14. Bölüm

13.Bölüm

Pınar Kaynak
pnrkynk20

Sevda gelir gelmez öyle bir konuşmaya başladı ki hâlâ susmadı. Her şeyde beni azarlayıp "Nasıl bana söylemezsin?" diye cümlesini bitiriyor ve tekrar başlıyordu. Sanırım susmayacaktı ve neredeyse uykudan göz kapaklarımı bantlamak istiyordum. İki saattir sormadığı soru kalmamıştı, ben cevap veremeden diğerine geçiyordu. Ateş odada sessizdi, belki de uyumuştu.

 

 

"Suu kızım, ben kime diyorum yaaa, cevap versene!" dediğini duyduğum an gözlerimi Sevda'nın gözleriyle birleştirdim.

 

 

"Ne oldu canım, dalmışım yaa."

 

 

"Diyorum ki kanks, aldığın o köpek nerede? Çok mu korkunç?"

 

 

"Haa, benim odamda. Sen korkma diye orada duruyor." Nabzını yoklamak için ekledim: "İstersen getireyim. Kocaman, simsiyah... Kısa sürede bana alıştı ama sana karşı nasıl olur bilemem. Dur, ben getireyim." Daha ayağa kalkar kalkmaz kolumu tuttu. Bunu yapacağını biliyordum çünkü küçüklükten travması vardı.

 

 

"Saçmalama yaaa! Zaten ne gerek vardı o köpeğe? Kesin ben gelmeyeyim diye aldın, değil mi? Korktuğumu biliyordun. Evinin anahtarını bana da ver dediğim zaman nasıl oluyorsa arayıp sormadın, bir de eve köpek aldın!"

 

 

"Olur mu hiç öyle şey? Her şeyi böyle yanlış anlayıp alınganlık mı göstereceksin?"

 

 

"Sağ ol kanks yaaa, bir alıngan olmadığımız kalmıştı. Gerçekten sağ ol." Kollarını göğsünün üzerinde bağladı. Bana dönüp "Hıh!" gibisinden bir ses çıkardı, sonra yine kafasını çevirdi. Gerçekten Sevda'dan kurtuluşum yoktu.

 

 

"Sevdaaa," deyip kolunu dürttüm.

 

 

"Hımm?" Bana dönmeden cevapladı. Böyle çok komik duruyordu ama gülersem daha çok kızardı, bunu riske atamazdım.

 

 

"Sana kahve yapayım mı özür dilemek için?"

 

 

"Haaa, hani sen bana kahve yapmazdın? Misafir olmadığım için kendi kahvemi kendim yapıyordum, kahvenin yerini biliyordum ya sonuçta." Kaşlarını kaldırıp alnını kırıştırarak konuştu.

 

 

"Tamam o zaman. Zaten üşenmiştim, git kendi kahveni kendin yap." Koltuğa iyice yayıldım. Ciddi olduğumu görünce masum masum:

 

 

"Bana kahve yapmayacak mısın şimdi?" Gözlerini doldurdu.

 

 

"Yapma dedin ya Sevda!" diye bağırdım. "Kızım, sen regl falan mısın yaa? Ne bu alınganlık?"

 

 

"Suuuğğğ!" diye bağıra bağıra ağlamaya başladı. Hemen bana sarıldı. Gözlerimi kocaman açarak Sevda'ya bakmaya başladım.

 

 

"Ne oldu şimdi yaaa? Ağlayacak ne yaptım ben yine?"

 

 

"Canım ağlamak istedi." Burnunu çekip konuşmaya devam etti: "Bir erkekten uzun zamandır hoşlanıyorum. Beni sanırım sadece birlikte olmak için kullanıyor. Sevgilisi var ama o kızı da bırakmıyor. Hayır, güzel bir şey de değil..." Elini vücudunu göstererek "Beni nasıl sevmez?" diye ağlamaya devam etti.

 

 

Dediklerinden sonra şaşkınlıktan gözlerimi kocaman açıp ağzımı da öylece bırakmıştım.

 

 

"Bunu neden bana söylemedin?" dedim ve biraz daha sıkı sarıldım.

 

 

"Ama göreceksin, o kız onu bırakmak zorunda kalacak. Ne gerekiyorsa yapacağım, görürsün!"

 

 

"Kim bu adam? Neden bana söylemedin? Tanıdığımız biri mi?"

 

 

"Yok kuşum, tanımazsın sen. Boş ver."

 

 

"Neden birlikte oldun Sevda? Sevgilisi olduğunu bildiğin halde?"

 

 

"Offf, bilmiyorum. Çekildim sanırım, sonu da malum, yatakta bitti." Duyduğum şeyden tiksinircesine yüzümü buruşturdum.

 

 

"Neyse kuzu yaa, benim gitmem lazım. Bu arada kahve yapamadan bile affettim seni." Yanağımdan bir makas alıp göz kırptı ve gitti.

 

 

Hâlâ anlattıklarının şokundaydım. Nasıl böyle bir şey yapardı? İnsan sevgilisiyle bile düşünmeden böyle şeyler yapmazken Sevda, onu sevmeyen bir adamla nasıl yapardı? Bana böyle şeyler o kadar saçma geliyordu ki...

 

 

Düşüncelerimi bölen şeyse Ateş'in sesi oldu.

 

 

"Sonunda yaa! Ne bağrış çağrış konuşuyorsunuz öyle, mahalle duydu mahalle!" diyerek yanıma oturdu.

 

 

"O kadar yüksek sesli mi konuştuk yaa?" dedim. Kaşlarını çatıp yüzüme dikkatlice baktı.

 

 

"Evet. Ama senin hâlin ne böyle? Sanki evin barkın yıkılmış gibi!"

 

 

İstemeden de olsa kahkaha attım. Bu halime kaşlarını kaldırıp şaşkın şaşkın baktı.

 

 

"İyiyim, iyiyim. Hani mahalle duymuştu ya, sen de hemen yan odadaydın, duymuşsundur zaten."

 

 

"Aslında haklısın." Ellerini sakallarına götürüp kaşımaya başladı, gözlerini kısıp yukarı baktı, sonra parmaklarını şıklatarak: "Neydi o ya? Ha, hatırladım!"

 

 

İşaret parmağını yüzüme doğrultup korkutucu bir şekilde sırıttı.

 

 

"Kocaman ve simsiyah olup senin odanda olan köpek... Bak bunu duydum, haklısın."

 

 

Buradan çeviremezdim, ne diyecektim şimdi? Gerçekten Ateş’i köpek gibi göstermiştim.

 

 

"Haa, bir de neydi? Kısa zamanda sana alışmış ama ona nasıl olacağını bilemezmişsin... Bunu da doğru hatırlıyor muyum?"

 

 

Gerçekten başıma bela aldığımı anladım. Bana öyle tehlikeli bakıyordu ki... Yoksa bana mı öyle geliyordu? Ama ne olursa olsun, gönlünü almam lazımdı. Hemen ayağa kalktım, çocuk gibi ellerimi önümde birleştirdim.

 

 

"Ş-şeyyy Ateşşşş..."

 

 

"Ne Ateş, söyle bekliyorum işte."

 

 

Hafiften korkmaya başlamıştım ama belli edecek değildim. Tekrar oturup, ona tatlı bir şekilde gülümseyerek baktım.

 

 

"Bir de şey vardı, istersen getireyim demiştin, değil mi?"

 

 

Haklı olarak kızmıştı. İstemeden de olsa ona böyle bir şeyi ima ettiğim için kendimden utanıp gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Hemen başımı eğdim.

 

 

Gözlerimin dolduğunu fark edince kaşlarını çatıp çenemin altından tuttu.

 

 

"Ne oldu şimdi, neden gözlerin doldu senin?"

 

 

"Ben... Çok özür dilerim, gerçekten seni böyle bir duruma sokmak istemezdim."ağlamaya başladım. Gözlerine baktığımda bana büyük bir şefkatle baktığını gördüm...

 

 

Ağlamaya başladığımda gözlerine baktım, bana büyük bir şefkatle bakıyordu. Şimdiye kadar bana zarar verecek hiçbir şey yapmamıştı ama istemsizce korkuyordum. Öyle ifadesiz bakıyordu ki…

 

 

"Sana inanamıyorum." Bir anda büyük bir kahkaha attı. "Kusura bakma ama çok komik!" diyerek kahkahasına devam etti. "Bunun yüzünden ağlanmaz ama kızım yaaa."

 

 

Beni kendisine çekerek sarıldı. Şaşkınca kollarının arasında hareketsiz kaldım. Hâlâ kahkaha atıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Beni kendinden uzaklaştırırken bile ben hâlâ şaşkınca duruyordum.

 

 

"Su, eğer özür dilemek istiyorsan bana o tatlıdan yapar mısın? Özür dilemek istemiyorsan sen bilirsin tabii." Gülmeye devam etti.

 

 

Başımı aşağı yukarı sallayıp mutfağa doğru gittim. Arkamdan baktığını hissediyordum.

 

 

🪐

 

 

Bir kase tatlı yapıp Ateş’in yanına gittim. Bir ayağını diğer dizinin üzerine koymuş, koltukta yayılarak dizine parmaklarıyla ritim tutuyordu. Önüne gelip kaseyi bıraktım ve ayakta beklemeye devam ettim. Kaşlarını çatıp başını, koltuğun boş kısmına doğru otur dercesine savurdu. Başımı sallayıp oturdum.

 

 

"Kendine neden yapmadın?" diye sordu ve yüzüme baktı. "Ben ikimize yaparsın, beraber yeriz diye düşünmüştüm."

 

 

"Sen ye, benim canım istemiyor." diyerek gülmeye çalıştım.

 

 

Başını sallayıp tatlıdan bir kaşık aldı. Bir anda yüzünü buruşturdu. Sanki çok kötü bir şey yemiş gibi bakıyordu.

 

 

"Kızım, istemiyorsan yapmasaydın. Direkt beni öldürmek istiyorsun sanırım!" diyerek öksürmeye başladı.

 

 

"Hayır, imkânsız! Bu tatlıda yanlış yapmam. Tek iyi yaptığım şey bu!" diyerek kaşığı elinden alıp bir kaşık tatlı yedim.

 

 

"Eee? Bunun tadı gayet iyi ama."

 

 

"Bakayım!" diyerek kaşığı elimden aldı ve bir kaşık daha yedi. "Bak, şimdi daha güzel olmuş. Eline sağlık." Göz kırpıp sırıtınca önce bir kendisi yedi, sonra kaşığı bana uzattı.

 

 

"Barıştık mı? Affettin mi beni?"

 

 

"Küs müydük ki?"

 

 

Derin bir nefes aldım. "Teşekkür ederim." diyerek boynuna sarıldım.

 

 

Elini bel boşluğuma koyup benim sarılmama karşılık verdi.

 

 

"Bana kızacaksın, affetmeyeceksin diye çok korktum, Ateş." diyerek ağlamaya başladım.

 

 

Burnunu saçlarıma bastırıp derin bir nefes aldıktan sonra "Ben sana ne zaman kızdım ya da ne zaman küstüm, küçük hanım?" dedi ve saçlarımı okşamaya başladı.

 

 

"Biraz daha boynumu sıkarsan fazla yaşamam zaten." deyince hemen ellerimi gevşettim ve ondan uzaklaştım. Burnumu çekerek "Özür dilerim." dedim.

 

 

"Kızım, bu ne yaaa? Ağlak mısın sen?" diyerek gülmeye başladı.

 

 

Sevda'ya "Alıngan mısın?" derken, benim durup durup ağlamamın şoku…

 

 

"Haklısın." dedim ve ben de gülmeye başladım.

 

 

🪐

 

 

🖤 Selamlar! 🖤

 

 

Ben geldimmm! Fazla bekletmemek için hemen yeni bir bölümle geldim. Siz de umarım oy ve yorumlarınızı esirgemezsiniz.

 

 

😘 Sizi çok seviyorum! 😘

 

 

Kısa zamanda görüşmek dileğiyle!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 18.09.2024 10:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş