
🖤Boran'ın (Ateş'in) Ağzından🖤
Ben Su'yu bırakamazdım. O, benim kim olduğumu bilmeden bana sahip çıkmıştı. Normal hayatta nasıl biri olursam olayım, onun yanında hep çocuktum...
Belki de iyi bir çocukluk geçirdim, belki de kötü. Nasıl biri olduğum hakkında bile fikrim yok ama onun yanında zırhımı kuşanmıyorum...
Ona o borcu eklememi isteyen kadını bulmadan onu bırakamazdım, bulsam da bırakmazdım... Sanırım ben Su'ya bağımlı olmuştum...
"Ben dışarı çıkıyorum... Görüşürüz."
Onun sesini duyunca düşüncelerimden sıyrılıp oturduğum masada başımı çevirip Su'ya baktım. Çok güzel olmuştu. O, kıyamadığım saçlarını açmıştı, yüzünde de biraz makyaj vardı sanırım. Makyajsız da çok güzeldi zaten, gerek yoktu. Spor giyinmeyi tercih etmişti. Nisan ayında olduğumuz için ceketi giymeyişi de sırıtmazdı.
"Görüşürüz."
Başımı tekrardan eski haline döndürüp masaya eşsiz bir şey gibi bakmayı sürdürdüm. Nasıl olsa adamlar dışarıdaydı, sorun olmazdı. Kapı kapandı, gitmişti. Evinde beni yalnız bırakıp gitti.
Odaya gidip telefonla adamları aradım.
"Su çıktı, gözünüz üzerinde olsun. En ufak bir hata istemiyorum."
"Tamam, abi."
Tam kapatacakken, "Abi, dur dur, benden istediğin, kendinle ilgili bildiğim ne varsa her şeyi hazırladım... İstersen göndereyim," dedi.
"Gönder," deyip yüzüne kapattım.
Nasıl biriydim? Mafya demişlerdi değil mi? Su'nun yanındaki gibi biri değil miydim? Telefona gelen mesajla dikkatimi mesaja çevirdim.
21.07.1995
Boran Karaca
Tek çocuk
Sülalenin tek erkek çocuğu
Şiddet görerek büyümüş
Sinirli zamanlarda spor veya yemek yapar
Bademe alerjisi var
Tatlı yemeyi sevmez
Hayatta kalan tek ailesi küs olduğu babaannesi (Zemheri Karaca)
Kumarhane, silah kaçakçısı ve holding işletiyor
Mimar
Bu bilgiler hiçbir işime yaramazdı ki. Benim bir babaannem varmış, haberim bile yok. Hiçbir şey de hissetmiyorum. Adamı tekrar aradım, cevap tabii gecikmedi.
"Buyur abi?"
"Bu ne lan böyle... Okul zamanında hazırlanan performans ödevi gibi."
"Haklısın abi, sen böyle şeyleri benden istemezsin. Elimden geldiğince bir şey yapmaya çalıştım."
"Tamam, boş ver şimdi bunu. Su’nun parasını ne zaman geri vereceksiniz?"
"İstersen şimdi yolunu keser, veririz abi."
"Saçmalama gerizekâlı... Kızın hesabına atın demedim mi?"
"Tamam abi, hallederim şimdi."
"Çabuk hallet. Parayı gönderince bana da haber ver," deyip telefonu tekrar yüzüne kapattım.
Nereye gittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu, sormazdım da... "Bitti" demişti. Bu kadar kolay mıydı? Her şeyi bilse yüzüme bile bakmaz mıydı? Ben söylerdim, söyleyecektim zaten. Ondan bir şey saklamazdım ama o kadını bulmadan söylemeyecektim de...
Telefona gelen mesajda "Gönderdim abi" yazısını görünce geri bırakacaktım ki bir numara daha vardı.
Ben: Bu ayki borcunuzu unutmamışsınızdır umarım, Hanımefendi. 2 milyonu yarın sabah atacağım adreste almak ümidiyle. Malum, diğer seçenek sizin için yok :) 22:30
Ben: Adresi yarın atarım. 22:45
Ben: Küçükyalı Merkez Camii’nin arkasında sizi bekliyor olacağız. 07:00
054......88: Parayı şimdi getiriyorum. 09:06
Ben: Tamam. 09:08
Kimle konuştuğum hakkında fikrim yoktu. WhatsApp'a girip numaranın kime ait olduğuna baktım. Profilde bir kız vardı, yüzü belli değildi. Numarayı aramaya karar verdim. Çalan telefon sonunda açılınca tanıdık bir ses duymayı beklemiyordum.
🫀
🖤Su'nun Anlatımıyla🖤
Odama girince Sevda'yla buluşmak için sözleşip evden çıktım. Buluşacağımız kafeye gidip Sevda'yı beklemeye başladım. Yaklaşık on beş dakika sonra Sevda da gelmişti. Gelir gelmez bana sarılıp,
"Çok bekletmedim umarım... Seni çok özledim!" dedi.
"Ben de çok özledim canım, ne zamandır dışarı çıkmıyorduk zaten."
"Evet ya... Ee, ne var ne yok? Tabii biz okulda sürünürken hanımefendi raporlu! Neyse ki üç gün sonra geleceksin."
"Çok mu özlediniz beni, Sevda Hanım?"
"Hem de nasıl aşkım ya... Sensiz okul çekilmiyor vallahi!"
"Senden bu cümleleri duymak için rapor almam mı gerekiyordu?"
"Bunun için rapor almana gerek yok ki! Ben sana her zaman söylerim, yeter ki bir daha rapor alma."
"Tamam, tamam... Ee, anlat bakalım, sen neler yapıyorsun?"
"Boş ver sen şimdi onu ya, senin şu borç işi ne oldu?"
"Bilmiyorum, iki ay olacak neredeyse ama para isteyen yok."
"Anlıyorum," deyip biraz sessiz kaldıktan sonra, "Ee, ne içelim canım?" diye sordu.
"Farketmez, sen söyle, ben sana uyarım."
"O zaman bir bara gidelim... Biliyorsun, ben normal şeyler içmem," diyerek göz kırptı.
"O zaman soğuk bir şey içelim."
Garsonu çağırıp iki gazoz söyledikten sonra bana dönüp birlikte olduğu adamı anlatmaya başladı. Sanırım bu tek seferlik bir şey değilmiş. Adamı sevgilisinden ayırıp onunla sevgili olmak istediğini söyledi bana yine... Gereken her şeyi yapacakmış da... Ne gerekiyorsa tabii... Bence bir erkeğe değmezdi, hele de sevgilisi olan bir erkeğe asla...
Biraz daha konuşup gazozlarımızı içtikten sonra kafeden çıkıp Sevda’dan ayrıldım. Ne kadar kabul etmesem de Ateş’i çok özlemişt—hayır, hayır, Boran’ı özlemiştim. O artık Ateş değildi. Telefona gelen bildirimle adımlarım durdu.
Hesabıma 2 milyon yatmıştı. Nasıl yani? Neden yattı ki şimdi? Acaba benim borcum olmadığını anladılar mı? O gün konuşturmamışlardı beni, kesin anladılar. Sevinçle yürümeye devam ettim.
O sırada çalan telefonuma baktım. Arayan, benden o parayı isteyen, adresi söyleyen, gülücük emojisiyle saçmalayan adamdı...
Metnini düzelttim ve daha akıcı hâle getirdim. İşte düzenlenmiş hâli:
Hemen telefonu açtım, bekletirsem sinirlenebilirdi. O zaman bile beni aramamış, sadece yazışmıştık...
"Alo... Teşekkür ederim, benim bir borcum olmadığını anladınız sanırım..."
Aldığım cevap sessizlikti. "Size iyi günl—" diyemeden telefon kapanmıştı. Konuşmadı, sadece dinledi. Bu tavrına şaşırmış olsam da bir şey yapmayacaktım.
Sonunda eve geldiğimde kapıyı açıp salona girdim. Ate— pardon, Boran burada değildi. Odaya gidip üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkasam daha iyi hissedecektim. Banyoya doğru yürümeye başladım. Kapı kolunu aşağı indirip açtığımda Boran'ın yüzünü yıkadığını gördüm. Tam geri kapatacaktım ki aynadaki yansımasına gözüm takıldı. Gözleri kıpkırmızıydı...
Hemen içeri girip parmak uçlarıma yükselerek ellerimle yanaklarını tuttum ve yüzünü kendime çevirdim. Ateşi var mı diye kontrol ettikten sonra gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Ben giderken gayet iyiydi...
"Su..."
Şaşkınlıkla adımı söylemesine aldırmadan konuştum.
"Neyin var?"
İstemsizce soğuk bir tonla sormuştum, elimde değildi.
"Yok bir şey."
Ellerimi yüzünden çekip banyodan çıktı ve odasına giderek kapıyı kapattı.
Ateş benimle böyle konuşmazdı ki... İstemsizce alınmıştım sanırım. Sonuçta kalbim kırıktı ama onu seviyordum...
🌹
Aradan neredeyse bir gün geçmişti. Ateş hâlâ odasından çıkmamıştı. Dün akşam içeri girmişti ve şimdi yine akşam olmak üzereydi. Ne kadar kendime bu durumu yediremesem de odasına bakmak için salondan çıkıp kaldığı odaya yöneldim.
Kapı kolunu indirip gözlerimle odayı taradım.
Bir sürü düşünce aklımdan geçti... Uyuyor olabilirdi mesela ya da içeride oturuyor olabilirdi. Ama o balkondaydı. Bugün hava normale göre biraz daha soğuktu. Dışarı çıktığımda sandalyede öylece oturmuş, önüne bakıyordu. Yanına yaklaşıp elini tuttum. Buz gibiydi. Yüzü bembeyazdı ve üzerinde bir tişört bile yoktu.
Bu hâline o kadar üzüldüm ki...
Elinden tutup kaldırmaya çalıştım. Zorlamadan ayağa kalkıp benimle içeri girdi. Ne olduğunu bilmiyordum... Acaba bir şey mi hatırlamaya başlamıştı?
"İyi misin? Hastaysan doktora gidelim istersen."
Gözlerini bana kaldırıp boş boş bakmaya devam etti. Konuşmayacağını anlayınca odadan çıkmak için kapıya yöneldim. Ama önce balkon kapısını kapatacaktım ki Ateş'in sesi duyulunca durdum. Sesi kısıktı ve titriyordu.
"Özür dilerim..."
Ne demek istediğini anlamadım. Arkama dönüp yüzüne baktım.
"Çok özür dilerim... Biliyorum, 'bitti' dedin ama bir kez daha bana sarılıp Ateş der misin?"
Bu sözleri ondan beklemezdim... O böyle olmazdı. Beni ağlak olmakla suçlardı, asla böyle konuşmazdı.
İsteğini ikiletmeden yanına gidip boynuna sarıldım ve benim koyduğum ismi sesli dile getirdim.
"Ateş."
Beni sıkı sıkı sarmaladı.
Kokusunu çok özlemiştim. Burnumu boynuna yaslayıp sarılmaya devam ettim. O ne kadar isterse o kadar sarılacaktım.
Tamam, kalbimi kırmıştı ama onu seviyordum. Asla onu bu hâlde bırakıp gidemezdim. Çünkü o ne olursa olsun beni yalnız bırakmazdı. O benimdi, ben de onundum. Bu durumu hiçbir şey, hiç kimse değiştiremezdi.
O herkes için Boran olabilirdi ama benim için hep Ateş olacaktı...
Bunu ona şimdi söylemeyecektim ama bir gün öğrenecekti...
🫀
🖤Selamlar!🖤
Yeni bir bölümle yine buradayım!
Umarım beni özlemişsinizdir, ben sizi çok özledim!
İyi okumalar!
😘😘😘 Öpüldünüz! 😘😘😘
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.4k Okunma |
706 Oy |
0 Takip |
53 Bölümlü Kitap |