Küçükyalı Merkez Camii’nin arkasında buluşmam gerektiğine dair mesajı tekrar tekrar okuyordum. İçimde garip bir his vardı ama ne olduğunu adlandıramıyordum. Aileme ne diyeceğimi düşünmek yerine önce hazırlanmalıydım.
Üzerime sade bir bluz ve kışlık bir tayt giydim. Hava soğuktu, üşümek istemiyordum. Belime kadar uzanan saçlarımı açık bırakmaya karar verdim. Hafif bir rimel ve dudak parlatıcısıyla yüzüme biraz canlılık kattım. Ceketimi alıp, annemle babama okula gittiğimi söyleyerek evden çıktım. Zaten derse de geç kalmıştım.
Okula varana kadar koştuğum için nefes nefese kalmıştım. Üstümü başımı düzelterek sınıfın kapısını çaldım ama içeriden ses gelmeyince kendim açmaya karar verdim. Sınıfta yalnızca Ziya Hoca vardı. Masanın başında kağıtları düzenliyordu. Ama bir sorun vardı; dersimiz onunla değildi.
“Hocam, sınıf neden boş?” diye sordum.
“Hocanız rahatsızlanmış, bugünkü ders iptal. Arkadaşların çıkalı on beş dakika oldu. Kimse haber vermedi mi sana?”
Telefonumu çıkarıp kontrol ettiğimde, Sevda’dan gelen mesajı gördüm. Dersten on iki dakika önce yazmış ama ben bildirim sesini duymamıştım.
“Yok hocam, yazmışlar ama fark etmemişim,” dedim.
“Hadi o zaman, sen de çıkabilirsin,” diyerek gülümsedi ve tekrar kağıtlara döndü.
Bu beklenmedik boşluk, buluşmaya gitmek için iyi bir fırsattı. Yol kenarından bir taksi çevirdim ve mesajı gönderen kişiye şimdi geleceğimi bildirdim.
“Nereye gidiyoruz, hanımefendi?” diye sordu taksici.
“Küçükyalı Merkez Camii’ne, lütfen,” dedim ve başımı cama yaslayarak dışarıyı izlemeye başladım. Gelen mesajda yalnızca “Tamam” yazıyordu. İçimi huzursuzluk kapladı.
⏳
Taksici geldiğimizi söyleyene kadar inmeye cesaret edemedim. Burası beklediğimden daha ıssızdı. Ağır adımlarla caminin arkasına doğru ilerledim. Siyah bir arabanın kapısı açıldı ve içinden bir adam indi. Hızla bana doğru geldi.
Çantama uzanıp, önceden çektiğim parayı çıkardım ve ona verdim. O da bana senedi uzattı. Paraya göz ucuyla bakıp gülümsedi.
“Güzel… Hep böyle ol, sorun yaşama,” dedi ve hızla arabaya binip uzaklaştı.
Derin bir nefes aldım. Şimdi ne yapacaktım?
Buradan nasıl döneceğimi bile bilmiyordum. Taksi ya da otobüs var mıydı? Düşünmeyi bırakıp yürümeye başladım. Yol boyunca bir durak bulana kadar ilerlemeye karar verdim.
Yarım saat yürüdüm ama tek bir araba bile geçmedi. Etraf, manzarası güzel olsa da ürkütücüydü. Aniden arkamdan bir arabanın sesi geldi. Elimi kaldırıp durmasını işaret ettim. Araç durup camı açtığında, şoförün bir kadın olduğunu görmek içimi rahatlattı.
“Nereye gidiyorsunuz? Yolda mı kaldınız?” diye sordu.
“Şey… Aslında evet. Buraya arkadaşımla geldim ama onun işi çıkınca yalnız kaldım. Rica etsem beni en yakın otobüs durağına bırakabilir misiniz?” dedim.
Arabaya bindim. Çalan şarkıyı fark ettiğimde yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. “Zerda”… Eski ama sevdiğim bir parçaydı.
“Nerede oturuyorsun?” diye sordu kadın.
“O zaman seni oraya kadar bırakayım.”
“Yok, gerek yok. Otobüs durağına bıraksanız yeter. Size zahmet olmasın.”
“Ne zahmeti, bırakırım işte,” dedi gülümseyerek.
Bu kibarlık karşısında daha fazla ısrar edemedim. Yol yaklaşık kırk beş dakika sürdü. Kadın parayı kabul etmeyerek, önemli olmadığını söyledi ve uzaklaştı.
❄
Eve vardığımda salonun boş olduğunu fark ettim. Üstümü değiştirip annemleri aramaya karar verdim. Telefonumu elime aldığımda yedi cevapsız çağrı gördüm. İçime bir korku düştü. Hemen geri aradım.
“Alo, Su, neredesin kızım? Kaç defa aradım seni!”
“Sessizde kalmış, duymamışım. Siz iyi misiniz? Nereye gittiniz?”
“Hastanedeyiz… Baban biraz kötüleşti. Şimdi muayene ediyorlar ama merak etme, iyiyiz.”
“Tamam, hemen geliyorum!” dedim telaşla.
“Gelmene gerek yok kızım, biz de çıkıyoruz zaten. Baban iyi, merak etme. Yarım saate evdeyiz.”
“Ne demek gerek yok anne? Babam iyi mi gerçekten?”
“İyi anneciğim, bir şeyi yok. Sen bizi evde bekle, boşuna yorulma.”
İçim hiç rahat değildi ama ısrar etmedim.
Telefonu kapattığımda yerimde duramıyordum. Ne yapsam?
Babam eve gelince sıcak bir şeyler içmesi iyi olurdu. Hemen mutfağa girip internetten kolay bir çorba tarifi buldum.
Annemi ve babamı biraz olsun mutlu etmek için elimden gelen tek şey buydu…
❄
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
10.89k Okunma |
706 Oy |
0 Takip |
53 Bölümlü Kitap |