6. Bölüm

5.Bölüm

Pınar Kaynak
pnrkynk20

Zilin çalmasıyla birlikte kapıya nasıl koştuğumu anlamamıştım. İçimi kemiren merak o kadar yoğundu ki kapıyı açar açmaz babama sarıldım.

 

 

"İyi misin, babaağğ?" Yüzümü babamın göğsüne kapayınca sesim boğuk çıkmıştı. Babam yüzünde hafif bir tebessümle başımı okşadı.

 

 

"Deli kız seni, iyiyim… Annen demedi mi zaten? Hem, benden öyle kolay kurtulamazsınız küçük hanım."

 

 

Burnumu çekerek babamdan ayrıldım ve sitemle baktım.

 

 

"Sizden kurtulmak isteyene kim?"

 

 

Babam hafifçe gülerek başını iki yana salladı.

 

 

"Tamam, hadi içeri girelim artık. Vallahi buranın trafiği insanı erkenden mezara sokar. Şu hastaneye bir gittim, canım çıktı!"

 

 

Babam söylenerek yavaşça salona geçti. Aslında haklıydı, buranın trafiği gerçekten berbattı. Tam ona hak verecekken annemin konuşmaya başlamasıyla ona döndüm.

 

 

"Aaa, Orhan Bey, şikayet etmeyi bırak da uzan biraz. Doktorun dediklerini duydun."

 

 

"Tamam tamam, duyduk hanım, neden tekrar edip duruyorsun? Sen papağan gi—"

 

 

"Ayy kes artık sesini be adam! Sanki fenalaşan benmişim de yat diyorsam yat artık!"

 

 

Annemin bu çıkışından sonra babamın daha fazla konuşacak hali kalmamıştı. Hafifçe homurdanarak kanepeye uzandı. Onun bu hâlini görmek içimi burktu. Annemi mutfağa çekip babamın durumunu sormam gerekiyordu. İçimdeki endişe büyüyordu, daha fazla dayanamazdım.

 

 

Mutfağa girerken biraz olsun havayı yumuşatmak için gözlerimi parlatıp heyecanla seslendim:

 

 

"Anneee, biliyor musun? Size çorba yaptım!"

 

 

Annem kaşlarını kaldırarak şüpheyle baktı.

 

 

"Kızım, şakanın sırası mı şimdi? Sen ne zaman mutfağa girdin ki? Bir de çorba yapmış, hahah!"

 

 

Gülüp başını iki yana salladı. Haklıydı, gerçekten de mutfakla aram pek yoktu. Tek başıma yaşadığım için genelde sandviçle idare ederdim. Annem ara ara yemekler gönderirdi, bana da sadece onları ısıtmak düşerdi.

 

 

"Anne, bak şimdi ağlarım! İnanmıyorsan gel bak."

 

 

"Sen ciddi misin, annecim?"

 

 

"Off anne, neye şaşırdın ki şimdi?"

 

 

Annem kaşlarını çatıp yüzüme uzaylı görmüş gibi bakınca gülerek elinden tuttum ve neredeyse sürükleyerek mutfağa götürdüm. Tencerenin kapağını açıp heyecanla gösterdim.

 

 

"Baaak!"

 

 

Annem hafifçe eğilip içine göz attı.

 

 

"Sen mi yaptın bunu?"

 

 

"Evet!"

 

 

"Bir kaşık ver bakayım… Kesin ya tuzu eksik ya da fazla."

 

 

Çekmeceden bir kaşık çıkardım ve anneme uzattım. Tereddütle tencereden biraz çorba alıp ağzına götürdü. Önce kaşlarını hafifçe kaldırdı, sonra gözlerini açarak bana baktı.

 

 

"Neee? Kötü mü olmuş anne? Bir şey desene!"

 

 

Annem kaşığı yerine bırakıp hafifçe gülümsedi.

 

 

"Su, eline sağlık. Çok güzel olmuş, kızım. Görmeyeli mutfakta bu kadar gelişmiş olmana şaşırdım."

 

 

Kendimden beklenmeyecek bir rahatlıkla omuz silktim.

 

 

"Amaan ne var canım, bir çorbada? Beğenmene sevindim, annecim."

 

 

Annem gözlerini ovuşturup esnedi.

 

 

"Anne, istersen biraz dinlen. Yorulmuşsundur."

 

 

"Evet kızım, gerçekten çok yoruldum. Biraz uzansam iyi olacak."

 

 

"Tamam, ben de odama çıkıyorum zaten."

 

 

Annem gülümseyerek mutfaktan çıktı. Ben de bir bardak su içtikten sonra yukarı çıkıp odama girdim. Tam yatağıma oturmuştum ki telefonumun mesaj sesiyle irkildim. Sevda’dan gelmişti.

 

 

- Suuuuu

 

 

- Efendim?

 

 

- Para işi ne oldu? Verebildin mi adamlara?

 

 

- Evet verdim, canım. Merak etme sen.

 

 

- Tamam kuzum, hadi byyyss.

 

 

- By by.

 

 

Sınıftan çıkınca Sevda’ya haber vermiştim. Sonuçta, benim gibi korkak biri, bir güvencesi olmadan asla tek başına gidemezdi. Telefondan yine bir mesaj sesi geldi. Yine Sevda’ydı.

 

 

- Ayyy, az kalsın unutuyordum! Bugün Koray’la karşılaştık. Sana bayağı kızgındı, haberin olsun.

 

 

- Napayım Sevda? Kızan yerlerine buz koysun. Geldi, abuk sabuk konuştu, gitti. Ben ona daha da kızgınım.

 

 

- Upsss… Kızım, ben seni kızgın görmeye pek alışkın değilim. Korkutma beni.

 

 

- Aman neyse, boşver. Sen nerede gördün onu?

 

 

- Bizim kafelerin birinde. Karşılaşınca selam verdim, biraz anlattı işte.

 

 

- Haaa… Tamam, o zaman boş ver. Ne yaparsa yapsın.

 

 

- Tamam kuzum, haberin olsun istedim.

 

 

- Teşekkür ederim. Sen olmasan ne yapardım, canım benim ya?

 

 

- Ayyy, konu yine saçma yerlere geliyor. Ben kaçtım Su, byyyss!

 

 

- Bb.

 

 

Mesajlaşmayı pek seven biri değildim. O yüzden Sevda kadar rahat konuşamazdım ama o bunu hiç sorun etmezdi. Hafiften uykum bastırınca telefonu kenara bırakıp yatağıma uzandım.

 

 

Aklım hâlâ o adamların söylediklerinde takılı kalmıştı. Diğer taksitleri nasıl ödeyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama asıl sinir bozucu olan şey, onların umursamaz tavırlarıydı.

 

 

"Borç senin, ödemezsen başın belaya girer."

 

 

Sanki bunu bilmiyordum… Neyse ki ilk taksidi bitirmiştim. Ama sonrası… Onu düşünmemeye çalışarak gözlerimi kapattım.

 

 

Düşüncelerle boğuşarak en az on dakika sonra ancak uykuya dalabildim.

 

 

 

 

 

Selamlar

 

Düşüncelerinizi ve oylarınızı dört gözle bekliyorum.

 

 

 

 

 

Bölüm : 13.09.2024 14:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...