Hoşgeldiniz. Sefalar getirdiniz. Yıldıza basmayı unutmayın.
Sol ayakla girelim lütfen1
***
"Tirilaylaylom, trilaylaylim. Trilaylaylom trilaylaylim trilaylaylom." diye Suzan misali şarkımı devam ettirerek yolda yürümeye- daha doğrusu sekerek gitmeye- devam ettim. Hedefimiz en yakın olan markete gitmek. Amacımız aileden birisine yakalanmamak.
Kimseye haber vermeden bir yılan misali kıvrılmış, bir ajan misalı görünmez olmuştum ve arka kapıdan çıkarak evden çıkmayı başarmıştım. Zira bunu yaparken yılan gibi kıvrılmama hiç gerek yokmuş.3
Aklımda ki düşünceleri kovalayarak etrafım da kimsenin olmamasının da faydasıyla şarkıma devam ederek telefonun gösterdiği doğru mu yoksa yanlış mı olduğu belli olmayan konumdan en yakın markete gitmeye çalışıyordum. Bu konum biraz geri zekalı olabilirdi. Çünküm evim evim güzel evimden çıkarak ne güzel beş on dakikada vardığım markete konumdan başka bir market daha yakın olduğu için gitmemiş şimdi ise etrafında bir bina bile bulunmayan bir yolda yürüyordum.
Şaka yapmıyordum çünkü etrafımda aynı abimin beni korkuturken yaptığı gibi bir insanın bile yaşadığına dair bir kanıt yoktu. Buraya göre o sokağı tercih ederdim. Orada en azından bina vardı. Kaçarken binalardan birine girebilirdim ama burada bir bina izi bile yoktu. Zira üzerinde yürüdüğüm yolu yaparken bile hızlıca bitirip gitmek için üstünkörü yaptıkları çok fazlaca kendini belli ediyordu.
Bu yolu kullanan arabalar olduğu bile şüpheliydi!
Yine de umudumu hiç kesmeden geri zekalı navigasyonun gösterdiği yolda ilerlemeye devam ettim. Hiç bir şey olmayacaktı. Neden olsundu ki? Ben sadece kendi halinde yaşayan-opsiyonel- bi kızdım. Kime ne zararım dokunabilirdi?
İki buçuk milyondan sonra ben saymayı bıraktım şahsen bereketi kaçmasın diye. Sol meleğin neler çektiğini bir Allah bir de sol melek bilir.
"Zırvalama." İyice deliriyordum sanırım. Çünkü ne olduğu bile belli olmayan bir ses duyuyordum ve az önce ona sesli bir şekilde ceavpta vermiştim. Bakırköy yoktu ama bir tatil kesinlikle şarttı.
Kalbim kırılıyor ama üzülürüm bak sonra.
"Biliyor musun? Ne bok yersen ye. Umurumda değilsin." diyerek canımı sıkan ama maalesef ki bunu başaramayan sesi görmezden geldim.
Fazla başaramamış ta olabilirim çünkü birazdan yine aynı sesleri duyacağıma hiç şüphem yoktu. Keşke olsaydı. Minicik, ufacık bir şüphe bile bana yeterliydi.2
Abimin dönmesini beklerken evde canım fena sıkılmıştı. Muhtemelen 1 saate yakın burada olurlardı ama umurumda değildi. Ben cipsimi alıp eve gitmek istiyordum. Cipsimi almak için de bir market lazımdı. Ve şuan bir market çok uzak gözüküyordu çünküsünü siz biliyorsunuz. Geri zekalı navigasyon.4
Bende ilk saatler Efe ile uğraşmış, sevgilisi ile konuşurken Efe yatağa sıçmışsın şakamı yapmış, biraz kavga etmiş. Sonra sevgilisinin numarasını bulup abimin bana şaka yapmak için aldığı ses değiştirme oyuncaklarından birkaçını çalıp Efe'nin sevgilisine sesimi değiştirerek Efe'den ayrıl dedikten sonra yine Efe ile kavga etmiş, biraz Efe'nin saçını başını yolmuş, tırnağımı kırdı bahanesiyle babama Efe'yi şikayet ederek yalandan ağlamış, üç saat babamın Efe'yi azarlamasını sırıtarak izlemiş, sonra yine Efe ile kavga etmiş ve odama çekilmiştim.6
Evet. Efe ile uğraşmak hobimdi.2
Babam Efe'ye yanımdan ayrılmıyorsun dediği için Efe beni takip edememiş böylece benim evden kaçışım çok kolay olmuştu. Korumaların bile ruhu duymamıştı. Ki bu benim işime gelmişti.
Ofladım. Üstüne pufladım. Tekrar ofladım. Tahminlerinizi alayım. Çünküm karşımda yol bitiyordu. Bildiğiniz bitiyordu. Toprak bir yola geçiş yapıyorduk. Ayağımda ki beyaz ayakkabılarıma kısa bir bakış attım üzgünüm der gibi. Buradan eve gitmeye çalışırsam kaçtığım için babamın beni yurt dışına gönderme hayalleri gerçek olarak, bana ceza için beni yurt dışına gönderirdi.4
Tamam. Şimdi bunun neresi kötü diyeceksiniz. Anlatayım, eğitime yurt dışında devam etmek demek Efe'yi bir daha rahatsız edemeyeceğim demek. Artık okuldan kaçmanın olmayacağı, korumaların beni evden okula, okuldan eve götürdüğû sıkıcı bir hayat demek, okuldakilerin her gün partilerde gezip benim gidemeyeceğim demek, hergûn Ela'yı göremeyeceğim okulda ki otistikleri sinir edemeyeceğim demek.
Bunların hepsi yurt dışına gelse ben de kabuldum çünkü yurt dışında ki eğitimin Türkiye'ye kıyasla kat kat daha iyi olduğunu zira hepimiz biliyorduk. Şuan bunu okuyan sen bile
Adımlarımı durdurarak etrafıma bakındım. Dört bir yanımda çöl misali uzanıyordu hiç bir yer gözükmüyordu. Buradan insanların geçtiğine dair tek kanıtım olan asfalt yol bile artık ayaklarımın altında değildi ve bu çok sinir bozucuydu. Beyaz ayakkabılarıma tekrardan üzgûnüm adlı bakışlarımı fırlattım. Üzgündüm. Beyaz ayakkabılarım toza bulanıyordu. Bu kızlar için ölüm sebebiydi.2
Biraz daha ilerleyince uzakta bir karaltı gördüm. Yaklaştıkça bir fabrika olduğu belli oluyordu. Eski, püskü muhtemelen terk edilmiş bir fabrikaydı.4
Etrafa kısa bir bakış attım. Bu fabrikadan başka hiç bir mekan görünmüyordu. Navigasyonun bozuk olduğunu uzun zaman önce anladığım için cebime sokuşturduğun telefonumu çıkardım. Şifreyi girdiğimde navigasyonun açılmadığını gördüm. "Lanet olsun." Sinyal yoktu. Telegonumu biraz daha yukarı kaldırdım. Parmak ucuna bile kalkmayı denedim çekmesi için. "Çeksene aptal kutu." Ama olmuyordu. Aptal kutu hiç bir işime yaramıyordu. Tamam. İşler şuan cidden ciddi bir hal alıyordu.4
Buradan tek çıkış umudum olan fabrikaya yöneldim. Eğer telefon orada da çekmez ise babamdan bûyük bir ceza- mesela az önce anlattığım yurt dışı planı gibi- yiyecek olsam bile hemen geri dönecektim. Her an her bok olabilirdi ve bilin bakalım kimin yanında kendini koruyacak bir eşyası yoktu. Taman zor soruydu ben cevaplıyorum. Benim!2
Sonunda kendimi sürüye sürüye fabrikaya attım. Gözlerim hemen oturacak bir yer aradı. Burası cidden terk edilmiş bir fabrikaydı. Duvarları kırık döküktü ama buna rağmen yine de dağlam duruyordu. Etrafta ter edilmiş bir fabrika da olmaması gereken büyük ve bir çok kutu vardı. Gözlerim eski duvar kenarına yaslanmış bir masayı buldu. Masa, etrafında ki kutular tarafından gizlenmiş şekildeydi ama masanın ayağı kendini ele veriyordu. Güneş yansıdığı için masanın üzerindeki belli belirsiz metal şeyler dikkat çekiyordu. Masaya doğru ilerleyerek etrafta ki kutuları bir kenara ittim. İttiğim gibi gözlerim hızlı bir şekilde açıldı. "Oha lan," diye mükemmel bir tepki vererek bir tanesini elime aldım ve incelemeye başladım. Şaşkınlığım hala devam ediyordu. "En sevdiğim bu."
Silahı iyice inceledim ve emniyetini açtım. Şaşkınlığım her geçen dakika daha fazla artıyordu. "Bir dakika," diye fısıldarken gözlerim kutulara kaydı. Aklıma gelenlerle daha fazla şaşırdım imkanım var gibi. "Yok artık." derken kendi kendime konuşma evresine geçmiştim. "Bu kadar da değil."2
Şüphelerimden kurtulmak için hızlıca silahı masaya koydum vebir kutunun yanına dizlerimin üzerine çökerek zorlukla da olsa kapağı açmayı başardım. "Ben nereye, kimin inine düştüm lan!"
Açtığım kutunun içinde sayamayacağım kadar tüfek vardı. Onu es geçerek başka bir kutuya yöneldim.
Burası bir kaçak silah satan bir adamın iniydi. Ve ben buraya aptal bir kutu yüzünden bile bile girmiştim. Aklıma gelen gerçekle beynimden vurulmuşa döndüm. Eğer malzemeler buradaysa ve kaçak bir iş yapîyorsan uzun süreli malzemelerin yanından ayrılmazdın.
Adam buradaydı veya buraya gelmek üzereydi.
Hızlıca bir kutudan silah aldım ve belime yerleştirdim. "Allah'ım n'olur bu sefer benden yana ol. Sadece bi kerecik."
Kutuları geldiğimde nasılsa aynı şekline getirerek hızla arkalara kaçtım. Bu taraflarda birkaç küçük odacık vardı. Rastgele bir tanesine girdiğimde odadan gelen kokuyla içeri bakmadan geri çıktım. Kan kokuyordu ve içeri de olanları görmeye sanırım şuan hazır değildim. Başka birine girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Telefonumu çıkararak abime babama ve Efe'ye canlı konum gönderdikten sonra telefonu odanın üst tarafındaki minik pencereden dışarı fırlattım. " Allah'ım inşallah kırılmamıştır. Lütfen, lütfen, lütfen." Duvarın kenarına, kapının arkasına saklandığımda dışarıdan gelen büyük sesle bi anlık nefes alışlarım durdu.
Artık bu fabrikada sadece adam ve ben vardık ve birimizin sağ çıkacağı şüpheliydi.
"İnşallah sağ çıkan ben olurum." diye fısıldadım.2
***
Bölüm nasıldı.2
Sizce diğer bölümde ne olacak?
Nys ben hayatî sorgulamaya gidiyorum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |