3. Bölüm

2.Bölüm

Pınar Kaynak
pnrkynk20

Herşeyi Sevda’ya Anlatsam…Ne Kaybederdim Ki?

 

Ama yapamazdım. Bir açıklama bulmam gerekiyordu. Hemen bir yalan uydurmam lazımdı mesela. Ama sorun şuydu ki aklıma bir yalan bile gelmiyordu. Offf Allah’ım, ya bana bir yol göster ya da şurada ölüyorum demek vardı.

 

 

Tabii ki onu da yapamazdım. Çünkü canım tatlıydı, ne yazık ki...

 

 

Bu yüzden en mantıklı seçenek olarak yalan söylemeyi düşünmeye başladım.

 

 

 

 

"Sevda, biliyorum fazla olmaya başladım ama vermek istemezsen seni anlarım."

 

 

Sevda, duygusal oyunlara asla dayanamazdı. Özellikle de gözlerimi ardı ardına kırpıştırıp ona masumca bakınca.

 

 

Kaşlarını kaldırdı, dudaklarını büzerek gözlerini kıstı. "Şuna yapmayı kes, ahmak... Sorun para değil tabii ki! Ama şu tavırlarına dayanamıyorum, iyice sinirimi bozdun. Söyle hadi, ne kadar?"

 

 

Boğazım kurudu, tedirginlikle yutkundum.

 

 

"Sorun şu ki miktar biraz fazla ama senden başka kimseden yardım isteyemezdim..."

 

 

Bu sefer Sevda’nın yüzü değişti. Kaşlarını çattı, ciddileşti.

 

 

"Su, korkmaya başladım… Nasıl bir meblağdan bahsediyoruz şu an? Parayı sorun ettiğim için değil, nedenini bile sormuyorum bak, sadece senin için endişeleniyorum."

 

 

Korktuğum başıma gelmişti. Sevda farkındaydı. Bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordu. Elim ayağım birbirine dolaşmaya başlamıştı bile. Gerçeği söylememek için büyük bir çaba sarf ediyordum ama bu iş böyle yürümeyecekti.

 

 

"Su! Sana diyorum, bir şey söyle!"

 

 

Derin bir nefes aldım, gözlerimi kaçırarak mırıldandım.

 

 

"Vazgeçtim. Söylediklerimi unutalım. Eee, anlatsana, ne yaptın bugün?"

 

 

"Hiç… Takıldım işte… SEN BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN YAAA?"

 

 

Gözleri kocaman açıldı, ellerini masaya vurdu. O an gerçekten onu çıldırtmış olabileceğimi fark ettim.

 

 

"SÖYLESENE SU! NE KADAR DİYORUM! BAŞINDA NASIL BİR BELA VAR?"

 

 

"Tamam, sakin ol. Her şeyi anlatacağım sana. Tamam mı?"

 

 

Derin bir nefes aldı, gözlerini devirerek kollarını kavuşturdu. "Dinliyorum."

 

 

Başımı öne eğdim, ellerimi sıktım. Söyleyeceğim rakamın ağırlığı mideme oturmuştu sanki.

 

 

"Sevda… Ben senden 500 bin istiyorum."

 

 

"Ne? Borcun 500 bin mi?"

 

 

"Hayır."

 

 

"O zaman ne kadar?"

 

 

"10 milyon."

 

 

Bir anda Sevda’nın gözleri kocaman açıldı, yüzüne derin bir şok yerleşti.

 

 

"Kızım sen kafayı mı yedin?! 10 milyon borç ne demek? Nasıl ödeyeceksin bu parayı?! Ne borcu bu?! Çabuk bir cevap ver!"

 

 

Sevda’nın paniklemesi beni daha da kötü hissettirdi. Ellerim titriyordu.

 

 

"500 bini vermek zorunda değilsin... Sadece ne yapacağımı bilemedim. Senden başka kimseye gidemem. Elimden başka bir şey gelmedi..."

 

 

Sevda’nın nefesi düzensizleşti. Elini alnına koydu, birkaç saniye düşündü. Sonra gözlerimin içine baktı.

 

 

"Tamam. Sakin olalım. Ben elimden geldiği kadarını karşılamaya çalışırım. Babamla konuşmam gerekecek ama bir şekilde ayarlamaya çalışırım, tamam mı?"

 

 

Gözlerim doldu. Boğazım düğümlendi.

 

 

"İyi ki varsın... Seni seviyorum, Sevda."

 

 

Sevda hafifçe gülümsedi. "Bende seni seviyorum. Merak etme, halledeceğiz."

 

 

"Teşekkür ederim…"

 

 

"Saçmalama. Şimdi benim çıkmam lazım. Babamı bir yoklayayım bakalım."

 

 

"Tamam. Haber verirsin, değil mi?"

 

 

"Tabii ki. Görüşürüz kuzum."

 

 

 

 

🪐

 

 

SEVDA’YA HER ŞEYİ ANLATAMAZDIM.

 

Ona bunu yüklemek, saçmalıktan başka bir şey olmazdı.

 

 

Onunla konuşmamın üzerinden sadece bir gün geçmişti ve Sevda çoktan 2 milyon lirayı hesabıma yatırmıştı bile.

 

 

Ona nasıl söyleyebilirdim ki büyük bir hata yaptığımı?

 

 

Nasıl anlatırdım?

 

 

"Sevda, okuldan dönerken beni zar zor bir arabaya bindirdiler ve bana büyük bir borcum olduğunu söylediler..."

 

 

Sözde babamın kumar borcu varmış.

 

 

Ama benim babam burada bile yaşamıyor ki?

 

 

Bütün borç benimmiş.

 

 

Büyük patronun sinirlenmesini istemezmişim. Tamam, adım Su, soyadım Kaya ama babamın adı Samet değil ki!

 

 

Bana konuşma fırsatı bile vermeden elime senetleri verdiler. Her ay bir senedin borcunu ödemem gerekiyormuş. Çünkü ikinci seçenek benim canımmış.

 

 

Bu borcu kimseye anlatmadan, kimseyi başını yakmadan bitirmem gerekirdi. Ama nasıl?

 

 

Ayda 2 milyon ödeyerek 5 ayda senedi kapatmamı istiyorlardı. Yoksa faiz binecekti.

 

 

Buna asla izin veremezdim. Ne olursa olsun o parayı bulmam gerekiyordu.

 

 

Gerekiyorsa Koray’dan bile isterdim. En son çare olarak.

 

 

Ama bu borç bitmeliydi.

 

 

Tam o sırada telefonum çaldı.

 

 

Annem.

 

 

Bir an nefesim kesildi.

 

 

Bu kadının altıncı hisleri kesinlikle vardı.

 

 

 

 

"Alo, Su! Annem, nasılsın güzel kızım?"

 

 

"İyiyim anne, siz nasılsınız?"

 

 

"Biz de iyiyiz... Biz aramasak arayacağın yok zaten, hayırsız!"

 

 

"O nasıl söz anne? Okuldan eve, evden okula işte, biliyorsun…"

 

 

"Biliyoruz tabii…"

 

 

"Ne zamandır buraya da gelmiyorsun. Seni ne kadar özledik, haberin var mı?"

 

 

"Biliyorum da anne, sen de biliyorsun, dersler zor..."

 

 

"Bilmez olur muyuz? İşte tam da bu yüzden babanla bir karar verdik."

 

 

"Ne kararı? Hem bu karar vermeler de nereden çıktı şimdi?"

 

 

"Yanına tatil yapmaya gelelim diyoruz. Nasıl fikir ama?"

 

 

Dünya başıma yıkıldı.

 

 

"Ne?! Anne, mevsimlerden kış, aylardan Şubat! Ne tatili şimdi bu?!"

 

 

"Ne zaman tatil yapacağımızı da mı sana soracağız artık, küçük hanım?"

 

 

Dilim tutuldu. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

 

 

Ve az sonra gelen mesaj…

 

 

"-Gelirken istediğin bir şey var mı kızım?"

 

 

Başım dertteydi. Hem de çok büyük bir dertteydi.

 

 

🌹

 

 

 

 

Bölüm : 11.09.2024 16:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş