Dün gece eve nasıl geldim nası uyudum hiç hatırlamıyorum ama uyandığımda yatağım dağılmıştı.
Yerden yastığımı ve yorganımı alıp yatağıma fırlattım. Yavaş yavaş üzerimi giyinip yüzümü yıkamaya gittim. Suratımı kurularken aynadaki halime baktım.
Yalan suratıma işlemişti. Eskisinden daha çirkin görünüyordum.
Daha fazla yalan kapatılması gereken daha fazla kusur demektir. Yani daha fazla makyaj!
Yüzümü fondotene batırıp çıkardıktan sonra koşarak mutfağa girdim.
"Kızım dün geç geldim kusura bakma."
Babam önlüğünü giymiş omlet yapıyordu.
Uflayarak yüzünü bana döndü. Gerçekten kızmış gibiydi.
"Damat hoşuma gitmedi. Sürekli dışarıda arkadaşlarıyla ilgileniyordu. Gelin kız da masada tek başına oturdu. Adam kendi düğününe geç kaldı!"
"Gerçekten öyle! Melek gibi kız nasıl öyle birini buldu."
Babam emekli polis memuru. Evet şaşırmış olabilirsiniz. Yumuşacık adam nasıl polis olabilir, hem de komiser! Annem yokken babam bana anne de oldu. Haliyle de yumuşadı.
"Seni seviyorum baba görüşürüz."
"Ben de seni meleğim. Sen sakın böyle bir adam bulma!"
Gülerek yanağına öpücük kondurdum. Anahtarımı alıp evden çıktım.
Sınıfa girdiğimde Beyza beni kapıda karşıladı. Bu sefer ense tokadı yok neyseki.
Yeni sırama oturdum. En arkanın bir önü ama idare eder. Yanımda oturan kız da sessiz sakin zaten.
"Evet çocuklar derse başlıyorum..."
Sonunda öğle teneffüsü gelmişti. Çantamdan telefonumu çıkartıp bir yandan da Beyza ile konuşmaya başladım:
"Ben çok aç değilim sen git kantine."
"Sen ne zaman açsın ki? İstediğin bi şey var mı?"
Söylene söylene kapıyı çarpıp çıktı. Tam rahatlayıp sınıfta yalnız olmanın tadını çıkaracaktım ki yalnız olmadığımı fark ettim.
Deniz malı arkamda telefonuna bakıyordu. Ben de telefonumu çıkartıp WhatsApp a girdim. Onur bana mesaj atmış!
Onur: Abi bugün aynı parkta buluşalım mı sana uzak mı yoksa
Siz: Yok abicim sorun degil gelirim kacta bulusuruz
Onur: 7 iyi mi arkadaslar da gelicek
Telefonu kapatıp akşamın planlarını yaparken arkamda bir hareket duydum.
Ne pardonu? Benimle mi konuşuyor o?
Arkamı dönüp çantasında bir şey karıştırdığını gördüm.
Bana dönüp sırıtmaya başladı. Ayağa kalkıp önümdeki sıraya oturdu.
"Böyle daha iyi oldu. Göz teması önemli."
Tek kaşımı kaldırıp napıyo bu mal diye düşündüm.
"Bunu düşürmüşsün dün. Peşinden koştum ama cevap vermedin."
İmkanı yok. Beni tanımaması lazım. Suratım kapalıydı.
Elinde tuttuğu mor sprey boya tenekesini defterimin üzerine koydu.
Alaycı yüz ifadesiyle konuşmaya devam etti:
"Ama senin düşürdüğünü gördüm gibi hatırlıyorum."
"Pekii! En azından sahibini tanıdığını düşünüyorum. Sonuçta sen graf-"
Konuşmasını bitirmesine fırsat vermeden sinirle ayağa kalktım.
"Neyi ima ediyorsun? Tehdit mi bu?"
Normal insanlar böyle tepkiler alınca korkar. Ama o... Sanki istediğini yapmışım gibi sırıttı.
Ona ağzının payını verecekken sınıf kapısı açıldı. İçeri Deniz' in arkadaşları girdi.
"Abi gelicen mi sahaya adam lazım."
Bize şaşkın saşkın bakarak dışarı çıktılar.
Bana dönüp ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:
"Şimdi ne olacak biliyor musun? Yeni gelen çocuk sınıfında bir kızla yakın duruyordu! Söylentiler yayılacak İrem. İstesen de istemesen de göz önünde duracaksın."
"Şşş bağırma ama. Hem küfür yakışmıyor sana. Beyza' yı düşün, söylentiler onu üzmez mi? En yakın arkadaşı sevdiği çocukla flörtleşiyor."
Öfke tüm vücudumu sarmıştı. Bunları nasıl bilebilirdi? Masaya ellerini koyup kulağıma eğildi:
"Anlaşmayı düşünürsen bana yaz, Pluto."
Yerimde donakalmıştım. Gülümseyerek sınıftan çıktı. Masanın üzerinde duran sprey boyaya baktım.
Oyunun Joker' i ortaya çıkmıştı. Ama unutmayın ki her zaman Batman kazanır.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |