. Ben ise defalarca tekme attım o lanet yüzüne. Bayıldığında ise tekrar Arya'nın yanına döndüm. Gözlerini kapatmamak için zor dayanıyordu. Kucağıma aldım. "Arya dayan nolur." Diyerek koşmaya başladım. Lanet telefon çekmiyordu. Batıray ve Bertuğ yüzünden olmuştu herşey. Aryanın o sıcak canlı bedeni kollarımda yavaş yavaş soğuyor ve cansızlaşıyordu. Aç ve susuzduk dayanma gücümüz daha azdı. Artık çok zorlanıyordum ama ne pahasına olursa olsun Arya'yı bırakamazdım. Ordan oraya koşarken bir ses duydum. "Atlas!.." bu ses Arya'ya ait değildi. Uzakalrdan geliyordu. "Arya!.." hayal olma ihtimali yüzde elliydi. Gerçi duyacak olsam gevşek Bertuğ'un sesinin hayalini kurmazdım. Sesler tekrarlıyordu. Ama benim bağıracak kadar gücüm yoktu. Boğazım ağrıyordu. Susuzluktan ses tellerim kopma aşamasına gelmiş gibi hissediyordum. "Burdayım!.." diyerek bağırdım ama sesim yetmiyordu. Tam o sırada Arya öksürmeye başladı. "Arya.. dayan nolur!" Demeye kalmadan Arya kucağıma kan kusmaya başladı. "Arya hayır!..hayır!" Koşmaya başladım. Etraf dönmeye başladı. İçimde birşeylerin koptuğunu hissediyordum. Tek yaptığım deli gibi koşmaktı. Aynı ses tekrar duyuldu. "Arya!..Atlas!..Nerdesiniz!" Olduğum yerde durdum. Gözlerimi sıkıca yumdum ve tüm sesimle "Burdayız!" Diye bağırdım. Etraf biranda dönmeye başladı. Arya'yı daha sıkı tuttum. Gözlerimi daha sıkı kapadım. O sırada bir ses geldi. "Atlas!" Gözlerimi yavaşça araladım. Karşımda Barçın, Bertuğ, Aren, Batıray, Ege, Mert ve tanımadığım siyah saçlı bir çocuk vardı. Etraf dönüyordu. Siyahlı çocuğun yanıma gelerek "Arya!..Naptın ona!" Dediğini duydum. Cevap veremedim. Gözlerimi ovuşturdum. Heryer daha çok döndü. O sırada Arya'yı Barçın'ın kucağımdan aldığını hissettim. Siyah saçlı çoçuk tekrar bağırdı. "Naptın ona pislik herif!" Dedi. Cevap vermedim. O kadar gücüm kalmamıştı.Ellerini yakamda hissettim. Beni ağaçla arasına sıkıştırdı. Hemen sonrasında yüzüme sağlam bir yumruk indirdi. Heryer dönüyordu. Karşılık veremiyordum. Çocuk delirmişçesine bağırıyordu. "A-arya.." dedim ama devamı gelmedi. "Arya ne!" Diyerek tekrar bağırdı siyah kafa. Sonrasında yumruğunu diğer tarafa indirdi. Yumruğun etkisiyle yere yığılacağım esnada bir güç beni yakamdan tutarak ağaca bastırdı. Düşmeme engel oldu. Bu siyah kafaydı. Tam bir yumruk daha indireceği sırada Aren araya girdi. "Kendinde değil görmüyormusun!" Diyerek siyah kafaya bağırdı ve geriye itti. "Onun yüzünden Arya kanlar içinde! Kim bilir neler yaptı kıza?" Dedi siyah kafa. Aren ise "O öyle bir çocuk değil kes sesini hastaneye yetişmemiz gerek!" Diyerek konuyu bitirdi. Ege ve Aren koluma girererek beni desteklediler. O sırada gözlerim karardı, daha fazla dayanmayarak kendimi bıraktım..

☄️⭐☄️

Gözlerimi tekrar açtığımda arabadaydım. Yavaş yavaş garip bir pozisyonda durduğum koltukta doğruldum. Sonrasında kolumda bir çift el hissettim. "Atlas iyimisin?" Gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdim. Bu Aren'di. Her zaman yanımdaydı. Konuşacağım sırada şiddetle öksürmeye başladım. Aren hemen yanında duran poşetten bir şişe su aldı ve yavaşça bana içirdi. "Daha iyimisin Atlas?" Boğazımı temizledim ve kafa salladım. "Arya?..Nerde!" Diyerek aniden aklıma gelen ilk soruyu sordum. Üstüme baktığımda üstümde onun kanı vardı. Sertçe yutkundum. Aren ise konuşmaya başladı. "Çok kan kaybetmiş. Kana ihtiyacı var." Yüzümü buruşturdum. "Hangi grup?"

"0Rh- kana ihtiyacı varmış ama çok zor bulunan bir kan grubu. Maalesef kanı teemin edemiyormuş doktorlar." Sertçe yutkundum. "Ben.. ben veririm benimde kanım 0Rh+." Dedim hemen. Aren ise kaşlarını çattı. "Atlas daha sağlık durumunu bile bilmiyoruz emin misin?" Kafamı salladım. "Ara çabuk kim aranacaksa! Burda birinin hayatı söz konusu!" Diyerek bağırdım. Aren çaresizce kafasını salladı. Şöför koltuğuna döndüğümde Ege'yi gördüm. "Hastaneye ne kadar kaldı?" Ege saatine baktı ve "Yarım saatcik birşey." Dedi. Sonra tek eliyle yan koltuğa uzanarak bir poşeti bana uzattı. Poşeti aldım. "Bune?" Dedim. "Yemek Atlas sorgulama ve ye. Açlıktan kanşekerin düştü arabaya kadar sırtımızda taşıdık." Dedi. "Saol aç değilim." Diyerek kenara koydum. Aren telefonu kapatıp bana döndü ve ters bir bakış attı. "Ne var Aren?" Dedim. "Atlas onları yana savur diye almadık ye diye aldık. Ben birdaha seni sırtımda taşıyamam. Boyum yüz seksen santimden yüz yetmiş santim oldu. Çok ağırsın. " Dedi. Ve yanıma uzanarak poşeti aldı. İçinden bir kraker çıkarıp krakerleri ağzıma tıkmaya başladı. Ağzıma birşeyeler tıkmayı kesince uyandığımdan beri beni rahatsız eden şeyi almak için cebime uzandım. Elime soğuk ve ağır bir şekilde silahın ucu geldi. Yavaşça silahı cebimden çıkarttım. O sırada aklıma o iki adamın ormanda baygın kaldıkları geldi. Aren korkuyla elimdeki silaha bakıyordu. "Geri dönmeliyiz! Adamlar geride kaldı!" Diyerek bağırdım. "Ne adamı Atlas?" Dedi Ege. "Arya'yı vuran adamlar! Bayılmışlardı en son. Ölürlerse başımız derde girer!" Ege biranda arabanın hızını düşürdü. Aren hemen Ege'ye dönerek "Saçmalama istersen Ege geri dönmeyeceksin umarım?" Dedi. Ege ise tereddütle "Adamların başına birşey gelirse suçun Arya ve Atlas'a kalacağını biliyorsun!" Dedi. Aren ise dertli bir nefes verdi. "Hastanede kan vermesi gerek Atlas'ın. Hayati durum söz konusu. Hastaneye gidelim sen ve Atlas orda kalın bizde Barçın'la oraya gider adamları hallederiz." Dedi. Ege başıyla onayladı ve gaza daha çok yüklendi. Aren ise elimdeki silahı aldığı gibi ön koltuğun altına iteledi. "Bu silahla ne oldu Atlas? Herşeyi baştan anlat ifade vermen gerekecek. Arya uyanana kadar susma hakkını kullan." Kafamı salladım. Olanları tek tek anlattım. Anlatmam bitince "Adamlar ölmez ve uyanıp ifade verirlerse ne yapacağız?" Diye sordum. Aren 'salak mısın?' bakışları gönderince "Olanları anlayamıyorum Aren! Katil olmuş olma ihtimalim var!" Diyerek yükseldim. Ege hemen ağırlığını ortaya koydu ve "Atlas sakin ol bir şekilde çözeceğiz." Dedi ve ortamın gerilmesine engel oldu. Biraz sonra hastaneye vardık. Birkaç test yaptıktan sonra hemen kanımı aldılar. Çok bekletmeden beni bir odaya alıp serumlarla vitamin takviyesi yapmaya başladırlar. Aren ve Barçın adamları bulmak için çoktan gitmişti. Ege ise hem kardeşinin hemde benim yanımda refakatçi olarak kalmıştı. Yatağa uzanmış kolumdaki serumun bitmesini bekliyordum. Ege ise bir köşeye sinmiş dalgın dalgın oturuyordu. O esnada Mert içeri girdi. Gözleri kızarık ve şişmişti. Ten rengi ise soluktu. Elinde bir poşetle yanıma yanaştı. "Giymen için kıyafetler getirdim." Dedi ve poşeti yanıma koydu. Tam çıkacağı esnada "Arya'nın durumu ne Mert?" Dedim. Mert sakinlikle arkasını dönerek "Ameliyatta.." dedi. Kafa sallamkla yetindim. Mert tam çıkacağı esnada duraksadı ve tekrar bana döndü. "Ormanda ne yaşandı?" Diyerek bana bir soru yöneltti. Benden şüphelenmediği gözlerinden belliydi. Bana güveniyor benim öyle şeyler yapmayacağımı biliyordu. Açıklama yapacağım esnada Ege söze girdi. "Mert sonra..Bak anlıyorum abicim merak ediyorsun ama olanları Arya uyanınca hep beraber konuşucaz söz. Şuan herkezin kendini biraz toparlaması gerek." Dedi ve konuyu kapattı. Mert ise itiraz etmeden kafa sallayıp odadan çıkıp gitti...

Bölüm : 10.10.2024 19:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş