10. Bölüm

BÖLÜM 9 [TRAVMA]

Nur
platonigim.askoo

Birkaç gündür evde ruh gibi geziyordum. Abimlere ise haber verdirtmedim. Onları daha zor durumda bırakmak istemiyordum. Aren ve Beray'da üç gündür bizimle kalıyordu. Ama ben Beray'la bile konuşmak istemiyordum. Neredeyse üç gündür hiç konuşmamıştım. Çok sessizdim. Kimseye temas edemiyordum. Rahatsız hissediyordum. Midemi bulandırıyordu herhangi bir temas. Beray elinde bir tabak kekle geldi. "Sana en sevdiğin ağlayan kekten yaptım Arya, küçüklüğümüzden beri sen çok severdin." Dedi. Duygusuzca yüzüne baktım. Hiçbir şey demeden gözümü televizyona çevirdim. Beray tabağı önüme koydu. Hevesle yüzüme baktı. İçim almıyordu. Keke dokunmadım. Beray'ın yüzündeki gülümseme soldu. "Bari bir lokma alsaydın.." umursamadan televizyona bakmaya devam ettim. O sırada Atlas geldi. "Vayy kek yapmışsınız, hemde ağlayanından çok severim." Diyerek keke yumulmaya başladı. "Vooyy kok yopmoşsonoz. Bok ye Atlas! Ben onu Arya'ya yapmıştım yaa.." dedi Beray. Atlas duraksadı ve bana baktı. Atlas'a bakarak omuz silktim. Oda yemeye devam etti. "Arya; yeter günlerdir birşey yemiyorsun, birşeyler ye lütfen.." dedi Beray. Boş gözlerle Beray'a baktım. Sonra yanımdaki kulaklığı alıp taktım. Telefonumdan bir şarkı açıp dinlemeye başladım. Üç gündür üstümde Atlas'ın bana giydirdiği o tişört vardı. Altımda ise kısa bir şort. Aynaya ise en son ne zaman baktığımı bilmiyordum. Atlas tatlıyı bitirmiş şimdide sigara içiyordu. Sigarayı görünce aklıma tanıştığımız ilk gün geldi. Sigara uğruna düşmüştüm. Güzel günlerdi. O günden sonra zaten hayatım hiç düzene girmemişti. Hayatımın bok yoluna dönüş günüydü o gün. Kafamı geriye atıp gözlerimi kapadım. Tam o sırada sol kulaklığımı biri çıkardı. "Vayy ne dinliyorsun bende dinleyim.." dedi ve Atlas kulaklığı kendi kulağına taktı. Ters ters Atlas'a baktım. Sonra telefonumu açıp bluetoothu kapattım. Kulağımdaki kulaklığı çıkarttım, sertçe masaya koyup odama yöneldim. Tam odama adımımı atacağım an biri bileğimden tuttu. İğrenerk arkamı döndüm. Atlas'tı. Kolumu sertçe çektim. Yüzüne iğrenerek baktım ve tuttuğu bileğimi ovalamaya başladım. "Arya yeter konuşmamız gerek.." dedi. Boş gözlerle yüzüne baktım. "Yapma Arya, susma işte.." gözlerimi kaçırdım. "Ya kızım yapma, bağır çağır, ağla, söv say ama bana susup öyle bakma ya.." dedi. Gözleri acı çeker gibi bakıyordu. Bak üç gündür konuşmuyorsun, tepki vermiyorsun, yemek yemiyorsun bunlar beni deli ediyor Arya yapma. Bana herşeyi yap ama bunu yapma. Lütfen!" Tepkisizlik duvarım yavaş yavaş yıkılıyor, gözlerim doluyordu. Bunu görmemeliydi. Kafamı yere eğdim. Tek elimle göz pınarlarıma bastırdım. "Nolur Arya duygularını saklama, yık artık şu duygusuzluk duvarını..." Kendimi biraz daha iyi hissedip ağlamayacağımı anladığım an tekrar duygusuzca yüzüne baktım ve odama girip kapıyı kapattım...

İlahi bir güç;

Arya, odasına girer girmez kapıya yaslanıp yere çöktü. Dizlerini kendine çekip ağlamaya başladı. Atlas ise Arya'nın arkasından acı dolu baktı. Kafasını Arya'nın diğer tarafında sırtını yaslayıp ağladığı kapıya yasladı. Biraz sonra Atlas'ta kapıya yaslanıp yere çöktü. Arya, diğer tarafta ağlarken; Atlas'ta öteki tarafta kahroldu. Arya; o gün kendini koruyamadığı için kendinden nefret etti, Atlas ise o gün anlık bir sinirle Arya'yı Agah'a bıraktığı için kendinden nefret etti. Sonrasında Arya yavaşça ayağa kalktı. Günler sonra ilk kez ağzından bir kaç cümle çıktı. Son kez kapıya dönerek "Özür dilerim... Buda benim yaralarımı gizleme taktiğim Atlas.." dedi ve tekrar sustu. Atlas ise bu sesi duydu. Kendi kendine 'Ben bu taktiği bozarım.' dedi. Hemen ayağa kalkıp Beray'a doğru koşmaya başladı. "Beray!" Koşarak mutfağa girdi. "Ne var Atlas ne bağırıyorsun, korkuttun beni!"

"Dur len cırlama hemen, ben bu Arya'yı düzelticem." Dedi Atlas. Beray dalaga geçer bir yüz ifadesiyle "Tabi efendim tabi sen onun inadını bilmezsin." Dedi. Atlas omuz silkti. "Senden daha iyi bilirim ben onun inadını." Dedi. Beray ise karşılık verdi. "Şuanda karşında Arya'nın doğduğundan beri yanında olan arkadaşı var hatırlatırım, üç gün aynı evde kaldınız diye birbirinizi tanıyor olmuyorsunuz." Dedi. Atlas sadece güldü. "Sen öyle san.." dedi. "Her neyse Arya'yı kapat." Diye ekledi sonra Atlas. "Bu telefon mu Atlas?" Dedi Beray. Atlas gözlerini devirdi. "Salak; kolları, bacakları falan kapat temas ettiğimde tenine değmeyim arada kıyafet olsun. Daha az rahatsız olur." Beray, Atlas'ın ne yaptığını anlamak için kaşlarını çatıp dik dik baktı. "Sen Arya'yı hava almak için ormana çıkar ve kapalı bir şekilde giydir gerisi bende." Dedi Atlas. "Saat kaçta?" Diye sordu Beray. Bu kabul etmiş demek oluyordu. Atlas pis bir şekilde sırıttı. "Bir saat sonra." Dedi. Beray kafasını salladı. Mutfaktan çıkarak soluğu Arya'nın odasında aldı.

Arya'dan;

Yatağımda bağdaş kurmuş Pamuk ile oynuyordum. Havaya atıp tutuyordum. Kulaklarını, burnunu, patilerini mıncıklıyordum. O sırada kapı çaldı. Pamuk'u yanıma koyarak kapıya odaklandım. Kapıdan içeri Beray girdi. "Kalk hadi kalk! Yeter içim karardı biraz hava alıcaz!" Dedi. Omuz silktim. "Hayır Arya, sende geleceksin!" Dedi. Gözlerimi devirdim. Beray ise hemen kıyafet dolabıma yöneldi. İçinden uzun kollu ve kolunda baş parmağımı geçirmek için yeri olan bir crop seçti. Altına ise açık mavi bir kot. Hepsini önüme koydu. "Giy bunları, ormanda böcek gibi şeyler yemesin sonra." Dedi. Kotu elime alarak tekrar dolaba koydum ve onun yerine gri bir eşofman çıkardım. Ne diyecek diye Beray'a baktım. "Neyse en azından dışarı gelmeyi kabul ediyorsun." Dedi ve ellerini çırptı. Ben kıyafetleri giyerken oda bana beyaz boğazlı uzun bir adidas çorap verdi. Onuda giydim. "Hadi saçını da tarayalım Arya!" Diye cıvıldadı hevesle. Tarağı alıp tam ellerini saçıma götüreceği an kafamı geri çektim. Tarağı dikkatlice elinden alıp saçlarımı taramaya başladım. Bunların hepsini biraz olsun beni rahat bıraksın diye yapıyordum. "Pardon unutmuşum artık temas sevmediğini.." diyerek mahçup bir bakış attı Beray. Omuz silktim. Ve saçlarımı taradım. Bağlamadan kapıya yöneldim. Adidas'ın siyah renkli campus model ayakkabısını ayağıma geçirdim. Rahat bir ayakkabı olduğu için onu tercih etmiştim. Beray'da hemen peşimden çıktı. Yürümeye başladık. Elimi cebime götürüp telefonumu yokladım. Evde kalmıştı. Önemsemeden yola devam ettim. Beray ise konuşmaya başladı. "Arya hatırlıyor musun?" Dedi. Gözlerimi ona çevirdim. Konuşmaya devam etti. "Mahallede Ömer isimli bir çocuk vardı. Gazoz kapağı biriktiriyordu. Bizde biriktiriyorduk ama çeşit çeşit bulamıyorduk." Dedi. Dinleyip dinlemediğimi teyit etmek için durdu ve bana baktı. Ona baktığımı görünce yüzünü ileri çevirip yürümeye devam etti. Bende takılıp düşmemek için ara ara Beray'a bakmaya başladım. Devam etti. "Hep beypazarı oluyordu. Ve en güçsüz kapaktı bize göre." Dedi şen bir kahkaha attı sonrasında. "Bir de siyah saçlı bir çocuk vardı. Adını hatırlamıyorum. Hep bizimleydi. Bir gün hepimiz toplanmıştık. Ömer'in gazoz kapaklarını çalma kararı almıştık." Dedi ve bana bakarak gülümsedi. Duygusuzca ona bakmaya devam ettim. O günü hatırlıyordum. Sonra çocuk aklı işte, bu karar hepimize mantıklı gelmişti. O siyah saçlı çoçuk Ömer'le arkadaş olmuş gibi yapmıştı. Sonra işte yanlarına Beray ve ben gelmiştik. Biraz Ömer ile oynadıktan sonra siyah saçlı çocuk Ömer'e kapak koleksiyonunu merak ettiğini söylemişti. Ömer ise hemen getirmişti.Devamıda var demişti ve gitmişti. Ömer gidince gazoz kapaklarını benim içime doldurmuşlardı. Ben gitmiştim sonra. Beray ve siyah saçlı çoçuk beni annemin çağırdığını söyleyip Ömer'i kandırmıştı. Sonra bir kavga çıkarıp Ömer'le tekrar küsmüştük. Tekrar Beray'a kulak verdim. "...Sonra Ömer ile tekrar küsmüştük. Ömer sonradan gazoz kapaklarını çaldığımızı anlamıştı ve bize sapan atmıştı. Sonra sende bizim sapanımızla ona atmak istemiştin ama sapan ona değil sana gelmişti." Dedi ve güldü. Evet öyle olmuştu. Sapanı ters tutmuşum. Ne biliyim işte. Sonra ben sapanı isabetleyip bırakınca koca taş Ömer yerine bana gelmişti. Tamda diz kapağıma sekmişti taş. O gün şort vardı üstümde. Dizim kanamıştı. Siyah saçlı çocuk yaramı temizleyip yarabandı yapıştırmıştı. Sonra ben susmayınca beni güldürmüştü. "Acaba o siyah saçlı çocuğa noldu?" Dedi Beray. Omuz silktim. Bir sabah uyandığımızda yok olmuştu. Çok ağlamıştım. Her gün buluştuğumuz parkta çok beklemiştim onu. Fakat o gelmemişti hiç. Şimdi ise ismini bile hatırlamıyordum. Beray demese varlığını bile unutmuştum. Zaten onunla olan birtek bu anımızı hatırlıyordum. Tam yüzümde hafif bir tebessüm olacağı an ayaklarımın birbirine dolandığını hissettim. Ve kendimi tepe taklak bir şekilde buldum. "Lan hassiktir!" Diyerek çığlık attım. Sonra aniden ağacın arkasından Atlas çıktı. "Sessizlik yeminini bozmaya karar verdin demek ha?" Dedi. Gözlerimi devirdim. "İndir beni şurdan Atlas! Kurbanlık koyun gibi iple astınız bildiğiniz beni ağaca ya!" Diye bağırdım. "Beray yardım et bana!" Dedim. "Lan mutlu olmaya gelmiyor hemen hayatım tepe taklak oluyor. Bi tebessüm edecektik eder etmez kendimi havada buldum!" Diye mızmızlandım. "Özür dilerim Arya, akşam eve Atlas ile dönersiniz." Dedi. O sırada Aren arkadan geldi. "Eveet, ipi sabitledim ee konuştumu bizim suskun güzel?" Diyerek ortama giriş yaptı. "Allah belanı versin seninde Aren!" Diye bağırdım. "Konuşmuş, eyvallah yenge!" Dedi sonra. "Ne yengesi be, ne diyon Aren!" Dedim. Atlas'ta Aren'e döndü. "Harbiden ne yengesi lan?" Dedi. Aren omuz silkti. "Vallahi bilmiyorum öyle çıktı ağzımdan Allah söyletti heralde." Dedi. "Hadi Aren, biz gidelim en iyisi mi sen dahada mallaşmadan." Diyerek Beray, Aren'i kolundan tutarak götürdü. "Atlas, indir beni!" Dedim. "Yok indirmem. Sonra yine susarsın, konuşmazsın sen." Dedi. İple yavaş yavaş dönmeye başladım. Atlas arkamda kaldı. "Lan dönüyorum durdur şunu Atlas! Ya da ben döndükçe sende görüş açıma geç!" Dedim. Atlas aniden dibimde belirdi. Çok yakındık yine. Dudaklarımız arasında bir nefeslik boşluk vardı. "Atlas çok yakınsın, lütfen geriye git!" Diyerek onu uyardım. Ve kafamı yan tarafa çevirdim. Hareket etmemle yine dönmeye başladım. "Atlas, tekrar konuşmayacağım diye ben sonsuza dek böylemi durucam indir beni!" Dedim. Atlas ağaca tırmanmaya başladı. "İndirince kalıp konuşacak mısın?"

"Hayır! Çekip gidicem eve!"

"Tamam." Dedi ve cebinden bir çakı çıkarıp halatı kesmeye başladı. "Atlas kafamın üstüne çakılıcam saçmalama!" Diye bağırdığım esnada ip kesildi. Yere olan uzaklığım en az üç metre vardı. İpin kopmasıyla Atlas'ın atlayıp beni tutması bir oldu. Gözlerimi açtığımda Atlas altta ben üstündeydim. Ve boynuna sıkıca sarılıyordum. İğrenerek kendimi yan tarafa atacağım esnada atlas beni diseklerimden tutup yana yuvarlandı. Şimdi ise Atlas üstümde ben altındaydım. "Atlas kalk!" Dedim. "Yok kalkmam." Dedi rahat bir şekilde. Ben ise yakınlığımızı görmemek için başımı yana çevirdim. "Atlas kalk dedim!" Diye bağırdım. "Titriyorsun Arya." Dedi Atlas sakince. "Acaba neden, Atlas kalk!" Diye daha çok bağırdım. "Bizden sana zarar gelmeyeceğini anlayana kadar kalkmayacağım Arya, gerekirse bu geceyi burda geçirelim kalkmam." Dedi. Çok sakindi. Tek eliyle çenemden tutup yüzümü yüzüne çevirdi. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. "Arya titreme, ben sana hiç bir şey yapmam sen istemediğin sürece.." dedi. Kafamı sağa sola salladım. "Kalk üstümden Atlas lütfen..." Dedim fısıltıyla. "Gözlerini kapat ve derin nefesler al Arya kalkmam." Dedi. Dediğini yaptım. Ondan bana zarar gelmezdi. Ben böyle yaparken o ise bir yandan ellerimle oynuyordu. Midem bulanıyordu fakat onun bana zarar vermeyeceğini düşündüğümde yavaş yavaş azalıyordu. Ellerimle oynayarak beni alıştırmaya çalışıyordu. "Ne zaman sakinleşeceksin Arya?" Dedi Atlas iyi olup olmadığımı yoklamak ister gibi. "Bilmiyorum Atlas, nerden anlıyorsun hâla korktuğumu?" Dedim fısıltı gibi nefes nefese. "Kalbini hissediyorum Arya, çok hızlı atıyor." Dedi. "Bir saattir bu konumdayız ama asla sakinleşmiyorsun." Dedi. O kadar olmuşmuydu? Kafamı tekrar yana çevirdim. "Atlas yeter kalk üstümden.." dedim. "Sakinleşmeden kalkmam." Dedi. "Kalkman lazım Atlas çok sıkıştım ben." Dedim. "Valla Arya ne yalan söyleyim çok iyi yalan söylüyorsun ama inanmam.." dedi Atlas. Şaka değildi. Cidden çişim gelmişti. "Atlas şaka değil, kalk üstümden işemem gerek!" Dedim. "İşe o zaman Arya." Dedi Atlas. "Üstümden kalkarsan işiyecem Atlas!" Dedim. "Kalkmadan işe." Dedi Atlas. "Dalga geçme Atlas cidden çok kötüyüm." Dedim ve altında kıvranmaya başladım Atlas'ın. "Dalga geçmiyorum Arya işe ve ayrıca altımda kıvranma lütfen." Dedi Atlas. "Dayanamıyorum Atlas o yüzden kıvranıyorum." Diyerek biraz sesimi yükselttim. "Bende sana iyiliğin için kıvranma diyorum Arya." Dedi sakince. "Altıma mı yapıyım Atlas?" Dedim. "Altına yapabilirsin Arya, sana sabahtan beri diyorum iğrenmem ayrıca sen sakinleşmeden üstündende kalkmam." Dedi. Ben ise daha fazla kıvranmaya başladım. "Kızım kıvranma altımda!" Diye tekrar uyardı Atlas. Ve hafiften üstümde yana kaydı. "Yo kıvranıcam gör günü, niye kıvranmıyormuşum hem?" Dedim ve altında daha fazla kıvranmaya başladım bilerek. "İyi Arya bildiğini yap, az sonrada ben sana bildiğimi yapacağım." Dedi Atlas. Ellerim uyuşmaya başlamıştı. Atlas ellerimi kucağıma koyup yatmıştı üstüme. Ellerim baldırlarımın üstündeydi. İnat olsun diye biraz daha kıvrandım. Bir sertlik hissettim daha sonra ellerim ve karnımın tam üstünde. "Atlas bari şu cebindeki cüzdanını çıkart, ellerime ve karnıma batıyor rahatsız ediyor!" Diyerek terslendim. "Cüzdan getirmedim Arya." Dedi bezmiş bir halde. "Sigara paketini çıkart o zaman!" Nefes verdi yüzüme doğru. "O sigarara paketide değil." Dedi. Panikle Atlas'ın yüzüne baktım. "Ben sana kıvranma demiştim Arya." Dedi bezmiş bir halde. Olayın farkına varmıştım. "Atlas, kalk üstümden hemen!" Diye bağırıp çıkmak için çabaladım. O şeye değen ellerimi ise değmesin diye yumruk yaptım. Çekemiyordum çünkü Atlas üstümdeydi. "Kalkmam." Dedi ve biraz daha yerleşti üstüme. Biraz sert yerleştiği için karnıma baskı uyguladı. İnledim ve çişimi tutmaya çalıştım ama olmadı. "Atlas, Allah belanı versin niye sert bırakıyorsun kendini!" Diye bağırdım. Atlas yüzüme baktı ve pis pis sırıttı. Utanmıştım. "Şuan işemen bile beni tahrik ediyor Arya, başka şeyler düşünmem çok zor." Dedi. Gözlerimi kapadım. "Atlas in üstümden!" Dedim sertçe. "İnemem Arya insem bile eve gidemeyiz, yürürken canım acır." Dedi. "İn üstümden!" Dedim. "İnmem." Diye diretmeye devam etti. Kafamı yana çevirdim ve gözlerimi kapadım. Yaşadığımız anın rezilliğini düşünüyordum. "Arya.." dedi Atlas. "Hm" dedim. "Cinsellik hakkında ne düşünüyorsun?" Dedi. Aniden gözlerimi açıp ters ters baktım. "Cidden soruyor musun bu soruyu?" Dedim. "Hıhm soruyorum.." dedi. "Güzel bakıyorum desem yatırıp sikecek misin Atlas, tövbee!" Diyerek tersledim. "Bak Arya, kötü şeyler yaşadın.." dedi ve duraksadı. Yutkundum sertçe. "Ama yaşadıkların cinsellik değildi Arya, tacizdi. Cinsellik çift taraflı olur." Dedi. "Beni ilgilendirmiyor, ilgim dışı!" Dedim. "Kalbin çok hızlandı sakin ol ve beni dinle Arya, travmalarını yenmelisin o yüzden dinle beni." Dedi. "Travma yenicez diye sevişecek miyiz Atlas! Bu travmamı yenmesemde pek birşey kaybetmem!" Dedim tersçe. "Bak ben sen birşey istemediğin sürece hiçbir şey yapmam sana. Korkma,kalbini hissedebiliyorum şuan." Dedi. "Eğer isteyerek ve sevdiğinle yapıyorsan cinselliktir Arya, ama zorla ve istemeyerek yapıyorsan tacizdir. Sen cinsellik yapmadın, tacize uğradın. Ama bak korkma geç olmadan seni kurtardık." Dedi. "Şuan yapman gereken doğru kişiyi bulup isteyerek ilişkiye girmen." Dedi. "Korkma." Dedi. "Tamam, yeter Atlas anladım."

"Şarkı açıcam, aklımı dağıtmam gerek küçük Atlas ve benim iyiliğim için, istek şarkın var mı?" Dedi. Gözlerimi umursamazca devirdim. "Yok!" Dedim. Tek eliyle başımın yanına uzandı. Kafamı hemen yana çektim bana değeceğini düşünerek. "Korkma sana değmeyeceğim, telefonum oraya düşmüş." Dedi. "Daha fazla ne kadar değebilirsin zaten!" Diye söylendim. O sırada Atlas şarkı açtı. Unutama beni. "Bu şarkıyla alıp veremediğin ne Atlas?" Dedim. "Bir kız vardı, beni unuttu belki beni bir gün hatırlar diye hep bu şarkıyı açıyorum." Dedi. "O duymuyo ama neyse." Dedim. Sustum ve şarkıyı dinledim. Sonra şarkı bitti. Yenisi başladı. Şarkıyı daha başlangıç melodisinden tanıdım. "Bu hatıran yeter değil mi?" Dedim. "Evet." diyerek beni onayladı Atlas. "Değiştir şunu Atlas, anısı var." Dedim. "Yok değiştiremem. Telefon çok uzağa gitti üşeniyorum. Hem bazen geçmişe gitmek iyidir dinle dinle." Dedi. Gözlerimi devirdim. "Sakinleştim ben hâla niye yatıyoruz?" Dedim. "Mantıklı." Dedi. Ve yana doğru yuvarlandı. Onunla beraber sol elimide birşey çekti. Elime baktığımda bir kelepçe vardı. Sonra onun sağ eline baktım. Ondada kelepçe vardı. "Lan kelepçeledin mi bizi?" Dedim. "Temastan kaçma diye Arya, hem küçükken hayalindi bir erkekle kelepçelenmek ne güzel hayalini gerçekleştiriyorsun." Dahada utandım. "Ney sen nerden biliyorsun ya?" Dedim. Öksürdü, boğazını temizledi. "Ben bilirim. Abinler demişti." Dedi. Gözlerimi devirdim. "Gel gidelim." Dedi. Ayağa kalktığımda Atlas'ın bir bacağının tamamen ıslak olduğunu gördüm. Ondada gri eşofman ve siyah tişört vardı. "Utanma senin eserin Arya." Yapıp göz kırptı ve burnundan güldü. Utançla başımı eğdim. Kendi üstüme baktım. İki bacağimda ıslaktı. Ama arkama geçmemişti büyük şans. "Ben gitmem rezillik şu halim Atlas." Dedim mızmızlanarak. "Hadi hadi." Diyerek beni kolumdan kelepçeyle çekiştirmeye başladı. "Aç şunu bari." Dedim. "Vallahi çok isterdim ama anahtarı düşürmüşüm düşerken galiba. Yeni farkettim." Dedi. "Lan biz nasıl ayrılıcaz o zaman!" Dedim. "Bi ara çilingire gideriz." Dedi. "Özel hayatım kalmadı resmen ya!" Diyerek isyan ettim. "Pardon da özel hayatın ne olabilir Arya, üstünü değiştirdim, işerken yanındaydım haberin olsun! Asıl benim özel hayatım gitti." Dedi. "Kitlemeseydin o zaman adi köpek!"

"Bende seni çok seviyorum Arya ama sevgini bu kadar belli etme olur mu?" Dedi beni daha çok sinir etmek için bilerek. Biraz sonra eve geldik. Atlas zile bastı. Kapıyı Aren ve Beray beraber açmıştı. "Bütün ev ahalisi neden bizi karşılıyorsunuz acaba?" Dedim. O sırada ikiside halimize garip garip bakıyorlardı. Rezillik. "Atlas, kanka cidden ikinizde leş gibi kokuyorsunuz bunu demem gerek." Dedi Aren yüzünü buruşturarak. "Bir dakika altınıza yapmış olamazsınız demi?" Dedi Beray garip bir şekilde bize bakarak. Başımı yere eğdiğim an Atlas konuştu. "Evden çıkmadan önce biraz fazla su içmişim." Dedi. Şaşkınlıkla Atlas'a döndüm. Bana göz kırptı. "Daha ne kadar dikilicez burda hadi girelim." Dedi Atlas. Tam adımımızı atacağımız an Beray çığlık attı. "Durun! Sizi böyle alamam kapının önünde soyunun öyle alırım!" Dedi. Gözlerimi devirdim. "Saçmalama istersen Beray. Anneme bağladın iyice." Dedim ve adım atmaya yeltendim. Ama Beray beni eliyle geri itti. "Olmaz evi yeni temizledim batar! Soyunuverin şurda kim görecek ayy yaaa!" Dedi. "Beray farkındaysan ikimizde kelepçeliyiz, şahsen ben bunun biryerlerini görmeye razı gelmem!" Dedim. "Tamam duvar çekeriz aranıza, Aren koş büyük bir havlu getir." Dedi. Aren kahkaha atarak havlu almaya gitti. Biz ise Atlas ile şaşkınca birbirimize bakıyorduk. Aren elinde havluyla geldi. Beray ise benim arkama geçti. " Sende Atlas'ın önünde dur ben havluyu arkadan sende önden tutacaksın birbirlerini görmeyecekler." Dedi. Bu kız bazen çok zeki olabiliyordu. Aren, Beray'ın dediğini yaptı. Hızlıca soyundum. "Arya.." dedi Atlas. "Ne var?" Dedim. "Bacakların çok güzel ilk defa bu kadar yakından inceliyorum." Dedi. "Sapık herif!"Diyerek bacağına bir tekme attım. İnledi ve sonra güldü. Yavaş yavaş Aren, Beray, ben ve Atlas banyoya girdik. "Peki şimdi nolucak biz kelepçeliyiz?" Dedim Beray'a dönerek. "Orasını biz bilmeyiz, bir havlu alın sarın kendinizi gidicez biz şimdi." Dedi. Bir havlu alıp sardım. O sırada Atlas'ında sardığını görüyordum. Sonra aradan çekildiler. Ellerimiz kelepçeli bir şekilde Atlas ile banyoda beraber kaldık. "Ne yapıcaz beraber yıkanacak halimiz yok, değil mi Atlas?" Dedim. Atlas biraz düşündü. "Göz bandıyla birimizin gözünü bağlayalım." Aslına bakarsan mantıklıydı. "Olur. İlk kimin gözü bağlanacak?" Diye sordum ve dolaptan bir göz bandı çıkardım. "Hanımlara öncelik.." dedi ve elimden bandı aldı Atlas. Güzelce gözüne geçirdi. Ve kabine girdik. "Eğer kıçıma bakarsan seni gebertirim Atlas." Diyerek onu uyardım. Omuzlarını silkerek "Söz veremem." Dedi. Pis pis sırıtıyordu. Sırf beni sinir etmek için diyordu. Ona inat olarak "Eğer kıçıma bakarsan sen banyo yaparken seni izlerim!" Dedim. "Öyle mi?" Dedi gülerek. "Öyle!" Dedim gülerek. Ve yavaş yavaş duşumu almaya başladım. Atlas ise yanımda köşede yağlı kazık gibi ayakta dikiliyordu. Saç kremimi almak için arkamı döndüm ve saçlarımı kremlemeye başladım. O sırada Atlas konuştu. "Arya.." dedi nutku tutulmuş gibi. "He söyle ne var?" Dedim. "Fiziğin çok güzel." Dedi. Aniden saçlarımı durulamayı bıraktım. Arkamı dönünce Atlas'ın göz bandını boynuna asıp beni izlediğini gördüm. Yutkundum. O sırada aklıma ona önümün dönük olduğu geldi ve "Atlas bakma demiştim!" Diyerek arkamı döndüm. Dönerken elim Atlas'ın havlusuna takıldı. Düştüğünü hissettim. Ama ses gelmedi. "Atlas, lütfen tak şu bandını!" Dedim. "Arya bana bakarmısın, söz yüzüne bakıcam." Kafamı iki yana salladım. "Sana güvenmiyorum!" Atlas serbest olan elini sol omzuma attı. "Erkek sözü Arya, hatta Atlas sözü.." dedi. "Eğer sözünde durmazsan ne olucak?" Dedim arkam dönük bir halde. Duraksadı. Yutkundu. "Bana Kayra dersin." Dedi. "Ne?" Dedim. "Onu boşver, bana güveniyor musun?" Dedi. Ona güveniyor muydum? Güvenmeli miydim? Güvenecektim. Ona önümü döndüm. Atlas direkt gözlerimin içine baktı. "Arya sana şuan üstümdeki havluyu uzatıyorum." Dedi ve bana düşürdüğüm havluyu uzattı. "Bak bilirsin ben sana sen istemediğin sürece birşey yapmam, eğer havluyu istersen de söz kapatırım gözlerimi adam akıllı dururum.." dedi. Yutkundu ve içten bir umutlu bakışla "öpüşelim mi?" Diye sordu. O an afalladım. Bir bana uzattığı havluya birde dudaklarına baktım. Yüzlerimiz çok yakındı. Aramızda bir nefes boşluk vardı. Şuan sadece dudaklarıma odaklanmıştı. Kendini zor tutuyordu. "Ne dersen kabulüm." Dedi sonra zorlukla gözlerini gözlerime çevirirken. Aniden kafasını tutup boyumun ulaşacağı şekilde dahada eğip onu öpmeye başladım. Afallayarak elindeki havluyu yere attığı. İkimizde çıplaktık. Banyodaydık. Öpüşüyorduk. Atlas'ta bana karşılık vererek deli gibi öpmeye başladı beni. Üstümüze sular akıyordu. Aynı o gün gibi. Ama o günle aradaki tek fark Atlas benden izin istemişti. Eğer hayır deseydim sözünde dururdu. Atlas'a güveniyordum. Atlas belime sarıldı. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve nefes nefese "Boynum ağrıdı çok kısasın..." Dedi. Bende nefes nefese ona güldüm. Sonra tekrar öpüşmeye başladık. Atlas beni aniden kucağına kaldırdı ve sırtımı duvara yasladı. Bende bacaklarımı onun beline doladım. Deli gibi öpüşüyorduk. Ama üşümeye başlamıştım. Atlas titremeye başladığımı hissedince durdu ve bekle beni diyerek kucağından indirdi. Sonrasında banyodan çıkmaya çalıştı. Fakat başarılı olamadı. "Lan kelepçe vardı demi?" Dedi. Kafamı salladım. "Sikerim mahremini, birşey olmaz." Dedi ve beni kucağına aldı. Tek eliyle destekliyordu neredeyse beni. Diğer elide tutuyordu fakat kelepçeli olduğu için çok işlev görmüyordu. İkimizde banyodan çırılçıplak çıktık. Atlas "Odama bu gün gelen olursa belasını sikerim!" Diye bağırdı. Fakat ses gelmedi. "Evde kimse yok galiba Atlas, şehre gitmiş olabilirler." Dedim. "Öyle bir muhabbet dönüyordu aralarında, neyse ne." Dedi. Ve odasına girdik. Beni yatağa koydu. Ve yorganın altına benle beraber girdi. Bu seferde yatakta öpüşmeye devam ettik. İlk defa bu kadar garip hissediyordum. Çok garipti. Ama hoş bir gariplikti. Biraz sonra Atlas durdu ve soluk soluğa konuşmaya başladı. "Arya olmaz dersen anlarım ama sevişelim mi?" Dedi. O an şok oldum. Hayır demek istemiyordum. Öpüşmek keyifliydi. Peki ya pişman olursam. Ya o gün aklıma gelir ve atak geçirirsem nolurdu? Aniden yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Hayır Atlas, kalk üstümden üstümüzü giyinelim." Diyerek onu üstümden ittirdim. Aniden afallamıştı. Bozulduğunu belli etmemeye çalışarak "Peki." Dedi. Ayağa kalktık. Atlas kendi dolabının önüne geçince kelepçeli olduğumuz için bende onunla gittim..

Bölüm : 22.01.2025 18:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...