***
(defnenin ikinci ismini bulana ismimi söyleyebilrim belki)2
nys sol ayakla girin2
***
Gözlerimi açtığımda yer ayağımįn altından kısa bir kaymadı değil.
Gözlerimi kırpıştırarak etrafıma baktım. Her yeri puslu bir şekilde görüyorum. Sanki gözüme bir perde inmiş gibi.
Zihnime son olanlar doluşmaya başladığında en son zehir yediğimi hatırlıyorum. Onun yan etkisi olmalıydı. Şu an çok pis başım dönüyor önümü göremiyor ve sandalye de olmasam denge mi de sağlayamıyor olacaktım. Ayrıca, acıkmıştım da.
Birisi çok pis bir şekilde telefonuma sızmıştı. Onu biliyorum. Panzehir verilmez ise biraz sonra gebereceğimi de biliyorum. Yutkunduğumda kupkuru olan boğazım acımıştı. Kolumda ki APK sürümün sıktîğında oluşan morluğa umutsuz gözlerle baktım. Bedenim hiç bir zaman benim kadar güçlü değildi.
Hassas tenli olmanın zararları işte.
Hala damarımda dolaşan ve beni sıcaklatan maddeyi hissedebiliyordum. Demek ki hala panzehri vermemişlerdi. Ama vermeselerdi yaşamazdım büyük ihtimal. Vucüdüm kaldıramazdı. O an aklıma gelenlerle buz kestim. Ya sonradan uyuşturucu verdilerse...
Kafamı iki yana sallayarak bu ihtimali red ettim. Olamazdı. İzin vermezdim.
Demir kapının açılmasıyla yere bakan başımı hafif yana çevirdim. Gözümün önünü göremediğim ve de saçlarımın yüzüme düşmesinden gelenin kim olduğunu anlayamamıştım. Bir sandalyede bağlıydım. Ayaklarım ve kollarım sandalyeye kalın bir halatla bağlanmıştı. Kısacası hiç bir uzvumu hareket ettiremiyordum.
Adam karşıma geçti, yani gelen her kimse. Biraz bekledikten sonra dışarıya "Yemek getirin." diye bağırdı. Böylece gelenin APK sürüm olduğunu anladım. Bir kaç kişi beş veya altı dakika sonra bir tepsi ile geldiler ve tepsiyi bırakıp odadan çıktılar. Gelene kadar herhangi bir şey döylemedim ve o da konuşmadı. Kaçmak için herhangi bir harekette de bulunmadım. Daha doğrusu bulunamadım. Uyuşturulmuş gibiydim. Hareket edemiyordum.
Kapıyı kapattıklarında APK sürüm ile baş başa kalmıştık.
Çenemden tutarak başımı yukarı kaldırdı. "Bunların hepsi bitecek. Tekrardan bayılmanı istemeyiz değil mi?" dediğinde amacı beni korkutmaktı. Puslu görsem de gözlerinde ki halatı açmak istemediğini gösteren ifade çok belli oluyordu. Ama ben ne zaman bayıldığımı bile hatırlamıyordun. Belki Ulaş ve beni bayılttığında ki bayılmamdan bahsediyor, ya da belki de ben önceden uyanmış ve bayılmış olabilirdim.
Zira cidden beynim şuan burada neden olduğumu bile hatırlamıyordu.
Başımı sağa sola salladım. Midem çok kötüydü. Bir şey yiyemezdim. Yersem de adamın üzerine kusma ihtimalim vardı. Hoş, benim için sorun değildi ama bedenim için sorundu. Adamın üzerine kusarsam sinirlenip bana saldırırdı falan. Bedenim beni affetmezdi. Halbuki hem kendisi kusuyordu hem de morardığında beni suçluyordu.
Hassas tenli olmasaydın sen de o zaman
APK sürüm yemek istemediğimi görünce sinirlenmişe benziyordu. "Ne demek yemeyeceğim?" diye insanların korktuğunu düşündüğü aptal ses tonuyla konuştu. Ama bende işlemezdi. Şuan güçsüz olan taraf bendim ama kendimi kimseye ezdirmezdim.
APK sürüm onu hiç tınlamadığımı görünce iyice sinirlendi. Oldu olacak bir de kulaklarından falan duman çıkartsaydı. Valla bunların işi gücü abartı, gösteriş... Bu ne canım?
Adam yemeği ağzına sokacak gibi duruyor.
Adam ne olduğunu bile bilmediğim yemeğe kaşığı soktu. Tahminimde yanılmamıştım. Zoela da olsa bana yedirecekti. Tamam, kendisi bilirdi. Üzeri kusmuk olunca da bana kızmasın o zaman.
Kaşığı ağzıma zorla sokacakken dudaklarımı birbirine bastırarak kaşığı ağzıma sokmasına engel oldum. Zorlukla "Önce su." dedim. Boğazım çölde bir ay susuz kalmışım gibi kupkuruydu. Doğru düzgün bir şekilde konuşamıyordum.
APK sürüm "Ya sabır." çekerek tepsi de ki bana göre beyaz kutu gibi görünen bardağı aldı. Dudaklarıma yaklaştırdığında bu sefer itiraz etmeden dudaklarımı araladım. Suyu içirirken çoğunu dökmüştü. Yemek yedirme konusunda tam bir beceriksizdi. Bu mal ile evlenecek masum kadına acımıştım.
Dedi şu aralar canımı sıkmadan sessiz sakin duran ses. Doğruydu. Abimler bizi bulursa ki konumum çoktan gitmiş olmalıydı. Bu adamın pek bir yaşam süresi kalmazdı. Babamın 'Azrailin geldi canım' diyerek APK sürümü taradığını düşünsenize. Çok komik olmaz mıydı?
İstemesem de APK sürüm zorlayarak bana bir iki lokma bir şey yedirmişti. Ama daha fazla dayanamayarak kusmaya başladım. Hemen ayakkabılarına bir zarar gelmemesi için geri çekildi tabii beyefendi. Midemde ki zorla yediğim her şeyi çıkardıktan sonra yanmaya başladığımı hissettim. Nerede damarım varsa yani tüm vücudum cayır cayır yanıyordu resmen. Öne eğilerek tekrar kusmaya başladım. Ama bu sefer kırmızı bir sıvı kusuyordum. Muhtemelen kandı, ama şuan bunu biel düşünemeyecek kadar başım dönüyordu ve birilerine saldırma isteği doğuyordu.
Sonra APK sûrümûn sırıtarak yaklaştığını hissettim. Elunde iğne gördüğûmde kendimi geri çekmeye çalıştım ama nafileydi. "Merak etme. Bu sadece sakinleştirici. Birazdan daha iyi olacaksın." dedillerine hiç inanmasam ve kendimi geri çekmeye çalışsam da muhtemel son gerçekleşti ve APK sürümün vazgeçemediği iğnelerinden bir tane daha yedim.
Başım yana düşerken sîcaklığın gittiğini hissettim.
Bu sakinleştiriciler işe yarıyormuş ha. Abine de mi alsak bi tane. Köpek gibi havladîğı için.
Gözlerimi açamasam da sesin söyledikleriyle hafif tebessüm ettim. Sonra ise her yer karardı ve bilincimi elimde tutamadım.
***
Başımdan aşağı dòkülen sularla aniden uyandım. Dürtseniz de uyanırdım be! Adiler!
Kafamı iki yana sallayarak önüme gelen saçlardan kurtuldum. Off. Üstüm sırılsıklam oldu. Kesin hasta olacağım.
Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdığımda bir diğer uyanmamdan daha iyi durumda plduğumu anladım. Sıcaklık gitmişti. Etrafı artık puslu görmüyordum. Ve başımın dönmesi hala az bir şekilde devam etsede çoğunluğu geçmişti. Odayı biraz inceledim. İlk geldiğimde fark etmesemde bûyük bir depoydu. Deli zekalılar beni silah deposuna getirmişti. Fabrikada ki depoda APK sûrûmûn dediklerini hatırlayınca teslim noktasında olduğunuzu anladım. Teslim noktası meğersem silah teslim noktasıymış. Kenarda bir tripodun ûzerinde duran kamera dikkatimi çekti. Muhtemelen kayıttaydı. Gözlerimi devirdim. Klişe. Bana zarar verirken beni kayda alıp sonrasında kaydı aileme atacak. Onlar da mal gibi adamı aramak yerine kahrolacaklar.
O sırada önümde ki sandalyeyi ters çevirmiş bir şekilde oturan APK sürümü gördûm. Lan! O elinde ki benim telefonum mu? La o bunu nereden buldu? İyi yapmıştı ama. Konumum şuan onlarda gözüküyor olmalıydı. Yakında ölürde kurtulurum inşallah. 777
Biraz benim kendimi gelmemi bekledi. "Su dökmesen de uyanabilirdim" dedim. "Telefonu bulamayacağımı mı sandın?" dedi.
Ne kadar da güzel konuşuyoruz görüyorsunuz değil mi?
Cevap vermedim daha doğrusu veremedim çünkü güzelim şarkılarımın hayat bulduğu muhteşem sesimi duymak istemediği bahanesiyle ağzımı bantlamıştı salak. İki uğraşsam düşerdi, haberi yoktu. APK sürümü hiç tınlamıyordum ama o konuşmaya devam etti. "Konumu attığını anlamayacağımı mı sandın?" dedi bu sefer de. Ben de pişkin pişkin kafamı aşağı yukarı salladım. Çünkü şifremi bilmiyordu. Açarsa herşey sıfırlanırdı ve sınırlanırsa konumu silemezdi. Şifre denemelerinjn çoğu da muhtemelen yanlış çıkmıştı. Doğum tarihimi falan yazmazdım ben. Şifrem adımın Latincesinin, sayılarla kodlanmış haliydi. Hayır Latince falan bilmiyorum. Google denen bir şey var.
(Yazardan: benim şifrem de adımın çincesinin sayılarla kodlanmış hali) çince bilen biri adım ai sî buraya çince yazılmîyor)
"Şifreni söyle." Ve beklenen soru işte geldi. APK sûrüm cevap bekliyor, Defne'nin vereceği cevap ise merak konusu. Sizce Defne ne cevap verecek? Hepsi birazdan kanalımızda ama önce kısa bir reklam arası veriyoruz.
Bu star da ki reklam müziğine benzedi.
Kafamı iki yana salladım. Artistlik taslayıp adama iğne yapıştırmayı biliyorsa bunu da bir zahmet bilsindi. Zaten korkudan sesimi duymaktan nefret ettiği bahanesiyle ağzımı da tekrardan bantlamıştı. APK sürümün sinirlendiğini gördüm. Aman canım. Kim bunun sinirinden korkacak. Adam zaten ben nefes aldığımda sinirleniyor. O yüzden bir yerlerime takmıyorum.
"Kendin bilirsin." derken telefonumun ekranını açtı ve gelen bildirimleri bana göstermeye başladı.
*Centilmen Öküz kişisinden 1 yeni bildirim*
*Centilmen Öküz kişisinden 3 yeni bildirim*
*Centilmen Öküz kişisinden 5 yeni bildirim*
*Centilmen Öküzden 2 cevapsız arama*
*Annem kişisinden 8 cevapsız arama*
*Madelayn Malı 10 yeni bildirim*
*Abi Kişiliği 3 cevapsız arama*
*Annem kişisinden 43 yeni bildirim*
Karşımda ki piç telefonumun ekranını bana gösterirken okuyabildiğim sadece buz dağının görünen kısmıydı. Daha bir çok kişiden arama veya mesaj olduğunu biliyordum.
APK sürüm sırıtarak ekranı kendine çevirdi. "Seni ne kadar da seviyorlarmış böyle." dedi alay akan sesi ile. "Hepsinin yalan olduğunu bilmek fazla üzücü."
Ona keskin bir bakış attım. Piç her zaman piçtir değil mi?
"Centilmen Öküz," dedi dikkatle ekrana bakarken. "Kaçıncı sevgilin acaba küçük hanım, sorabilir miyim?" dediğinde sandalye de beni tutan ipler olmasına rağmen üzerine atlamaya çalıştım. İğrenç herif. Niyeyse birden kibarlaşmıştı adi.
"Şimdi şifreni alabilir miyim küçük hanım." dediğinde bizi çeken kameraya kısa bir bakış attım. Bu videoları ailemden birine göndereceği kesindi. Şifreyi söylersem her bokum açığa çıkacak demekti.
Adam aydınlanmış gibi birden "Doğru," dedi. "Ağzını çözmedim nasıl söyleyesin ki." diyerek ağzımda ki bantı hızla çektiğinde canımın acısından gözlerim dolacak raddeye gelmişti ama acının tek bir emaresini bile ona sunmadım.
Kural bir, zayıflığını kimseye gösterme.
Başımı iki yana salladım. Söylemeyecektim. Söylemek şuan yapacağım en son şey bile değildi.
Şifreyi söylemediğimi gören adamın gözlerinden geçen nefret ve kurnazlığı kameraya sırtı dönük olduğu için sadece ben görmüştüm.
Üzerime doğru eğildi. Burnuma dolan alkol kokusuyla yüzümü buruşturmamak için çaba sarf ettim. "Bence söylemelisin." dedi gülen yüzüyle. Kısık sesiyle söylediği için kamera onun sesini kaydetmiyordu. "Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." dedi aynı kısık sesiyle. Pantolonunun kemerini düzeltiyormuş gibi yaparak üzerinden çekildiğinde gözlerimden ilk defa korku geçmişti ve aşağılık herifte bunu görmüştü. Beni basbaya taciz etmekle tehdit ediyordu.2
Sırıtarak telefon ekranını yeniden aydınlattı. Bana bir bakış atarak "Son kez soruyorum." dedi. Altında yatan tehditi anladım ama bir cevap vermedim. En sonunda teslimiyetle şifreyi söyledim. Centilme Öküzden gelen mesajları okumadığı sürece sorun yoktu. Zaten böyle durumlar için Centilmen Öküze ayrı bir şifre koymuştum. Diğer şeylerde çok bir şey bulamazdı.
Adam ondan korktuğumu düşündüğü için sırıtarak "Bakalım çok sevdiğin ailenden ne saklıyorsun." dedi. Ama ben bir şey saklamıyordum ki. Benim bile bilmediğim bir sırrım varsa söyleyin de bileyim yani.
Bir daha ben Kıraç sülalesi üyesiyim dersem ne olayım.
***
kuşlarım biliyorum yazım hataları var ama zor bir dönemdeyim sûrekli takipçilerim sorunu biliyor. Aslında çok sık hastane de kalmazdım sadece haftalık kontroller çok uzun sürerse kalırdım ama ilk defa bu kadar kalıyorum.
ama eğlenceli ki diye sorarsanız. EVET
Hemşire ablalar ve abilerle arkadaş oldum canım sıkıldığı için ve heosi de beni çok sevdi yani.
sonra babamla annemi parmağımda oynatıyorum falan.
Şimdi gelelim ûzücü habere.
dediğim gibi ilk defa bu kadar uzun kalıyorum ve bunun bir sebebi illaki var. Her ne kadar annem veya babam vana birşey söylemese de durumumun kötüye gittiğini artık biliyorum çünkü hiç bir insan evladı bu kadar kalmaz yani.
babam saçlarımı kesmek istedi ama izin vermedim. Mük ben😎
nys
kısacası ben sizi sıkmayım hastane de olduğum için bölümü düzenleyemedim bitirince
şimdi gelelim bölüme
ben birkaç bölüm daha kaos yaocam sonra ufak bi spoi vereyim bizi bi parti bekliyor.
defne nasıldı?
Detaylar sıktı mı?
bölüm nasıldı?
diğer bölümde görüşmek ûzere💫
hadi bay kuşlar
Okur Yorumları | Yorum Ekle |