Yavaş yavaş gözlerimi araladım. Ellerimi gözlerime görürüp, gözlerimi ovdum. Kucağıma tüylü bir şey hissettim. Elimi tüylü şeye götürünce Pamuk olduğunu anladım. Yavaş yavaş yatakta doğruldum. Etrafa bakındım boş gözlerle. Derin bir nefes alıp verdim. Aklıma sabah yaşananlar geldi. Hatırlamak istemezcesine gözlerimi sıkıca kapayıp, açtım. Sakin hareketlerle yataktan çıktım. İçeri yürümeye başladım. Oturma odasında kimse yoktu. Mutfağa girdim. Atlas ordada yoktu. En son odasına girdim. Odasındaydı. Galiba uyuyordu. Yatağa yüzüstü uzanmıştı. Yüzünü kapı tarafına çevirmişti. Yastığın yanında telefonu vardı. Telefondan şarkı çalıyordu. Telefon ekranını açıp hamgi şarkıyı dinlediğine baktım. Melodiden anlayamamıştım. Unutma Beni. Dinlediği şarkı buydu. Tam o sırada şarkı nakarata girdi. Ben nasıl ki,unutmadım. Sende unutma beni, unutama beni... Bu şarkı cidden beni kötü hissettirmişti. Telefon ekranını tekrar kapadım. Şarkıya ellemedim. Kapıya yöneldim. Ama ayaklarım bir anda yere kilitlendi. Şarkıyı sonuna kadar dinlemek istedim. Kapının yanına çöktüm ve şarkıyı dinlemeye başladım. Sessizce şarkı bitene kadar bekledim. Şarkı bitti. Ayağa kalktım. Elimi kapı koluna attığım an Atlas'ın sesini duydum. "Galiba birileri uyanmış, benim şarkılarımdan dinliyor." Dedi. Korkuyla yerimde sıçradım. Kendimi suç üstü yakalanmış bir çocuk gibi hissediyordum. Korkmuştum. Aniden gözlerim doldu. Atlas'a dönmedim. Odadan çıkmadan duraksadım. Ama sonra koşarak çıktım. Atlas'ın "Arya dur!" Diye bağırdığını duydum. Ama durmadım. Kendimi salondaki balkona attım. Balkonda bir salıncak vardı. Hemen oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve kollarımı etrafına doladım. Kafamıda dizlerime dayadım. Sessiz sessiz ağlamaya başladım. Sebepsizce şarkı çok dokunmuş, üstüne birde korkunca sinir boşalması yaşamıştım. Derin derin nefesler aldım. Sakinleşmek istedim. Olmadı. Kalbimin çarpışını kulaklarımda hissediyordum. Adeta kalbim yerinden çıkıp gidecekmiş gibi hızla atıyordu. O sırada aniden yanımda birini hissedince çığlık attım. Çok dalmış ve Atlas'ın geldiğini farketmemiştim. "Arya,sakin ol, çok çabuk korkuyorsun." Dedi. Ellerim titrerken önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. O sırada Atlas, yavaşça elimi tuttu. "Nefes al derince Arya." Dediğini yaptım. "Ver şimdi." Verdim. Bir elim kalbimde diğer elim Atlas'ın elindeydi. Olmuyordu. "Yok birşey iyiyim." Diyebildim zorla. Ayağa kalktığım an gözüm karardı. Atlas beni belimden yakaladı ve beni kucağına alarak salıncağa oturdu. Tek eliyle ağzımı ve burnumu hafifçe kapadı. "Derin nefesler al, ver Arya." Dediğini yaptım. Beni tutan tek eli belimin altından bileğimi kavradı. Saatina baktı. Nabzımı yokluyordu. "Çok iyisin Arya böyle devam et." Dedi Atlas elini hâla ağzım ve burnumdan çekmezken. Yavaş yavaş vicuduma bir sakinlik geliyordu. Gözlerim ağırlaşmıştı. Atlas elini ağzım ve burnumdan çekti. Beni kucağında oturur pozisyona getirdi. Alnımı yanağına yasladım ve gözlerimi kapadım. "Atlas.."
Atlas bir anda yüzünü çekti ve bana döndü. Gözlerimi araladım. "İçeri geçip konuşalım." Dedi. Aniden gerilmişti. Kucağında olduğunu farkettiğimde elimle utandığım belli olmasın diye yüzümü kapatıp indim. Panikatağın etkisiyle ne zaman kucağına geldiğimi bile farketmemiştim oysaki. Yavaşça oturma odasına yürüdüm. O ise mutfağa girdi. Biraz sonra elinde iki kupayla yanıma ilişti. Birini bana uzattı. Hemen kupanın içindeki içecekten bir yudum aldım. "Hmm en sevdiğim sıcak çikolata. Nerden biliyorsun?" Atlas omzunu silkti. "Sadece tahmin ettim." Dedi. "Ee anlatmıyacak mısın?" Diye sordum Atlas'a dönerek. Derin bir nefes verdi. "Ormandan kurtarıldığımız gün..." Kupasından bir yudum aldı. "Bir cinayete tanık olduk." Bana döndü ifadesiz gözlerle. Yutkunmama sebep oldu cinayet kelimesi. Kafamı salladım. "Adam, Türkiye'de aranan büyük mafyalardan biri." Daha sert yutkundum. Dişlerimle dudağımı kıstırdım. "Ve o gün beni kurtarmak için bir adamı diz kapağından, diğerinide kafasından yaraladın. Belki o zaman bilincin kapalıydı bilemem ama.." dedi ve kupasından bir yudum daha aldı Atlas. Bende kupamdan bir yudum aldım. Dikkatle Atlas'ı dinlemeye devam ettim. "Ama o gün o sinirle seni vuran adamı defalarca tekmeledim. En son ağzından burnundan kan gelmeye başladı. O an kendime geldim ve seni alarak ordan gittim. Adamları yoklamak için Aren ve Barçın sonradan gitti.." Atlas duraksadı. Derin bir nefes vererek elindeki kahvesinden bir yudum daha aldı. "Gitti, ama adamlar...yoktu Arya!" Ellerini aniden saçlarının arasından geçirdi. "Ben o an deliye döndüm Arya! Ya ben bir katil olduysam, ya sen bir.." dedi. Cümlenin devamı gelmedi. İkimizde yutkunduk. "Ya ben bir... Katil olduysam Atlas?" Dedim burukça gülümseyerek. Titreyen ellerime baktım. Ellerimde kan vardı. Ellerimi dizlerime sürtmeye kanı çıkarmaya çalıştım. Gözlerim dolmuştu ama ağlamıyordum. Tırnaklarımı ellerime geçirdim. O kan lekeleri elimden çıksın gitsin diye. Olmadı. Atlas aniden ellerimi tuttu. "Arya sakin ol!" Delirmiş gibi kafamı sağa sola salladım. Ellerimi daha çok tırnakladığım esnada Atlas kenetlenen ellerimi zoraki birbirinden ayırdı. "Şşt Arya sakin ol sen katil değilsin! Daha adamların öldüğü bile şüpheli.." kafamı reddeden bir hareketle sağa sola salladım. "K-katilim ben Atlas.." ellerimi bırakarak ani bir hareketle bana sarıldı Atlas. "Hayır değilsin Arya, katil benim o gün o iki adamıda ben yaraladım. Eğer öldülerse ben öldürdüm." Anlamayarak kafamı kaldırıp Atlas'a baktım. "O gün adam seni yere düşürdü Arya. Üstüne yürüdü. Seni korumak için elime silahı aldım. Silah elimde patladı. Sonra üstüne gelen adamıda sadece bayıltmak istedim ama kafası yaralandı..." Nefes verdi yüzüme doğru. "Sen suçsuzsun Arya." Kafamı hayır anlamında salladım. "Hayır Atlas.." yüzümü elleri arasına aldı. Nefesi tenime değiyordu. "Hayır Arya, o an düşerken kafanı ağaca çarptın adam seni fırlatınca. O yüzden o anları yanlış hatırlıyorsun.." kafam karışmış ve gözlerim dolu bir şekilde Atlas'ın gözlerine baktım. "Öyle Arya, cidden.." yüzümü ellerinin arasından çektim. Ellerime tekrar bakmaya başladım. Artık kan yoktu. Burukça Atlas'a baktım. Tek elini iki elimin arasına aldım. Okşadım elini. Sonra yetmedi Atlas'a sarıldım. Tekrar oturur konuma geldiğimde "Peki abimler, onlar nerde?" Diye sordum. "Adamlara ne olduğunu araştırıyorlar, olası bir aksilik olursa da diye bizi burada saklıyorlar." Kafamı salladım. "Ben uyuyacağım Atlas." Anlamaz şekilde kaşlarını çattı. "Ama sabahtan beri uyuyorsun zaten biraz uyanık kalsan daha iyi olmaz mı?" Kafamı 'hayır' anlamında sağa sola salladım. Yavaş yavaş odama yürümeye başladım. Daha evi bile gezmemiştim. Sonra kapıdan girmeden duraksadım. Yüzümü hafifçe arkamı dönmeden Atlas'a çevirip "Belki uyuyup uyanırsam herşey geçer sevdiklerim yanımda olur." Dedim ve odamdan içeri girdim. Yatağa yatıp gözlerimi kapadım. Derin derin düşündüm. Düşünürken uyuyakalmıştım. Gözlerimi saçlarımda bir el hissettiğim için yavaş yavaş araladım. Gördüklerim karşısında donakalmıştım. Hayal görüp görmediğimi anlamak için gözlerimi defalarca kırptım. Değildi. "Agah.." elimi uzattım. Yüzüne dokundurdum parmaklarımın ucunu. "Arya'm, beni özlemişsindir diye düşündüm." Kafamı salladım tepkisizce. Agah benim sevgilimdi. Benden bir yaş büyüktü. On sekiz yaşındaydı. "Balım iyi misin?" Diyerek tereddütle sordu Agah. Sonra elini aniden anlıma koydu. Kendimi geriye çektim. İstemsizce ürpermiştim. "Hıhım iyim ben, yok birşeyim." Dedim. "Sen içeri git ben şimdi gelirim." Dedim yüzümde duygu kırıntısı barındırmadan. Öğrendiğim gerçekler çok ağır geliyordu. Yavaş yavaş yataktan çıktım. Üstümü değiştirmeye gerek bile duymadan yüzüme su çarpıp içeri girdim. İçeride Atlas, Agah ve Aren oturuyor sohbet ediyorlardı. "Hoşgeldin Aren." Dedim duygu yoksunu bir sesle. Aren kaşlarını çatarak bana baktı. "Arya sen iyi misin? Son gördüğümde daha farklı gibiydin." Dedi. Kafamı inkar edercesine yavaş yavaş sağa sola salldım. "Yanlış hatırlıyorsundur" diyerek lafı kestirip attım. Aren kafasını aşağı yukarı sallamakla yetindi. "Eee Arya'm nasıl geçiyor günlerin?" Diye konuştu Agah ortamdaki gerginliği atmak amacıyla. "Katil olma olasılığı olan bir insanın günleri nasıl geçiyorsa benimki de öyle." Deyiverdim aniden. Yavaş adımlarla koltuğa oturdum ve olabildiğince küçüldüm. Bacaklarımı kendime çektim. "Hayır Arya sen birşey yapmadın, o gün adamları yaralayan bendim senin hiçbir suçun yok. Kafanı çarptığın için hatırlamıyorsun." Dedi Atlas. Duygusuzca gözlerine baktım. Sonra elime telefonu alıp günler sonra mesajlara girdim. Beray yani en yakın arkadaşım dışında kimseden mesaj yoktu.
★Beray: Arya iyi misin? Seni çok özledim. Adam akıllı hiç konuşamadık bile.
★Beray: Uyanınca hemen güvenli eve götürdüler zaten seni yüzünü bile görmedim.
Bu sabah yazmıştı. Hemen ona yazdım.
Siz: Saol Beray. Bende seni çok özledim. Umarım kısa zamanda görüşebiliriz.
Gönderip telefonu kapadım. "Beray'ı neden getirmediniz?" Aren ve Agah'a baktım. Aren göz devirerek Agah'a baktı. "Şu beyefendiye dedim getirelim diye ama dinleyen mi var beni? Neymiş efendim sonra Arya onla ilgilenmiyormuş." Dedi. Agah'a boş bakışlar attım. "Agah'ın işi var biraz sonra gidicek haberin olsun Arya." Dedi Atlas. Kafamı salladım. Agah hemen yanıma gelip oturdu. Kolunu omzuma attı. Diğer eliyle çenemi tutup yüzümü yüzüne çevirdi. Gözleriyle yüzümü inceledi. Yüzlerimiz çok yakındı. Sevgilim olmasına rağmen sebepsizce bu beni rahatsız etmişti. Ama belli etmedim. Çocuk buraya benim için o kadar gelmişti. Şimdi tepkisiz kalıp onuda üzmek istemezdim. "O güzel yüzünü görmeyi çok özlemişim Arya.." dedi. Gözleri dudaklarımdaydı. Yutkunup gözlerime baktı. Çenemdeki eli dudaklarımı okşadı. Sonra durdu Atlas ve Aren'e baktı. Aniden beni kucağına alıp mutfağa götürdü. Beni tezganın üstüne koyduktan sonra hiç beklemeden beni öpmeye başladı. Asla karşılık vermedim. Bu benim aksine daha da rahatsız hissetmeme sebep oldu. Elleri tişörtümün içinde sütyenimin çıtçıtlarının üstündeydi. Yavaş yavaş açtı. Elleri yavaş yavaş göğüslerime gitti. Aniden durdu. Beni öpmeyi bıraktı. "Hadi ama Arya çok duygusuzsun burda bi mankenle sevişmiyorum ben." Dedi. Sonra benden ayrıldı. Bir bardak indirdi yanımdaki dolaptan. Buzdolabını açtı ve bardağa birşey doldurdu. Dolap kapağından ne koyduğunu bilmiyordum. Yanıma geldiğinde elinde su vardı. Bana uzattı. "Bu su seni kendine getirir belki, iç hadi." Dediğini yaptım. Suyu aldım ve tepeme diktim. Bardak tamamen boşaldığı an boğazım yandı ve yüzümü buruşturdum. Bardağı yanıma koyarak soluklandım. "Bu su değil.." dedim yanmanın arasından güçlükle. Gözlerimi sıkıca kapmıştım. "Şimdi daha iyi olacaksın Arya." Dedi ve beni tekrar öpmeye başladı Agah. Elleri ise tekrar göğüslerime gitti. Yavaş yavaş sıkmaya başladı. Sonra elleri göğüs ucume geldi. Sertçe sıktı. Acıyla inledim. Beni öpmeyi bıraktı ve "işte bunu istiyorum." Dedi. Beni öpmeye devam ederken üstümdeki tişörtü dahada çıkardı. Hiç iyi değildim. Rahatsız oluyordum. Ama başım döndüğü için ses edemiyordum. Dudakları yavaş yavaş alta inmeye başladı. Çenem, boynum, köprücük kemiklerim... Göğsümün arası. Sonra göğüs ucumu ağzına alıp emdiğini hissettim. Ve bir güçle onu ittim. "Agah dur. Ben bunu istemiyorum." Sütyenimi bağlayıp tişörtümü üstüme geçirdim. Gözlerimi açtığımda heryer dönüyordu. Tezgahtan atladım. O sırada heryer daha çok döndü. Tezgaha tutundum. Bana alkol vermişti. Temkinsiz adımlarla mutfaktan çıktım. "Atlas.." dedim gözlerim karardı ve aniden yere düştüm. Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Etraf dönmeye başladı. Tekrar kapadım. Miğdem acayip bulanmıştı. "Arya.." diye bir erkek sesi duydum. "Kalmak istiyorum miğdem bulanıyor.." dedim mızmız bir sesle. Biri beni belimden tuttu ve oturtturdu. O sırada miğde bulantıma dayanamadım. Ve kustum. "Hassiktir Atlas çabuk poşet falan birşey getir!" Gözlerim açıktı. Deli gibi kusuyordum. Kusmam durunca etrafa baktım. Karşımda Aren vardı. Heryer dönüyordu. "Aren bana kim kustu?" Dedim üstüme iğrenerek bakarken. Sonra kafamı Aren'e çevirdim. "Aren sanada kusmuşlar kim kusmuş bize?" Dedim son harfi uzatarak. O sırada koşarak Atlas geldi. "Gelmeseydin Atlas kız her tarafa kustu gerek kalmadı poşete!" Dedi. Ayağa kalktım. "Hangi kız kustu?" Diyerek ciddi bi şekilde Aren'e sordum. Sonra aniden tekrar başım döndü. Bakışlarım bayıklaştı. Yine gözüm karardı. Kendimi bıraktığımda belimde bir el hissettim. "Lan Atlas ne vermiş bu lavuk kıza?" Diyen sesini duydum Aren'in. Hiç birşey göremiyordum. "Atlas korkuyorum nolur ışıkları açın heryer karanlık!" Diye bağırmaya başladım. Beni koltuğa oturttular. Belimdeki el tam gideceği sırada tuttum. "Nolur karanlıkta elimi bırakma ben çok korkarım!" Diyerek ağlamaya başladım. "Aren, Beray'ı ara çabuk gelsin marketten." Dediğini duydum Atlas'ın. "Arya korkma dur ışıklar açık!" Hızla kafamı sağa sola salladım. "Değil Atlas değil! Çok korkuyorum ben!"
"Arya şuan sarhoşsun sakin olursan göreceksin ışıkları, gözlerini aç!"
"Hayır Atlas, açık benim gözlerim!" Diyerek daha fazla ağlamaya başladım. "Değil Arya değil delirtme insanı aç şu gözünü!"
"Açık benim gözüm Atlas bağırma bana korkuyorum!" Diyerek karşılık verdim. "Ya Aren yok ben ikna edemiyorum git bişeyler yap şuna tut elini." Dedi ve elini benden kurtardı Atlas. "Beni karanlıkta bırakma Atlas korkuyorum! Gitme!" Diye bağırdım. "Arya gözlerini açsan karanlık felan kalmıyacak!" Diye bağırdı Atlas. Bende bağıra bağıra ağlamaya başladım. "Şşt tamam ağlama Arya ben burdayım. Giderse gitsin Atlas.." bu Aren'di. Aren elimi sıkıca tuttu. "Arya bak şimdi seninle bir şey yapıcaz" kafamı salladım. "Şimdi ben üç diyicem sen elimi bırakıp gözlerini ovalayacaksın ve herşeyi görüceksin tamammı benim elimde senin dizinde durucak hissediceksin beni tamammı?" Kafamı yine salladım. "Bir, iki hazırsan eğer üç!" Diye saydı Aren. Üç deyince bir cesaret elini bıraktım. Söz verdiği gibi eli dizimdeydi hissediyordum. Gözlerimi sıkaca ovdum. Ellerimi çektiğimde görebiliyordum. Ama heryer dönüyordu. "Olamaz! Nasıl yaptın bunu Aren!" Aren burnundan nefes vererek güldü. "Ben yaparım Arya.." dedi. "Ama heryer dönüyor Aren.." dedim ona dönerek. "Geçicek az sonra Arya." Dedi Aren sabırla. "Ben şimdi üstümü değiştireyim sende beni bekle burda olur mu?" Kafamı iki yana 'hayır' anlamında salladım. "Nedenmiş o bakıyım?" Dedi Aren. Küçük bir çocukla ilgilenirmiş gibi. "Benimkini de değiştir Aren üşüdüm." Dedim. "Ama ben senin üstünü değiştiremem Arya, az sonra Beray gelecek o değiştirsin üstünü." Dedi. Sonra mutfaktan Atlas geldi. Aren'e dönerek "Beray, bizim markette bulamamış kahve taksiyle şehre inmiş gelmesi en az bir buçuk saati bulucakmış." Dedi. "Üstünü değiştirmemi istiyor Arya, Beray değiştirir gelince dedim ama uzun sürecekmiş..." Dedi Aren. "Napıcaz üşüyor Arya?" Diye ekledi sonra. "Ben değiştiririm." Dedi Atlas. "Lan bana günahta sana günah değilmi andaval!" Diye yükseldi Aren. Ben ise gülmeye başladım. Atlas omuz silkti. "Sabahta boğazına yemek kaçtı kustu yine ben değiştirdim alıştım hem o zaman ayıktı." Dedi umursamazca. Sonra yanıma geldi. Bileğimden tutup "Kalk bakalım Arya." Dedi. Beni bileğimden çekip kaldırınca aniden kalktığım için midem yine bulandı. Tekrar kustum. "Lan Arya! Dalga mı geçiyorsun benimle?" Aren gülmeye başladı. "Başım dönüyo Atlas!" Dedim. "Dur aman yine gözlerini kapatırsın falan bu sefer açtıramayızda artık." Dedi ve beni kucağına aldı. Tam o sırada zil çaldı. "Aren kapıya bak sen." Dedi Atlas. "Atlas, ufo uçuyor bak.." Atlas yüzüme mala bakar gibi baktı. "Lan ne mala bakar gibi bakıyon bak!" Diyerek parmağımla ufoyu gösterdim. "O lamba Arya.." dedi ve beni banyoya soktu. İlk üstümdeki tişörtü çıkardı. "Sende çıkarsana üstünü Atlas.."
"Arya, yoldan çıkarma insanı!" Şen bir kahkaha kopardım. "Rabbim sen beni neylerle sınıyorsun kurban olduğum!" Dedi Atlas. Daha çok güldüm. O sırada kapı açıldı. Gelen Agah'tı. Kendimi biraz köşeye çektim duşakabinin içinde. "Napıyorsunuz siz lan burda!" Diye bağırdı Agah. "Yediğin haltı temizliyoruz Agah, beğenemedin mi?" Dedi Atlas. "Çık lan dışarı size kızda emanet edilmezmiş, defol!" Dedi Agah. Çok bağırmıştı. Korkmuştum. "Kalmadık lan senin sevgiline! Verdiğin alkol yüzünden herkezin üstüne kustu onu temizliyoruz heralde!" Dedi ve kapıyı çarparak Atlas banyodan çıktı. "Tekrar baş başayız demek Arya?" Dedi ve beni alıp kucağına oturttu. Beni tekrar öpmeye başladı. Yavaş yavaş tişörtümü çıkardı. Bir yandanda duşu açmıştı. Biz yerde otururken duşta üstümüze akıyordu. "Sen mi yıkıyacaksın beni Agah?" Kafasını salladı. "Yıkanmaktan daha güzel şeyler yapıcaz." Dedi sonra. "Ne yapıcazki?" Dedim korkarak. Aniden elini sutyenimin altından geçirdi. Sutyeni kendine çektiği gibi yırtıldı. Canım yanmıştı. Can acısıyla inledim. "Mesela bunları yapıcaz." Dedi ve eli eşofmanıma kaydı. "Agah..ben bunu istemiyorum çıkalım lütfen!" Diye bir teklifte bulundum. "Daha yeni başlıyoruz güzelim, bu başlangıç." Dedi ve eşofmanımıda çıkardı. Altımda külot üstümde ise hiçbir şey yoktu. Agah'ta üstünü çıkarmaya başladı. "Agah nolur çıkalım!" Diyerek kucağında çırpınmaya başladım. Beni yere yatırdı. Ve bacaklarımın arasından üstüme çıkıp beni tekrar öpmeye başladı. Buhar beni sersemleştiriyordu. Üstüne birde alkol olunca dahada etkisiz oluyordum. Agah dudaklarını dudaklarımdan çekince "Bekle.." dedi. Nefes nefese "Agah nolur bırak beni.." dedim. Agah dolabı açıp bir prezervatif kutusu çıkardı. Pantolonunu çıkararak prezervatifi kendine taktı. O sırada bana dönerek "Hadi ama Arya, abartıyorsun her zaman yapıyorduk bu gün sadece biraz daha ileri gideceğiz." Dedi. "Hayır istemiyorum. Her zaman beni öpüyordun, en fazla ellerin sırtıma gidiyordu! Olmaz daha ben on yedi yaşındayım!" Dedim. Nefes nefeseydim. Kalkmak için çabaladığımda Agah beni bileklerimden tutup geri yatırdı. "Sarhoşsun tek başına birşey yapamazsın.." dedi ve güldü. Sonra devam etti. "Ayrıca sabah bunları hatırlamayacaksın bile korkma." Dedi. Külotumu yavaş yavaş indirdi. Çırpınıyordum ama boşaydı. Bir anda Agah'ı içimde hissettim. Aniden kendini içime soktu. Derince inleyerek altında kıvranmaya başladım. "Y-yapma acıyo-" diyemeden kendini çekip tekrar soktu. Gözlerimi sıkıca kapattım. Ve güçlü bir çığlık attım. Kendini içimden çıkarmadan Agah hemen ağzımı kapattı. Son umudumdu bu çığlık. Bir yandan ağlıyor diğer yandan Agah'ın altında hâla kıvranıyordum. Çok acıyordu canım. Aniden kapı açıldı. Gelen Atlas'tı. "Siktir.." Atlas dilinde bir küfür yuvarladı. Agah ağzımı kapatsa bile bir çığlık atmayı daha başardım. "Orospu çocuğu!" Diyerek Atlas, Agah'ı kavradığı gibi üstümden kaldırdı ve duvara fırlattı. Atlas, Agah'ı fırlatınca Agah içimden aniden çıktığı için canım acıdı ve ağlayarak tekrar inledim. O sırada kapıda Aren belirdi. "Hassiktir noluyor lan burda!" Diyerek oda bir küfür mırıldandı. "Aren, Arya'yı al ve götür burdan, sana güveniyorum ama yinede söyleyeceğim..." Dedi ve Agah'a bir yumruk geçirerek devam etti Atlas. "Sakın Arya'nın hiçbir yerine bakma, işte o zaman gözünün merceğini sikerim!" Dedi. O anda Agah'ta Atlas'a bir yumruk geçirdi. Olaya bakın, duşun altında Agah ve Atlas boğuşuyor, ben çıplak ve yarı baygın halde yatıyorum, Aren beni kaldırmaya çalışıyor. Aren hemen yanıma geldi ve beni kucağına aldı. Çıplaktım ama o bunu umursamıyordu. Sadece yüzüme bakıyordu. Giderken kapının arkasından bir havlu aldı ve üstüme örttü. Nefes nefese "Korkuyorum, değme bana!" Diye bağırdım. Aren panikle bana baktı. "Arya, benden sana zarar gelmez, kendine gel benim ben Aren!" Dedi. "Yaklaşma bana!" Diyerek tekrar bağırdım ağlayarak. "Bırak!" Diyerek elini tırnaklamaya başladım. Sonra odama girdik ve beni sakince yatağıma bırakıp geri çekildi. "Tamam bak bıraktım sakin ol, titriyorsun Arya!" Temkinli ve yavaş adımlarla yanıma yaklaştı Aren. "Bak üstünü giydirelim sonra söz değmem sana Arya.." kafamı iki yana salladım. "Giydirme! Giydirmeyin, ellemeyin bana istemiyorum!" Diyerek bağırdım. Aren ellerini yukarı kaldırarak "Tamam, istediğin olsun sana değmeyeceğim fakat en azından yorganının altına gir Arya." Aniden etrafa baktım. Ordaydı. Pamuk. "Bana Pamuk'u ver!" Dedim kekeleyerek. Kafasını hemen baktığım yere çevirdi. Pamuk'u eline alarak "Bu mu?" Dedi. Kafa salladım. Tempkinli adımlarla yanıma geldi ve "Tamam al Pamuk'u.." dedi ve bana uzattı. Pamuk'u aldığım gibi yatağın altına girdim. Yorganı kafama kadar çekerek ağlamaya başladım. Biryandanda Pamuk'a sarılmıştım . Ayağa kalktım ve üstüme iç çamaşırlarımı geçirip tekrar yatağa girdim. Daha fazla bişey yapacak kadar gücüm yoktu. Ağlaya ağlaya uyuyakaldım. Uykumun derinlerinde burnuma sigara ile karışık okyanus kokusu geldi. Yavaş yavaş uyandım. Başım çok ağrıyordu. Biranda tenim bir başka tene değince irkilerek aniden oturur konuma geldim. Bu Atlas'tı. Hemen ayağa kalktım. Oda bana bakıyordu. "Hemen çık odamdan defol!" Diyerek tekrar ağlamaya başladım. "Şşt tamam sakin ol, bak ben kalkıp uzaklaşacağım sen de gel otur yatağa." Yavaş yavaş ellerini havaya kaldırıp yataktan uzaklaştı. "Bak, uzaklaştım korkma.." dedi. Tereddütle yatağa oturduğumda üstümde büyük bir tişört olduğunu farkettim. Altımda hâla iç çamasırı vardı fakat tişört diz kapaklarıma geliyordu. "Arya, benden veya Aren'den sana zarar gelmez.." dedi ve derin bir nefes verdi. "Tamam dün yaşadıkların hoş değildi anlıyorum ama bizden korkma be.." dedi. "Bana kimse ellemesin istiyorum Atlas! Biraz olsun anlayın beni!" Diyerek bağırıp ağlamaya başladım. "Neden yanlız kalamıyorum ya neden? Mesela bu gece neden yanımdaydın Atlas!" Atlas gözlerini kaçırıp yutkundu. "Arya sayıklıyordun, yanlız bırakmak istemedim. Güvende hisset diye saçlarını okşadım koluma sarıldın bırakmadın sonra zaten uyumuşum.." dedi. "Benden ne olursa olsun uzak durun Atlas.." dedim. Ağlıyordum. Titriyordum. "Çık şimdi!" Diye bağırdım. Kafasını sallayıp kabullenerek odadan çıktı Atlas. Ben ise daha çok ağladım.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |