*bölüm düzenlenmeden yayınlandı. Kelime yanlışları mantık hatalarını bildirirseniz düzeltirim.*
Sınır'15 oy (ilk defa bu kadar veriyorum çünkü sınav haftası: gebermek)
***
Boş yolda ayaklarımı sürüye sürüye ilerledim. Hayat boş aga gerisi yalan.
Başımı iki yana sallayarak kafamda ki düşüncelerden kurtuldum. İyice kekoya mı dönüsüyordum ben ne?
Ayaklarımı zorlukla geçtiğim yolda sürümeye devam ettim. Malum çıkışta beni almaya gelen korumaları hiç sekmeyen tuvalet numarası ile atlattığım ve Umay'la kaçtığım için şuan yürümek zorundaydım.
Daha yeni yola çıkmışken Umay'ın babasının korumaları bizi bulup Umay'ı almasalardı bu yol şuan çok daha çekilir olabilir di. Gerçi bizde ki de zekaydı. Kim bilmem kaç kilometrelik yolu yürümek isterdi ki?
Aslında beni de eve bırakmak istemişlerdi ama o anlık yürümek daha cazip geldiği için güzelim teklifi reddetmiştim.
Tekrar ediyorum bu fikir sadece o anlık cazip gelmişti. Şuan bir araba veya taksiye asla hayır demezdim mesela. Şehrin bi ucundan bir ucuna yürümek asla güzel bir fikir değildi.
Tamam abartmayım. O kadar da yürümemiştim. Ama yürümüştüm işte!
İki yanımda ki binalara da onaylamaz gözlerle baktım. Yolu karıştırmış eski püskü binaların yanına gelmiştim. Zira burada tek bir canlı yaşadığına dair bir kanıt bile yoktu.5
Yolun sonunda bir ziluet görür gibi olduğumda hızımı düşürerek yavaşladım.
Biraz daha ilerleyip silueti gördüğüm yere vardığımda burada kimsenin olmadîğını gördüm. Hal bu ki az önce burada birisinin olduğuna emindim.
Arkadan değişik bir ses geldiğinde arkama dönmüştüm ama yine kimse yoktu. Bu sefer de sağımdan bir ses geldiğinde az öncekinden daha hızlı bir şekilde sağa döndüm. Ama yine hiçbir şey veya kimse yoktu.
Şuan birisi benimle çok fena oynuyordu. Ama kim oynuyorsa iyi oynuyordu çünkü ilk önce psikolojiden vurarak karşı tarafı gelecek darbeden korkutuyordu. Ama bana sökmezdi.
Etrafımda bir tam tur attığımda kapana kızıldığımı fark ettim ama karşı saftakinin bir şey fark ettiğimi anlamaması için yüz ifademi korudum.
Gittiğim sokağın başına bir Range Rover park ettiğinde bir kişi değil de en az bi on kişi olduklarından artık emindim. Arkam ise tam bir muammaydı ve benim yanımda kenimi koruyabileceğim herhangi bir şey yoktu.
Herhangi bir saldırıya karşı çantamın beni yavaşlatmaması için çantamı çıkartarak yere attım. Arkamdan gelebilecek olan bir saldırıya hızlı müdahele etmek amacıyla iki elimi de sıkarak yumruk yaptım. Şimdi hızlıca bir plan yapmam gerekiyordu. Dört bir yanımda benimle oynayanlarla çevrilmiş gibi gözüküyordu ve şu anlık kaçacak bir yer maalesef ki yoktu.
Ne yazık ki kapana kısılmıştım. Allahım lütfen beni buradan çıkar bir daha korumaları falan atlatmayacağım.
Emin misin? dedi kaç gündür nereden geldiği belli olmayan ses. Ama gine de cevap verdim.
Bu sefer dört taraftan da aynı anda askerlerin tek ayaklarını yere vurur gibi ses geldiğinde bir tam tur daha attım. Asker miydi bunlar yoksa?
Ay kız asker koca bulduk kendimize.
-Olum siz kimsiniz? Onu da söyleyin
Gökten vahiy inecek bende sanki öyle bulacağım tövbe tövbe.
Düşüncelerimden çıktığımda görüşümün bulanıklaştığını yeni fark ediyordum. Bu sefer gerçek bir tedirginlikle etrafa baktığımda bulunduğum bölge beyaz sisin etkisi altına girmişti.
Soldan siyah bir siluet geçtiğinde bir adîm gerilemiştim.
Buradan Türk Milli Savunma Bakanlığı'na sesleniyorum. Ben terörist değilim! Veya herhangi bir mal kaçırmadım. Önümden tekrardan siyah bi siluet geçtiğinde ensemde bir nefes hissettim. Çığlık atacaktım ki dudaklarıma kapanan eller buna engel oldu. Arkamda ki beni tutan adam "İyi uykular küçük kız." dediğinde daha yutkunamadan koluma bir iğnenin saplanışını hissettim ve arkamda ki adamın kollarıma yığıldım.1
Her kimseniz sizi geberteceğim.
***
Babam odada esip gürlemeye devam ediyordu ama bu benim umurumda mıydı? Hayır. Aksine babamdan aşagı kalır bir yanım yoktu.
Canım abim yine yapmıştı yapacağını. Babam eve gelen korumaları duyunca telaşlanarak Defne'yi bulup hemen buraya getirin deme zahmetinde bulunmuş. Abim de korumaları yollamış ama beni korkutmalarını söyleyerek. Babam da beni korumaları için en iyilerini bulduğundan adamlar işlerini en iyi şekilde yapmıştı. Ama dediğim gibi bu bana işlemezdi.
Adamın kollarındayken hiç de öyle gözükmüyordu ama.
-Adam hem yakışıklıydı hem de o iğne yemeden önceydi canım benim.
Cidden en tatlı sabahar tımarhene de başlardı bunu yeni fark etmem asıl kötü olan şeydi.
Aslında şuan bizim bağırıp çağırmamız hiç bir işe yaramazdı. Sadece Efe'yi korkutuyordu. Babam da bunu fark ettiği için susmuştu. Abi kişiliği bu sefer kesinlikle bittiğini bildiği için yurt dışında ki şirketleri kontrol etme bahanesiyle yurt dışına çıkmıştı. Aslında çıkmamıştı direk kaçmıştı.
Ama babam bunu düşünerek adamlara haber vermişti. Abimi buldukları an direk İstanbul'a uçarak abimi atıp gideceklerdi. Gerisini abim düşünsündü.
Şuan da herkesin tahmin ettiği gibi korumaların abimi bulup buraya getirmelerini bekliyorduk.
Babam kendini koltuğa atıp gözlerini kapattı ve şakaklarını eki elinin işaret ve orta parmağını kullanarak ovmaya başladı. Dudakları hareket ettiğinde dediğini sesli bir şekilde söylemese de dudaklarının hareketinden ne dediğini anlamıştım. "Bu çocuk bir gün beni öldürecek." diyordu. Doğruydu. Zira öyleydi.
"Şey-" Odada ki herkes sessizlik içindeyken sessizliği koltuğun kenarına büzüşmüz Efe sonlandırdı. Babam gözlerini açarak göz ucuyla Efe'ye baktı. "Benimle işiniz bittiyse eğer ben odama çıkabilir miyim." Babam gidebilirsin anlamında başını sallayıp eski haline geri döndüğünde Efe babam görmeden tuttuğu nefesini geri vererek koltuktan yavaşça kalktı ve merdivenlere doğru ses yapmadan ilerlemeye başladı. Yukarı çıkmadan önce ise bana kısa bir bakış atmayı da ihmal etmemişti.
Sanırım bu evde babamdan annem ve ben hariç herkes tırsıyordu. Korkuyordu kelimesi de bence makbul olabilirdi. Telefonumu çıkarıp bakmaya başladım. Daha abimi bulacaklardı da buraya getireceklerdi de... Kısacası uzun işti yani. Instagram'da reelsler de kaydırmaya başladım. Karşıma üç kızın yaptığı bir pijama partisi çıkınca Ela'ya gönderdim. Mentalimi toplamam için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bakırköy'e sevk edilmeden bir şekilde kendimi düzeltmeliydim. Buna nereden geldiği belli olmayıp konuşup duran sesi yok etmeyle başlayabilirdim. Sonra da Ela'yı öldürürdüm ve Bakırköy'e gitmeden ceza evine gönderilirdim. Sonuçta benim planım Bakırköy'e gitmemekti. Cezaevine gitmemek değil.
dedi her boka burnunu sokup nereden geldiği belli olmayan ses. Onu susturarak kendime odaklandım. Acaba havuz ölüm yeri olarak güzel bir yer miydi? Gerçi mezarlıkta olurdu. Bir de ceset taşımaya uğraşmasınlardı.1
Bunları düşündüğümü duysa Ela'nın tepkisini tahmin etmeye çalıştım. Zihnimde ağzï açık kalmış bana senden olmamaış diyen teyzeler gibi bakan bir adet Ela belirince başımı iki yana salladım. Bakırköy yoktu.
Kaç seferdir böyle diyorsun ama Bakırköy'e gitmek için bahane uyduruyor gibisin.
Nereden geldiği belli olmayan sesle bakışmamızı babamın telefonundan gelen ses bozmuştu. İkimizinde bakïşları bir anda telefona kilitlendi.
-ilk defa doğru konuşmuş olabilirsin.
Babam anında telefonu alarak aramayı cevapladı. Karşı da ki adam ne dediyse sırıtarak bana bakmaya başladı. "O Giray'i üç saat içerisinde evimin salonunda istiyorum." dedikten sonra adamın cevao vermesini bile beklemeden telefonu kapattı.
Bu adamlarda da hiç saygı kalmamış. Yüze telefonu kapatmak ne demek? Cık cık.
Babamın dedikleriyle bende sırıtmaya başladığım için sesi duymazdan geldim.
Asıl güzel olan yer ise üç saat sonra burada başlıyordu.
***
Dün sağlık sorunlarım nedeni ile hastaneye gittim. Daha doğrusu kaldırılmışım benim bile haberim yok. O yüzden bi gûnlük gecikme yaşandı. Rahatsız ettiysem affola.4
Ben biliyordum saçma sapan bir sebep çıkacağını diyenler
Bu bölümde de canım erkek karakterim yok ve uzun süredir mesaj atmadık diğer bölûmde atacağım yeter ya.
Bi de ben biriyle konuşuyorum da bana şans dileyin canlarım.3
Neyse bu benim hayatım sizi sıkmayım.
Bu arada diğer yaşïma son 2 saat 45 dakika evet sayıyorum.4
Benimki yazıyor ben kaçar öpüldünüz canlar.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |